Bu yazı, Kyiv Independent’ın savunma ve güvenlik muhabiri Illia Ponomarenko tarafından kaleme alınan "Kyiv’s suburbs now look like the hellscape of Stalingrad – but we still have hope" başlıklı yazının çevirisidir.
Bundan iki hafta önce Ukrayna’nın başkenti ve uydu kentleri hayat doluydu. Şimdiyse yalnızca dayanışmanın, beraberliğin hayatta kalmamıza imkân sağladığı bir hayalet şehir.
Ben Kiev’de bu satırları kaleme alırken şehrin semalarında Rus uçaklarına karşı koyan hava savunma silahlarının patlamasıyla pencerelerim sarsılıyor. Pazartesi gecesi, Ukrayna ordusu iki uçağın düşürüldüğünü açıkladı.
Şehrin başına gelenler eski bir filmi andırıyor. Sokaklarımız iki hafta önce neşeyle uğulduyor, sokak sanatçıları şarkılar söylüyor ve gençler Khreshchatyk metro durağının çıkışında dans ediyorlardı. Şimdiyse Nazilerin 9 ay boyunca aralıksız bombaladığı Londra (The Blitz) ile fütüristik post-apokaliptik bir kurgu karışımı bir hayalet şehir…
Nüfusun çoğu istilanın ilk günlerinden sonra kaçtı. Kalmaya karar verenler ise geceleri hava saldırısı sirenleriyle uyanıyor. Birçok binanın bodrumunda Soğuk Savaş mirası bombardıman sığınakları saldırılara hazırlandı. Pek çok insan, gecelerini yeraltındaki metro istasyonlarında eğreti çadırlarında ve yerlerde uyku tulumlarında uyuyarak geçiriyor. Ve muazzam kalabalıklar güvenli olan Batı Ukrayna’ya giden bir trene binebilme şansı merkez tren istasyonunda için mücadele ediyor.
Trafik neredeyse tamamıyla bitti. Bir depoyu doldurmak büyük bir mesele. Kentin sokakları barikatlar, kontrol noktaları ve tanklara karşı hazırlanmış çek kirpilerle dolu. İnsanlar halen açık olan birkaç süpermarket ve eczaneden yiyecek ve ilaç almak için saatlerce, bazen günlerce kuyrukta bekliyor.
Kiev ve dışındaki Rus füze saldırıları sıradan haberler. Gecenin sessizliğini aniden yırtan top sesleri artık şaşırtıcı değil. Bunu “yeni normal” olarak kabul ediyoruz. Burada ve Kharkiv gibi diğer şehirlerde durum bu.
Kiev’in hemen kuzey batısında noksansız bir bir tank savaşı ve topçu düelloları sürüyor. İki hafta önce Kiev’in uydu kentleri Irpin, Bucha ve Hostomel, Kiev bölgesinin en hızlı gelişen ve en konforlu yerleri arasında, bir tür yerel Beverly Hills idi. Bugün ise Rus ordusu bu noktalarda köprübaşı oluşturmaya çalışıyor ve bu kentler Stalingrad’ın cehennemi gibi görünüyor. Ukrayna ordusu, şehrin banliyölerindeki tüm köprüleri havaya uçurarak Rusların başkenti kuşatma altına almasına engel olmak için kanlarının son damlasına kadar savaşıyor.
İç karartıcı gelebilir. En kötüsü, saat 20.00’da başlayan sokağa çıkma yasağının getirdiği ölüm gibi, rahatsız edici sessizlik. Pencerelerde ışık yok. Müziği açmak, film izlemek ya da bir kitap açmak içinizden gelmez, sessizlik insanı boğacak gibidir.
Üniversite yıllarından bu yana yakın arkadaşım olan ev arkadaşım karanlıkta oturup telefonuna bakmaktan başka bir şey yapmıyor. Şu anda Rus ordusunun kuşatması altında acımasızca bombalanan Mariupol’deki ailesiyle ilgili en ufak haberleri bile yakalamaya çalışıyor.
Bazen tabiat dahi yasa bürünüyormuş gibi görünüyor. Savaştan önceki güzel ve sıcak günlerin tersine, Putin bu deliliğe başladığından beri Kiev’de bir kez bile Güneş çıktığını görmedim.
Ama biraz yakından bakarsak hâlâ birçok iyi şey var. Keder ve sıkıntı zamanlarında insanlar inanılmaz bir dayanışma gösteriyor. İnsanlar yeraltındaki metro istasyonlarında uzun geceler boyu geniş sofralar kuruyor, birçokları süper marketlerden kendi paralarıyla ihtiyaç malzemeleri satın alıp yalnızca acı çekenlere yiyecek, içecek ve ilaç götürmek ve muhtemelen ayrılmak isteyenlerin tahliyesine yardım için kendi araçlarıyla savaşın en çetin yaşandığı noktalara gidiyor.
Orduda askerler kız arkadaşlarına barikatlarda evlenme teklif ediyor, savaş alanında düğünler kuruluyor. Ve birçokları, çatışmalardan kaçanlar için sığınabilecekleri güvenli evler sundu, çoğunlukla iki ya da üç aile tek bir ailenin yaşadığı evlere yerleştirildi.
İnanılmazdır, açıklanana göre 100 bin erkek ve kadın, düzenli ordu için geri cephe hizmeti yapan ulusal bir sivil savunma teşkilatı olan Bölgesel Savunma Gücü’ne katıldı. Kiev’de Bölgesel Savunma Gücü’ne katılmak isteyen o kadar çok gönüllü var ki çok sayıda yerel şube, silah eksikliği nedeniyle insanları geri çeviriyor.
Savaş, efsanevi birinci sınıf pilot “Kiev’in Hayaleti”nden tutun, Rus tanklarını çalan Çingenelere veya kimliği belirsiz yaşı bir kadının bir turşu kavanozuyla Rus İHA’sını düşürmesi hikayesine kadar; internette en çılgınca şehir efsanelerinin ve öykülerinin doğmasına neden oldu.
Milli birlik neredeyse tamamen sağlandı. Kısa süre önce yapılan bir anket, Ukrayna halkının Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenskiy’in liderliğini ve savaşta gösterdiği çabaları tamamıyla desteklediğini gösteriyor. Daha iki hafta önce onu açıkça küçümseyen birçok kişi, şimdi onu övüyor. Birçok yerde silahsız sivil kalabalıklar Rus zırhlı konvoylarının karşısına dikildi.
Aynı anket, Ukraynalıların yüzde 88’inin ülkelerinin Rus işgalini başarıyla püskürteceğine inandığını gösteriyor. İnsanlık tarihinde birçok kez görüldüğü gibi, karanlığın içinde her zaman umut vardır.
Illia Ponomarenko, Kyiv Independent’ın savunma ve güvenlik muhabiri.
Bundan iki hafta önce Ukrayna’nın başkenti ve uydu kentleri hayat doluydu. Şimdiyse yalnızca dayanışmanın, beraberliğin hayatta kalmamıza imkân sağladığı bir hayalet şehir.
Ben Kiev’de bu satırları kaleme alırken şehrin semalarında Rus uçaklarına karşı koyan hava savunma silahlarının patlamasıyla pencerelerim sarsılıyor. Pazartesi gecesi, Ukrayna ordusu iki uçağın düşürüldüğünü açıkladı.
Şehrin başına gelenler eski bir filmi andırıyor. Sokaklarımız iki hafta önce neşeyle uğulduyor, sokak sanatçıları şarkılar söylüyor ve gençler Khreshchatyk metro durağının çıkışında dans ediyorlardı. Şimdiyse Nazilerin 9 ay boyunca aralıksız bombaladığı Londra (The Blitz) ile fütüristik post-apokaliptik bir kurgu karışımı bir hayalet şehir…
Nüfusun çoğu istilanın ilk günlerinden sonra kaçtı. Kalmaya karar verenler ise geceleri hava saldırısı sirenleriyle uyanıyor. Birçok binanın bodrumunda Soğuk Savaş mirası bombardıman sığınakları saldırılara hazırlandı. Pek çok insan, gecelerini yeraltındaki metro istasyonlarında eğreti çadırlarında ve yerlerde uyku tulumlarında uyuyarak geçiriyor. Ve muazzam kalabalıklar güvenli olan Batı Ukrayna’ya giden bir trene binebilme şansı merkez tren istasyonunda için mücadele ediyor.
Trafik neredeyse tamamıyla bitti. Bir depoyu doldurmak büyük bir mesele. Kentin sokakları barikatlar, kontrol noktaları ve tanklara karşı hazırlanmış çek kirpilerle dolu. İnsanlar halen açık olan birkaç süpermarket ve eczaneden yiyecek ve ilaç almak için saatlerce, bazen günlerce kuyrukta bekliyor.
Kiev ve dışındaki Rus füze saldırıları sıradan haberler. Gecenin sessizliğini aniden yırtan top sesleri artık şaşırtıcı değil. Bunu “yeni normal” olarak kabul ediyoruz. Burada ve Kharkiv gibi diğer şehirlerde durum bu.
Kiev’in hemen kuzey batısında noksansız bir bir tank savaşı ve topçu düelloları sürüyor. İki hafta önce Kiev’in uydu kentleri Irpin, Bucha ve Hostomel, Kiev bölgesinin en hızlı gelişen ve en konforlu yerleri arasında, bir tür yerel Beverly Hills idi. Bugün ise Rus ordusu bu noktalarda köprübaşı oluşturmaya çalışıyor ve bu kentler Stalingrad’ın cehennemi gibi görünüyor. Ukrayna ordusu, şehrin banliyölerindeki tüm köprüleri havaya uçurarak Rusların başkenti kuşatma altına almasına engel olmak için kanlarının son damlasına kadar savaşıyor.
İç karartıcı gelebilir. En kötüsü, saat 20.00’da başlayan sokağa çıkma yasağının getirdiği ölüm gibi, rahatsız edici sessizlik. Pencerelerde ışık yok. Müziği açmak, film izlemek ya da bir kitap açmak içinizden gelmez, sessizlik insanı boğacak gibidir.
Üniversite yıllarından bu yana yakın arkadaşım olan ev arkadaşım karanlıkta oturup telefonuna bakmaktan başka bir şey yapmıyor. Şu anda Rus ordusunun kuşatması altında acımasızca bombalanan Mariupol’deki ailesiyle ilgili en ufak haberleri bile yakalamaya çalışıyor.
Bazen tabiat dahi yasa bürünüyormuş gibi görünüyor. Savaştan önceki güzel ve sıcak günlerin tersine, Putin bu deliliğe başladığından beri Kiev’de bir kez bile Güneş çıktığını görmedim.
Ama biraz yakından bakarsak hâlâ birçok iyi şey var. Keder ve sıkıntı zamanlarında insanlar inanılmaz bir dayanışma gösteriyor. İnsanlar yeraltındaki metro istasyonlarında uzun geceler boyu geniş sofralar kuruyor, birçokları süper marketlerden kendi paralarıyla ihtiyaç malzemeleri satın alıp yalnızca acı çekenlere yiyecek, içecek ve ilaç götürmek ve muhtemelen ayrılmak isteyenlerin tahliyesine yardım için kendi araçlarıyla savaşın en çetin yaşandığı noktalara gidiyor.
Orduda askerler kız arkadaşlarına barikatlarda evlenme teklif ediyor, savaş alanında düğünler kuruluyor. Ve birçokları, çatışmalardan kaçanlar için sığınabilecekleri güvenli evler sundu, çoğunlukla iki ya da üç aile tek bir ailenin yaşadığı evlere yerleştirildi.
İnanılmazdır, açıklanana göre 100 bin erkek ve kadın, düzenli ordu için geri cephe hizmeti yapan ulusal bir sivil savunma teşkilatı olan Bölgesel Savunma Gücü’ne katıldı. Kiev’de Bölgesel Savunma Gücü’ne katılmak isteyen o kadar çok gönüllü var ki çok sayıda yerel şube, silah eksikliği nedeniyle insanları geri çeviriyor.
Savaş, efsanevi birinci sınıf pilot “Kiev’in Hayaleti”nden tutun, Rus tanklarını çalan Çingenelere veya kimliği belirsiz yaşı bir kadının bir turşu kavanozuyla Rus İHA’sını düşürmesi hikayesine kadar; internette en çılgınca şehir efsanelerinin ve öykülerinin doğmasına neden oldu.
Milli birlik neredeyse tamamen sağlandı. Kısa süre önce yapılan bir anket, Ukrayna halkının Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenskiy’in liderliğini ve savaşta gösterdiği çabaları tamamıyla desteklediğini gösteriyor. Daha iki hafta önce onu açıkça küçümseyen birçok kişi, şimdi onu övüyor. Birçok yerde silahsız sivil kalabalıklar Rus zırhlı konvoylarının karşısına dikildi.
Aynı anket, Ukraynalıların yüzde 88’inin ülkelerinin Rus işgalini başarıyla püskürteceğine inandığını gösteriyor. İnsanlık tarihinde birçok kez görüldüğü gibi, karanlığın içinde her zaman umut vardır.
Illia Ponomarenko, Kyiv Independent’ın savunma ve güvenlik muhabiri.