Bu makale Nicholas Kristof tarafından New York Times'ta kaleme alınmıştır.
Çeviri: Muhammed Âkif
Biz Batılılar, Ukraynalılardan Daha mı Güçsüzüz?
Ukrayna'da görüştüğüm işkence mağdurlarından birini kırbaçlayan bir Rus sorgu görevlisi, ona tecavüz etmeden önce "İçinizdeki Ukraynalıyı ezeceğiz ve Rusya'yı seveceksiniz" demişti. Bu, Vladimir Putin'in stratejisinin oldukça iyi bir özeti.
Putin'in vahşeti, Ukraynalıların mukavemetini güçlendirmekten başka bir şeye yaramıyor. O cesur kadın, ödediği bu korkunç bedele rağmen karşısındaki Rus sorgu görevlilerine karşı zafer kazanmıştı.
Fakat korkarım biz Batılılar o denli güçlü değiliz. ABD'nin önümüzdeki aylarda alacağı, Ukrayna'ya sağlayacağımız desteğin miktarı da dahil bazı mühim kararlarla ilgili Başkan Joe Biden'ın Ukrayna'yı Rusya'ya karşı destekleyerek korkunç bir hata yaptığını düşünen bazı okuyuculardan tepki aldım. Facebook sayfamda Nancy adlı bir kadın, Amerika'dan çok Ukrayna'nın sınırlarını koruduğumu söyleyerek beni protesto etti ve Ukrayna'nınkinden ziyade kendi dertlerimizle meşgul olmamız gerektiğini iddia ederek
"Borçlar gırtlağımıza dayandı ama halen dahil olmamamız gereken bir savaşı finanse ediyoruz. Yeter artık" dedi.
Anketler, halkın Amerika'nın Ukrayna'ya verdiği yardıma desteğinin halen güçlü olduğunu ancak bilhassa Cumhuriyetçiler arasında bu desteğin gerilediğini gösteriyor. Amerikalıların neredeyse yarısı, ABD'nin Ukrayna'yı toprak kaybetmesi pahasına "mümkün olan en kısa sürede barışa razı olması için" zorlamasını istiyor. Bu kamuoyu araştırması bulgusu Vladimir Putin'in yüreğini ısıtıyor olmalı.
İnsanlar yüksek enerji fiyatlarından ve bazı Avrupa ülkelerinde yaşanan elektrik kesintilerinden bıktıkça Batı'nın Ukrayna'ya verdiği destekteki azalış, önümüzdeki aylarda gittikçe daha fazla zemin kazanabilir. Bu yüzden Nancy ve onun gibi düşünen diğerlerine Ukrayna'ya neden silah vermeye devam etmemiz gerektiğini izah etmeme müsaade edin.
Çoğu Cumhuriyetçi ve soldaki bazı progresiflerdeki temel yanılgı, Ukrayna'ya silah sağlayarak bir sevaba girdiğimiz düşüncesi. Kazın ayağı öyle değil. Ukrayna'ya verdiğimiz destekle Rusya'nın NATO ve Batı Avrupa'ya ve dolayısıyla bize yönelik askeri tehdidini zayıflatıyoruz.
Avrupa'daki NATO kuvvetlerinin eski başkomutanı Amerikalı General Wesley Clark, "Bize bir iyilik yapıyorlar, bizim savaşımız için savaşıyorlar. Ukrayna'daki savaş, uluslararası toplumun geleceğiyle ilgili bir mücadeledir" açıklamasını yaptı.
General Clark, savaşın Rusya lehine sona ermesi halinde dünyanın Amerikalılar için daha az güvenli olacağını savunuyor. Bu durumda dünyanın alacağı ilk ders, nükleer silahlara sahip olmanın olağanüstü öneme sahip olduğu düşüncesi olacaktır. Zira Ukrayna 1990'larda nükleer cephaneliğinden vazgeçmesinin ardından işgale uğradı ve bugün Rusya'nın sahip olduğu nükleer savaş başlıkları, Batı'nın daha güçlü bir askeri tepki ortaya koymasına mani oluyor.
Clark, "Ukrayna düşerse kesinlikle bir nükleer silahlanma dalgası başlayacak" uyarısında bulunuyor.
Uzun yıllar boyu askeri uzmanlar tarafından Rusya'nın Estonya'yı hedef alan ve NATO'ya meydan okuyacak, Amerikan askerlerinin hayatlarına mâl olacak bir saldırısından endişe edildi. Ukraynalılar Rusya'nın birliklerini zayıflatarak işte bu riski azaltıyorlar.
Daha geniş ölçekte bakarsak, önümüzdeki on yılda dünya barışına ilişkin belki de en büyük tehdit, Tayvan Boğazı'nda Amerika ve Çin arasında bir savaşa yol açabilecek olan çatışma ihtimalidir. Bunu azaltmak için Tayvan'ın caydırıcı kapasitesini artırmasına destek olmalıyız. Xi Jinping'in agresif davranma ihtimalini azaltmanın en kestirme yolu, Rusya'nın işgaline karşı birlik olmaktır. Batı sarsılır ve Ukrayna'da bir Putin zaferine müsaade ederse Xi de Tayvan'da kazanabileceği düşüncesine daha fazla güven besleyecektir.
Putin uzun yıllardır Çeçenya'dan Suriye'ye, Gürcistan'dan Moldova'ya istikrarsızlaştırıcı ve zalim bir zorba gibi hareket ediyor ve bunun nedeni Rusya'nın geçmişte sahip olduğu, şimdilerdeyse Ukrayna'nın yok etmekte olduğu askeri gücü ve bunun yanı sıra dünyanın ona karşı ses çıkarmak istememesidir. Enerji haricinde Rusya'nın kayda değer bir ekonomisi yoktur.
Rusya'ya meydan okuduktan sonra esrarengiz şekilde zehirlenen ve cildi bozulan eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko bana yaptığı açıklamada "Putin ve Rusya zayıf. Rusya fakir bir ülke, dünyanın petrol eklentisi, bir benzin istasyonu" dedi. Dünya, sonunda Putin'e direnme isteği göstermesi nedeniyle Ukrayna'ya borçludur. Ben azaltmak şöyle dursun, Biden yönetiminin Ukrayna'ya sağladığı silahların kapasitesinin itinayla artırdığını görmek istiyorum. Zira savaşı bitirmenin en kestirme yolu, Putin'e maliyetinin artık bu savaşı sürdürmeye değmeyeceğini göstermek olabilir.