Bu yazıyı yazmadan çok düşündüm, bu benim Devlet bey için yazdığım altıncı yazı..
Ayrıca “DEVLET BEY’LE GEÇEN YILLAR” diye bir kitap hazırlığım var, doğrusu 159 sayfası hazırda beklediğim şeyler var.
Neyse!
Bu yazıyı yazmak nereden aklıma geldi, onu söyleyim.
Devlet Bahçeli, Genel Başkan olmadan, yeni seçildiği zamanlarda ya da Genel Başkan Adayı iken kullandığı Murat Şevkatli’nin bürosuna giren çıkanlar, Genelbaşkan olduktan sonra odasına giren çıkan ve Samimi olarak muhabbet ettikleri, yıllarca dostluk yaptığı insanlar ve bugün büyük bir çoğunluğu ile konuşmayan kader arkadaşları aklıma geldi, onun için yazıyorum bu yazıyı!
Bu yazı siyasetle ilgili değil, bu yazı geçmişte dostluklara dayanan, sonuçta bir birine selam vermeyecek hale gelen arkadaşlıkların hazin sonu ile alakalıdır.
Şöyle bakıyorum; kuzeyden, güneyden ülkenin değişik bölgelerinden gelerek o zaman çok az olan ülkedeki üniversitelerde Ankara-İstanbul'da yurtlarda aynı ideolojik kaygılarla arkadaşlıklar dostluklar oluşmuş ve adeta birbirleriyle ayrı anadan, ayrı babadan doğmalarına rağmen kardeş olmuşlardı.
“Bu dostluklarını yıllarca sürdürmüşler ve bir davaya omuz vermişlerdi.”
Tabii ki!
Ülkücü hareketin diğer partilerden farkı olmalıydı, yıllarca omuz omuza mücadele edenlerin dostluk ve arkadaşlığının bir ömür sürmesini isterdim.
Çünkü ülkücü hareket varını yoğunu ülküdaşları ile paylaşan, en kötü şartlarda bile birbirlerine verdiği destekle ayakta kalabilen duruşun adıydı.
Özellikle aşağıda ismini yazdığım insanların 12 Eylül sonrası neleri, ne badireleri atlatarak bugünlere geldiğini bildiğim, bir kısmını yaşadığım kişilerdir.
Ben inanmak istemiyorum, yılların dostluğu Hataylı Turan Çirkin, Adanalı Devlet Bahçeli dostluğunun sona erdiğine..
Rahmetli Ali Güngör ile Recai Yıldırım’la olan kader birliğinin bittiğine..
Bizim Suat Başaran diyerek, onnu gördüğünde gözleri pırıldayan..
Dursun Yıldırım Hocaya seni Cumhurbaşkanı yapacağız derken samimiyetine..
Benim bir oyum var, o da Devlet Bey’e diyerek destek veren, yıllarca aynı divan da çalıştıkları Koray Aydın’a olan muhabbetine...
Oğlunun adını Devlet koyacak kadar onu seven, Şevket Bülent Yahnici’yi aklından çıkaracağına..
Ağabeyim, ağabeyim diyen milliyetçi çizgiyi ve teşkilatlarını teslim ettiği Şefkat Çetin’i, unutacağına..
Genel Başkan adaylığında kullandığı büroda gelen misafirleri ağırlayan Hayrettin Özdemir’i...
Devlet Bey’in seçildiği gece kalp krizi geçiren Faruk Keskinkılıç abisini..
Ne kadar ters düşse de, hastalığı sırasında bir an bile sahipsiz bırakmadığı Atila Kaya’sını..
Genel Başkanlık yarışında o meşhur kavgalı kurultayda, yanından bir an ayrılmayan Müsavat Dervişoğlu’nu unutmayacaktır.
Partinin kasasını teslim ettiği Adnan Uçaş’ını..
İlk divanından Erdem Şenocak Başkanı..
Devlet Bey için Anadolu’yu adım adım gezen arkadaşlarını aklına getirdikçe, belki de vicdan azabı çektiğine inanıyorum...
Çünkü Anadolu’yu beraber gezdiği insanlardan çok az kişi kaldı yanında.
Şunu da aklıma getirmiyor değilim?
“Başı öne eğip yola çıkanlar, güç topladıkça yukarıdan bakmaya çalışırlar.”
Eğer böyle ise zaten söylenecek söz de bulamıyorum.
Şunu da söylemek istiyorum..
İnsanlar en çok genç iken veya zor günlerinde beraber olduğu dostlarını ve arkadaşlarını unutmazlar. Ellisinden sonra ve güç elde iken gelen dostluklardan da zaten hayır gelmez.
Şimdi etrafına bakıyorum, Devlet Bey’in arkadaşı olacak tipleri de pek göremiyorum.
Geçenlerde Suat Başaran şöyle bir yazı yazmıştı:
On yıl önceki Devlet Bey, bunları partiye bile koymazdı.
Evet!
20 yıl önceki Devlet Bahçeli ile bugünkü Devlet Bahçeli arasında dağlar kadar fark var.
İnsanları bembeyaz, tertemiz süt gibi görmek isteyen Devlet Bahçeli’nin dünyasında normal olarak Tayyip Erdoğan asla olamazdı.. Sağa sola sallayan milletvekillerini partiye bile koymazdı..
Hatırlıyor musunuz eski Çankırı Valisi Ayhan Çevik’i? Milletvekili aday adaylığında ruhsatsız silah verdiğini sebep göstererek aday adayı bile yapmamıştı..
Tıpkı bizim İbrahim Çiftçi'yi aday adayı bile yapmadığı gibi.
Bir yönetici atayacağı zaman kılı kırk yaran Devlet hoca gitti ve yerine olaylara yüzeysel ve günlük bakan Devlet Bahçeli geldi.
Neden bu hale geldi!
Soran soruşturan, yanlış yapıyoruz diyen samimi dostlarını kaybetti.
Bunun özeleştirisini mutlaka yapmaktadırlar, yapmazlarsa da tarih bunun özeleştirisini mutlaka yapacaktır.
Siyaset zor zanaat bunu iyice anladım fakat fikirleri ayrışsa da kırk yıllık dostlukları bitirmeye sebep ne ise Allah belasını versin.
İyi veya kötü bir şeyler yazıp söylerken, işi kaba kuvvete getirenlerinde bin türlü belasını versin.
Şimdilik yazacaklarım bu kadar.
Habib Yalçın