Almanya’da her yıl sakıncalı dernekler ve partiler kitapçığı yayınlanır.
Türk Federasyon’da yöneticilik yaparken her yıl sakıncalı dernekler listesine teşkilatımızı da kitapçığa aldıkları için randevu alarak, Alman Anayasasını Koruma Başkanlığı merkezine gittik.
Ve!
Yetkili bir şahısla görüştük, yanımda da o zaman Stuttgart bölge başkanımız olan Cevat Şanlı Bey’le beraberdik..
Yaklaşık iki saat bir görüşme olmuştu.
Bizi neden sakıncalı dernekler kitapçığına koyuyorsunuz, biz legal bir teşkilatız ve kanunlara aykırı hiçbir şey yapmadığımız gibi, teşkilatlarımız bütünüyle 'kanunsuz işlere alet olmayın' ve 'suçtan uzak durun' diyerek yıllardır bu konularda faaliyet yaptıklarını anlatıyorlar, teşkilatlarımızda suç işleme oranı hemen hemen yok dedik.
Ve ekledik..
Bizim tüzüğümüzde Alman Anayasasına ters gelecek hiçbir madde olmadığı gibi, teşkilatımız içinde yaşadığımız ülkelerin kanunlarına uymayı taahhüt ediyor.
Ayrıca tüzüğümüzün 7. Maddesi TÜRK Federasyon olarak sadece Türk-Alman devletleri arasında çıkacak anlaşmazlıklarda Türkiye lehine tavır alır diye açık açık yazmaktadır, dedik.
Yetkili bizi dinledikten sonra söze başladı ve şöyle dedi:
Biz kanun koyucu değiliz, biz gözlemlerimizi rapor halinde hazırlarız, son sözü anayasa mahkemesi verir, dedi.
Ve devam etti..
"Sizin Genel Başkanınız Alparslan Türkeş burada yaptığı konuşmalarda
Özellikle Alman vatandaşlığına geçin diyerek, hepinize vatandaşlık almayı tavsiye ediyor, biz de ibretle seyrediyoruz,
Neden ibretle seyrediyorsunuz diye soracak olursanız, anlatayım" dedi ve başladı:
Her teşkilatınızın duvarında “işte, dilde, fikirde birlik” yazıyor,
Siz bu sloganı Almanya için mi yazıyorsunuz, yoksa Anavatanınız Türkiye için mi,
Halbuki siz birer Türk asıllı Alman vatandaşlarısınız..
Siz vatandaşlık alırken ettiğimiz yemine sadık kalır mısınız,
Alman vatandaşı olan bir insanın dili, işi ve fikirleri Almanya için atması gerekmez mi?
İşte bütün bu olan bitenleri gözlemliyor ve Almanya’nın geleceği ile ilgili not düşüyoruz.
Dedi ve devam etti;
Bizim yazılı bültenlerimizi ve teşkilatlarda yöneticilerimizin yaptığı konuşmaların notlarını önümüze koydu.
Tabii uzun süren toplantının ardından bize şunları net söyledi, biz Anayasamızı tehdit eden hiçbir oluşuma izin vermeyiz, bizim tavsiyemiz üzerine ırkçılık yapan bir sürü partiyi kapattırdık ve asla faaliyet yapmasına izin vermedik, vermemiz de mümkün değil.
Evet!.
Almanya ciddi bir devlet ve kurumları tıkır tıkır işlemektedir, bir bölücü parti Almanya’da doğmadan ölür, yani yaşama şansı yoktur.
Almanlar ülke sanayisinde büyük paya sahip olan ve (Frei Stadt) olarak geçen, yani serbest eyalet olarak geçen Bavyera eyaletini bile sıkı sıkı gözlem altında tutmaktadır.
Bavyera’nın uzun yıllardan beri iktidarda olan geçmişin önemli liderlerden Strauss‘un partisi (CSU) kendi eyaletinin dışında, Almanya genelinde kendi ismiyle değil, (CDU) ortaklığı ile seçimlere katılıyor.
Türkiye’de aleni bölücülük yapan ve HDP’ye bölücülerin gözüyle bakarsanız, normal şartlarda Türkiye genelinde bu bölücü parti seçimlere katılamamalıdır.
Halbuki Türkiye’de bölücü bir parti kuruluyor, meclise giriyor, hazineden yardım bile alıyor.
Bunun demokrasi ile hiçbir alakası da yoktur, kendini bölmek isteyen bir partiye batıda hangi devlet müsaade eder?
Tabii ki 5000 yıllık devlet geleneği olan Türk devleti, batıdan gelen baskı nedeni ile kendi kendini koruyamaktadır.
Halbuki batı oluşturduğu kurumlarla (Anayasayı Koruma Teşkilatı) gibi kendisini tehdit eden değil parti, kurumlara dahi yaşama şansı vermemektedir.
PKK’yı terör örgütü olarak kabul eden Almanya “PKK” adıyla kurulacak derneklere de izin vermemektedir, orada da tıpkı HDP gibi örgütlenmelerle kendilerini kamufle ederek örgütlenmektedirler.
Türkiye’nin Anayasayı ve devleti koruyacak önlemleri alacak kurumlar kurarak ancak bu işin önüne geçeceğine inanıyorum.
Habib Yalçın