Ülkücü hareket Türk milletinin içinden çıkan ve ülke siyasi tarihine mühür vurmuş bir harekettir..
Bu artık dost düşman bütün kesimlerin kabul ettiği bir gerçektir.
Tabii ki!
Bu hareketin öncüsü, banisi Başbuğ’umuz ALPARSLAN TÜRKEŞ’tir.
Gerekirse üç kişiye de olsa anlatırız diyerek, boş salonlara bile seminer veren rahmetli Başbuğ ve arkadaşları ufak bir kıvılcımı dünyayı saran ateş haline getirmiştir.
Bu ateş Türk siyaset tarihine damga vurduğu gibi, tarihe yön vermeyi becermiş ve mührünü vurmaya devam edecektir.
Tabii olarak bir ülke tarihine damga vuran bir hareketin içinden çıkan birçok isimde ülkücü hareketin tarihine altın harflerle geçmiştir.
Tarihe geçenler sıralamasında ilk önde giden ülkücü şehitlerimiz tabii ki unutulmayacaklar listesinin en başında yer alacaktır.
Yine ülkücü hareketin tarihine geçmiş Ozan Arif’in dediği gibi:
Ruhi Kılıçkıran ilk göz ağrımız.
Sonra Özmen' imiz, İmamoğlu' muz.
Önkuzu' muz derken yandı bağrımız.
Unutamam, unutamam, unutmam.
Aslında bütün siyasi çekişmelerden uzaklaşıp, hareketin tarihine geçerek, harekete can ve mal verenlerin destanlarını tek tek yazmak gerekiyor. "ne fedakarlıklar ne sıkıntılar çeken" bu vatanın öz evlatlarını unutmadan tarihe geçirmek lazımdır.
Bizim ocağın kirasını ödeyin oylarımızı mahalli seçimde size veririz diyen bir devirden, şehirleri yönetmeye talip bir hareketin gelişimini anlayabilmek için..
Almanya’nın Überlingen şehrinde öğretmenlik yaparken, aldığı maaşı hareket için harcayan Kayserili Hasan hocayı da...
Kelkit’in dağ köyünde üç ay ekin tırpanlayarak ocağın yıllık kirasını çıkarmaya çalışan Bekir’i de unutmamak gereklidir.
Ülkesinden bir gece yarısı sürgün olup, yıllarca Ürdün’de yaşayan Reyhanlılı Adil Yaşar’ı unutmayacağımız gibi..
Hep şehit olunca alkışlanan, sonra unutulan Anadolu insanı da devletin kapısında adam muamelesi görsün diyenler gibi..
Bunun için gençliklerini verdiler, karşılığında hiçbir şey almadan geçip gittiler.
Devleti yönetmek; devletin imkanlarına ve varlıklarına çökmek olmadığına inanarak yönetimine talip oldular.
Tabii ki!
Ülkücülerin en ağır işkencelerden, imtihanlardan geçtikleri bir dönemi yaşayanları..
Akıl almaz işkencelerin denendiği gencecik insanları tarih yazacaktır, yazmalıdır.
Suçu ezan susmasın demek.
Suçu Allah'ı, vatanı, milleti, devleti canından aziz bilmek olan gencecik insanlar unutulmamalıdır.
Ve!
Hareketin tarihine altın harflerle yazılmalıdır.
Habib Yalçın