Yıllar önce bir yazı yazmıştım, Almanların Yahudilere yaptığı soykırımı dile getirdiğiniz zaman, yanlış yapmış olursunuz çünkü Almanlar yaptıkları yanlışları kabullenerek İsrail devleti ve Yahudilerden özür dilediler. 300 milyar dolar diyet ödediler.
Ermenilerin soykırım iddalarına Almanların Yahudilere yaptıklarını örnek gösterirsek, karşılığını bedel olarak almaya çalışırlar.
Evet!
Almanların en üst düzeyi Cumhurbaşkanı Rau, İsrail ziyareti gerçekleştirip Meclislerinde özür dileyerek soykırımı kabul etmişti.
Batılıların soykırım yaptığı sadece Yahudiler olmamıştır. En yakınındaki ülkelerde bile soykırımlar yapmıştır.
Dünyaya madde olarak bakan topluluklar, ne soykırımdan ne de sömürmekten vazgeçmez.
“İsveç devletinin ilk sahibi kimlerdir, şimdi nerelerde yaşamaktadır.”
Bu soruya cevabı İsveç’de aramıştım.
Bu sorunun cevabını Stokholm’de bulmuştum.
Evet!
Literatürde bile artık bulamadığımız. “LAPONYA“, “Lapland” yani İsveç’in gerçek sahibi bir milletin adı ”LAPLAR”; şu anda kuzeyde yaşayan, nüfusu 150 bin civarında özel koruma altında yaşayan topluluk.
Batılı göçmenler nasıl ki; Amerika’da yerlileri sindirerek ellerindeki mal varlığını üzerine geçirmişse, İsveç’te de aynı durum olmuştur.
İsveçe düzenli olarak ava giden Alman ve Danimarkalı korsanlar, değerli Demir-Çelik madenlerini görünce, İsveç’in yerli halkı olan 'LAPLAR’ı kuzeye sürerek madenlerine el koymuşlar.
Ve...
Şu anda Kuzey İsveç’te yaşamaktadırlar, adeta müzeye konmuşlardır.
İsveçlilerin konuştuğu dil bile, oraları sömüren Alman ve Danimarkalıların karışımı bir dildir.
Fransız, İtalyan, Portekiz, Hollandalıların yani Batı'nın ortak dili sömürmeye dayanmaktadır.
Bir zamanlar en çok sömürgesi olan ülkeler sıralamasında küçücük Hollanda’yı, Portekiz’i bile görebiliyorduk.
Hollanda’da Surinamlı göçmenin, Fransa’da bol bol gördüğümüz Faslı, Cezayirli göçmenleri görmemizin sebebi, sömürge günlerinden kalmalarıdır.
'Afrika, Afrikalılarındır' sözü bile sömürüden kurtulmaya çalışan Fas,Tunus, Cezayirlilerin sözüdür.
Tıpkı, geçmişte Hindistan’ın İngiliz sömürgesi, Güney Afrika’nın Alman sömürgesi olduğu gibi.
Batılı, sömürdüğü ülkeye dilini ve inancını da yerleştirmeye çalışır.
Hintlinin iyi İngilizce..
Kuzey Afrikalıların iyi Fransızca..
Güney Afrikalıların iyi Almanca bilmesi sömürgecilikten kalmadır.
Kuzey Afrika’yı asırlarca sömüren Batılılar kafalarına göre onlara yardım eder, önce sömürür, daha sonra iyi görünmek için, her yerde Afrika’daki açlara yardım adı altında kumbaralar bırakırlar.
Dünyada İslam dünyası da dahil ırkçılığı ve sömürgeciliği reddeden tek medeniyet Türk milletidir dersek, yanılmayız.
Avrupa coğrafyasında gördüğümüz ırkçılık geleneğine ”Slav“, “Ortadoks”, ”Yahudi” etnik söylemlerini de rahatça söyleyebiliriz.
Tıpkı Ortadoğu'da “Arap etnik ırkçılığı” ve “BAAS” ırkçılığını rahatça görebildiğimiz gibi.
Aslında Batılılar ne kadar acımasız ırkçı olsalar da, ne kadar sömürgeci olsalar da, dünyaya demokrasi ve insan hakları, çevre, hayvan hakları gibi söylemlerle kendi içerisinde yaşayan insanların gözünü boyamaktadır.
Batılıların bir özelliği de sömürdüğü ülkelere demokrasi götürmez fakat kendi ülkesinde sonucuna katlanamayacağını bildiği için demokrasiyi tam manası ile yaşatırlar.
Habib Yalçın