Gelişmiş yapay zekanın ortaya çıkışı, işgücü piyasaları, tüketici davranışları ve kapitalizmin kendisine ilişkin geleneksel anlayışımıza meydan okuyarak küresel ekonomik düzeni temelden yeniden yapılandırmaya hazırlanıyor. Bu dönüşüm, basit bir teknolojik yer değiştirmenin çok ötesine geçerek, tüketici odaklı ekonomimizin dokusunu çözme tehdidinde bulunuyor.
Hukuk mesleğini, yaklaşmakta olan bu dönüşümün bir mikrokozmosu olarak düşünün. Yıllarca süren seçkin eğitim ve zor kazanılan uzmanlığı temsil eden yıllık 3 milyon TL'lik kıdemli bir avukat, yakında rolünün büyük ölçüde maaşının bir kısmına mal olan bir yapay zeka sistemi tarafından ikame edildiğini görebilir. Benzeri görülmemiş bir hassasiyet ve verimlilikle çalışan bu yapay zeka, geniş yasal emsal havuzlarını analiz edebilir, karmaşık belgeleri taslak haline getirebilir ve yargı sonuçlarını olağanüstü bir doğrulukla tahmin edebilir. Bu yerinden edilmenin ekonomik sonuçları çok derindir: böyle bir profesyonelin geliri 3 milyon TL'den asgari karşılıksız ücrete düştüğünde (bu evrensel temel gelir - ETG- ve çok bonkörüz vesselam), ekonomi sadece yüksek gelirli bir tüketiciyi değil, aynı zamanda harcamalarının çarpımsal etkilerini de kaybeder.
Bu yer değiştirme olgusu, ekonomik ekosistem boyunca dalgalanma etkileri yaratır. Küresel GSYH'nin yaklaşık %60'ını oluşturan tüketici harcamaları, hukuk, tıp, finans ve daha birçok sektörde yüksek gelirli profesyoneller benzer gelir sıkışması yaşadıkça önemli bir daralmayla karşı karşıya kalmaktadır. Bu dönüşüm lüks pazarların ötesine geçerek tüm tüketim malları sektörüne nüfuz etmekte ve üst düzey restoranlardan temel perakende operasyonlarına kadar her şeyi etkilemektedir.
Yıkım elit mesleklerle sınırlı olmayacaktır. Ulaşım sektörü otonom araçların, imalat sektörü gelişmiş robot teknolojilerinin ve hatta yaratıcı endüstriler yapay zeka içerik üretim sistemlerinin yarattığı çalkantılarla karşı karşıya kalacak ve otomasyon yaygınlaştıkça, ekonomik olarak uygulanabilir insan istihdamı havuzu daralarak potansiyel olarak nüfusun benzeri görülmemiş bir bölümünü ETG veya benzer destek sistemlerine bağımlı bırakacaktır.
Bu dönüşüm, ekonomik sağlığı nasıl ölçtüğümüzün temelden yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir. Mal ve hizmet üretimine odaklanan geleneksel GSYİH ölçütü, teknolojik verimliliğin eş zamanlı olarak çıktıyı artırırken insanların ekonomik katılımını azaltabildiği bir ekonomide giderek geçersiz hale gelmektedir. Bu elbette saçma bir cümle, çünkü artan çıktı kapitalist/insani bir ilerleme ölçütüdür. Komşunun elindekilerle kendi değerimizi ölçmek ve ayak uydurmak artık geçerli değilken neden daha fazla yiyeceğe (ve çoğunu israf ediyoruz) ya da giyeceğe (moda döngüleri neden senelik ve mevsimsel, ne gereği var) ihtiyacımız olsun ki?
Bildiğimiz şekliyle tüketimciliğin potansiyel sonu, toplumsal değerlerin ve önceliklerin radikal bir şekilde yeniden tasarlanmasını gerektiriyor. Post-tüketimci bir toplum, odağını maddi edinimden deneyimsel zenginliğe kaydırarak insan ilişkilerini, yaratıcı ifadeyi ve kişisel gelişimi vurgulayabilir. Bu geçiş, toplumsal ilerlemenin niceliksel ölçütlerinden niteliksel ölçütlerine doğru bir hareket önermektedir.
Yapay Genel Zekanın (YGZ) yükselişi, kapitalizmin temel ilkelerine varoluşsal bir meydan okuma sunmaktadır:
- Kıtlık: YGZ'nin kaynak tahsisini ve üretimi optimize etme potansiyeli, ekonomik kıtlık anlayışımızı temelden değiştirebilir.
- Özel Mülkiyet: YGZ'nin bireysel kazanç yerine kolektif faydayı optimize ettiği bir ekonomide geleneksel kâr güdüleri daha az önemli hale gelebilir.
- Parasal Değişim: Birincil ekonomik aktör olan YGZ'nin geleneksel insan teşvik yapılarının dışında faaliyet gösterdiği bir sistemde parasal değer kavramının yeniden kavramsallaştırılması gerekebilir de. Karl Marx'ın 1841'de yazdığı doktora tezindeki "kağıt para" geliyor aklımıza "Gerçek tılsımlar, hayal edilen tanrılarla aynı varoluşa sahiptir. Gerçek bir tılsımın, insanın genel ya da daha ziyade yaygın hayal gücü dışında bir varlığı var mıdır? Kâğıt para kullanımının bilinmediği bir ülkeye kâğıt para getirin, herkes sizin öznel hayal gücünüze gülecektir."
Buradaki zorluk, giderek daha kaçınılmaz hale gelen bu dönüşümü engellemek değil, bu tür bir gelişme üzerinde demokratik kontrolü korurken, onu insani gelişmeyi artıran sonuçlara doğru yönlendirmektir. Bunun için proaktif politika oluşturma, yapay zeka kullanımı için etik çerçeveler ve yapay zeka çağında ekonomik faaliyetleri nasıl organize ettiğimize dair temel bir yeniden değerlendirme gerekmektedir.
Bir de şunu belirtmeliyiz. Bu 'izm'ler dışavurumu en kolayları olduğu ve kolayca sayısal kanıta dökülebileceği ve hayal gücünüzü de çok zorlamadan sizi aydınlatabilecekleri düşünüldüğü için seçildi. Alice Harikalar Diyarında ki tavşan deliğinin ilk evreleri. Daha neler değişecek insan için göreceğiz. Etki edebilmek ümidiyle...
Oltaç Ünsal