27 Nisan 2025 tarihinde ikincisi gerçekleşen Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nda (HMGS) başarı oranı yüzde 23.8’e düştü. Pek çok meslek mensubu tarafından eleştirilen bu durumun iç yüzünü kamuoyuna duyurma gereği, zannederim ki artık boynumuza bir borç. Bunun için biraz mantık yürütmemiz elzemdir:
- 29 Eylül 2024’te gerçekleşen ilk sınavın sonucunda başarı oranı yüzde 43 seviyelerinde idi. Kaldı ki bu sınava ilişkin yönetmelik 8 Mayıs 2024’te yayımlanmıştı. Çoğu kişi Temmuz ortalarında ve sonunda mezun olmuştu. Hatta Temmuz ayının başlarında daha Eylül ayındaki sınavın hangi tarihte yapılacağı bile belirsizdi. Bu şartlar içerisinde ve 2 ay gibi kısa bir sürede sınava çalışan mezunların başarı oranı sınav akabinde yüzde 43 olarak belirlendi.
- Nisan ayında gerçekleşen ikinci sınava ise ilk sınavdan kalan yüzde 57’lik dilim girmişti ve bu mezunlar 2 ay gibi kısa bir sürede de değil, tam 7 ay boyunca bu sınava hazırlandılar.
Bu istatistikten sonra sorulması gereken soru şu sanırım:
İki ay çalışanların yüzde 43 başarı oranı varken, 7 ay çalışanların ve bu sınavı ikinci kez tecrübe edenlerin başarı oranı nasıl yüzde 23.8 olabiliyor? Buradaki meseleyi makul ölçüde bir akıl sahibi derhal kavramalıdır.
İkinci bir mevzu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ve pek çok haber sitesinde hukuk eğitiminin kalitesizliğinden, mezunların yetersizliğinden bahsediliyor. Elbette burada eleştirinin odağı 23 yıllık iktidarında hukuk fakültesi sayısını 94’ün üzerine çıkaran mevcut hükümettir.
Profesörü olmayan fakülteler de duymuştuk fakat bunun bedeli yeni mezun olan ve zaten sınavı geçse bile zor şartlar altında staj yapan genç meslektaşlara yüklenmemelidir.
Hükümete gücü yetemeyen, mezunları suçluyor. Bizce bu, şımarıklıktan başka bir şey değildir. Hatta bu sınavın Avrupa standartlarına taşınması gerektiğini ifade edenlere de üstat Peyami Safa’nın diliyle “ECNEBİ MEKTEPLERİN KUVVETLİ SİLİNDİRLERİ ALTINDA YAMYASSI OLMUŞ KAFALAR” demekte gecikmeyeceğim. Zira Avrupa’daki avukatlık ve staj koşulları ile Türkiye’deki koşulları kıyaslamaktan bile aciz oldukları yetmezmiş gibi, bu tasasız ve şımarıkların, stajyerlerini ne koşullarda çalıştırdıkları da unutulmamalıdır.
Bir ayı aşkın süredir gittiğimiz hemen her yerde yüksek yargı mensuplarımızla, kıdemli avukatlara görüştük. Sınava arka çıkan her hukukçu, sınavda bize sorulan soruları kendisine yönelttiğimizde cevaplamaktan aciz kaldılar. Her zaman söylüyoruz, söylemeye de devam etmeye mecburuz:
- Sınav, nitelik ölçen adil bir yapıya kavuşturulmalı ve avukatlık stajından sonra yapılmalıdır çünkü yalnızca ezbere dayalı bir sınav sistemi yargının niteliğini artırmaktan çok, makineleşmesine katkı sağlar. Amaçlarınız eğer buysa, karşı çıkmaya devam edebilirsiniz.
- Kötü niyetle hazırlanan bu sınavların başarı barajı 60’a düşürülerek çalınan haklar iade edilmelidir.
- Nihai olarak da sınavla muhatap olmayanlar, muhatap olanları dinlemeden anlamadan konuşmamalıdır.