Hamdi Yazır’ın orijinal metni Türkçeye çevirmek yerine, Türkçeye yer yer uydurmaya çalışması bana çalışmasının hakikatte pek de düşünülmemiş, üzerine düşülmemiş olduğunu hissettirdi. Bu sebeple bu kez yalnız kendi denememi paylaşacağım.
55: Merhametli Olan
Bismillahirrahmanirrahim.
1: Merhametli olan,
2: Öğrettiği Kur'an,
3: Yarattığı insan
4: O'ndan aldı beyan.
5: Gün ve ay ölçüyle eder deveran.
6: Secde etmektedir nebat ve orman.
7: Yükseltti, dengede durdu asuman.
8: Azmayın ki asla şaşmasın mizan.
9: Ne eksik ne fazla, şaşmasın mizan.
10: Yarattı arzı ki geçinsin ekvan.
11: Meyvalar, hurmalar fışkırır burdan,
12: Taneler, bitkiler epey hoş kokan...
13: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
14: Yarattı insanı pişmiş çamurdan,
15: Cini de ateşten, olmadan duman.
16: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
17: O'dur iki doğu ve batıya sahip olan.
18: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
19: Birbirine kavuşur saldığı iki umman,
20: Engel vardır arada, dururlar karışmadan.
21: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
22: İkisinden de çıkar parlak inci ve mercan.
23: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
24: O'na ait gemiler, o dağlar gibi akan.
25: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
26: Her şey yok olacaktır üstünde hayat bulan,
27: Yalnız o kalacaktır, yüce ve cömert olan.
28: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
29: Yerde ve göklerde kim varsa isterler O'ndan,
29: O ise yeni bir iş ve oluştadır her an.
30: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
31: Ey sorumlular size de ayrılacak zaman,
32: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
33: Göğün, yerin haddini haydi ey cin ve insan
33: Eğer gücünüz varsa aşıp sıyrılın heman
33: Ancak aşamazsınız bir gücünüz olmadan.
34: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
35: Üzerinize gelir ateş, kızıl bir duman,
35: Başaramazsınız o güç yardımcı olmadan.
36: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
37: Gök yarılıp kırmızı bir gül olduğu zaman,
38: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
39: O gün sorulmaz cine, insana günahından.
40: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
41: Simasından tanınır suçlu, günahkâr o an,
41: Götürülür tutulup alnından yakasından,
42: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
43: İşte bu cehennemdir yalan diye anılan,
44: Yürürler yanında bir suyun suzan mı suzan...
45: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
46: Kim varsa huzurunda suçlu olmaktan korkan
46: Onlar için hazırdır katında iki bostan.
47: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
48: İkisinde de çeşit çeşit meyvalar olan.
49: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
50: İkisinde de iki pınar öylece akan...
51: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
52: İkisinde de iki çift vardır her meyvadan.
53: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
54: Uzanıp bir döşeğe astarları atlastan
54: Uzanmak meyvalara pek kolaydır o zaman,
55: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
56: Orada eşler vardır bakışlardan saklanan,
56: Değmemiştir onlara ne cin ne de bir insan.
57: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
58: O eşler ki adeta birer yakut ve mercan,
59: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
60: Olmaz mı hiç ihsanın karşılığında ihsan?
61: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
62: İki bostandan öte var başka iki bostan,
63: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
64: Yemyeşildir onlar da, yemyeşildir onlardan.
65: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
66: İkisinde de iki pınar, sular fışkıran.
67: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
68: Envai çeşit nardan, hurmadan, meyvalardan...
69: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
70: Hayırlı güzellerden başkası çıkmaz burdan,
71: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
72: Pek hayırlı güzeller, çadırlara kapanan;
73: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
74: Dokunmadı onlara ne bir cin ne de insan.
75: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
76: Yemyeşil yastıklara yatarlar yüzleri yan,
77: O hâlde Rabbinizin hangi nimeti yalan?
78: Uludur Rabbin adı, yüce ve cömert olan.
Notlar|
I. Sureyi inceleyecek ve hakkındaki düşüncelerimi de yazacaktım ama gördüm ki her şeyi açıklamaktan acizim, bu sebeple iki kez hadsizlik olmasın diye bu işe girişmedim.
II. Surede iki kelimede kabul edilmesi biraz zor ad değişimlerine başvurdum. Birincisi altıncı ayetteki “orman” ifadesinin orijinalde karşılığı “ağaçlar”, ben ise manzuma döndürme derdinden “orman” dedim. Yazık ki buraya anlamı karşılayacak başka bir kelime bulamadım, öte yandan sentaksı bozmak da istemedim. İkincisi de on dokuzuncu ayetteki “umman” ifadesi, orijinalinde “deniz” kullanılıyor. Bu nispeten daha basit bir ad değişimi olsa da yine de şerh düşmek lazım ve eksikliğim için özür dilemek gerekir diye düşünüyorum.
III. Doğruyu ve kalbimizi yalnız Allah bilir.