Karabağ Savaşı’nın Özeti
Azerbaycan ordusu Karabağ’da 27 Eylül 2020 tarihinden itibaren cephenin tüm istikametlerinde operasyon kararı verdi. 28 Senelik işgal boyunca birçok kez çatışmalar ve operasyonlar olmuştu; lakin bu onlardan farklıydı. Savaşın başladığı gün ülke genelinde internete erişim kısıtlanmış, kısmi seferberlik ve askeri sıkıyönetim ilan edilmişti. Bu durum birkaç günlük çatışmanın değil, 2. Karabağ Savaşı’nın başladığından haber veriyordu. Savaşta pek çok farklı ve çeşitli saldırı taktikleri kullanıldı. Ordu düşmanın çok aşamalı savunma hattını güneyden yararak Aras nehri boyunca ilerlemeye başladı. Daha sonra kuzeye yönelen muzaffer ordu, ilk olarak Hadrut ve çevresini işgalden kurtarmış, daha sonra büyük kanlı çatışmalara girerek imkansızı başarmış ve Şuşa’yı geri almıştır. Şuşa şehri, Azerbaycan’ın tarihi mirasını bulundurması ve kültür başkenti olması dolayısıyla Karabağ’ın en önemli kenti sayılmakta. Azerbaycan’ın cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev bu tarihi kentin kurtarılmasını 8 kasım tarihinde halka duyurmuş, savaş ise 10 kasımda yapılan kapsamlı ateşkes ile son bulmuştur. 10 Kasımın yüce lider Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat günü olması dolayısıyla 8 kasım, Şuşa kentinin kurtarıldığı gün "Zafer Günü" ilan edilmiştir.
10 Kasım Antlaşmasına Giden Süreç
44 Gün boyunca devam eden savaşta diplomatik kanallar asla kapatılmadı. Savaş boyunca farklı seviyelerde görüşmeler yapılmış, görüşmeler neticesinde insani ateşkesler ilan edilmiştir. Lakin her insani ateşkesten sonra Ermenistan, benzeri görülmemiş terör örneği sergileyerek savaş alanı dışındaki sivil yerleşimleri bombalamıştır. 10 Kasımda yapılan ateşkes antlaşması öncesinde de farklı olaylar cereyan etmiştir. Onlardan ilki, 9 kasımda Ermenistan-Nahçivan sınır hattında uçan Rus ordusuna ait helikopterin Azerbaycan ordusu tarafından vurulması idi. Helikopterde bulunan 3 Rus askerinden 2’si ölmüş, 1’i yaralanmıştır1. Vurulmadan derhal sonra Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı açıklama yayınlayarak olayı doğrulamıştır2. Aynı günün akşamı Bakü’de roket patlaması sesi duyulmuş, lakin bununla ilgili herhangi bir resmi açıklama verilmemiştir. Meseleyle ilgili çok farklı (Ermenistan’ın roket fırlatması, Rusya’nın baskı amaçlı roket atması gibi) komplo teorileri üretilse de işin aslı hala muamma. 9 Kasımı 10 kasıma bağlayan gece Vladimir Putin, İlham Aliyev ve Nikol Paşinyan üçtaraflı kapsamlı ateşkes antlaşmasını imzalamış ve bununla da 2. Karabağ Savaşı bitmiştir. Antlaşmanın imza töreni "videokonferans" halinde yapılmışsa da; bu tarihi törene Nikol Paşinyan katılmamıştır. Antlaşmanın mahiyetinden çok maddeleri ve bu maddelerin uygulanma seviyeleri kamuoyunda çeşitli tartışmalara yol açıyor. Peki bu maddeler neler?
10 Kasım Ateşkes Antlaşması
44 Gün süren 2. Karabağ Savaşı’nı sonlandıran bu antlaşma, bir barış antlaşması değildir. Savaş bitse dahi sınırların belirlenmesi ve karşılıklı tanınması henüz gerçekleşmemiştir. Bu yüzden bu antlaşmayı “kapsamlı ateşkes antlaşması” olarak nitelendirmek daha doğrudur. Lakin yakın günlerde bir görüşmenin daha gerçekleşeceği ve barış antlaşmasıyla ilgili somut adımların atılacağı iddia ediliyor. Bu gerçekleşmeden Azerbaycan ve Ermenistan arasında kalıcı bir barıştan söz edemeyiz. 10 Kasım antlaşması barışı getirmemiş, savaşı durdurmuştur. Rusya’nın devlet başkanı Vladimir Putin sözkonusu antlaşmayla ilgili “Kötü barış iyi savaştan daha makbuldür”3 ifadesini kullanmıştır. Kapsamlı ateşkes antlaşması 9 maddeden ibarettir. Maddeler şöyle:
Karabağ’dan tüm askeri operasyonlar 10 kasım 2020 tarihi saat 00:00’dan (Moskova saatine göre) itibaren durdurulsun; Azerbaycan ve Ermenistan orduları tuttukları mevkilerde dursun;
Ağdam ili 20 kasım 2020 tarihine kadar Azerbaycan’a geri verilsin;
Rus barış gücü kuvvetleri Karabağ’daki temas hattı boyunca ve Laçın Koridoru'na yerleştirilsin;
Rusya Federasyonu’nun barış gücü Karabağ’daki Ermeni ordusunun geri çekilmesine paralel olarak yerleştirilsin;
Antlaşmanın uygulanmasının denetimi maksatlı Rus-Türk kuvvetlerinden müteşekkil barış gücü merkezi tesis edilsin;
Ermenistan 15 kasım 2020 tarihine kadar Kelbecer ilini, 1 aralık 2020 tarihine kadar Laçın ilini Azerbaycan’a geri versin; Rus barış gücü Şuşa kentinden geçmemesi şartıyla Dağlık Karabağ ile Ermenistan’ın bağlantısını temin etsin;
Göçmenler BM Mülteciler Yüksek Komiserliği denetiminde kendi yurtlarına dönsün;
Esirlerin ve cesetlerin takası temin edilsin;
- Bölgedeki tüm ekonomik ve ulaşım engelleri kaldırılsın. Ermenistan Azerbaycan’ın batı bölgeleriyle Nahçivan Muhtar Cumhuriyeti arasında ulaşım bağlantıları oluşturulmasına garanti versin. Sözkonusu bağlantıların kontrolü Rusya Federasyonu Federal Güvenlik Servisinin Hudut Hizmeti’nde olacaktır.
Antlaşmaya Gelen Tepkiler
Kapsamlı ateşkes antlaşmasının açıklanmasından sonra her iki ülkede de hareketlenmeler yaşandı. Azerbaycan’da zafer kutlamaları başlamışken, Ermenistan’da protestolar yaşandı. Tansiyonun arttığı Erivan’da protestocular Ermenistan parlamentosunu basmaktan bile çekinmediler4. Lakin her iki ülkenin kamuoyunda da antlaşma maddeleriyle ilgili sorular meydana geldi. Antlaşmanın metninin birkaç kez değiştirilmesi (Antlaşmanın ilk halinde Gazah’ın Ermenistan dahilinde kalan 7 köyünün geri verilmesi belirtilmişken, son halinde bu kısım çıkartılmıştır), bu soruları daha da alevlendirdi.
1.Maddeyle İlgili Sorunlar
Antlaşmanın temel mahiyetini gösteren bu maddeyle ilgili esasen Azerbaycan kamuoyunda sorular meydana geldi. Maddenin 2. Cümlesindeki “Azerbaycan ve Ermenistan orduları bulundukları mevkilerde dursun” ifadesi, işgalci Ermeni kuvvetlerinin orada kalmaya devam edeceğiyle ilgili kuşkular meydana getirdi. Nitekim bu kuşkular savaşın 1. Yılında hala mevcut.
3. Maddeyle İlgili Sorunlar
Burada iki mesele kuşku uyandırmakta. Bunlardan ilki, Rus "barış" kuvvetlerinin Azerbaycan topraklarına dahil olması. Rusların girdikleri yerden çıkmadıklarıyla ilgili düşünceler bu soruyu oluşturmakta. İkinci bir mesele ise “temas hattı” ifadesi. Şayet böyle bir hat olacaksa, bu dolaylı olarak Ermeni işgal kuvvetlerinin orada bulunmaya devam edeceği anlamına geliyor. Böyle bir durum antlaşmanın diğer maddesiyle çelişmekte.
3. Maddeyle İlgili Sorunlar
Bu madde antlaşmanın yürürlüğe girmesinden bu yana ihlal edilmiş bir maddedir. Rus barış gücü "Ermeni işgal kuvvetlerinin avdetine paralel olarak gitme" kuralını çiğnemiştir. Barış gücünün koruduğu bölgelerde hala Ermeni işgal kuvvetlerinin bulunduğu herkesçe bilinen bir gerçek. Bu da Rus barış gücünün kendi görevini yapmadığı ve 4. Maddeyi ihlal ettiği anlamına geliyor. Sözkonusu ihlalle ilgili defalarca uyarı yapılsa da sorun çözülmemiştir.
7. Maddeyle İlgili Sorunlar
"Karabağ göçmenleri” dendiğinde akla 28 yıl önce Ermenilerin saldırısı sonucu her şeylerini bırakıp gitmek zorunda kalan 1 milyona yakın Azerbaycan Türkü gelmekte. Lakin 2. Karabağ Savaşı’ndan sonra göçmen meselesi yeni boyut kazandı. Karabağ’daki nüfus yapısını değiştirmeye çalışan Ermenistan, 28 yıl boyunca başta Hadrut ve Şuşa kentleri olmak üzere bazı yerlere Ermenileri yerleştirdi. Bu Ermenilerin bir kısmı Ermenistan’dan, bir kısmı Lübnan’dan Karabağ’a yerleşti. Savaştan sonra 28 yıl önce geldikleri yere dönen bu Ermeniler, kendilerini “göçmen” olarak tanımlıyorlar. Ermenistan da benzer politika izleyerek sonradan yerleştirilen bu ermenileri “Karabağ göçmeni” olarak tanıtmakta. Sözkonusu kişilerin 7. Madde kapsamında olup olmadıkları bilinmiyor. Bir diğer soru yaratan mesele ise Rus barış gücü kontrolündeki bölgeler. 1. Karabağ Savaşı sonrası o bölgelerden göçmek zorunda kalan Azerbaycan Türkleri oraya dönebilecek mi? Bu sorular her iki ülkede de sıkça gündeme gelmekte. İlham Aliyev’e göre “mültecilerin geri dönmesi” meselesi daha geniş kapsamlı ele alınmalı ve 1980’lerin sonlarında Ermenistan’dan kovulmuş Azerbaycan Türkleri de kendi yurtlarına dönmeli.
8. Maddeyle İlgili Sorunlar
Bu maddenin “esir takası” kısmı Ermenistan kamuoyunda müzakerelere sebep olan kısım. Ermenistan devletinin iddiasına göre Azerbaycan’da hala 100’den fazla Ermenistan askeri hukuksuz olarak esir tutulmakta. Azerbaycan ise bu iddiaları yalanlıyor. Aralık ayının başında, savaşın bitiminden 1 ay sonra bir grup Ermeni askeri sürpriz saldırılar yapmak için Karabağ’ın Azerbaycan tarafına geçti. Hedeflediği saldırıyı yapamayan grup, Azerbaycan askerleri tarafından yakalandı5. Ermenistan tarafı 8. Maddeyi esas tutarak bu askerleri talep ettiyse de, Azerbaycan savaş zamanı esir düşen tüm askerlerin geri verildiğini, bu olayın savaş dışında yaşandığını ve dolayısıyla 8. Maddenin geçerli olmadığını savundu. Ele geçirilen askerlerin bir kısmı mayın haritalarıyla takas edildi, bir kısmı diğer takaslar için kullanıldı (Cemil Babayev vakası- Savaş zamanı travmalar alan Azerbaycan askeri Cemil Babayev, hastaneden kaçarak gizli yollarla Rus barış gücü kontrolündeki Karabağ bölgesine geçmiş, orada Ermeni işgal kuvvetleri tarafından yakalanmıştı. Hukuksuz yere tutuklanan Cemil Babayev, 2 Ermeni esir karşılığında Azerbaycan’a geri verildi6).
9. Maddeyle İlgili Sorunlar
Bu madde esasen Ermenistan tarafında kuşku uyandırmakta. Nahçivan’la Azerbaycan’ın batısını birleştirecek “Zengezur Koridoru” Ermenistan kamuoyunda “Ermenistan’ın güneyinin Azerbaycan’a verilmesi” algısı yarattı. Oluşan bu kaygıyı Rusya destekli Köçeryan muhalefetinin demeçleri daha da güçlendirdi. Antlaşmaya göre sözkonusu ulaşım ağları Rusya istihbarat servisinin sınır koruma hizmeti tarafından kontrol edilecek. Bu projenin gerçekleşmesinde Türkiye ve Azerbaycan ısrarcıyken, Ermenistan ve İran planı engellemeye çalışıyor.
Barış Gücünün Bulunma Süresiyle ilgili Sorular
10 Kasım Ateşkes Antlaşması’na göre Rus Barış Gücü Karabağ’da 5+5 sene kalacak. İlk 5 senenin bitiminde (2025 yılı) eğer taraf devletlerden herhangi biri itiraz etmezse, süre 5 yıl daha uzatılacak. Sürenin uzatılmayacağı takdirde yahut 10 sene sonra bölgede durumun ne olacağıyla ilgili bilgi yok. Azerbaycan’ın planlarına göre Rus barış gücünün bölgeden çekilmesinden sonra Azerbaycan ordusu geri kalan bölgelere dahil olacak. Ermenistan’ın ise ilk hedefi statü meselesini ortaya koyabilmek. Azerbaycan tarafı ise sözde Dağlık Karabağ’a herhangi bir özerkliğin asla verilmeyeceğını ilan etti. Böyle bir durumda Ermenistan tarafının 2. hedefi Rus barış gücünün bölgeden çıkmaması yönünde olacak. Peki Rusya çıkacak mı?
Ateşkes Antlaşmasının Temeli: Madrid Prensipleri
10 Kasım Ateşkes Antlaşması sonucu Rus barış gücünün Karabağ’a gelmesi Azerbaycan ve Türk kamuoyunda ciddi tepkiyle karşılandı.
Rusya’nın Ermenistan’la resmi müttefik olması, yakın tarihte yaşanan kırım (20 ocak 1990) ve haksızlıklar bu tepkinin ana sebebiydi. Rusya ordusu çeşitli ayrılıkçı bölgelerde (Transdinyester, Luhansk, Donetsk, Güney Osetya, Abazya) “güvenlik” bahanesiyle hukuksuz varlığını sürdürmesi, Karabağ’ın da benzer akıbeti yaşayabileceği ihtimalini ortaya koydu. Antlaşmadaki 4. Maddenin açık ihlali, bu ihtimali güçlendirmekte. Sözkonusu ateşkes antlaşmasının maddelerinin bir kısmı, OSCE’nin Minsk Grubu tarafından ortaya konulmuş “Madrid Prensipleri”ne dayanmaktadır. Barış yoluyla çözümü odaklayan prensiplere göre Dağlık Karabağ’ın çevresi kayıtsız ve şartsız Azerbaycan’a geri verilecek, Dağlık Karabağ’ın yasal statüsü belirlenecek, Dağlık Karabağ ile Ermenistan’ı birbirine bağlayan koridor tesis edilecek, bölgedeki güvenliği temin amaçlı barış gücü sevkedilecek ve mülteciler yurtlarına dönecek. Savaş sonrası bakış açısıyla “kabuledilemez” olarak görülen bu şartlar, savaşsız barış durumunda büyük ölçüde geçerli olacaktı. Ermenistan bu şartlara rağmen görüşmeleri oyalayarak Karabağ’ın Ermenistan’a tam ilhakı (Miatsum) yönünde politika çiziyordu. Bu prensip maddelerine göre barış gücünün Karabağ’a yerleştirilmesi bir taviz değil. Azerbaycan bu savaşla Karabağ’ı geri kazandığı gibi sahadaki rolünü de güçlendirdi. Savaş hiç olmasaydı ve Ermenistan Miatsum’a yönelmeden Madrid Prensipleri esasında barışı kabul etseydi, kaybeden yine Azerbaycan olacaktı. Böyle bir durumda, özerkliğin zemini atılacaktı ve bu konuda Ermenistan “yasal olarak haklı” konuma gelme şansı elde edecekti. Böyle bir durumda, tarihi Şuşa şehrine Azerbaycan bayrağını asmak hayal olarak kalacaktı. Zira Ermenistan’ın iddia ettiği sözde Dağlık Karabağ arazisiyle Rus barış gücü ve Ermeni işgalcilerinin bulunduğu şimdiki bölge büyüklük açısından farklı. O tür bir senaryoda “Zengezur Koridoru”yla ilgili adımlar atmak mümkünsüz olacaktı. Ermenistan’ın defaatle reddettiği bu girişim, Azerbaycan’ın savaşla kanıtlanmış askeri üstünlüğü sayesinde konuşulabilmekte.
Antlaşmaya sıcak bakmayan bazı kişiler bu ateşkesi “masada kaybetme” olarak değerlendiriyorlar. Bu antlaşmayı reddetmek, savaşı devam ettirmek anlamına gelmektedir. Aynı zamanda antlaşmanın imzalanmasını isteyen Rusya tarafını da karşına almak anlamına geliyor. Peki böyle bir durumda ne yaşanırdı?
10 Kasım Ateşkes Antlaşması Yapılmasaydı Neler Yaşanırdı?
Ermenistan ordusu cephede hezimete uğradıktan sonra perakendeleşerek kaçmaya başlamıştır. Ermeni yöneticiler bunu her ne kadar “Taktiksel geri çekilme” olarak adlandırmışlarsa da bu, yenilginin resmiydi. Azerbaycan ordusu Şuşa’ya bayrağını diktikten sonra diğer ana hedefinin Kerkicahan ve Hankendi olması bekleniyordu. İlham Aliyev’in savaş sonrası verdiği açıklamalara göre ise Şuşa’dan sonraki hedef Ağdam olacaktı. Adeta bir “hayalet şehir” olan Ağdam, antlaşma sonrası Azerbaycan’a geri verilmiştir (Madrid Prensipleri kapsamında da Azerbaycan’a kayıtsız şartsız verilmesi gerekiyordu). Ağdam hayalet şehir olmanın yanı sıra, Ermeni kuvvetlerinin 5 savunma hattının bulunduğu korunaklı bir ildi. Savaş durumunda Ermeniler ana saldırılardan birinin buradan geleceğini düşünüyorlardı. Bu düşüncelerinin savaş boyunca da taze kalması için Azerbaycan ordusu Ağdam ili önlerinde çok sayıda birliklerini bulunduruyordu. Bu yüzden Ermeniler Ağdam önlerindeki askeri kuvvetlerini başka cephelere kaydıramıyorlardı7. Hal böyleyken Ağdam’a savunmasız yerden saldırmak çok daha mantıklı olacaktı. Hankendi’nin ve Ağdam’ın düştüğü bir durumda Ermeniler teslim olabilirlerdi. Böyle bir senaryoda tam ve pürüzsüz bir galibiyet sözkonusu olabilirdi. Lakin burada hava koşullarını ve coğrafyayı göz ardı etmemekte fayda var. Savaş sonbaharda başlamıştı ve kışa doğru devam ediyordu. Karabağ güneyi hariç esasen dağlık bölgeden oluşmaktadır. Kış mevsiminin ekim ve kasımdan itibaren geldiği bu dağlık bölgeyi almak oldukça zor. Savaşın son günlerinde bölgedeki havanın kötü yönde değişmesi, SİHA’ları saf dışı bırakacak noktaya geldi. Böyle bir durumda savaş ilk 44 gündeki gibi devam etmeyecekti. Yağmurlu, sisli ve karlı havalar daha da yoğunlaşacak, dağlar ve ormanlar daha da sıkılaşacaktı. Bu zorluklar kuvvetlerin daha yavaş hareket etmelerine, teminatın zorlanmasına, daha fazla kayba ve yıpranmaya neden olacaktı. Sahadaki avantajı kaybettikten sonra durum tamamen değişebilirdi. 28 Yıldır işgalde tutan Ermeniler, bölgenin coğrafyasına daha hakimler ve buna esasen yapılanmışlar. Bu durum Azerbaycan için bir dezavantaj olsa da, bunu ciddi boyutlarda hissetmeden savaşı bitirebildik. Savaşın siyasi, ekonomik ve sosyal boyutu da savaş süresi uzadıkça ağırtlaşacaktı.
Sonuç
Azerbaycan ordusunun 44 gün boyunca sahada kazandığı şanlı zaferi hiçbir taraf reddedemez. Azerbaycan 2914 Şehit kanıyla Karabağ’ın büyük bir kısmını işgalden kurtarmıştır. Lakin yapılan antlaşma bir barış antlaşması değildir ve kırılgan yapıdadır. Bu kırılgan ve geçici barış yüzünden zaferi yoksaymak, Azerbaycan’ın devlet politikasına, halkına ve şehitlere saygısızlıktır. Sahadaki savaş bittiğine göre masada savaş vermek gerekmektedir. Diplomatlar için bu masa diplomatik görüşmeler, bizler için de masa sosyal medya ve diğer Dünya’ya erişim noktalarıdır. Kamuoyu olarak antlaşmanın sakıncalı noktalarını ve “barış” gücü tarafından ihlal edilen noktaları kabartmamız, aynı zamanda Azerbaycan ordusunun şanlı zaferini üstüne basa basa vurgulamamız gerekir. Çünkü Azerbaycan masadaki üstün rolünü sahadaki zaferine borçludur.
1 “Azerbaijan admits shooting down Russian helicopter in Armenia”, BBC News, 2020.
2 “Azərbaycan XİN Rusiya helikopterinin vurulması ilə bağlı məlumat yaydı”, Report, 2020.
3 “Pis sülh yaxşı müharibədən yaxşıdır” – Putin Qarabağ haqda”, Qafqazinfo, 2021.
4 “Armenian government under attack following war defeat”, Eurasianet, 2020.
5 “Ermənistan KİV: 60 Erməninin əsir düşməsinin təfərrüatları”, Turan, 2020.
6 “Cəmil Babayev iki erməni ilə dəyişdirilərək Azərbaycan tərəfinə qaytarılıb”, Oxu, 2021.
7 “İlham Əliyev və birinci xanım Mehriban Əliyeva işğaldan azad edilmiş Ağdam şəhərində olublar”, Azərbaycan Respublikası Prezidentinin Rəsmi Saytı, 2020.
Akif Jafarguluzade