25 Ağustos'ta Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı polis ekiplerinin şüpheli adrese intikali ve akabinde Anacurlar Çetesi olarak bilinen ve birçok suçtan sabıkası olan örgüt üyeleri ile yaşanan çatışma sonrasında polis memurumuz Hakan Telli şehit olmuştur. Yapılan araştırmalar neticesinde çetenin terör örgütü PKK ile bağlantısı olduğu ve uyuşturucu imalatı yaptıkları ortaya çıkmıştır. Bu olay ile PKK'nın en büyük finansal kaynaklarının birisi olan uyuşturucu madde ticareti tekrardan ortaya çıkmaktadır. Bu durum karşısında PKK'nın finansal kaynaklarının neler olduğunu,bunları hangi amaçlar ve yöntemler doğrultusunda yaptığını ve PKK'nın aynı zamanda sınıraşan bir suç karteli olduğunu anlatmak gerekmektedir.
Soğuk Savaş sonrası dünyada birçok terör örgütü kendilerini politik veya dini doktrinlerin perdesinde gizlemekle beraber organize suç tanımına dayanan illegal faaliyetler içerisinde bulunmaktadır. 2017'de yayınlanan Uluslaraşırı Suç ve Gelişen Dünya Raporu'na göre 2014'te esrar, kokain, opiyatlar ve amfetamin tipi başlıca uyuşturucuların küresel perakende piyasasının 426-652 milyar dolarlık olduğu belirtildi. Bu durum dini veya ideolojik fikirlerini gerçekleştirme emelleri için terör örgütlerini başta uyuşturucu kaçakçılığı ve benzeri kaçakçılık türlerine yönlendirmiştir. Örneğin; FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri), Aydınlık Yol (Peru), Tamil Kaplanları (Sri Lanka), ELN (Ulusal Kurtuluş Ordusu-Kolombiya), IRA (İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu), Ebu Sayyaf (Filipinler), Taliban (Afganistan), El-Kaide, DEAŞ vb. terör örgütleri olmak üzere incelemekte olduğumuz terör örgütü PKK, ilk silahlı saldırısından (15 Ağustos 1984) itibaren kanlı eylemler doğrultusunda sadece vatandaşlarımızı yitirmek ile kalmayıp kaçakçılık faaliyetleriyle başta Türkiye olmak üzere daha birçok ülkenin ekonomisine zarar vermektedir. Faaliyetlerini sürdürebilmesi için şiddet kullanan, illegal mal ve hizmet ortaya koyan, bu konuda hiyerarşik yapısını ve örgütlenmesini kullanan PKK, uyuşturucu ticaretini büyük oranda tekeli haline getirmiştir. PKK; uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, petrol kaçakçılığı, haraç kesme, kara para aklama ve diğer kaçakçılık türleri gibi sınıraşan faaliyetleri ile birçok Asya ve Avrupa ülkesini tehlikeye sokmaktadır. PKK faaliyet gösterdiği coğrafya sebebiyle bu ticaretin önemli kısmını elinde tutmaktadır ve yeri geldiğinde imalat, transit ve dağıtım alanlarında bulunmaktadır. Altın Hilal olarak adlandırılan Pakistan-Afganistan-İran bölgesinden gelen afyon, haşhaş, kenevir, baz morfin, eroin, asetik anhidrit, amfetamin ve türevlerinin işlenmesi, nakledilmesi ve Balkan Rotası’nı kullanarak Avrupa sokaklarında dağıtılmasına kadar PKK’nın etkin bir rol oynadığı araştırmalar doğrultusunda ispatlanmıştır. 1995 yılında yayımlanan DEA raporu PKK’nın üretim ve dağıtım konularında iyi bir örgütlenme içerisinde olduğu ve Avrupa’ya sağlanan uyuşturucu trafiğinin %80’inin kontrolünü elinde tuttuğunu belirtmektedir. 2020 Türkiye Uyuşturucu Raporu’nda yasadışı uyuşturucu ticareti, üretim, kaçakçılık ve satış bakımından küresel bir sorun olarak belirtilmiştir. Raporda uyuşturucu kaçakçılığı ve terörizm arasındaki bağın ne durumda olduğu ortaya konulmaktadır. Terör örgütü PKK’nın yasadışı kenevir ekimini, bu alanı en kazançlı yöntem olarak gördüğü, bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu kırsalındaki kenevirden elde ettiği esrar ticaretinden büyük gelir elde ettiği aktarıldı. Örgütün bu süreci bizzat yönettiği ve bölgedeki köylere ve bölge insanına bu konuda teşvikler verdiği ve buradan komisyon aldığı belirtildi. Bizzat esrar üretim ve imalatından sadece 500 milyon dolar gelir sağladığı açıklanmıştır. Ayrıca PKK’nın Körfez Savaşı’ndan bu yana merkezi otoritenin zayıflamış olduğu ve yerel hükümetin kayıtsız kaldığı Kuzey Irak’ta, Suriye’de sınıra yakın yerlerde ve bir dönem eğitim kampı olarak kullandıkları Bekaa Vadisi’nde esrar ve haşhaş ekiminin yanı sıra bu bölgelerde uyuşturucu laboratuvarları kurduğu buradan çıkan malı hedef pazara sunduğu bilinmektedir. Esrar kurutularak hazırlanırken eroin yapımında ise bu konuda deneyimli ama çoğu alaylı kimyagerler kullanılıyordu. PKK’nın faaliyet içerisinde bulunduğu coğrafya sebebiyle bu konuda avantaj sağlamışlardır. 1979 yılında İran İslam Devrimi’nin ilan edilmesiyle uyuşturucu imalatı ve ticareti tamamen yasaklanmış ve idam cezasi verilmiştir. Bu durum karşısında İran’da yaşayan alaylı “profesörler” Türkiye, Suriye, Irak gibi ülkelere kaçmak zorunda kaldılar. Pişirme işi o yöredeki insanlar için bir zanaat olarak görülmüş usta-çırak ilişkisine dayanan bir öğretim biçimiyle senelerce sürmüştür. Laboratuvar faaliyetlerine bu ülkelerde devam etmişlerdir. Bu laboratuvarlarda; bir çinko tencere, büyük bir süzgeç, filtre kağıdı, bir büyük çanak, bir keten bez ile imalat gerçekleştiriliyordu.
2022 yılından yayınlanan Europol raporunda ise PKK’nın Tottenham Boys adlı Londra merkezli suç örgütü ile çeşitli bağlantılarının olduğunu ve birçok Avrupa şehrinde uyuşturucu ticareti, haraç kesme ve kara para aklama gibi illegal faaliyetlerde ortaklık kurdukları neticelendirilmiştir. Bununla beraber PKK kuruluşundan bu yana örgüte katmış olduğu ya da kaçırmış olduğu çoğunluğu çocuk veya ergen olan mensupları uyuşturucu ticaretinde kilit rol oynamaktadır. Bunun sebebi 18 yaş altı bireylerin daha az ceza alması ve örgüt hakkında çok bilgi sahibi olmamalarıdır. Yakalanan örgüt mensupları bulundukları illegal faaliyetleri inkar etmekte ve etnik kimliklerini politize ederek bunu bir propaganda aracına çevirmek istemektedir. 2019 yılında Brüksel’de Avrupa Uyuşturucu Ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (EMCDDA) ve Europol tarafından hazırlanan “2019 AB Uyuşturucu Piyasası Raporu” yayınlandı. Raporda Avrupalıların her yıl uyuşturucuya perakende seviyesinde 30 milyar avro harcadığını ve PKK’nın buradan en az 1,5 - 3 milyar avro arasında bir gelir sağladığını ve bununla beraber dağıtımda 8-12 yaş arası çocuklar dahil ağırlıklı çocukların ve ergenlerin kullanıldığı saptanmıştır. Avrupa Birliği'nin 2002 yılından beri terör örgütü olarak tanıdığı PKK’nın elde etmiş olduğu illegal gelirler ile silah ve patlayıcı madde satın aldığı raporda ispatlanmıştır. 2023 yılında yayınlanan Europol raporunda ise PKK’nın Avrupa’da lobicilik faaliyetleri yürüttüğünü bundan dolayı bazı siyasetçileri fonladığını açıklamıştır. Başta Almanya, Belçika, Fransa ve Hollanda olmak üzere Avrupa’daki mevcut siyasi partilere ve hareketlere maddi destek sağladığı ve bununla beraber, PKK elde etmiş olduğu illegal gelir ile çeşitli STK’lar, dernekler, şirketler, spor kulüpleri ve yayın organlarına fon akışı sağlamaktadır. Bu sayede hem illegal gelirini legalize etmekte hem de propaganda faaliyetlerine devam etmektedir. PKK illegal gelirini aklamak amacıyla öncelikli olarak medya organlarını ve paravan şirketleri kullanmaktadır. Örneğin; Roj TV (önceden Med TV), Mezopotamya TV, Newroz TV, Rudaw Haber Ajansı, Mezopotamya Haber Ajansı gibi çeşitli medya kuruluşlarıyla beraber İsveç’te bulunan Kürt Medya Vakfı, Almanya’da faaliyette olan Kürt Federasyonları Derneği, Washington Kürt Enstitüsü, Belçika Kürt Dernekleri Federasyonu, Danimarka Kürt Kültür Derneği, Finlandiya Kürdistan İşçi Derneği, Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi (Fransa), Kürt-İslam Toplumu Dini Derneği (Şeyh Sait Camii-Fransa), Kürdistan Kadınlar Birliği (PJA) Bürosu (Fransa), Kürdistan Spor Birliği (Fransa), Londra Kürt-Rum Dayanışma Komitesi, Hollanda Kürt Dernekleri Federasyonu, İtalya-Kürt Dostluk Derneği, Sana Newroz Kürt Derneği (İtalya) gibi daha birçok dernek, STK ve kuruluşlar PKK tarafından doğrudan veya dolaylı yoldan desteklenmektedir.