Millet İttifakı'nı oluşturan altı siyasi lider, 12 Şubat 2022 tarihinde "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"ne karşı birleştiklerini ve "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" adında yeni bir sisteme geçiş için iş birliğine gittiklerini açıkladılar (1). Daha sonra bu iş birliği "Altılı Masa" ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurduğu "Halil İbrahim Sofrası" olarak adlandırıldı. Yapılan yazılı açıklama şu sözlerle başlıyordu:
"Bugün, Türkiye için tarihi bir gündür. Birbirinden farklı altı siyasi parti olarak, bizler, Türkiye’nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihi bir çalışma için bir araya geldik."
Altılı Masa partileri farklı görüşlere ve geleneklere sahip oldukları için ortak bir zeminde buluşmaları elzemdi. Bu amaçla altı partinin asgari müşterekte buluştuğu, uzlaştıkları maddeleri içeren ancak henüz uzlaşılmayan konuların yer almadığı bir metin hazırlanmasına karar verildi. Altı partinin liderleri ve kurmayları tarafından 9 ay süren bir çalışmayla “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” hazırlandı (2). Bu metnin aynı zamanda Altılı Masa'nın destekleyeceği Ortak Cumhurbaşkanı Adayının Seçim Beyannamesi ve Hükümet Programının ana omurgasını oluşturması planlanıyordu (3).
Kamuoyunda “Mutabakat Metni” olarak bilinen bu metin, 30 Ocak 2023 tarihinde Congresium Kongre ve Sergi Merkezi’nde (Ankara) bir tanıtım toplantısıyla açıklandı. Metnin hazırlanmasında iş bölümü yapılarak ana başlıkların her birinin hazırlanması farklı bir siyasi partinin sorumluluğundaydı. Tanıtım toplantısında her ana başlık, o başlıktan sorumlu siyasi partinin temsilcileri tarafından tanıtıldı. Toplantının sonunda liderler imzaladıkları bu metinle sahnede birlikte görüntü verdiler (4).
Mutabakat metni 244 sayfa olup 9 ana başlık, 75 alt başlık ve 2300'den fazla maddeden oluşuyor. Metnin pdf formatındaki bir kopyasına altı siyasi partinin resmi internet sitesinden ulaşılabilir. Altılı Masa'nın geçmişinin ve geleceğinin tartışıldığı bu günlerde, mutabakat metnini bazı kritik maddeler üzerinden inceleyeceğiz.
Kurucu Lider
Metnin girişinde "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ifadesi ve bu ifadenin sahibini belirtir şekilde Mustafa Kemal Atatürk'ün imzası bulunuyor. Ancak metinde “Atatürk” adının geçtiği yalnızca iki yer var: “Atatürk Orman Çiftliği” ve “Atatürk Havalimanı”. Bunlar dışında kurucu liderin adı hiçbir yerde anılmıyor, ilke ve inkılaplarına atıfta bulunulmuyor.
Altılı Masa'nın seçim boyunca temel argümanı AKP hükümetinin rejimi değiştirdiği, “tek adam” rejimine geçildiği ve kendilerinin daha önceki sistemin geliştirilmiş hali olduğunu ifade ettikleri “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”e geçilmesini istedikleriydi. Her metinde, her söylemde Atatürk’ün adının geçmesi veya övülmesi tabi ki beklenemez. Kimsenin de Atatürk’ü zorla anmasını beklemiyoruz. Ancak rejim değişikliğini öneren böyle bir metin hazırlanırken, rejimin kurucusuna ve kuruluş ideolojisine akademik anlamda bile atıfta bulunmaktan imtina edilmesi, Atatürk’ü tamamen yok saydıkları anlamına gelmektedir.
Anayasal Düzenlemeler
Mutabakat metninin 47. sayfasında, “Yasama Reformu” başlığı altında şu madde bulunuyor:
"Yasama faaliyetlerinin serbest, özgür ve bağımsız şekilde yerine getirilebilmesini sağlamak amacıyla milletvekili dokunulmazlığının Anayasa’nın 14. maddesinden kaynaklanan istisnasını kaldıracağız."
Peki kaldırılmak istenen “Anayasanın 14. Maddesinden kaynaklanan istisna” nedir? Bunun için önce 14. Maddeye bakalım:
"III. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması
Madde 14 – (Değişik: 3/10/2001-4709/3 md.)
Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.
Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir." (5)
Şimdi de 14. Maddeye atıfta bulunarak, 14. Maddenin kapsamına giren durumları istisna olarak ifade eden 83. Maddeye bakalım:
Madde 83- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.
Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14’üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.
Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasî parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz." (5)
Bu maddelerle ilgili olarak altılı masanın hazırlamış olduğu 28 Şubat 2023 tarihli "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" belgesine de bakalım. Bu belgenin 14. sayfasında "Yeni Bir Sistem Öneriyoruz" başlığı altında şu ifadeler var:
"…Bununla birlikte ülkemizde hiçbir zaman gerçek anlamda çoğulcu demokrasiye geçiş de mümkün olmamıştır. 1921 Anayasası’nın nispeten kapsayıcılığının peşinden kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti, sonraki anayasalarında daha dar kalıplara girmiştir." (6)
Bu durumda 1921 anayasası ile günümüz anayasasının arasındaki farklar da önem arz ediyor. Bu anayasadan sonra 1924, 1961 ve 1982 anayasaları yapılmıştır (7). Günümüzde 1982 anayasası (5) yürürlüktedir. Ancak bu anayasanın da AKP döneminde birçok ciddi değişikliğe uğradığını da söylemekte fayda var. Bu yazıda anayasalar arasında karşılaştırmalı ve detaylı bir inceleme yapmayacağız. Ancak örnek vermek gerekirse 1921 anayasasının 2. Maddesi şu şekildedir:
“Türkiye Devletinin dini, Dini İslâmdır. Resmi lisanı Türkçedir.” (8)
Yürürlükte olan 1982 anayasasının 2. Maddesi ise:
“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” (5)
Bu noktada 1921 anayasasından hemen sonra, Atatürk’ün hayatta olduğu dönemde yapılan 1924 anayasasının da 2. Maddesine bakalım:
“Türkiye Devleti, Cümhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makarrı Ankara şehridir.” (9)
Şimdi de bu maddelerin birbirleriyle olan ilişkisini ve ne anlama geldiklerini inceleyelim. Şu an yürürlükte olan 1982 anayasası ile 1921 anayasasının arasında ciddi farklar olduğu aşikardır. Burada verilen maddelerin dışında da tartışılması gereken bazı maddeler bulunmaktadır. Daha önce HDP ve AKP’nin (Abdülhamit Gül) bu konuda açıklamaları tartışma yaratmıştı (10). Ancak yazının daha fazla uzamaması için ikinci maddenin örnek verilmesinin yeterli olduğunu düşünüyoruz.
Mevcut anayasa ve Cumhuriyetin ilanından önce yapılan 1921 anayasasına yapılan atıflardan, altılı masanın “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni değiştirmenin ötesinde amaçları bulunduğu ifade edilmektedir. AKP’nin de sık sık “Darbe Anayasası” olarak tanımladığı (11) (ancak AKP tarafından defalarca çok ciddi değişikliklere yapılan) 1982 anayasasından rahatsızlıklarını belirtirken 1921 anayasasını iyi bir örnek olarak göstermektedirler. Mevcut anayasa Atatürk milliyetçiliğine bağlı laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti tanımlaması yapmaktadır. Bu tanım 1924 anayasasındaki ile oldukça benzerdir. Ancak 1921 anayasasında bir din devleti tanımlaması yapılmıştır. Yürürlükteki Anayasanın 14. Maddesine göre hiçbir anayasal hak (seyahat özgürlüğünden düşünce özgürlüğüne kadar) laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmaya yönelik kullanılamaz. Anayasanın 83. Maddesine göre yasa yapmak üzere görevlendirilmiş olan ve anayasada değişiklik yapma yetkisine sahip milletvekillerinin dokunulmazlıkları da 14. Maddeye aykırı durumları kapsamamaktadır. Yani anayasal düzene aykırı herhangi bir yasama faaliyeti yapmalarının önü bu şekilde kesilmiştir. Örneğin şeriat rejimine geçişi oylayamazlar, bu konuda siyasi propaganda yapamazlar, bu amaçla anayasal haklarından hiçbirini kullanamazlar.
Metinde “14. Maddeden kaynaklanan istisna” olarak belirtilen bu madde değiştirildiğinde, zincirleme olarak demokratik ve laik Cumhuriyetin ortadan kaldırılmasının önünü açılacaktır. Altılı Masa önce 83. maddeyi, daha sonra 14. Maddeyi, sonunda da istedikleri tüm maddeleri değiştirebilmeyi planlamış ve bu konuda mutabık kalarak mutabakat metnine koymuşlardır. Bu noktada “niyet” okunmaması gerektiğini düşünenler olabilir. Ancak bunlar yalnızca siyasetçilerin açıklamalarında değil, altına imza attıkları yazılı metinlerde geçen bizzat kendi seçim vaatleridir. Bu kadar net ifadelere rağmen hüsnüzan ederek “hayır, amaçları değildir, onlar yapmaz” demek “niyet okuma” olacaktır.
Burada dikkat çekilmesi gereken bir başka husus da bu yazılı beyanların aslında anayasaya aykırı olduğudur. Eğer hukuk işleseydi, bu partiler ve siyasetçiler hakkında 14. Maddeye aykırı eylemleri nedeniyle işlem yapılması gerekirdi. Bugün haklı olarak AKP’ye ve MHP’ye anayasa mahkemesi ve anayasal düzen hakkında itirazlarını dile getirenler, aslında bir yandan da anayasa aykırı metinlere imza atmışlardır. Bildiğiniz üzere Devlet Bahçeli Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay ile ilgili olarak mevcut anayasaya uygun olarak aldığı karara tepki gösterip kapatılması veya yeniden yapılandırılması yönünde demeç vermişti (12). Benzer şekilde Altılı Masa, parti kapatmaların olmaması için, Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı yapılacak yasama faaliyetlerini dokunulmazlık kapsamına sokarak aslında bu davranışları suç olmaktan çıkarmaya çalışmaktadır. Milletvekilleri bu fiilleri işledikleri takdirde zaten ortada ne bu maddeler ne de Cumhuriyet rejimi kalmayacaktır.
Bir başka açıdan bakarsak, Türkiye’nin gündemi gerçekten bu maddeler midir? Seçmenin acil sorunu 1921 anayasası yerine mevcut anayasayı kullanıyor olmamız mıdır? Tıpkı AKP’nin torba yasaları gibi, bu değişiklikler geçici olarak görev yapması planlanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş hükümetinin mutabakat metnine neden koyulmuştur? Peki seçmenin öncelikli sorunlarından biri olan sığınmacı ve kaçak sorunu için mutabakat metni ne söylüyor?
Sığınmacı ve Kaçaklar
Mutabakat metninde sığınmacı ve kaçaklara dair konular “Göç ve Sığınmacı Politikaları” başlığında toplanmış. Önce bu başlık altındaki maddelere birkaç örnek verelim:
“6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile bağlı yönetmelikleri gözden geçireceğiz.”
“Türkiye ile AB arasındaki 2014 Geri Kabul Anlaşması ile 18 Mart 2016 Mutabakatı’nı gözden geçireceğiz.”
“Sığınmacıların mahalle, ilçe ve il bazında kontrolsüz yoğunlaşmalara erişmesine veya gettolaşmaya izin vermeyeceğiz.”
“AB fon kaynaklı olup Kızılay Kart aracılığıyla verilen yabancılara yönelik Sosyal Uyum Yardım Programı ile ilgili esasları yeniden düzenleyeceğiz.”
“Sığınmacılarla ilgili sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonlarını şeffaf, kolay izlenebilir ve hesap verilebilir hâle getireceğiz.”
“Göçmen ve sığınmacıların eğitim çağındaki tüm çocuklarının eğitime erişimini sağlayacak, bu konuda hızlandırılmış̧ kurslar ve takviye dersler alınmasını sağlayacak bir mekanizma geliştireceğiz”
“Sığınmacıların Türkçe’yi öğrenmeleri amacıyla bu konuya odaklanan nitelikli eğitim materyalleri, müfredat ve ders programı hazırlanmasını sağlayacağız.”
“Geçici Koruma Altındaki Suriyeli’lerin güvenli ve iç hukukumuz ile uluslararası hukuka uygun biçimde mümkün olan en kısa sürede ülkelerine geri dönmelerini sağlayacağız.” (3)
Elbette bu başlık altında olumlu birçok madde de var. Ancak yukarıda verilen maddeleri okuduğumuzda sığınmacı ve kaçakları gerçekten göndermeyi amaçlayıp amaçlamadıklarına dair soru işaretleri beliriyor.
Eğer Altılı Masa kısa bir süre içinde sığınmacı ve kaçakları geri göndermek planlanıyorsa, yıllardır Türkçe öğrenmemiş sığınmacılara neden Türkçe öğretmek için kaynak ve personel ayırmayı vadediyor? Yine aynı şekilde AB fonları, sosyal yardım gibi konularda bunca senedir yapılmamış düzenlemeleri yapmanın gereği ve önceliği var mıdır?
Altı siyasi partinin liderleri ve kurmayları, 9 ay boyunca bu metne hazırlandıklarını ifade ediyorlar. Kaldı ki bu yeni bir sorun olmadığı için, Altılı Masa sürecinden önce de her partinin kendi hazırlıkları var. Ayrıca geri kabul anlaşmasını imzalayan dönemin başbakanı da Altılı Masa'da oturuyordu (13). Ancak buna rağmen, mutabakat metninde birçok maddede “kaldıracağız”, “düzenleyeceğiz” gibi ifadeler kullanılırken geri kabul anlaşması, 18 Mart mutabakatı ve 6458 sayılı kanunla ilgili olarak “gözden geçireceğiz” ifadesi kullanılıyor. Açık kaynaklardan kolayca ulaşılabilen maddeler 9 ay boyunca gözden geçirilmemiş mi? Bu ifade bu anlaşmalarla ilgili olumlu veya olumsuz bir şey belirtmiyor. Bu anlaşmaları yapan kişi anlaşmaları gözden geçirmemiş mi? “Gözden geçireceğiz” ifadesi hükümetin gizlediği uygulamalar ve veriler ile ilgili olarak kullanılsa bu gayet haklı olurdu. Ancak herkese açık anlaşmalar için bu ifadenin kullanılması, Altılı Masa'nın bu anlaşmalar üzerinde değişiklik yapılıp yapılmayacağı ile ilgili mutabakata varamadığını ve geri gönderme iradesinin olmadığını gösterir. Ayrıca üzerinde anlaşılamayan maddelerin metne konulması bu metni bir mutabakat metni olmaktan çıkarmıştır. Sözde mutabakatla yapılan metinde 48 defa “gözden geçireceğiz ifadesi kullanılmış. Buradan tekrar anlaşılacağı üzere bu metin bir torba mutabakat metni olmaktan ileriye gidememiştir.
Sonuç olarak Altılı Masanın dile getirdiği “bize algı yapıyorlar” serzenişi haklı bir serzeniş midir? AKP’nin kirli bir siyaset gütmesi, çeşitli iftiralarla muhalefetin üzerine gelmesi, altılı masanın siyasetini haklı ve meşru yapar mı? Yukarıda da açıklandığı gibi, liderlerin bizzat imza attıkları bu torba mutabakat metninin hiçbir iftiraya ihtiyaç bırakmadığı açıktır.
Bu yazıda yer alan eleştirilerle ilgili görüşlerini almak üzere İYİ Parti genel merkezine ve hukuk departmanına yazılı ve sözlü olarak defalarca başvuruldu. Ancak aylar geçmesine rağmen herhangi bir yanıt alınamadı. Diğer partiler ise bu maddelerle görüşlerini daha önce zaten açıkça belirttikleri için irtibata geçilmedi. Hatta CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel de yakın zamanda yaptığı açıklamalarla bu tutumunu tekrar ifade etmiştir.
Şu an hem iktidar hem de muhalefet partilerine baktığımızda aslında bahsedilen konularda uzlaşmış görünüyor. Yukarıda anlatılanlara karşı muhalefet eden Tanju Özcan, Muharrem İnce ve Ümit Özdağ (14) gibi isimler olsa da son seçimlerde her iki seçenek de (iktidar ve Altılı Masa) yukarıda anlatılanlar açısından aynı kapıya çıkmaktaydı. Bahsettiğimiz isimler de zaten seçim sürecinde ya pasifize edilmişlerdi (15) ya da büyük seçmen desteğine ulaşamamışlardı.
Akşener ve İYİ Parti açısından bakıldığında bu mutabakat, temsil etmek istediği ve oy almayı planladığı seçmen kitlesi açısından bir mutabakat değil, AKP’nin gitmesi için verdikleri tavizleri içeren bir anlaşma metni olarak görülebilir. Maalesef CHP muhalefetin kazanma şansının en yüksek olduğu bu seçimi, nihayet “sol” un kazanacağı ve kendi istedikleri politikaların uygulanacağı bir fırsat olarak görmüştür. Meral Akşener’den, bir seçmen grubunu (eğer AKP’nin gitmesini istiyorlarsa) buna ikna etmesi istenmiştir. Seçim sonrası ise bu seçmen grubunu ikna edemediği için yenilginin faturası kendisine kesilmiştir. Seçim sürecine bakıldığında birçok siyasi analiz yapılabilir. Kimlerin aday gösterildiği, hangi açıklamaların, hangi siyasi manevraların yapıldığı tartışılabilir. Fakat liderler imza atsa da esasen seçmenin bu torba mutabakata razı olmadığı ve ortak zeminde uzlaşmak yerine ortak düşmandan kurtulmak için istenen tavizleri kabul etmediğini gösterir.
Amerikan siyasetinde “Circular Firing Squad” olarak geçen, Türkçeye “dairesel atış mangası” olarak çevirebileceğimiz bir deyim vardır (16). Teşbihte hata olmaz, bir idam mangasının yan yana değil de dairesel olarak pozisyon almasını ifade eder ve bir araya gelen grupların birbirlerini hedef aldıkları durumlarda kullanılır. Altı partinin liderleri, ortak düşmana karşı maalesef yuvarlak bir masada toplanmış ve “ortak düşmana karşı birleşen ama düşmandan çok bileşenlerine zarar veren grup” haline gelmiştir.
Ozan Sivri
Kaynaklar
- Chp. (12.02.2022) “Altı Siyasi Parti Genel Başkanının Ortak Açıklaması” https://chp.org.tr/haberler/alti-siyasi-parti-genel-baskaninin-ortak-aciklamasi
- İyi Parti. “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” https://iyiparti.org.tr/yarinin-turkiyesi-icin-ortak-politikalar-mutakabat-metni
- İyi Parti. “Önsöz” https://iyiparti.org.tr/yarinin-turkiyesi-icin-ortak-politikalar-mutakabat-metni
- Chp Resmi Youtube Hesabı. (30 Ocak 2023) “Yarının Türkiyesi İçin Ortak Politikalar Mutabakat Metni Tanıtım Toplantısı”. https://www.youtube.com/watch?v=WN3KxdQ4hWw
- TC Anayasa Mahkemesi. https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/anayasa/
- Deva Partisi. https://devapartisi.org/guclendirilmis-parlamenter-sistem/mutabakat-metinleri
- TC Anayasa Mahkemesi. https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/
- TC Anayasa Mahkemesi. https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1921-anayasasi/
- TC Anayasa Mahkemesi. https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1924-anayasasi/
- Sol İnternet Sitesi. (9 Şubat 2021) “1921 Anayasası hatırlatması neyi amaçlıyor?”. https://haber.sol.org.tr/haber/1921-anayasasi-hatirlatmasi-neyi-amacliyor-25739
- R.T Erdoğan Resmi Twitter Hesabı (12 Eylül 2023) https://x.com/RTErdogan/status/1701567961859809320?s=20
- TamgaTürk. (14 Kasım 2023) “Bahçeli Anayasa Mahkemesi'ni Hedef Aldı: Ya AYM Kapatılmalı ya da Yeniden Yapılandırılmalıdır”. https://www.tamgaturk.com/bahceli-anayasa-mahkemesi-ni-hedef-aldi-ya-aym-kapatilmali-ya-da-yeniden-yapilandirilmalidir/67596/
- TC Dışişleri Bakanlığı. (16 Aralık 2013) “Türkiye ile AB arasında Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni ve Geri Kabul Anlaşması imzalandı”. https://www.mfa.gov.tr/turkiye-ile-ab-arasinda-vize-serbestisi-diyalogu-mutabakat-metni-ve-geri-kabul-anlasmasi-imzalandi.tr.mfa
- Ümit Özdağ Resmi Twitter Hesabı (2 Ocak 2023). https://twitter.com/umitozdag/status/1609806828430319617
- Memleket Partisi Resmi Youtube Hesabı. (11 Mayıs 2023) “Basın Açıklaması/Memleket Partisi Genel Merkezi”. https://www.youtube.com/watch?v=QHKG2SX73-E
- Tureng. “Circular Firing Squad”. https://tureng.com/en/turkish-english/circular%20firing%20squad
Kaynakların erişim tarihi 14 Aralık 2023’tür.