Meclis dağılımı belli oldu. 30 Mayıs 2023 tarihli ve 32206 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan sonuçlara göre Erdoğan’ın Cumhur İttifakı yüzde 49,46, Millet İttifakı yüzde 35,04 ve Emek ve Özgürlük İttifakı yüzde 10,58 oranında oy aldı.
Buna göre milletvekili dağılımı şu şekilde gerçekleşti: AKP 268 (HÜDA-PAR 4, DSP 1), Yeniden Refah 5, MHP 50, Kürtçü Yeşil Sol 61 (HDP 2, EMEK 2, TİP 4, CHP 169 (Deva 15, Gelecek 10, Saadet 10, Demokrat 3, TDP 1, İYİ Parti 1), İYİ Parti 43 milletvekili kazandı. Bağımsız olarak Meclis’e girebilen vatandaş olmadı.
Diğer partilerin listelerinden Meclis’e giren isimlerin kendi partilerine dönmeleri ile oluşan son tablo ise şu şekilde oldu:
Bu yazıda 28. Dönem Milletvekili Seçimi’nin sonuçlarını partilere göre analiz edeceğim.
Kaybedenler
1. CHP
CHP, seçimin tartışmasız en büyük kaybedeni oldu. Toplamda yüzde 25,35 oranında oy ve 169 vekil ile ilk bakışta kısmen kazanmış gibi görünse de ‘anketçi tayfanın’ iddia ettiği yüzde 30 ve üzerinin yanına bile yaklaşamadı. DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat’a verilen ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını onaylatmanın diyet borcu olan 38 vekil çıkarıldığında 2018’de kazandığı 146 sandalyenin de altında kaldı. Üstelik 38 vekile karşılık gelen oy yüzde 3 bile olmadı. 2015'te tek başına yüzde 25,32 aldığını düşünürsek ve YSP/HDP’ye önceden barajı aşması için verilen emanet oyların geri döndüğünü de hesaba katarsak sonuç CHP için tam anlamıyla bir hüsrandır.
CHP ve Altı Ok’a olan muhafazakar antipatiyi, listelere eklenen partiler de aşmaya yetmemiş görünüyor. CHP, oldukça kıymetli 38 vekile karşılık pratikte, İYİ Partiye Kılıçdaroğlu’nun adaylığını dayatmak dışında hiçbir şey kazanamamış. Verilen 38 vekilin TBMM’de nasıl bir durum yaratacağını ise ilerleyen günler gösterecek. DEVA, Gelecek ve Saadet’in grup kurma arayışlarında olduğu şimdiden basına yansıyor. Cumhurbaşkanlığı da alınamadığı için Altılı Masa’nın devam edip etmeyeceği şüpheli ve bence imkânsız da zaten. Kılıçdaroğlu’nun adaylığını İYİ Partiye kabul ettirebilmek için kurulmuş ve tüm planları Cumhurbaşkanlığı’nın alınması üzerine kurgulanmış bir oluşumun devam etmesi, bu saatten sonra akla mantığa aykırıdır. Aynı şekilde Parti içinde de, 28 Mayıs hezimeti üzerine, büyük fırtınaların kopacağı kesin görünüyor.
CHP, 14 Mayıs akşamı klasik bahanesi olan “Çaldılar!” lafını, elindeki en güçlü lider adayları olan İmamoğlu ve Yavaş’a söyleterek, Kılıçdaroğlu adaylığı için zaten epey yıpratılmış olan, bu isimlere de ağır zararlar vermiş oldu. Yerel seçimlere kadar bunun telafi edilip edilemeyeceği belirsiz. Özetle, “Piro” iki al ver yaptı ve partisini deprem felaketi ile ekonomik krize rağmen en büyük kaybeden yapmayı başardı.
2. AKP
Seçimin pek dile getirilmeyen kaybedeni AKP oldu. Yüzde 35,62 oy oranı ve 267 vekil ile oy oranı olarak 2002'deki oranına gerilemiş oldu. Hep bahsedilen ama bir türlü ortaya çıkmamış olan “kemik” oy tabanına kadar inmiş görünüyor. AKP açısından daha da kötüsü, Parti’nin aşağı yönlü ivmesi de artmış durumda. 2002'de Erdoğan’ın siyasi yasaklı olması,
Devlet imkânlarının olmaması ve seçmenlerin “Gelseler de darbe yapılır” korkusuna rağmen yüzde 34 almış bir partinin bugün tüm Devlet imkânlarına ve korkunç derecede müsrif bir seçim ekonomisine rağmen ancak yüzde 35 alabilmesi büyük bir yenilgidir. AKP, aldığı oy sayısı bakımından da 2018’ göre iki milyon seçmen kaybetmiş ve yeni seçmenlerden de istediğini alamamış görünüyor.
Uzun zamandır çeşitli yorumcular tarafından dile getirilen “Parti’nin içinin boşaldığı ve Erdoğan’ın şahsi seçim işleri ve oy takibi kurumuna” dönüştüğü gerçeği de bu seçimle tescillenmiş oldu. Erdoğan ile partisi arasındaki makasın iyice açılması da buna işaret ediyor. Seçim akşamı CHP’nin seçim ve oy takibi performansı düşünülürse, Parti, görevlerini başarıyla yerine getirdi ama bu sonuçla rejim içi menfaat dağılımından Parti olarak artık daha az pay alacakları da bir gerçektir. Parti, “Reis” için çok emek verdi ama “Reis”in artık taşıması gereken çok daha fazla ortağı var ve pasta da giderek daralıyor.
Oldukça emek verdikleri “kutuplaştırıcı” ve “güvenlikçi” söylem inşası, oyları Cumhur’da korumaya yarasa da AKP’deki erimeyi durdurmaya yaramamış görünüyor. Erdoğan’ın başkanlık sevdasının yüzde 50 artı bir kişi gerektirmesinden en çok zararı alanın AKP olduğu anlaşılıyor.
Yavaş yavaş sönen ampul, liderini aydınlatmaya çoktandır yetmiyor. Bu da sürekli yeni koalisyon ortakları eklemeyi gerektiriyor. Parti şimdiden Erdoğan sonrası dönemde Özal’ın ANAP’ı gibi hızla eriyip silineceğinin işaretlerini veriyor. AKP, bu seçimin belirgin olmasa da en büyük kaybedenlerinden birisidir.
3) İYİ Parti
Seçimin en iddialılarından olan İYİ Parti yüzde 9,69 oranında oy ve 43 milletvekili ile umduğunu alamadı. Hem oy oranı hem de milletvekili sayısı olarak MHP’nin altında kalması tüm muhalefette şok yarattı ve İYİ Partinin iddiasını da ciddi manada zedeledi. Mart ayındaki Masa krizine kadarki anketlerde ortalama yüzde 13-14 olarak görünen oy oranın sandığa yansımaması partililerde büyük hayal kırıklığı yarattı.
Masadan kalkma ve ardından geri dönme hamlesi partiye en çok kaybettiren olay olmuşa benziyor. Son derece haklı olmasına karşın geç verilen tepki, oy kaybını en yükseğe taşıdı ve teşkilat motivasyonunu da kırdı zannımca. Oysa anketleri düzenli takip edenler Haziran 2022'den beri bir düşüşün olduğunu görecektir. Yani Masa Krizi sadece son darbeyi indirmiş gibi görünüyor. Parti’nin teşkilat yapısını bir türlü oturtamaması ve ideolojik söylemini netleştirememesi zaten Mart 2023’e kadar oylarını yavaş ama düzenli bir şekilde geriletmişti. Tüm bunların üzerine bir de Masa’dan ani kalkışı ile yaşanan şok eklenince kayıp büyük oldu. Muhalif medyanın, yazarların ve sosyal medya hesaplarının 3-6 Mart aralığındaki “Bunlar zaten gizli AKP’li.”, “Sağcıya hiçbir zaman güven olmaz.”, “Beşli Çete ile anlaştılar.” gibi iftiralarının da bu kaybın büyümesindeki payları büyük.
Mart’taki kriz sonrası sonrası Akşener daha da milliyetçi bir söylem benimseyerek kaybı kısa sürede telafi etmeye çalışsa da eski usül milliyetçiliğin bayrak taşıyıcısı MHP’nin seçime üç hilal ile kendi başına girmesi ve hâlihazırda iktidar ortağı olmasından ötürü bu telafi oldukça sınırlı kaldı. Neticede Akşener, “Başbakan olacağım.” iddiasının çok uzağında kaldı.
4) HDP
Seçime; konulan yasaklar, kapatılma tehlikesi ve buna bağlı YSP adı altında girmesi nedeniyle kaybetmesi en beklendik parti HDP’ydi. Tüm bunların üzerine TİP’in ayrı liste inadı ve CHP’nin batıdaki emanet oylarının -barajın düşmesi nedeniyle- dönmesi de eklenince seçimi yüzde 8,82 oy oranı ile öne çıkan partiler arasında sonuncu olarak tamamladı. Doğudaki konsolide oyları sayesinde 61 milletvekili ile Meclis’teki en büyük üçüncü parti konumunu korusa da, hedeflenen 100 milletvekili şöyle dursun, 2018'deki 67 milletvekiline bile ulaşamadı. Toplam oy kaybı 2018'e kıyasla bir milyondan biraz fazla. Cumhurbaşkanı Seçimi’nin ikinci oylamasında Kılıçdaroğlu’na desteği neredeyse firesiz verseler de 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı kazanılamadığı için bu anlamsız kalıyor. Doğu illerindeki ortalama altı katılım da dikkat çekiyor. Bu düşüşün sebebi AKP’ye tepkili muhafazakar Kürtler mi yoksa korkudan sandığa gitmeyen insanlar mı şu anda bilmediğimiz için yorum yapmayacağım. 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı kaybedildiği için üzerlerindeki mevcut baskının daha da artacağını tahmin etmek güç değil. Kürt solunu 28'inde gelmeyen bahardan sonra sert bir kış bekliyor.
5) TİP
Herkesin dediğinin aksine bir strateji ile HDP’den ayrı liste ile girmekte inat eden TİP ancak 4 milletvekili çıkarabilirken hedeflediği yüzde 3 oyun oldukça gerisinde bir oran olan yüzde 1,76’da kaldı. Hazine yardımı için eşik olan yüzde 3'ün alınamaması partinin ileride teşkilatnı güçlendirme ve bağımsız bir parti olarak var olabilme imkânını oldukça kısıtlayacak tahminimce. Eğer barajı aşmak için 2028’de HDP ile ittifak yapmazsa ya da oyları beş yılda sıçrama yapmazsa silinip gitmeye adaydır. Aslında kısmen kazanmış olsa da seçim öncesindeki iddialarına kıyasla kaybetti.
Kazananlar
Neredeyse hiçbir oy getirmeden CHP’nin garanti sıralarından 38 milletvekili aldılar. İçlerinde en büyük patlamayı yapması beklenen DEVA, ne iddialı olduğu doğuda ne de batıda herhangi bir varlık gösterebildi. Gelecek Partisi, en iyi teşkilatlanmaya sahip olduğu Konya’da CHP’ye fazladan bir milletvekili bile kazandıramadı. Saadet Partisi, Altı Ok antipatisi yüzünden tahminimce büyük bir seçmen kitlesini Yeniden Refah’a kaptırdı. Demokrat Parti'den bahsetmeye ise gerek bile yok.
Yine de tüm bu beceriksizliklerine ve faydasızlıklarına rağmen yüzde 0,5 oy - 38 milletvekili ile en iyi oy/vekil performansını gösteren partiler oldular. 3 Mart’ta Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için verdikleri desteğin karşılığını fazla fazla aldılar. Milletvekili pazarlığı için gösterdikleri mesaiyi sahada gösterselerdi bugün Cumhur İttifakı çoğunluğunu konuşmuyor olacaktık belki fakat öyle bir şey yapmadılar. Özellikle DEVA’nın yaptığı en iyi şey bir sürü PDF dosyası hazırlamak oldu. Onları da kampanyada basit ve anlaşılır bir şekilde anlatmakla bile uğraşmadılar. Aşağıdaki, Malezya muhalefetinin hazırladığı, tarzda bir tane bile afiş hazırlamadılar. Muhtemelen sticker hazırlayan muhalif genç bile DEVA’dan daha fazla katkı verdi.
Malezya’dan bir seçim kampanyası posterleri
Saadet ise bazı dikkat çekici animasyonlar ile kampanyada aralarındaki en iyi performansı göstermiş olsa da Altı Ok’a yenildi ve Yeniden Refah’a karşı oylarını koruyamadı. Gelecek Partisinin Konya dışında ciddi bir varlığı olduğuna dair bilgim yok fakat orada bile Yeniden Refah yüzde 5 ile bir milletvekili çıkarırken Saadet CHP’ye fazladan bir milletvekili bile kazandıramadı. Özetle hiçbir katkı vermeden 38 milletvekili ile DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat en kârlı çıkan partiler oldu. Bravo Kılıçdaroğlu!
2) MHP
14 Mayıs’ta tüm muhalefeti şaşırtan parti hiç şüphesiz MHP oldu. Toplam yüzde 10 oy ve 50 milletvekili ile Erdoğan’ın yeni döneminde de kritik konumunu korudu. 2018'e göre milletvekili sayısı artırdı ve ‘anket tayfa’nın beklediği yüzde 6, yüzde 7'nin üzerinde bir oy oranı ile beklenen tüm meclis dağılımlarını alt üst etti. İYİ Partiyi hem oy hem de milletvekili sayısı ile geçerek de en tehlikeli rakibini yenmiş oldu. Muhalefet ufak bir farkla çoğunluğu almayı hedeflerken MHP’nin olağanüstü performansı ile hedefler boşa çıkmış oldu.
Tutanaklarda hile yapıldığı ve HDP oylarının MHP’ye girildiği iddia edilse de hepimiz biliyoruz ki bu, muhalif seçmenlerin partilerine -özellikle de CHP’ye- olan tepkilerini azaltmak için CHP oligarklarının uydurduğu bir yalan. Çok iyi hatırlıyorum, 2018 yılında da yine doğuda MHP’ye oy aktarıldığı iddiası pek çok muhalif haber kanalı ve sosyal medya platformunda dolaşıma sokulmuştu. Sonra biraz vakit geçince hepimiz unuttuk. Haydi diyelim ki çalındı, o zaman da “Neden şimdiye kadar korumak için hiçbir şey yapmadınız?” diye sorulur. Bu “çalındı” haberleri doğruysa muhalefet için hiç de hafifletici bir mazeret değil. Otoriter bir rejimde seçime girdiğimizi söylüyorsanız bir zahmet hazırlıklı olun.
MHP, AKP’den kayan tepki oylarının büyük bir kısmını tutarak Cumhur’u yüzde 50'de tutma görevini başarıyla yerine getirmiş oldu. Böylece rejim içi paylaşımda payı ve söz geçirebilme gücü arttı ancak kimilerinin beklediğinin aksine yine bakanlık almadı çünkü Cumhur stratejisi, kanaatimce, MHP’nin bakanlık gibi görünür roller almaması üzerine kurgulu. Bu sayede MHP, kaçan milliyetçi muhafazakar seçmeni tutabiliyor. Bahçeli aslında bu stratejiyi “MHP aynı zamanda bir muhalefettir” diyerek açık etmişti.
Muhalif seçmendeki şaşkınlık gayet anlaşılabilir. Ben de oldukça şaşırdım. Bu şaşkınlıkta MHP’nin neredeyse hiç miting yapmaması ve Bahçeli’nin az sayıdaki mitinginde gösterdiği olağanüstü (!) performans etkili oldu. MHP, sandıklar açılıncaya kadar neredeyse yok gibiydi fakat fark edilmeyen şey şuydu ki Erdoğan, AKP ve yandaş medya milliyetçi-güvenlikçi beka söylemini kullandıkları her mitingde, her haberde, her broşürde aslında MHP propagandası da yapıyorlar. Zaten ülkede toplam yüzde 25’lik bir milliyetçi oyun çıkması ve Sinan Oğan’ın yüzde 5’in üzerinde bir oy alması da buna işaret ediyor. İktidar; geleneksel, muhafazakar ve oldukça sert bir milliyetçi söylemi besleyerek MHP’nin hanesine artı yazdırıyor. Sözün özü, MHP bu seçimde kilit rolünü artırarak korudu ve en büyük kazananlardan oldu.
3) Yeniden Refah Partisi
Seçimin bir diğer sürprizi de aşırı muhafazakar söylemleri ve aşı karşıtlığı ile bilinen Yeniden Refah Partisi ile genel başkanı Fatih Erbakan oldu. Anketçi tayfa tarafından Cumhur İttifakı’na desteğini açıkladığı anda eridiği söylenen Refah 5 milletvekili ve yüzde 2,5 oy ile DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat toplamının Millet İttifakı’na getirdiğinden daha büyük faydayı Erdoğan’da ve Cumhur İttifakı’nda tutmayı başardı. Üstelik en büyük rakibi Saadet’in CHP ile ortak liste yapmasından rahatsız olan bir kesimi de kazanmış görünüyor. Konya gibi muhafazakar Anadolu şehirlerinde yüzde 5 ile yüzde 7 arasında bölgesel oy alarak da rüşdünü ispatladı
4) HÜDA-PAR
TBMM’ye 4 milletvekili ile girdi fakat HÜDA-PAR’ın en büyük kazanımı milletvekili almak değil, iktidar tarafından yerli ve millîlik pâyesi almak oldu. 2018'de de Erdoğan’ı desteklemişti fakat açık bir siyasi kazanım elde edememişti. Kadın hakları konusundaki söylemleri oldukça radikal olan HÜDA-PAR’ı denetlemek ise iktidar ortağı MHP’nin insafına kaldı. HÜDA-PAR kazananlardan oldu ama söylediklerini yaptırabilirse kaybeden 85 milyon ve özellikle de kadınlar olacak.
5) Zafer Partisi
Seçim boyunca tüm söylemlerini sığınmacı sorunu üzerine inşa eden Zafer Partisi ve Ümit Özdağ, ana akım muhalefet ve iktidar tarafından es geçien bu soruna değinerek yüzde 2,5'lik bir oy aldı. Bu 1,5 milyon civarı seçmene kemik kitle demek yanlış olmaz çünkü partilerinin barajı geçemeyeceğini bile bile sırf taraflarını belli etmek için oy verdiler. Yüzde 3'lük hazine yardımı sınırını kıl payı kaçırması partinin finansmanı açısından talihsiz fakat yakaladıkları kemik seçmen ile önümüzdeki 5 yıl rahatlıkla ayakta kalabilir, hatta büyüyebilir. Neticede genç bir parti olmasına, finansal zayıflığına ve oldukça dar bir söylem alanına rağmen Zafer Partisi bu seçimin kazananlarından olmayı başardı. Önümüzdeki yıllarda sığınmacı sorununun derinleşmesine paralel bu yükseliş trendi devam edebilir. Dar alanda kurdukları siyaset oldukça riskli fakat riskli olduğu kadar kazandırma potansiyeli de yüksek gibi görünüyor.
Bahar 28 Mayıs’ta gelmedi
Partiler bazında kazanan ve kaybedenler olsa da en büyük kaybeden Türk Milleti oldu. Giderek derinleşen ekonomik çöküş, iktidarın çözmeye değil de rant elde etmeye odaklandığı sığınmacı sorunu, HÜDA-PAR ve Yeniden Refah gibi aşırı sağ partilerin gerici ajandaları önümüzdeki beş yıl boyunca hepimizi olumsuz etkileyecek. Umarım yakın gelecekte bir değişim gerçekleşir ve belki bir gün ülkece kazananlar kulübüne dahil oluruz.