Seçimlerde birçok farklı faktörü bir araya getirerek, toplum mühendisliğini iyi kullanan tarafın medya ve para gücüyle halkı yönlendirmesi sonucunda oluşturulan milli ve yerli söylemi kilit rol oynadı. Millet İttifakı'nın kazanabileceği seçimi, altın tepside Cumhur İttifakı'na sunması ve seçimde uyguladığı yanlış stratejiler seküler milliyetçilerin tepkisine neden oldu. Millet İttifakı tarafından yapılan yanlışları tek tek anlatmaya çalışalım.
Tanık olduğumuz bu süreç bize şunları göstermiştir: HDP kilit parti söylemleri üzerine bu partinin oylarını alınca seçimin kazanılacağına yönelik yanlış bir politikayla Millet İttifakı ortakları çalışmalara başladı. AKP çözüm sürecinden sonra MHP ile kurduğu ittifak sonucunda aslında 2018 genel seçimlerinde HDP’nin kilit parti olması stratejinin tutmayacağını bizlere göstermişti. HDP’nin bir kez daha Kürtlerin temsilcisi olmadığını ve Kürtlerin büyük bir kısmının bu partiden rahatsız olduğunu 28 Mayıs 2023 seçimleri sonucunda bir kez daha gördük. Bunun sonucunda HDP seçmeninin tepkisi elbette, yer yer sandığı boykot etmek olmuştur. Aslında seçmenine yeni bir söylem getirmek bir yana dursun Kürtçe anadilde eğitim isteklerini de göz ardı ederek, kayyum sisteminin sona ermesi, Selahattin Demirtaş’ın ve Osman Kavala’nın serbest bırakılmasına yönelik kendini destekleyenlerin ekonomik sorunları gibi gerçek sıkıntılarına çözüm üretemeyecek söylemler dışında yeni bir argüman ortaya koyamadılar. HDP’li genç seçmenler, tıpkı seküler Türk milliyetçileri gibi daha iyi belediye hizmetleri ve iş imkanları tarzı çağın sorunlarına yönelik isteklerine karşılık bulamadılar. Ayrıca belediyelerine kayyum atanması sonucu ve yöneticilerinin bir kısmının tutuklu olması, yurt dışına siyasi irticada bulunmaları nedeniyle yeteri kadar seçim kampanyası yürütemediler.
AKP ve MHP ittifakı sonucunda hem seküler hem de muhazafakar Kürt seçmeninin AKP millileşiyor mu korkusu Yeniden Refah Partisi ve Hüda-Par’ın ittifaka katılmasıyla çözüldü. HDP’nin, YSP adı altında seçime girmesinden dolayı doğuda Millet İttifakı'nın paydaşlarının iyi bir örgütlenmesi olmadığı için seçim güvenliği konusunda temsilci bulunduramamalarına neden oldu. Ayrıca TİP’in Antalya gibi illerde HDP’den ayrı bir listeyle seçime girmesi de oylarının bölünmesine sebep olmuştur. AKP ve MHP ittifakı sonucunda milli ve yerli kavramıyla hayatımızın her yerinde karşılaşmaya başladık. Memleket Partisi ve Zafer Partisi’de Millet İttifakı'nın yerli ve milli olmamakla suçlaması hem de Millet İttifakı'nın seküler milliyetçilerin hesaplaşmak istediği bazı DEVA Partisi ve Gelecek Partisinin milletvekillerini CHP listesinden aday gösterilmesi genç seküler Türk milliyetçileri tarafından tepkiye neden oldu. Ayrıca eskiden İYİ Parti'ye destek veren Türkçü kanaat önderlerinin Millet İttifakı'ndan uzaklaşmasına neden oldu. AKP’nin 2010 referandumu, Ergenekon yargılanmaları ve çözüm süreci gibi dönemlerde yürüttüğü politikalar nedeniyle tepkili olan seküler milliyetçiler Zafer Partisi ve Memleket Partisi'nde kendilerine yer buldu. Zafer Partisi ve Memleket Partisi, CHP ve İYİ Parti’nin yanlış uyguladıkları seçim politikaları ve gösterdikleri aday listelerinden dolayı eskiden AKP’ye yönelttikleri suçlamaları Millet İttifakı'na yöneltmeye başladılar. Bu AKP’nin dolaylı olarak PKK ile Millet İttifakı işbirliği içerisinde söylemleriyle örtüştüğü için Millet İttifakı'nın daha da zarar görmesine neden oldu. Millet İttifakı'nın bir diğer hatasıysa Cumhur İttifakı'na kayan milliyetçi oyları tekrar kazanamıyorsa da neden Cumhur İttifakı'na oy vermemeleri gerektiği konusunda yeterince propaganda yapamadılar.
Yurtdışı seçmen açısından ise Türkiye’de olduğu gibi ekonomik sorunlar ve mülteci sorunu yaşamadıkları için milliyetçi söylemler daha etkin oldu. Ayrıca yurtdışında Kılıçdaroğlu adına oy isteyenlerin YSP’liler olmasından dolayı Kılıçdaroğlu’nun imajı ciddi zarar gördü.
Ümit Özdağ'ın Suriyeli geçici sığınmacılar konusunda oylarını artırmasının ve Muharrem İnce'nin depremden sonra yakaladığı ivmenin önüne medya gücü ve iletişim teknikleriyle itibarsızlaştırılarak set çekildi. Ümit Özdağ geçici sığınmacılar konusunda ilk başta cumhurbaşkanı ile tartışırken sonrasında İçişleri Bakanı'na oradan da İçişleri Bakan Yardımcısını muhatap alarak kademeli olarak kendi değerini seçmenin nezdinde düşürdü. AKP’de bu sayede kendilerine yönelecek eleştirileri kademeli olarak azalttı. En sonunda hem Muharrem İnce hem de Ümit Özdağ "trollere" cevap veren ve onlarla tartışan siyasi partiler haline dönüştüler.
Cumhur İttifakı'nın yeni ortakları özellikle Refah Partisi'nin uzman çavuşlarımızın, “vatanı savunana kadro haktır”, “Süresiz nafaka mağduriyetinin giderilmesi”, EYT olarak bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanların sorunlarının AKP tarafında çözümünde önemli ve etkin rol üstlenmeleri 2,81 oy almalarını sağladı. Tam tersi Millet İttifakı'nın DEVA Partisi ve Gelecek Partisi gibi paydaşlarının toplumu rahatsız eden Anayasası’nın ilk 4 maddesi ve 66 maddesiyle ilgili söylemleri toplumda ters etkiye neden oldu. Ayrıca Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti'nin ittifak içinde ittifak kuramaması milli görüşçülerin oyunun Yeniden Refah Partisi'ne gitmesine sebep oldu.
Hükümetin üst üste yaptığı maaş zamları ve ekonomik krizi dizginlemeye yönelik politikaları nedeniyle orta sınıf seçmen biraz nefes aldı. Bu nedenle ekonomik krize rağmen geçinebiliyoruz ama teröre taviz vermemeliyiz söylemiyle birlikte HDP’nin, Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıklaması halkın tepki göstermesine sebep oldu. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğinden dolayı Anadolu’da geçmişte yaşanan Alevi-Sünni çatışması yeniden hortladı ve Ülkücü seçmenin Anadolu’da MHP’ye oy vermesine neden oldu. İstanbul ve Ankara gibi metropoller de ekonomik kriz ve mülteci sorunu gibi nedenlerle MHP’nin oyları düşerken Anadolu’da HDP’li ve CHP’li yetkililerin yaptıkları açıklamalar ve MHP’nin baraj altında kalabilir söylemi Anadolu’da MHP’nin oylarını artırdı.
Anket şirketlerinin Millet İttifakı'nı açık ara önde göstermesi sonucunda Millet İttifakı'nın anlaşabileceği Zafer Partisi'ni ve Memleket Partisi'ni yok saymasına neden oldu. Ünlü Romalı hukukçu Cicero’nun kardeşinin bir seçim nasıl kazanılır makalesinde olanın tam aksine kendine yakın isimlerin Millet İttifakı'na katılmasında başarısız olundu. Tam tersi Cumhurbaşkanı aday adaylığı imza sürecinde Fatih Erbakan’ın 69 bin 255 imzaya ulaştıktan hemen sonra Erdoğan tehlikeyi görerek Yeniden Refah Partisi'yle anlaşma yaptığında seçimin kazanılması için en önemli adımı atmış oldu.
AKP hükümetiyle Avrupa Birliği arasında yaşanan Suriyeli geçici sığınmacılar sorunu, Kıbrıs açıklarında doğal gaz kaynaklı sorunlar ve NATO’yla yaşanan S-400 füze savunma sistemi krizleri sonucunda gözle görülür bir AKP ve Rusya yakınlaşması başlamıştır. AKP’nin ve Vatan Partisi'nin seçimlerde ortak amaçlar doğrultusunda birleşmesi ile Vatan Partisi’ne yakın basın kuruluşlarında Azerbaycan kimlikli gazeteciler Erdoğan’a açık destek vermişlerdir. Dikkat çeken nokta ise bu gazetecilerin aynı zamanda Azerbaycan Cumhurbaşkanı’na yakın isimler olmasıdır. Bu durum Sinan Oğan’ın hem Azerbaycan’da hem de Rusya’da yaptığı çalışmalar yüzünden Cumhur İttifakı'na destek vermesine sebebiyet vermiş olabilir. Bilinenin aksine AKP hükümeti de artık Suriyeli geçici sığınmacılardan ve Afgan kaçaklardan kurtulmak istemektedir ve bu durum Avrupa Birliği'ni rahatsız ediyor diyebiliriz. Ayrıca Rusya’nın Türkiye’ye sattığı doğalgaz ödemelerini ve Akkuyu Nükleer Santrali'yle ilgili ödemeleri bir yıl ertelemesi, bazı Arap ülkelerinden Türkiye’ye sıcak para girmesi, seçimlerde ekonomik krizin etkilerini azaltmıştır.
Millet İttifakı'nın, Cumhur İttifakı'nın propagandalarına karşı sözel bir şekilde karşılık vermesi halkı inandırmaya yetmemiştir ki zaten ‘Yeniden bahar gelecek’ gibi yanlış bir reklam kampanyasıyla da kararsız seçmenleri ikna etmeye yetmemiştir. Kararsız seçmenler için öncelik ihtiyaçlarken, Avrupa’da ve ülkemizde yükselen mülteci sorunu nedeniyle ihtiyaçların yerini kamu güvenliği almaya başlamıştır. Bu yüzden tencere seçimi kazandırmadı. Millet İttifakı'nın seçimlerdeki ilk turda aldığı mağlubiyet sonucunda bu gerçek sorunlara eğilmeye başlasa da 14 gün gibi kısa sürede yeteri kadar kitleye ulaşamadılar. Bunun bir diğer nedeni de kararsız seçmenin güvendiği ve bildiği limanı terk etmek istememesi yani iktidarı desteklemesine sebep oldu denilebilir.
CHP’ye yakın medya kuruluşlarındaki gazetecilerin halkı rahatsız edecek fütursuz söylemleri topluma, CHP’nin resmi söylemi gibi yansıdı. Ayrıca PKK tarafından Kılıçdaroğlu’na destek çağrılarının CHP tarafından sert bir dille derhal eleştirilememesi Cumhur İttifakı'nın bu konuda halka propaganda yapmasına fırsat verdi.
Deprem bölgesinde AHBAP gibi kuruluşların yardımlarının, AFAD merkezlerinde toplanması ve muhalefet belediyelerinin Hatay Havalimanı gibi toplumun görmeyeceği yerlerdeki harfiyat kaldırma çalışmalarına yönlendirilmesi tam tersine AKP’nin belediyelerinin ve AKP’ye yakın sivil toplum kuruluşlarının şehir merkezlerine konuşlandırılması halkta muhalefet belediyeleri ve yardım kuruluşları yeteri kadar çalışmıyor izlenimi uyandırdı. Ayrıca depremin en yıkıcı etkileri şehirlerin merkezleriydi ve bu merkezlerde orta sınıf ve üzeri oturuyordu. Tam tersine AKP seçmeninin yoğun olduğu dış mahalleler yıkımdan şehir merkezleri kadar etkilenmedi ve deprem sonucunda buradaki yoksul halk günde 3 öğün sıcak yemek ve çeşitli yardımlar nedeniyle hükümete olan desteklerini de arttırdı.
Kıymetli dostlarım, Rita Mae Brown'ın dediği gibi "Aynı şeyi tekrar tekrar yapıp, farklı sonuçlar beklemek, delilik belirtisidir." Her seçimde Erdoğan’a karşı kaybeden Kılıçdaroğlu’nu aday göstermek baştan yanlıştı. Bir başka deyişte Muhsin Yazıcıoğlu'nun "Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince, diğerleri de yanlış gider." söylemi bu seçimin özetiydi. Aslında Necmettin Erbakan'ın "Her seçim önemlidir" dediği gibi bu seçim son seçimimiz değil. 1999 depreminde olduğu gibi ağır bir yıkıma uğradık ve ülkenin ekonomisi maalesef daha da kötüye gitmektedir. Bu seçimin kazananı aslında kaybedenidir. Kaybeden taraf, daha gerçekçi kararlarla bugünden itibaren gelecek yerel seçimlere ve sonrasında genel seçimlere çalışmaya başlamalıdır. Gençler arasında yükselen Milliyetçilik ve Kemalizm ideolojisinin bu seçimde sandığa yansımasına rağmen Millet İttifakı'nın yanlış politikaları nedeniyle istenilen düzeyde olmamıştır. Bir sonraki seçimde, gençlerin dilinden ve kaygılarından anlayan doğru bir adayla gençler, gelecek genel seçiminin belirleyicisi olacaktır. Okuyucular üzülmesin, çünkü: Bozkurtlar dirilecektir...
Çok güzel bir yazı. Her şeyi tek bir yazıda bulmak çok güzel.
Mükemmel bir yazı. Mükemmel bir durum analizi. Ne yazıktır ki gerçekten kötü olan bu durum sonuçlanana kadar ben dahil çoğu kişi buradaki yazılanların bazılarına hakim değildik. Bir düşte gerçekliğimizi yitirmiş uykunun tatlılığına kendimizi kaptırmıştık. Acı gerçeklerin ayrımına varanları yeterince anlamadığım için, şimdi sırası değil diye kişileri susturup beyinleri uyuşturduğum için kendi adıma özür diliyorum.