Bir Sezen Aksu şarkısının sözleri; 'küresel dünya küresel life'.
Devamında:
"kes raconunu Amerikan havası
...
dibe batıyor her şey ta dibe,
analizi sentezi var bir de
doğudan batıdan kop da gel"
diye devam eden 2000 yılında yayınlanmış, zamanının hiti olmuş, bugün hala farklı versiyonlarını başka şarkıcılardan dinlediğimiz bir parça. Aksu bu şarkısında sanatı biraz toplum için yapmış gibi duruyor. Şarkı genel olarak İngilizce ve Türkçe’nin harmanı diyebileceğimiz, bugün Türkçe muhafazakarlarının duyduğunda kalp krizi geçireceği türden sözlerden meydana geliyor. Peki bu şarkının toplum için olan kısmı, yani eleştirisi ne diye bakacak olursak; derin bir ortada kalmışlık, taraf olmamışlık; biz uluslararası ilişkilercilerin (İngilizce biçimde IR’ci, yani ay-ar satan kişiler) literatüründe denge politikası dediğimiz şey aslında. 19. Yüzyıla gelene kadar yeri göğü titreten cihan imparatorluğu Osmanlı, siyasi tarihte milat olarak Abdülmecid Han Hazretleri tahtta olduğu sırada Kırım Savaşı sonrası denge politikası izlemeye başlamış... Denge politikası izlemek zorunda kalmıştır ifadesi daha doğru olacaktır. Devletlerarası ilişkilerde denge faktörü elbette dünya gücü olsanız da her zaman söz konusu. Fakat burada politika olarak kastedilen denge, net bir biçimde güç kaybının göstergesi. Bazı teorilere göre (bkz. deniz hakimiyeti teorisi) Portekiz’le birlikte dünya gücü olan büyük Osmanlı’nın bundan sonraki dönemde kaybettiği toprakları geri alması imkansız bir hale gelmiş, Sanayi Devrimi’nin de etkisiyle imparatorluklar döneminin sona erdiğinin sinyalleri gelmiştir. Artık ‘başka büyük devletlerin çıkar çatışmalarından yararlanarak varlığını devam ettirme’ sürecine giren Osmanlı için denge politikası zorunlu bir hal almıştır. İşte o gün bugündür Anadolu Türkleri için bu ortada kalmışlık, taraf olamamışlık sürüp gidiyor. Dağılma dönemi, çöküş, kurtuluş, yeniden diriliş derken Ulu Önder Atatürk’ün kafasındaki, yeniden dünya gücü olma senaryolarına yaklaşamadan ebediyete ulaşmasıyla bu ortada kalmışlık; bazen ezilmişlik, bazen Doğulu bazen Batılı olmuşluklarımız devam ediyor.
Aksu’nun şarkıdaki eleştirisi de tam olarak bu işte. Bir sürü analiz, durmadan sentez var, Doğulu muyuz Batılı mıyız belli değil, Amerika almış başını gidiyor… Şarkıda da etkisini gördüğümüz Amerika’nın alıp başını gitmesi durumu, tabi ki Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle Sovyetlerin çöküşü, Amerika’nın tek süper güç olması. Bu gelişmeden sonra başta bahsettiğimiz ve yazının başlığı olan küreselleşme kavramı, 90’larda artık Amerika için dünyada at koşturma hamlesi olmuştur. Tam olarak sosyal yaşamdan, ekonomiye, siyasetten, teknolojiye kadar Sovyetler ve Sovyet ülkelerinin kapalılığının yok oluşundan faydalanan Amerika, küreselleşmeyi etkili biçimde kullanarak süper güç haline gelmiştir. Böylece dünya hep bir ağızdan ‘hoş geldin liberalizm’ demiştir.
İşte dünyadaki bu liberalizm esintisini biz bu oynak şarkıda görüyoruz. Aksu’nun şarkısındaki Amerikan havası sözü, Türkiye sokaklarındaki taşlanmış, yüksek bel jean giyen insanları işaret ediyor. 2000’e geldiğimizde modern dünya hızla ilerlerken Türkiye 19. yüzyılda olduğu gibi sadece takipte kalıyor. Doğulu veya Batılı olmamış, dört bir yandan Türk toplayıp Atsız’ın iddia ettiğinin aksine ‘Asyalı’ da olamamış bir Türkiye var. Şu an şarkının 20 sene sonrasında yaşıyoruz. Geçenlerde TamgaTürk’ün bir haberinde Rusya’nın Venüs’ü sahiplendiği yazıyordu. Rusya bu sahiplenişe dayanak olarak da Sovyet dönemindeki ilk uzay faaliyetlerini göstermiş. Keza Amerika Star Trek logolu uzay askeri birliğini Katar’a yerleştirdi geçenlerde. Türkiye’nin gündeminde ise uzaydan çok sokak var yine. Düşmeyen dolar, fakirleşen halk, gittikçe kötüleşen ekonomi… Yani yine şarkıya dönelim; dibe batıyor her şey ta dibe; suyunda da koy...
Canan Akkurt