Tarihte devlet olmayı başarmış köklü milletlerin işgale uğramasa dahi kendi içinden gelen bir akım sonucu öldürüldüğü görülmüştür. Zira bu tarz devletlerin işgali ve kontrolünün çok zor olmasından dolayı bu durumun kendi içlerinden çıkarak gerçekleşmesi de gayet olası bir durumdur. Fransız Devrimi, Çarlık Rusya’nın yıkılarak Sovyetlerin kurulması, Hitler Almanya’sının devleti tamamen ele geçirerek bir parti devleti haline gelmesi gibi birçok örnek bu duruma somut kanıtları temsil etmektedir. Bu gerçekleşen olayların devlet özelinde bir sürekliliği olmamakla birlikte, öldürülen devletin yerine getirilmek istenilen rejim ve oluşturulan kadrolar daima istikrar ve refahtan uzak birçok kaotik durumun içine sürüklenir vaziyette kendini bulmuştur. Nihayetinde hiçbiri bir süreklilik sağlayamamış, trajik sonlar silsilesi ile tarih sayfalarında yerini almışlardır.
Türkiye’de de “devlet katili” güruhun tarih sayfalarından çıkarak başka bir zihniyet altında zuhur ettiği görülmektedir.
Daha önce de yazdığım yazılarda belirtmiştim hatta bunu her olayın akabinde defalarca aklıselim insanlar olarak konuşuyor, yazıyor ve dillendiriyoruz. AKP kadrolarıyla, zihniyetiyle ve kendi tabanı ile devletin bütün organlarını işgal etmiş durumda. Devlet artık kendi mekanizmasını işletme noktasında tamamen kapanmış, AKP kanallarının döndürdüğü bir çark halini almıştır. İl başkanlarının dahi dokunulmaz algılandığı, algıdan öteye dokunulamadığı bu kepaze atmosfer içerisinde devletin içine düştüğü çıkmazların daha da bataklık halini alıp, çözüm yerine daha da büyük sorunların cereyan etmesinin yegane sebebi, AKP’nin devleti öldürerek devlet kılığında başımızda dikilmesidir.
Göç problemi, ekonomik darboğaz, ekolojik bozukluklar, afetler gibi devletin bizzat omuzlarına alacağı yüklerin hepsinin altında kalmasının da yegane sebebi AKP’nin devleti öldürmesidir. Devletin ölü halde olduğu bir toplumun daha da fazla yaşayabilmesi bu olay örgüsünün doğasına da aykırıdır. Devletin vatandaşına iban gönderdiği, ülke ormanları yanıp kül olurken yine vatandaşın kendi imkan ve potansiyeline sığındığı, nepotist politikaların getirdiği kördüğümü popülizm ile açma gayreti güttüğü bir ortam içerisinde bu katil güruhun ömrünün daha da uzun olmayacağı aşikar şayet bu güruhun ömrü uzadıkça milletin ömründen gitmektedir.
Erdoğan’ın dünkü, yangın ile ilgili açıklamaları devlet organının nasıl hezeyan dolu bir yönetici kadro ile doldurulduğunu bize net şekilde yansıtmıştır. Hiçbir olay içerisinde suç ve sorumluluk kabul etmeyen, vatandaşı sel ve yangın felaketi ile ağır ıstırap içerisinde karamsar vaziyette düşünürken o kişilere çay fırlatması AKP’nin geldiği günden bugüne vatandaşa bakış açısını net şekilde özetlemektedir. Vatandaşa bir şeyler dağıtmanın politik bir strateji halinde kullanan AKP, alıştığı bu başarıyı artık ruh hastalığı derecesinde görerek en absürt vakalara neden olmaktadır.
Tarih devleti öldürerek kendini bir devlet haline getirmiş sözde büyük liderlerin silinip gitmeleri ile dolu. Yine tarih tekerrür busesini ilk seçimlerde bize konduracaktır. Öldürüp, bir yıkıma sürüklediğiniz devleti tekrar inşa etmek ve kalkındırmak isteyen öfkeli Türk gençleri olarak sabırla gideceğiniz o günü bekliyoruz.
Yusuf Ayberke Enişte