11 Mart 2020 günü saatler gece yarısını biraz geçmişken Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, tüm haber kanallarının canlı yayınla aktardığı açıklamasında, Türkiye’de akşam saatlerinde ilk koronavirüs vakasına rastlandığını aktarmıştı. Bugün ilk vakanın görülmesinin üzerinden 1 yılı aşkın bir süre geçti. 1 yıl içerisinde Türkiye salgını kontrol altına almakta, can kayıplarını minimalize etmekte, salgının maddi ve manevi götürülerini absorbe etmekte maalesef sınıfta kaldı.
* * *
Kamu yönetimlerinde özellikle geleneksel kamu yönetimi anlayışından çıkarak moderne evrilen kamu yönetimlerinde ‘proaktif’ kavramı büyük önem arz etmektedir. Kavramsal olarak proaktiflik, bir olayın meydana gelmeden önce, varsayımlar üzerinden yola çıkılarak olması muhtemel tüm olaylara karşılık önlem alınmasını, hazırlıklı olunmasını ifade eder. Türkiye yönetsel olarak meydana gelen olaylara karşı genel de olay sonrası müdahale de bulunur. Koronavirüs’ün Çin’in Wuhan kentinde ilk olarak 2019 Aralık ayında çıktığını dahi varsayarsak, özellikle maske temini konusunda uzun bir yol alınabileceği aşikardır. Ne yazık ki bizler geçtiğimiz yıl Nisan, Mayıs aylarında dahi bugün tanesi 0.20 kuruş olan maskeleri 5 TL’den alabilmiş, haftalarca eczanelerden maske sıramızın gelmesini beklemiştik.
* * *
Onca uyarıya ve onca tehdide rağmen Mart- Nisan aylarında bir kez daha umre gezileri düzenlenmiş, yüzbinlerce umreci vatandaşın bir kısmı ateş düşürücüler kullanarak Türkiye’ye giriş yapmışlardır.
* * *
Koronavirüsle mücadelede en önemli faktörlerden biri olan sokağa çıkma kısıtlamaları Türkiye’de bir müddet uygulanmamış, uygulanmaya karar verildiğinde ise kısıtlama gününe saatler kala açıklama yapılmış, gıda temini sağlamak isteyen vatandaşlar fırın, market ve bakkal gibi işyerlerinde aşırı bir yoğunluk oluşturmuş, teması en aza indirgemek hedeflenirken adeta tam tersine sebebiyet verilmiştir. Bu büyük planlama hatasının sonucunda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu istifa ettiğini açıklamış fakat istifası Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul görmemiştir.
* * *
Sokağa çıkma yasakları ilk etaplarda salgının olumsuz seyrini azaltmakta faydalı olmuşsa da azalan vaka sayılarının baz alınması, ekonomik dar boğazın da kendini iyiden iyiye hissettirmesiyle sokak kısıtlaması dahil diğer tüm yasakların da kaldırılmasıyla Türkiye ikinci pik salgını yaşamıştır. Bir kez daha uygulamaya sokulan sokak kısıtlamalarında market, kasap ve kuruyemişçilerin anlamsız bir şekilde hergün hizmet vermesi ve vatandaşların bunu suistimal etmesiyle adeta sokağa çıkıp, gezip, dolaşmak için bir bahane vasıtası haline gelmiştir. Bugün Türkiye üçüncü piki yaşıyor ve vaka sayılarında dünyada 4.sırayı alıyor.
* * *
Hiç şüphesiz tüm dünyanın gözü, kulağı salgından kurtulmanın yegane yolu olarak görülen aşıdaydı. Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan’ın 'Dünya beşten büyüktür’ diye sürekli hatırlattığı o 5 ülkenin hemen hemen hepsi aşı çalışmalarına hızla başlayıp bugün dünya piyasasına aşıyı sunmuştur. Aşılama da önce Çin aşısı CoronaVac tercih edilmiş daha sonra Alman Pfizer/Biontech aşısı da alınmıştır. Günlük 1 milyon dozun hedeflendiği söylenmişse de an itibariyle ülke nüfusunun sadece %8’lik kısmı aşılanabilmiştir.
* * *
Bugün günde 45 bine varan hasta sayısı, 200’e yaklaşan vefat sayısıyla Türkiye sil baştan geriye dönmüş ve hiç yaşamadığı kadar ağır bir tabloyla karşı karşıyadır, salgından kurtulmanın acil reçetesi günde en az 500.000 doz aşı ve ilk etapta en az 10 gün gerçek manada tam kapanma yapmaktır.
* * *
Bugün o sürekli şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarımızın değerini en iyi anladığımız gündür, minnettarız...
Murat Dai