Aslında ülke olarak aklı erebilen her bireyin 7’den 70’e bildiği bir cümle olarak günümüz şartlarında en ön plana çıkmış cümlelerden bir tanesi diyebiliriz. Diğer adı "Hakkısükût" olan, bir kimseye bildiklerini söylememesi için sağlanan bir yarar olarak tanımlanıyor. Fakat tabii ki yarar olarak kabul eden için bir yarar, kimi zaman ise rüşvet bile olabilir.
Aslına bakarsanız bir kitapta tam da bu "Sus payı apaçık bir rüşvettir" tezi savunulurken, bazı kitaplarda ise yarar olarak görebiliyoruz. Bu sözün aslında tanımı net olmamakla birlikte düşünce ve niyete bağlıdır. Son zamanlarda iyi niyetin bir köşeye bırakılarak yarardan çok rüşvete dönmüş olan bu durum birçok kişi tarafından kâr olarak gözetiliyor.
İyi ya da kötü niyet olarak ayırt edilmeden deyim yerindeyse "taş attım kolum mu yoruldu" mantığı ile düşünülerek hemen kabul edilebiliyor. Eskiden hatırlanır mı bilemem fakat alın teri diye bir şey vardı. Hak edilerek, mücadele edilerek, harama bulaşmadan, helaliyle kazanılan birçok şey için söylenirdi genelde, şu anda bulunduğumuz süreçte insanlar için pek anlamı kalmasa da ne güzel bir düşünceydi. Şimdi içerisinde bulunduğumuz zaman diliminde herkes elindeki imkânları kötüye kullanarak dünya malının burada kalacağı gerçeğini unutmuş ve ölümsüzmüş gibi geleceğine yatırım yapmanın derdinde.
Bazı insanlar artık hiçbir korkusu olmadan ve gerçek gideceği dünyasını düşünmeden helal, haram ayırt etmeksizin bu dünyada rahat edebilmek amacıyla her şeyi yapıyor. Üstüne üstlük eğer bu durumun biri farkına varır da konuşur ya da görürse "bir parça sus payı" da ona düşüyor. Aslına bakarsanız bu yazının en güzel hikâyesini de Refik Halit Karay anlatmış. Öyle ki bir yanlışın önünü kesmek, yayılmasını durdurmak için sus payı verenler gerçekten dürüst, doğru ve hayatı boyunca haram nedir bilmeyen insanların bu dünyanın malına kanacağını düşünerek haram lokmasını pay etmekten hiç kaçınmıyor, yeter ki onun gözü doysun umurunda olmaz asla sonrası ne olursa olsun.
Bazı insanlar bunu kendisine hak olarak görüp dünya malına değer verip harama ortak olurken, kimi insanlarda helaline haram katmadan reddediyor. Bunun aslında bir karakter ve vicdan meselesi olduğunu unutmamakta da fayda var. İnsanların yaptığı her hareket, her durum karakterini ve vicdanını yansıtır. "Kimisi haram olan küçücük bir lokmayı koca vicdanına sığdıramaz, kimisi ise o ufacık karakterine dünyanın haramını sığdırabilecek potansiyele sahiptir." Yüzükle gelip milyonlarla gidenlerle, gecekonduyla gelip villayla gidenler arasında ufacık dahi bir fark yoktur. Kötü son herkes için hakkaniyetle ve hak ettiği gibi olacaktır. Her seçim sizin elinizde ve vicdanınızda olacaktır. Ateş ve su, cennet ve cehennem, sevgi ve nefret gibi..
Aslına bakarsanız bir kitapta tam da bu "Sus payı apaçık bir rüşvettir" tezi savunulurken, bazı kitaplarda ise yarar olarak görebiliyoruz. Bu sözün aslında tanımı net olmamakla birlikte düşünce ve niyete bağlıdır. Son zamanlarda iyi niyetin bir köşeye bırakılarak yarardan çok rüşvete dönmüş olan bu durum birçok kişi tarafından kâr olarak gözetiliyor.
İyi ya da kötü niyet olarak ayırt edilmeden deyim yerindeyse "taş attım kolum mu yoruldu" mantığı ile düşünülerek hemen kabul edilebiliyor. Eskiden hatırlanır mı bilemem fakat alın teri diye bir şey vardı. Hak edilerek, mücadele edilerek, harama bulaşmadan, helaliyle kazanılan birçok şey için söylenirdi genelde, şu anda bulunduğumuz süreçte insanlar için pek anlamı kalmasa da ne güzel bir düşünceydi. Şimdi içerisinde bulunduğumuz zaman diliminde herkes elindeki imkânları kötüye kullanarak dünya malının burada kalacağı gerçeğini unutmuş ve ölümsüzmüş gibi geleceğine yatırım yapmanın derdinde.
Bazı insanlar artık hiçbir korkusu olmadan ve gerçek gideceği dünyasını düşünmeden helal, haram ayırt etmeksizin bu dünyada rahat edebilmek amacıyla her şeyi yapıyor. Üstüne üstlük eğer bu durumun biri farkına varır da konuşur ya da görürse "bir parça sus payı" da ona düşüyor. Aslına bakarsanız bu yazının en güzel hikâyesini de Refik Halit Karay anlatmış. Öyle ki bir yanlışın önünü kesmek, yayılmasını durdurmak için sus payı verenler gerçekten dürüst, doğru ve hayatı boyunca haram nedir bilmeyen insanların bu dünyanın malına kanacağını düşünerek haram lokmasını pay etmekten hiç kaçınmıyor, yeter ki onun gözü doysun umurunda olmaz asla sonrası ne olursa olsun.
Bazı insanlar bunu kendisine hak olarak görüp dünya malına değer verip harama ortak olurken, kimi insanlarda helaline haram katmadan reddediyor. Bunun aslında bir karakter ve vicdan meselesi olduğunu unutmamakta da fayda var. İnsanların yaptığı her hareket, her durum karakterini ve vicdanını yansıtır. "Kimisi haram olan küçücük bir lokmayı koca vicdanına sığdıramaz, kimisi ise o ufacık karakterine dünyanın haramını sığdırabilecek potansiyele sahiptir." Yüzükle gelip milyonlarla gidenlerle, gecekonduyla gelip villayla gidenler arasında ufacık dahi bir fark yoktur. Kötü son herkes için hakkaniyetle ve hak ettiği gibi olacaktır. Her seçim sizin elinizde ve vicdanınızda olacaktır. Ateş ve su, cennet ve cehennem, sevgi ve nefret gibi..