Karanlık bir odada uyurken pencerenizin önünde dolaşan gölge kaybolmuştu. Korktuğunuz başınıza gelmemiş, size zarar vermemişti. Derin bir nefes aldınız ve alnınızda biriken teri sildiniz. Battaniyeyi sırtınıza iyice çekip çocuk güvenine dönerek yani cenin pozisyonuna girerek uyumaya çalışıyorsunuz. Bu defa da kapınızdan sesler geliyor. Büyük bir gürültüyle yıkılan kapının ardında, elinde gece lambası ışığının etkisiyle parlayan o bıçağı gördünüz. İşte bunlar son anlarınızdı. Karşınızdaki insan yiyen bir seri katildi ve sıradaki kurbanı sizdiniz. Artık kurtulma imkânınız yoktu ve biraz sonra bir psikopatın midesinde olacaktınız.
Az önceki okuduğunuz senaryonun başınıza gelme olasılığı neredeyse sıfıra yakın. Çünkü kanibalizm yani insan eti yeme alışkanlığı olanların sayısı oldukça azdır. Hatta son dönemlerde yakalanan Luka Magnotta hariç uzun zamandır kanibalizmle ilgili haberlere rastlamak güç. Eskiye dair birkaç örnek vermek gerekirse; çocukları kaçırıp yiyen Albert Fish, partnerlerini öldürerek birkaç organını pişiren Jeffrey Dahmer, tuvalette bir işçi olarak çalışırken belirli aralıklarla çocuk öldürüp etlerini kaynatarak yiyen Joachim Kroll gibi seri katiller bulunuyor. Yalnızca bir cinayet işleyerek ülke gündemini sarsan katiller de var. Katherine Mary Knight çocukluğunda cinsel istismara uğramış bir kadındı. Birkaç kez evlenmiş, her evliliğinde ciddi sorunlar yaşamıştı. Hatta bir eşini tehdit etmek maksadıyla köpeğinin boğazını kesmişti. Son âşık olduğu adam kendisiyle evlenmeye yanaşmadığı için çok kızgındı. Bir gün göğsünden yaraladığı o adam yani Price mahkemeden uzaklaştırma kararı aldı. Eğer bir gün işe gelmezse ölümüne Katherine’in sebep olacağını söylüyordu. Gerçekten de öyle oldu. Price işe gelmeyince arkadaşları polise haber verdiler. Eve gelen ekipler şok geçirmişlerdi. Çünkü kan içinde kalan yolun sonu mutfağa açılıyor, tencerede Price’ın sebzelerle birlikte pişmiş kafası bulunuyordu. Parmak yakmayacak kadar sıcaktı yani yemek sabahtan pişmişti. Knight adamı yemeye çalışmış ama yiyememişti. Bu yüzden fırınladığı sebzeler ve eti çocuklarına yedirmek için tabaklara koymuştu. Avustralya tarihinde bir ilke şahit olundu. Knight şartlı tahliye olmaksızın müebbet hapse mahkûm edildi.
Kanibalizm çok az görülen bir hastalıktır. İnsan yeme alışkanlığı edinmemiş ama bu aşamaya kadar olan kısmı rahatlıkla yapabileceklerin sayısı tahmin edemeyeceğiniz kadar fazladır. Empati duygusu olmayan, vicdanını kaybetmiş, başkalarının acı çekmesini umursamayan insanlar vardır. Psikopati denilen kavram işte tam anlamıyla budur. Birçok seri katil ya da işkenceci katiller ve öldürdükleri insanların bedenlerine eziyet edenlerin tamamı psikopattır. Fakat psikopat olduğu düşünülen insanların hepsi aynı şekilde davranmazlar. Psikopatlar genellikle sosyalleşemeyen, toplumdan uzak, sessiz ve çekingen kişilerdir. Çok küçük bir bölümü ise tüm bunların aksine gayet cana yakın hatta çekici, zeki ve kültürlü insanlar olabilir. Richard Ramirez ve Ted Bundy gibi seri katiller bunlardandır.
Bazı psikopatlar toplumla barışık olmamalarına karşın kurbanlarına yaklaşırken karakterlerinin tam tersi şekilde davranabilir. Andrew Urdiales başarılı bir askerdi. Bilindiği kadarıyla da gayet saygın biriydi. Fakat bu görüntünün aksine kadınları kaçırmış, tecavüze kalkışmış, bazılarını da öldürmüştü. Hatta kurbanlarından biri bulunduğunda tespit edilebildiği kadarıyla 41 kez bıçaklanmıştı. Uzunca bir zaman yakalanamamasının sebebi kurbanlarını fahişelerden seçmesiydi. Çünkü fahişelerin aile bağları zayıftır ve öldürüldükleri zaman fark edilmeleri daha zordur. Psikopatlar da kolay hedef olduğu için onları seçerler. Ancak bazı psikopatlar sıradan bir vatandaşa da bunu yapabilirler. Özellikle tecavüzcü psikopatlar amaçlarına ulaşıncaya kadar oldukça naziktir. Bu nedenle psikopatların tespit edilmesi çok zordur. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) neredeyse 30 yıl önce yaptığı araştırmada insanların yaklaşık yüzde 65’inin ruh sağlığının bozuk olduğu tespit edildi. Yani 20 insandan 13’ünün tanı konulsun ya da konulmasın ruh hastalığı var. Mevcut durumda bununla ilgili ciddi bir araştırma bulunmuyor. Ancak buradan yola çıkarak iki şey söylenebilir. Ruh sağlığı bozuk insan sayısı artmış olabilir. Çünkü eski dönemlere nazaran ölçümlenen her zaman aralığında ruh hastalığı olan insan sayısı artmıştır. Çok küçük bir ihtimalde ise ruh sağlığı bozuk insan sayısı azalmış olabilir. Arttığına dair oluşan kanı, tanı konulmuş insan sayısının fazla olmasından dolayı olabilir.
Bu noktada insanın aklına şu soru gelebilir; kadınlar mı yoksa erkekler mi daha psikopattır? Bu sorunun cevabı şüphesiz erkeklerdir. Psikopat kadınların bir insana ya da bir mekâna zarar verme olasılığı erkek psikopatlardan daha düşüktür. Kadın psikopatlar iyi birer Makyavelisttir. İnsanları kandırarak şahsi menfaat elde ederler ve bunu bazı fiziksel özelliklerini kullanarak yaparlar. Suç karnesine bakıldığında ise genellikle beyaz yaka suçlardan, dolandırıcılık ve hırsızlıktan hüküm giyerler. Erkek psikopatlar ise antisosyal kişilik özellikleri ile ortaya çıkarlar. Psikopat erkeklerin önemli bir bölümü cinsel saldırı, cinayet ve şiddet sebebiyle yargılanır. Yani cinsiyet faktörü psikopatinin farklı şekillerde tezahür etmesinde önemli bir etkendir.
Psikopati ciddi bir kişilik bozukluğudur. Çoğunlukla psikozla karıştırılır. Psikoz, daha çok travma sonrası ortaya çıkan paranoyak sanrılardır. Yani psikolojik bir rahatsızlıktır. Çabuk farkına varılır ve tedavi edilebilir. Atipik depresyon ve kısmen şizofreni ile benzer belirtiler gösterdiği için nispeten zararsız olduğu söylenebilir. Fakat psikopati psikozdan kat be kat daha tehlikeli bir kişilik bozukluğudur. Tedavisi zor olmakla birlikte toplum ve diğer insanlar açısından oldukça zararlıdır. Siz her ne kadar uzak durmaya çalışırsanız çalışın bir psikopatın hedef alanına girdiğinizde kendinizi korumaktan başka çareniz yoktur.
Psikopatinin genetik kökenlerine ilişkin çalışmalar hâlen sürüyor. Hangi genin ya da genlerin psikopati oluşturduğu konusunda ise henüz net bir sonuç bulunmuyor. Ancak antisosyal kişilik özelliği ile ortaya çıkan psikopatinin serotonin hormonu ile yakın ilişkili olduğu düşünülmekte. Genel eğilim psikopatinin genler ve çevre etkisi ile ortaya çıktığı yönünde. Hatta bunun için farklı şekillerde yetiştirilen tek yumurta ve çift yumurta ikizlerinin suç eğilimleri incelendi. Çift yumurta ikizlerinin karakter farklılıkları doğal karşılanır. Ancak tek yumurta ikizlerinde yetiştirmeye bağlı olarak görülen bu denli değişim kafaları ciddi anlamda karıştırdı. Bu nedenle denilebilir ki; çocuk yetiştirmenin etkisi genler kadar önemlidir. Çünkü gen ile çevre etkisi (Epigenetik) beyin aktivitelerimizin temelini oluşturur.
Seri katillerin neredeyse tamamında psikopati bulunduğu konusunda ortak görüş hâkim. Bir seri katilin eline düştüğünüzde kurtulma olasılığınız yüzde 8’in altındadır. Çünkü bu insanlar çok sayıda kurbanı hayattan kopardığı için önemli ölçüde tecrübe kazanmıştır. Diğer suçluların aksine temel motivasyonları öldürme üzerine kuruludur. Örneğin bir hırsızla karşılaştığınızda öldürülme ihtimaliniz düşüktür. Çünkü hırsızın amacı maddi kazanç elde etmektir. Yalnızca korktuğu ve olaydan sıyrılmak istediği zaman mecburen cinayet işler. Fakat katiller bunu zevk için yaparlar. Psikopati de tam olarak burada devreye giriyor. Psikopat seri katiller kurbanlarının ne hissettikleriyle ilgilenmezler. Bu nedenle mahkeme salonlarında pişmanlık duyduğunu, kurbanların ailelerini anladığını belirtenler aslında yalan söylerler. Onların amacı pişmanlıkla ilgili yasalardan yararlanmak ve daha az ceza almaktır.
Psikopatların bir kısmı yalnızca öldürmekle kalmaz. Farklı birkaç tip psikopat türü vardır. Bunlardan bazıları nekrofili hastasıdır yanı ölülere ilgi duyar. Kimi psikopatlar kurbanlarını bağlamaktan ve işkence etmekten zevk alır. Öldürdüğünün farkına varmayan, farkına vardığında ise her şey için çok geç kalınan psikopatlar da vardır. Transa girdiğini ve sonra cinayet anını tamamen unuttuğunu iddia ederek cezaevinden kurtulan Ed Gein bunlardan biridir. Bazıları ise öldürdüğü kurbanlarına eziyet etmeye devam eder. Daha önceki yazılarımızda değindiğimiz aşırı öldürme (overkilling) denilen olay buna örnek verilebilir. Katil beşinci bıçak darbesinde öldürdüğü kurbanına otuz bıçak darbesi daha indirebilir. Hırsını alamadığı için daha fazla vuran, maktulü kurşun yağmuruna tutan kişiler yalnızca seri katiller değildir. Namus cinayeti diyerek en yakınını öldürmekten çekinmeyen psikopatlar toplumun içinde dolaşıyorlar. Hatta maddi olarak kuvvetli olanlar bir başkasının suçu üstlenmesini sağlayarak bedel bile ödemiyorlar.
Toplumdaki bozulmanın temelini oluşturan Karanlık Üçlü’nün sonuncusu olan Psikopati’yi okudunuz. Narsisizm ve Makyavelizm kadar hatta onlardan daha tehlikeli olan bu kişilik bozukluğu cinayetlerin temelini oluşturuyor. İnsan olmanın gerekliliklerinden olan empati kurmak, anlamak, düşünmek ve buna göre hareket etmek çok önemlidir. Toplum eğilimleri göz önüne alındığında; her gün bir önceki günden daha kötü haberlerin gelmesi muhtemel. İşte bu durumun belki de en üzücü tarafı budur.
Serinin bir sonraki yazısı olan Majör Depresyon’da görüşmek üzere…