Seri katillerin önemli bir çoğunluğu ardında bilerek ya da bilmeyerek deliller bırakır. Bazıları cinayet işledikten sonra polisin kendisini takip etmesini sağlayacak malzemeleri unutur. Cinayet silahını iyi saklayamaz, olay yerinde parmak izi, semen, kan ya da idrar bırakır. Sadece bunlar bile bir katilin yeterince zeki olmadığının göstergesidir. Fakat bazı katiller de vardır ki onlar polisle adeta psikolojik savaş verirler. Olay yerine delil ekerler, özellikle bazı işaretler ya da izler bırakırlar. Onların belki de en önemlilerinden biri Gelecekten Haber Alınabilir mi: Zodyak Katili isimli yazımızda birkaç cümle ile geçtiğimiz Zodiac Killer ya da bilinen ismiyle Zodyak Katili. İşte şimdi bu seri katilin ilginç suç dosyasını beraber açacağız.
Aralık 1968’de Kaliforniya’da bulunan Herman Gölü yakınlarında 17 yaşında bir erkeğin ve 16 yaşında bir kadının cesetleri bulundu. Kimlikleri hemen tespit edildi. İsimleri David Arthur Faraday ve Betty Lou Jensen’dı. Liseye giden bu iki genç kilise ziyaretinde tanıştılar zamanla arkadaşlıklarını ilerlettiler. 20 Aralık 1968 akşamı David konsere götürmek için Betty’yi evinden aldı ve Betty’nin ailesine onu saat 23.00’te geri getireceğini söyledi. Ancak Herman Gölü’nün kenarındaki yoldan geçerken arabayı durdurdular. Sabah polis ekipleri olay yerine geldiğinde oğlanı arabanın dibinde, kızı ise sekiz buçuk metre (28 feet) ilerisinde ölü buldular. Katil gençlerin kaçması için önce araca ateş etmişti. Ardından da ilk oğlanı sonra da kızı vurmuştu. Soruşturma yapan polisler katile ulaşamadı ve yaz aylarına gelindiğinde umutlar tükendi. Çünkü o kadar çok isim ve iddia vardı ki dosya işin içinden çıkılmaz bir hâl almıştı. Faraday’ın büyük bir uyuşturucu ağını öğrendiği, bu sebeple öldürüldüğü de söylenmişti. Tam dosya soğumaya başladığında bu defa ikinci bir cinayet daha patlak verdi.
Olay bir önceki cinayetin işlendiği Herman Gölü’nün yaklaşık 4 mil ilerisinde Blue Rock Springs Parkı’nda, 4 Temmuz 1969 Cuma gece yarısı meydana geldi. Darlene Ferrin ve Michael Mageau isimli iki genç arabanın içinde otururken başka bir araç biraz gerilerine park etti. Arabadan inen adamın elinde 9 mm bir silah ve el feneri vardı. Gençlerin gözlerine fenerin ışıltısı yansıdığında artık her şey için çok geçti. Katil beş el ateş etti. Kurşunların çoğu sekerek kıza gelmişti. Katil öldüklerini düşünerek araçtan uzaklaşırken erkeğin inlemesini duyunca geri döndü ve çifte ikişer el daha ateş etti. Sabah saat 12.40’ta Vallejo Polis Departmanı’nı aradı "Columbus Park yolunun bir mil ilerisine gidin. Orada birkaç çocuk göreceksiniz. Dokuz milimetrelik silahla vuruldular. Geçen yılki çocukları da ben öldürdüm. Hoşça kalın" dedi ve telefonu kapattı. Polis gittiğinde gerçekten kahverengi bir aracın içinde iki genci yatar vaziyette buldular. Kız yüzeysel solunum yapıyordu. Kalp masajı yapmalarına karşın hayatını kaybetti. Ama erkek hâlen yaşıyordu. Bu iyiydi zira katilin kimliğine dair detay edinebilirlerdi.
Hastaneye kaldırılan adam güçlükle konuşuyordu. İlk kurşunu baş bölümüne almıştı. Katilin fener tutması sebebiyle yüzünü tam göremediğini söyledi. Ancak katilin 1,70 metre boylarında, tıknaz, yetişkin beyaz bir erkek olduğunu, kahkaha attığını, fişek benzeri şeyler kullandığını, ikisini vurduktan sonra giderken arabayı hızlı kullandığı için korkunç bir gıcırtı duyduğunu ekledi. Kurtulmasını sağlayan şey başına gelen kurşunu fark eder etmez arka koltuğa geçip kendisini koruma altına almasıydı. Silahtan gelen ses boğuk olduğu için susturucu takılmış olabileceğini belirtti. Gerçek zamanla ortaya çıktı. Kafasına gelen kurşun sebebiyle Michael’da kısmi sağırlık oluşmuştu. Soruşturma devam ediyordu. Çevrede bulunanlar kızın yakınlarda bar-kafe gibi bir yerde çalıştığını ve orada düzgün giyimli, küçük burna sahip, kahverengi saçlı adamı iki gün üst üste gördüklerini söylediler. Bu Michael’ın söyledikleriyle benzerdi.
Olay gerçekleştikten 26 gün sonra 1 Ağustos 1969’da Kaliforniya’daki üç yerel gazeteye yuvarlak üstüne çizilmiş haç benzeri bir işaret bulunan mektuplar geldi. Mektupların kimileri okunaklı olarak yazılmış kimileri ise şifreler barındıran, tuhaf, 408 karakterden oluşan kriptogramlar (şifreli yazı) şeklinde tasarlanmıştı. Mektuplarda geçen ifadeye göre; bu kriptogramlar gazetenin manşetinde yayınlanmazsa katil o gece dolaşıp ne kadar yalnız çift varsa hepsini öldüreceğini söylüyordu. Ayrıca ismini de kriptograma gizlediğini belirtmişti. Gazeteler böyle bir riski göze alamadılar ve haberi manşetten verdiler. Katil amacına ulaşmıştı. Artık tanınıyordu. Seri katil olduğu kesinleşmişti. Sonradan başka mektuplar da gönderdi. Mektupların başında yer alan "This is the Zodiac speaking" (Zodyak konuşuyor) ifadesi sebebiyle katile Zodyak Katili denildi. Kriptogramları alan polis güvendiği çok sayıda uzmana bunları gönderdi. Ancak uzmanlar mektupları bir türlü çözemedi. Haber beklenmeyen yerden geldi. Lise öğretmeni bir adam ve yaveri mektubu bir haftada çözdüler. Yer alan ifadeler epey ilginçti:
"İnsanları öldürmeyi seviyorum. Çünkü bu çok eğlenceli. Ormandaki vahşi hayvanları öldürmekten bile zevkli. Çünkü insan öldürülebilecek en tehlikeli türdür. Bu da bana heyecan veriyor. Bir kızla çıkıp deneyim elde etmekten daha iyi. Öldüğümde bunların bir parçası olacağım. Cennette yeniden doğacağım ve kimseye vermeyeceğim kölelerim olacak. Size ismimi vermiyorum. Çünkü köle koleksiyonumu aşağı ya da yukarı yönde etkileyeceksiniz (Yavaşlatacaksınız ya da durduracaksınız). EBEORIETEMETHHPITI"
Son 18 harf çözülememişti. Hatta yer alan ifadelerin de grameri bozuktu. Mektubun birkaç özelliği vardı. 408 şifresi 1932 yapımı The Most Dangerous Game (En Tehlikeli Oyun) filmine atıf yapıyordu. 1924 yılında yazılmış ve 8 yıl sonra sinemaya aktarılmış bir korku filmiydi. Kazazedeler bir adaya sığınırlar ve tepedeki şatoyu görürler. Koşarak gittiklerinde orada bulunan adam onlara oyun teklif eder. Hepsini silahlarla, yiyeceklerle kuşatır ve ava çıkmalarını söyler. Ancak ava çıkan kazazedeler av olduklarından habersizlerdir. Yazarlık ve avcılık yapan şato sahibi hayvan avlamaktan sıkılmış, insan avlamaya karar vermiştir. En iyi bildiği şeyi yapıp bir kız hariç herkesi tek tek öldürür. Sonunda yalnızca iki kişi kurtulur. İşte bu filmin Zodyak Katili’ne ilham olduğu o zaman anlaşılmıştı.
Aradan daha birkaç ay geçmeden 27 Eylül 1969’da bu defa da Bryan Hartnell ve Cecelia Shepard saldırıya uğradı. Katil Berryessa Gölü kenarında piknik yapan çiftin yanına gelmişti. Üzerinde simgesini de bulunduran kapüşonlu bir ceket giymiş gözüne de güneş gözlüğü takmıştı. Montana’da bulunan hapishaneden kaçtığını, Meksika’ya gitmesi için paraya ihtiyacı olduğunu söyledi. Karşısındakileri tehdit edip istediklerini yaptırmaya başladı. Bağladığı iki kurbanı seri şekilde bıçakladı. Kadına on erkeğe ise altı bıçak darbesi vurduktan sonra aracın kapısına bir şeyler yazıp gitti. Gölden geçen balıkçı çığlık seslerini duyarak koşup geldiğinde çift bağları çözmeyi başarmıştı. O sırada katil de polis merkezini arayıp cinayetleri bildirmişti. Ambulans adresi epey zor buldu ve geldiklerinde erkek ağır, kız çok ağır yaralıydı. Hastanede kız öldü, erkek ise sağ kurtuldu. Araçta yazılı olan ifade:
Vallejo
12-20-68
7-4-69
Sept 27-69-6.30
by knife
Şifreye bakıldığında; Vallejo Kaliforniya’da cinayetlerin gerçekleştiği mevkiydi. 20 Aralık 1968 ilk cinayetlerin işlendiği gün, 4 Temmuz 1969 ikinci cinayetin işlendiği gün, altta geçen gün ise bugünkü cinayetin işlendiği zaman dilimiydi. Katil cinayet silahını da en aşağıya yazmıştı. Bıçakla öldürmüştü. Erkeğin ifadesine göre bıçağın sapı ahşaptı. Daha dava dosyası açılırken bir cinayet daha gerçekleşti. Paul Stine adlı bir adam tarafından kullanılan araca biri bindi. Adamı öldürdü, gömleğinden bir parçayı yırttı. O sırada olay yerinin yakınlarında bulunan üç genç polise haber verdi. Söylediklerine göre 25-30 yaşlarında, 1.75 boylarında bir adamdı. Polisin denk geldiği adam ise 35-45 yaşlarında 1.78 boylarında biriydi. Katil Stine’i vurduktan üç dakika sonra kendisine denk gelen iki polisle konuştu. Onlardan kurtulmayı başardı ve kaçtı. Daha doğrusu katilin ifadesi bu. Çünkü Stine öldürüldükten sonra katil birkaç mektup gönderdi. Bunlardan biri 2020 yılında çözülebilen 340 karakterli kriptogram diğeri ise İngilizce yazılmış mektuplardı. O esnada polise telefon geldi. Katil olduğunu söyleyen biri televizyona röportaj vereceğini söyledi. Jim Dunbar’in sunduğu ve KGO TV’de yayınlanan talk show programına katılan şahıs cinayete dair bazı şeyler anlattı. Polis telefonun geldiği yeri tespit etmişti. Arayan kişi akıl hastanesinde bulunan Eric Weill isimli bir hastaydı.
Sonraki yıllarda katil mektuplar göndermeye devam etti. O sırada Zodyak Katili’ne ilişkin haberler yapan Paul Avery bir gazeteci de mektup aldı. Üzerine balkabağı konulmuş iskelet çiziminin yanında çeşitli kelimelerin olduğu bir mektuptu. Tehdit yazıları da ardı sıra gelmişti. Bu olay kimileri için "Katilin haberlerden rahatsız olması" kimileri içinse "Gazetecinin katille iş birliği yaptığının kanıtı" idi. Bunlar katilin son mektuplarıydı. En son mektup ise 29 Ocak 1974’te geldi. The Exorcist filmi çıkalı henüz bir ay olmuştu. Katil filmi epey övmüştü. Zaten The Exorcist serisi çok sayıda katilin beğendiği bir film dizisidir. Jeffrey Dahmer’in evine giren polisler, serinin üçüncü filmine ait bir posteri ve film VHS’leri cinayetlerin işlendiği odada bulmuştur. Katilden geldiği iddia edilen sonraki mektupların hiçbirinin ona ait olup olmadığı kesinleştirilemedi. Katilini son karıştığı olay ise iddia edildiğine göre çocuklu bir kadının kaçırılmasıdır. Arabası bozulan kadına yardım edermiş gibi yaklaşan adam tekeri iyice bozup kadını yakınlarda bir yere götürmeyi teklif etti. Araca bindiğinde onu öldüreceğini söyleyince bir anda ortalık karıştı. Kadın çocuğunu aldığı gibi arabanın kapısını açtı ve atladı. Yaralı haldeyken yakınlarda bir menfezin aşağısına sığındı. Katilin uzaklaştığını görünce koşarak polise haber verdi. Ekipler bu adamın Zodyak Katili olduğunu düşündüler ancak delil yetersizliği sebebiyle olayın üstü kapandı. Sonraki yıllarda dava dosyası sebebiyle sayısız insan sorguya alındı, deliller tekrar incelendi ama sonuca ulaşılamadı.
2004 tarihine gelindiğinde artık suç dosyasına konu olan son ve kesin olayın üzerinden tam 30 yıl geçmişti. San Francisco’daki mahkeme dava dosyasını kapatmaya karar verdi. Bu defa da hem davayı takip eden insanlar hem de maktul yakınları ayağa kalktı. 2008 yılında Kaliforniya’nın iki şehrinde davanın sürdüğü ve dosyanın henüz kapanmadığı açıklaması yapıldı. Bu açıklama ile herkes derin bir nefes aldı. Belki size ilginç gelecek, bu dosya o kadar uzun soluklu ve çözülememiş bir dava ki Zodyak Katili adına 1998 yılında bir site de açılmış durumda. Burada katilin cinayetlerine dair dosya bulunuyor. 56 sayfalık PDF olay yerlerini, haritaları, ölen insanların profillerini, cesetlerin özelliklerini, tecavüze uğrayıp uğramadığını, suç raporlarının numaralarını bile içeriyor. Belirli aralıklarla Discord üzerinden canlı sohbetler yapılıyor. Sitenin kurucusu olan ve Zodyak Katili üzerine bir kitap da kaleme alan Tom Viogt katilin bulunması için kurduğu yardım hattının da yöneticisi. Sonraki yıllarda buna benzer site sayısı arttı. Bugün kaç site olduğuna dair elimizde net sayı bulunmuyor.
Gelelim katilin kimliğine. Henüz Zodyak Katili’nin kim olduğu tam olarak bilinmiyor. Sırf bu sebeple bir yığın forum, site ve platform kuruldu. İşin tuhaf tarafı her gördükleri küçük burna sahip, kalın çerçeveli gözlüklü, ince dudaklı ve hafifçe kahverengi saçlı olan, Kaliforniya’ya uğramış ya da orada yaşayan herkesi Zodyak Katili yaptılar. Ross Sullivan, Rick Marshall ya da Earl Van Best onlardandı. Elbette bu insanlar soruşturmanın ilk aşamalarında polis tarafından sorguya çekildiler. Ancak katil olarak damgalanacakları delillere ulaşılamadı. Hatta bugünlerde "Zodyak Katili kesinlikle bu adam" denilen Richard Gaikowski ilk cinayetin işlendiği gün Kuzey İrlanda’daydı. Ezcümle, bir cinayet soruşturması ya da katilin kimliğine dair yapılan çalışmalar asla birkaç kişinin bir araya toplanıp da kafa yormasıyla nihayete ulaştırılamayacak kadar karmaşıktır.
Birincil şüpheli ilkokul öğretmenliği, kapıcılık, kasiyerlik veya makine teknisyenliği gibi işler yapan Hawaii doğumlu Arthur Leigh Allen’dı. Şüpheliye ilişkin yazılı ve görsel basında çok sayıda bilgi bulunuyor. Hatta şüpheli 1991 yılında yapılmış bir röportajda yakalama emrinin verilişini, yakalanışını ve parmak izi alınma işlemini anlatmaktadır. Allen dava sürecinin devam ettiği 1992 yılında kalp krizi nedeniyle evinde hayatını kaybetti. Katille ilgili şüphe duyulmasında ikincil derecedeki deliller rol oynadı. Örneğin Allen’ın koluna taktığı saatin markası Zodiac’tı ve simgesi mektuplarda kullandığı imzanın aynısıydı. Kriptogramlara ilgisi olduğu biliniyordu. Kimi mektuplarda öğretmenlerin kullandığı jargona ait tamlamalar da bulunmuştu. Katile ilişkin çizilen robot resme gerçekten benziyordu. Eşcinseldi ve geceleri çok sayıda arkadaş edinmişti. Bu arkadaşları arasındaki lakabı da Zodiac’tı ve arkadaşları tarafından söylenenlere göre gece silah kullanma konusunda epey mahirdi. Öldürülen Paul Stine ile iş birliği yaptığı iddia edildi. İlaveten Allen’ın evinde bulunan ve bomba üretmek için kullanılan malzemenin de Zodyak Katili’nin okul bombalama temalı mektubu ile uyum sağlaması şüpheleri arttırdı. Allen efebofili (Ergenlik dönemindeki gençlere ilgi duyma) hastasıydı. Ölen insanların profili ile bu hastalık da birbirini tutuyordu. Fakat Allen’ın gerçek Zodyak Katili olmadığı ya da cinayetlerin tek kişi tarafından işlenmediği 2002 yılında anlaşıldı. Çünkü katilin daha önce gönderdiği mektuptan elde edilen DNA ile Allen’ın DNA’sı uyuşmamıştı.
Aralık 2020 tarihinde mektuplardan biri daha çözüldü. 51 yıl sonra David Oranchak (Dave Oranchak ismiyle de biliniyor), ona yardım eden bilgisayar programcısı ve operatör olan bir başka arkadaşı tarafından çözümlenen dosyada 340 karakter bulunuyordu. Katil elli yılı aşkın zaman sonra hâlen kendisini yakalamaya çalışanlarla alay etmeyi ihmal etmemişti. Çünkü mektupta geçen ifadeye göre Zodyak Katili "Umarım beni yakalamaya çalışırken çok eğleniyorsunuzdur" diyor, polise meydan okurcasına "Gaz odasından korkmadığını zira onu cennete götüreceğini" söylüyordu. Normalde hemen yalanlama yapan FBI da çözülen şifreyi inceleme altına almış ve bu üç kafadarın hakkını teslim etmişti. Çünkü şifre doğru çözülmüştü. Şifredeki tek ifade bunlar değildi. Aslında bu metin katilin motivasyonunu da açıkça ortaya koyuyordu. Çünkü "Cennete ulaştığımda benim için çalışacak yeterli sayıda kölem olacak. Onların ölüm korkusu da bu yüzdendi. Cennette gayet kolay bir hayat yaşayacağım" diyordu. Yani katil hastalıklı bir şekilde ahirette kendisine hizmet edecek insanlar arayıp onları öldürüyordu.
Takvimler 4 Ekim 2021 tarihini gösterdiğinde çıkan bir haber adeta hem medyayı hem de sosyal medyayı salladı desek hata olmaz. Yapılan açıklamada katilin Gary Francis Poste adlı eski bir ABD hava kuvvetleri mensubu olduğu söylendi. Haber kısa zamanda yayıldı, kimse gerçek olup olmadığını bile sorgulamadan hemen kabullendi. Aynı şey ne yazık ki Karındeşen Jack dosyasında da yaşanmıştı. Birçok insan hemen aldıkları habere inanarak "Karındeşen Jack bulundu" başlığıyla gündeme kapıldı. Neyse ki belli bir zaman sonra gerçek ortaya çıktı. "FBI bilgisayarlarında ismi var" denilerek haberleştirilen iddiayı Case Breakers (Vak’a Kırıcılar, Olay Çözenler) isimli bir grup dedektifin ortaya sürdüğü öğrenildi. Thomas Colbert’in liderliğini yaptığı platforma göre Poste’un DNA’sı bazı örneklerde vardı ve ölmeden önce eski bir FBI çalışanına katil olduğunu söylemişti. FBI’dan yapılan açıklamaya göre bunun ciddiye alınır bir tarafı bile yoktu. Bir defa Poste 2018 yılında ölmüştü. Ayrıca şifrelerde Case Breakers’ın iddia ettiği gibi katilin ismi yoktu. Henüz iki kriptogram çözülmüştü ve orada da katili çağrıştıracak bir ifade bulunmuyordu. Dosyanın gizliliği de kısmen korunuyordu.
Bir diğer adı sansasyona karışan kişi ise William Mentzer. Onun fiziksel olarak Zodyak Katili’ne benzediği söylenip durdu. Ancak Mentzer bambaşka bir cinayet sebebiyle gündeme gelmişti. ABD’nin çorak arazilerinin birinde önemli vodvil sanatçılarından Roy Radin’i öldürdü. Olayın Zodyak Katili ile ilgili hiçbir bağlantısı bulunamadı. Bugün Zodyak Katili hakkında bambaşka şeyler düşünenler de var. Onlardan biri Prof. Dr. Thomas Henry Horan. Ona göre işlenen cinayetleri birbirine bağlayan tek şey polise ulaşan mektuplardı. İkinci cinayette kıskanç kocanın ifadesi oldukça yetersizdi. Üçüncü cinayetin görgü tanıklarının ifadeleri birbirini tutmuyordu. Ayrıca son cinayette kıyafet giyen katil ilk iki cinayette bunu yapmamıştı. Profesöre göre bu cinayetler aynı elden çıkmamıştı. Bambaşka biri mektupları yazmış ve kendisini ulaşılmaz bir konuma yerleştirmişti. Ancak Horan’ın unuttuğu birkaç şey var. Bunlardan birisi katil tarafından araca yazılan tarihler ve bıçakla kelimesi. Diğer bir husus ise katillerin öldürme tekniğinin zaman içinde değişebilmesi. Modus operandi de denilen katilin öldürme tekniği olayların gidişatına göre farklılaşabilir. Katil hata yaptığını düşündüğü şeyleri tekrarlamaz. Kıyafetlerini değiştirebilir, farklı bir silahla adam öldürebilir, cenazeleri parçalayıp yok edebilir. Yani katiller hep aynı kalmazlar. Cinayetin işlendiği bölgeye gelirsek; katilin üç cinayeti işlediği yerler birbirine epey yakındı. Birincil şüpheli Arthur Leigh Allen da bu mevkiye yakındı. Ayrıca mektuplarda geçen bodrum benzeri bir yeri de vardı. Ne onun evi ne de ilk öldürülen gençler bölgede hâlen unutulmadı. Saha yine eskisi gibi tenha ve korunmaktan uzak. Kaliforniya halkı 51 yıl önce gerçekleşen cinayetleri zihninde saklı tutmaya devam ediyor.
Zodyak katili çok sayıda başka katilin de rol modeli oldu. Aslında bu durum yalnızca ona has değil. Saw (Testere) filmini izleyerek suç işleyen kıta Avrupalıları, Floransa Canavarı’na özenen namus koruyucuları, bir gece evinde izlediği Kuzuların Sessizliği filmindeki Hannibal’ı taklit etmek için ilk tuttuğu adamları öldürüp uzuvlarını kesen Türk seri katil Behman Tarhan ve sırf 36 kadını katletmiş olan Ted Bundy’ye özendiği için adam öldürdüğünü söyleyen bir başka katil. Adını sayamayacağımız kadar çok insan seri katillere öykündü. Zodyak Katili de hem yakalanamadığı hem de çeşitli kriptogramlar ile polisin kafasını karıştırmayı başardığı için özenilen biri oldu. Çin’de, ABD’nin New York eyaletinde ve Japonya’da. Ancak hiçbir taklit cinayet Zodyak Katili kadar gizli kalmayı başaramadı. New York’taki Heriberto Seda ve Japonya’daki Shinichiro Azuma ve Çin’deki Jesse Bartlett kıskıvrak yakalandılar. Birinin kopya cinayet işlediğini anlamıyorsanız işte gerçek kopya cinayetler bunlardır. Çünkü esas failden ayırt edilemeyecek kadar akıllıca insan katlettiklerini kanıtlamış olurlar. Bir başka katile özenerek ona benzer cinayet işleyenleri yeni yılda Aslından da Beter: Kopya Cinayetler isimli yazımızda daha detaylı bir şekilde anlatacağız.
Bir sonraki yazımızda kardeş katli meselesine değineceğiz. İlk nerede başladı, nasıl yayıldı ve ne zaman zirve yaptı? Cengiz Han’ın kardeşi Camuka’yı öldürtürken farklı bir teknik kullanmasının sebebi neydi? Niçin hanedan soyundan gelenler ya da soylular kılıçla idam edilmek yerine boğduruluyordu? Hangi imparatorluklarda kardeş idamı daha yaygındı? İşte tüm bu soruların cevaplarını bir sonraki yazımızda okuyacaksınız.
Görüşmek dileğiyle…