Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, 18 Kasım tarihinde, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden paylaştığı bir video, Güney Kafkasya’da barış ortamının tesisi adına tartışmaları hızlandırdı. Paşinyan’ın, “Ermenistan Cumhuriyeti Hükümeti Sunar: “Barış Kavşağı Projesi” başlığıyla paylaştığı video, yıl sonuna kadar imzalanması beklenen Azerbaycan- Ermenistan barış anlaşması sonrasında bölgede Erivan’ın kendine bulmaya çalıştığı role dair önemli ipuçları barındırıyor.
Paşinyan, Barış Kavşağı Projesi’ni ilk defa, 26 Ekim tarihinde Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te düzenlenen Uluslararası İpek Yolu Konferansı’nda tanıtmıştı.
Ukrayna’yı işgal girişimi nedeniyle Rusya ile “Direniş Ekseni” olarak adlandırdığı Yemen, Lübnan, Suriye ve Irak hattındaki “vekil güçleri” nedeniyle Güney Kafkasya bölgesindeki ilgisini azaltmak zorunda kalan İran, 1992 yılından bu yana Ermenistan’ın en büyük destekçileri konumundaydı. Ankara ve Tel Aviv’in büyük desteği ile Azerbaycan’ın, Karabağ bölgesindeki yasadışı Ermeni işgalini sona erdirmesinin ardından Güney Kafkasya’da tam anlamıyla yeni bir denge süreci başlamış bulunuyor. Halihazırda Rusya ve İran gibi geleneksel müttefiklerinin bölgeden uzaklaşan ilgisinin yanı sıra Türkiye ile Azerbaycan’ın ekonomik, siyasi ve askeri olarak artan gücünün etkisiyle birlikte Ermenistan için Karabağ’daki durumun sürdürülemezliği aşikar durumda bulunuyordu.
Karabağ işgalinin sona ermesi, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin de yeniden tesis edilmesi adına birincil rol oynuyor. Karabağ’daki Ermeni işgali nedeniyle Erivan’a somut bir tepki olarak 1993 yılından bu yana Türkiye tarafından kapalı tutulan Iğdır’daki Alican Sınır Kapısı, 2023 Şubat’ında yaşanan Kahramanmaraş Depremleri sonrasında Ermenistan’dan gelecek insani yardım için yeniden açılmıştı.
İşgalin sona erdirilmesi ve arzulandığı şekilde bu yılın sonuna kadar Azerbaycan ve Ermenistan arasında barış anlaşmasının imzalanmasıyla beraber Alican Sınır Kapısı’nın sivil-ticari geçişlere açılması önünde herhangi bir engel kalmayacak. Bu anlamda, Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın paylaştığı videoda da Alican Sınır Kapısı’nın Ermenistan tarafı olan Margara’ya da özel bir dikkat çekildiği görülüyor.
Ermenistan’ın Barış Kavşağı Projesi
Paşinyan’ın söz konusu paylaşımında ana hatlarıyla aktarılan Barış Kavşağı Projesi’ne göre Ermeniler, Azerbaycan sınırında karayolu ulaşım altyapısıyla birlikte beş gümrük kapısını kurmaya hazır durumdalar. Toplam beş gümrük kapısından ikisinin Bakü’ye bağlı fakat Azerbaycan’la fiziki sınırı olmayan Nahçıvan yakınlarında bulunması planlanıyor. Türkiye sınırında ise Alican Sınır Kapısı’nın Ermenistan tarafı olan Margara ve Akyaka Sınır Kapısı’nın karşısındaki Akhurik’in faaliyete açılacağı aktarılıyor.
* Barış Kavşağı Projesi'nde Ermenistan'ın Planladığı Gümrük Noktaları
Barış Kavşağı Projesi’yle birlikte Ermenistan, kendi toprakları içerisindeki dört demir yolu hattını onarıp hizmete açarak, Azerbaycan ve Türkiye ile demir yolu ulaşımını da sağlamak istiyor. Öte yandan projenin temel ilkeleri olarak şunlar belirtiliyor:
- Kara, demir ve hava yolları, boru hatları, kablolar, enerji nakil hatları dahil olmak üzere tüm altyapının, geçtikleri ülkelerin egemenlik ve yetkisi altında işletilmesi,
- Her ülkenin, kendi sınırları içerisinde yine kendi kurumları vasıtasıyla, gümrük kapısı geçişleri, kontrolü ve altyapı güvenliğini sağlaması,
- Proje dahilindeki tüm altyapının, uluslararası ve yurtiçi taşımacılık için kullanılabilmesi,
- Ülkelerin, proje ilkeleri çerçevesinde altyapıları, karşılıklılık ve eşitlik temelinde kullanması,
- Sınır ve gümrük kontrollerinin karşılıklı rıza ve anlaşmayla kolaylaştırılması.
Yine projeyle birlikte Basra Körfezi, Umman Körfezi, Karadeniz, Hazar Denizi ve Akdeniz arasında bütünleşik bölgesel demir yolu ağı ve kuzey, güney ve doğu batı yollarıyla kesintisiz bağlantı kurulması mümkün hale geleceğinin altı çiziliyor.
Zengezur Koridoru
Ermenistan Başbakanı Paşinyan, projenin ilk tanıtımını yaptığı Tiflis’teki İpek Yolu Konferansı’nda, hükümetleri ve özel yatırımcıları projeyi değerlendirmeye davet etmişti. Paşinyan, Barış Kavşağı Projesi’nin bölgedeki tüm ülkeler için büyük potansiyel taşıdığının altını çizerken, tüm altyapıların geçtikleri ülkelerin egemenliği altında işletileceğine dair ilk vurgusunu burada yapmıştı. Egemenlik ve kontrole dair onun bu vurgusu, Zengezur Koridoru’na dair Azerbaycan yaklaşımına Ermeni tarafının bir yanıtı olarak değerlendirilmelidir.
Zengezur Koridoru
Azerbaycan için Nahçıvan ile fiziki sınırı tesis edebilmek ve doğrudan Türkiye’ye bağlanabilmek adına Zengezur Koridoru büyük önem taşıyor. İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından Erivan ve Bakü’nün imzaladığı anlaşmada, Nahçıvan ile Azerbaycan arasında kara ulaşım yollarının açılması öngörülmüştü ancak Ermeni tarafının tutumu nedeniyle bu konuyla ilgili somut bir ilerleme kaydedilemedi.
Taraflar arasında anlaşmazlığa neden olan maddede: “Bölgedeki tüm ekonomi ve ulaşım bağlantıları açılacaktır. Ermenistan Cumhuriyeti; insanların, araçların ve malların her iki yönde engelsiz hareketini organize etmek için Azerbaycan Cumhuriyeti'nin batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşım bağlantılarının güvenliğini garanti eder” ifadeleri bulunuyor. Yine anlaşma metninde ayrıca, “Tarafların mutabakatı ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ni Azerbaycan'ın Batı bölgelerine bağlayan yeni ulaşım bağlantılarının inşası gerçekleştirilecektir.” ibareleri yer alıyor.
Azerbaycan söz konusu metin ile iki ülkenin Zengezur Koridoru konusunda anlaşmış olduğunu, Ermeni tarafı ise kara yollarının açılmasını desteklemekle birlikte ilgili maddede Zengezur adının ve talep edilen şekliyle koridor projesine dair bir bahsin geçmediğini iddia ediyor. Aynı yaklaşım farklılığı Paşinyan’ın, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki barış sürecine dair geçtiğimiz cumartesi günü yaptığı tekrarlandı. Paşinyan, somut bir barış anlaşmasına dair temel ilkeler üzerinde uzlaşıya vardıklarını vardıklarını ancak hala "farklı diplomatik diller konuştuklarını" söylemişti.
Anlaşmazlığın temel sebebi olan Zengezur Koridoru, o dönemde Azerbaycan Türklerinin yoğunlukta olduğu bir bölge olsa da Rus İmparatorluğu’nun yıkılması sonrasında Sovyetler Birliği’nin bölgede yeniden egemenliğini tesis etmesi açısından kilit bir önem taşıdı. 1920’li yıllarda Azerbaycan ve Ermenistan arasında uzlaşmazlığa sebep olan Zengezur ve Nahçivan ile ilgili olarak önce arabulucu daha sonra ise düzenleyici bir role büründü. Zengezur'un Kapan, Gorus, Karakilise ve Meğri bölgeleri Sovyetler Birliği direktifiyle Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanırken; Laçın, Kubadlı ve Zengilan rayonlarını kapsayan Doğu Zengezur bölgesi ise Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde kaldı. Türkiye ile Türk Dünyası arasına saplanmış bir “hançer” benzetmesine konu olan bölge, bugün de Azerbaycan-Ermenistan barışının yolunda aynı kilit önemini sürdürüyor.
Hayata geçirilebilmesi halinde Zengezur Koridoru, Azerbaycan’ı Nahçıvan’a bağlarken, Türkiye’yi de Azerbaycan’a ve Türk Dünyası’na kesintisiz ulaşım yolu ile bağlamış olacak. Türk Devletleri Teşkilatı üyesi devletlerin kesintisiz ulaşım yoluyla bağlanması, zengin Orta Asya kaynaklarının Avrupa pazarına güven ve istikrar içerisinde nakledilebilmesi için de önem taşıyor.
İran ve Rusya’nın Tutumu
Azerbaycan’ın isteğiyle Zengezur Koridoru, Ermenistan’ın önerisiyle Barış Kavşağı Projesi’nde iki tarafın önemli farklılıkları bulunsa da, bu yaklaşım farkları mutabakatla sonuçlanmayacak kadar büyük durumda bulunmuyor. Koridor ve bölgesel barış önündeki en büyük engelin kaynağında yine iki aynı ülke görünüyor: İran ve Rusya.
İran tarafından bakıldığında Zengezur Koridoru’nun en önemli sakıncası, Türkiye’nin etkisini muazzam derecede artıracak olması. Türkiye ve Azerbaycan arasında kesintisiz ulaşım yolunun sağlanacak olması, halihazırda Tahran’ın büyük bir tehdit olarak gördüğü bu müttefikliğin daha da entegre olması adına büyük önem arz ediyor. Öte yandan Türk Devletleri Teşkilatı’nın da aynı şekilde kesintisiz bir ulaşım yoluna sahip olma potansiyeli, belirtildiği şekliyle Orta Asya’daki zengin enerji kaynaklarının alternatif bir hatla Avrupa pazarına aktarımını öngörüyor. Bu yeni durum, hem İran hem de Rusya için önemli bir dezavantaj oluşturacak.
İran, bölgede kendisini kaygılandıran bu potansiyel gelişmelere karşı ilk hamlesini Zengezur Koridoru’nun Ermeni topraklarından değil de kendi topraklarından geçmesi yönünde bir çaba göstererek gerçekleştirdi. Tahran, tamamen karşı olduğu koridorun olası etkilerine karşı ilk teklifini bu yönde yaparak, kontrolü her anlamda elinde tutmak çabası içinde bulunuyor. Yine Tahran, Bakü’ye olan çağrısında ise İran ve Nahçıvan arasındaki mevcut altyapının geliştirilmesinin daha yerinde olacağını ifade ediyor. İran’ın Ermenistan Büyükelçisi Mehdi Sobhani, Ermenilere ait bir haber sitesine verdiği röportajda: “Bizim bu konudaki tavrımız (Zengezur Koridoru) öyle bir düzeyde açıklandı ki, bunu kimse değiştiremez. Sıradan birinin ya da aracının konumu değil. Bu, hiçbir sınır veya jeopolitik değişikliği kabul etmediğimizi ve hoşgörmeyeceğimizi çok açık bir şekilde ifade eden devrimimizin yüce liderinin tutumudur.” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın Zengezur Koridoru’na dair etkisi ise hem barış gücü görünümü altında askeri varlığı hem de Ermenistan Demir Yolları’nın mülkiyetine sahip olması nedeniyle önemli durumda bulunuyor. Güney Kafkasya’daki “son karakolu”nu tamamen kaybetmemek adına Moskova’nın çabaları, Zengezur Koridoru tartışmaları üzerinden bu iki düzeyde görünür olacaktır.
Türkiye’nin Gözden Kaçırmaması Gerekenler
Türkiye başından sonuna kadar Azerbaycan’a verdiği önemli desteği, bölgesel düğümün çözüleceği son dönemeçte de sürdürmelidir. Yapılan tüm değerlendirmelere göre, İkinci Karabağ Savaşı’nın Azerbaycan lehine sonuçlanmasında Türkiye’nin sağladığı Bayraktar gibi silahlı insansız hava araçları ve askeri danışmanlığın rolü oldukça büyük oldu. Azerbaycan’ın kendi uluslararası tanınmış topraklarında yeniden koşulsuz egemenliğini tesis edebilmesi ve bölgesel barışın sağlanabilmesi için büyük katkı sunan Ankara, sahadaki desteğiyle elde ettiği kazanımları, diplomasi masasında koruyabilmek adına büyük dikkat ve özen göstermelidir.
İran’ın Zengezur Koridoru’nun kendi sınırlarından geçmesi yönündeki birincil yaklaşımı bu konuda en büyük tuzaklardan birini oluşturmaktadır. Türkiye ve Türk Dünyası arasında kesintisiz ulaşımın sağlanabilmesi adına Tahran’ın eline herhangi bir koz verilmemesi gerekiyor. Zengezur Koridoru’na dair ulaşım yollarının İran topraklarından geçmesi, Azerbaycan ve İsrail arasındaki yakın ilişkinin Tahran üzerinde yarattığı rahatsızlık gibi bahanelerle İran’a kaldıraç avantajı sağlayacaktır. Türkiye’nin, Azerbaycan ve Türk Dünyası’na olan kesintisiz coğrafi ulaşımı, İran’ın anlayış ve politikaları insafına bırakılamayacak kadar hayati konumda bulunmaktadır.
Bahsedildiği şekliyle Rusya’nın Ermenistan Demir Yolları üzerindeki mülkiyet sahipliği ise Türkiye açısından bir başka potansiyel sorun arz etmektedir. Koridorun güvenli, istikrarlı ve bölge barışına katkı sağlayacak şekilde çalıştırılabilmesi için gerekirse Ermenistan Demir Yolları’nın mülkiyetinin Moskova’nın elinden çıkması şarttır. Erivan planladığı Barış Koridoru Projesi’nde, ulaşım hatlarının kontrolünün her ülkeni sınırlarında kendi kurumlarıyla olacağını ifade ediyor. Bu minvalde, mülkiyeti kendine ait olmayan bir demir yolu şirketiyle hangi egemenlikten bahsedildiği muamma olarak kalıyor. Gerekirse Erivan’ın tamamen kendi egemenliğinde ya da Ermenistan-Türkiye-Azerbaycan üçlüsünün ortağı olacağı alternatif yeni bir demir yolu şirketinin, altyapısıyla birlikte finanse edilmesi düşünülmelidir.
Güzel bir değerlendirme olmakla birlikte Azerbaycan'ın sıklıkla dile getirdiği, Ermenistan'ın ise duymazlıktan geldiği savaş tazminatı konusuna değinilmemesi eksiklik olmuş. Azerbaycan geçen sürede yitirdiği maddi manevi değerler sebebiyle milyarlarca dolarlık tazminat talebinde bulunuyor. Zangezur koridoru, bu tazminatı ödeyemeyecek olan Ermenistan'ın önüne konmuş bir alternatif gibi duruyor.