Bu yazımı yazarken; kendi çocuklarımdan örnek vereceğim..
Bilim adamı filan değiliz ama yaşadıklarımızla, bir sistemin nasıl işlediğini anlatmaya çalışacağım.
İlk önce şunu bilelim:
Almanya’da ilkokul (Hauptschule) dörtten itibaren çocuklar üç gruba ayrılırlar...
- A kurs
- B kurs
- C kurs
olarak ayrılırlar.
A kurs öğrencilerini lise (Gymnasium)’ye hazırlamak için, dersleri ağır ve zordur.
Bu grup öğrencilerin yolu üniversiteye doğru gider.
Bunlara üçüncü bir dil seçimi de yaptırırlar.
Liseyi bitirince (Abitur) yani üniversite ön hazırlık okuturlar, Abitur iki çeşittir..
Birincisi direkt (Abitur) yani seçenek olarak (tıp, hukuk, öğretmenlik v.s..)
Misal olarak veriyorum; benim büyük oğlum ve üçüncü kızım bu yolda giderek, biri matematik mühendisi oldu ve şimdi Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde finans matematiği üzerine yüksek lisans yapmaktadır.
Üçüncü kızım da Heidelberg de fizik öğrenimi görmektedir.
İkincisi (fach Abitur) yaptı. Yani (mühendisliğin her çeşidi, siyaset, ekonomi)
Benim büyük kızım Hilal, bu yoldan giderek Mimar oldu.
Üçüncüsü C kurs..
C kurs öğrencileri (Berufsschule) meslek okullarına giderler, bu meslek okullarında bütün meslekler vardır..
İnşaat ustalığı, elektrik teknisyenliği, makinist aklınıza ne gelirse bu okulda teori ve pratiğini yaparlar.
Almanya'da toplumun büyük çoğunluğu üçüncü söylediğim okullardan mezun olurlar.
İnşaat ustalığı diploması olmayanlara ustalık, emlakçılık diploması olmayanlara emlakçılık yaptırmazlar.
Kızım Ülkü de bu yoldan giderek, pazarlama uzmanı oldu.
Almanya’da üniversiteye gidenlerin ancak %30’u mezun olmaktadır..
“Türkiye’deki gibi üniversiteyi hele bir kazanayım nasıl olsa bitiririm değil, nasıl olsa imtihansız giriyorum, nasıl bitiririm düşüncesi hakimdir.”
Zaten Almanya’da üniversite imtihanı yoktur, birinci ve ikinci yoldan gidenlerin, bütün yılların ortalamasına göre imtihansız alırlar..
Herkes istediği okula değil, okul puan ve derslerine bakarak okula kabul eder.
Dünyanın en önemli üniversiteler sıralamasında ilk yüzde 22 üniversitesi bulunan Almanya’da üniversite sayısı Türkiye’nin yarısı kadardır.. Toplam 114 üniversite bulunmaktadır.
Türkiye’de 8 milyon üniversiteli ve 250 üniversitesi ile övünmek önemli değil, önemli olan işsizler ordusuna katılacak, yeni üniversite mezunları değildir...
Önemli olan iş gücüne katkısı olan ve ülkenin ekonomisine katkı sağlayan orta meslek sahiplerini çoğaltmaktır.
Almanya’nın başarısında kim ne derse desin, en büyük katkıyı orta meslek sahipleri yapmaktadır.
Almanya çok üniversite ile değil, çok üretimle gelişmiştir..
Her dalda meslek erbabı yetiştirerek gelişmiştir..
Her insandan faydalanmayı hedef almış ve her insanı üretime ortak ederek gelişmiştir.
Habib Yalçın