Fransa İçişleri Bakanlığı yaptığı faaliyetleri inceledikten sonra, teşkilatları kapatın yazısı göndermiş..
Hem internet sayfasını hem de teşkilatın faaliyet alanlarını delil göstermiş.
Şimdi Avrupa’daki teşkilatlar kendisi ile yüzleşmek zorundadır.
Bu yazıma çok kızanlar olacak ama fark etmez, kızanlar kızsın.
Avrupa’daki teşkilatların 1997’den önce ve 1997’den sonrasına bakmak gerekiyor.
Avrupa’daki teşkilatların tüzüğünde faaliyet alanları bellidir ve mümkün olduğu kadar tüzüğündeki maddelere uymak zorundadır.
Türk Federasyon ve dernekleri, özellikle işçi sendikaları ve bölücülerin baskısıyla zorluklarla karşılaşmaktadır.
Bizim amacımız da yıllardır teşkilatlarımıza hizmet veren kişiler gibi, Avrupa Türklüğünün ve Başbuğ’un emaneti teşkilatlarımıza ufacık bile olsa zarar gelmemesini ve teşkilatların yaşamasını sağlamaktır.
Eğer bir siyasi partinin resmî temsilcisi ise kanunda yeri vardır ve faaliyet yapabilir, bu temsilciliklerde zaten partilerin resmî sitesinde mevcuttur.
Türk Federasyon'un tüzüğünün 6. Maddesinde şunlar yazar:
“Türk ve Alman devletlerinin çıkarları çatışırsa, Türk Federasyon Türkiye’den yana tavrını koyar.”
İnanıyorum Avrupa’daki teşkilatların hepsinin tüzükleri birbirine benzemektedir.
Rahmetli Başbuğ Avrupa’ya her geldiğinde şu konuşmaları yapardı:
Siz Avrupa Türklerisiniz, buralara asimile olmadan uyum sağlayın..
Bulunduğuz ülkenin vatandaşlığına geçin...
Sendikalara üye olun..
Siyasi partilere üye olun..
Toplumun problemlerine ortak olun..
Komşularınızla iyi geçinin..
Buradan Türkiye’deki siyasal çekişmelere uymayın..
Çocuklarınızın eğitimine önem verin..
Ve!.
Buralarda kaybolmayın derdi.
1997’den sonra ne oldu?
MHP’deki iç çekişmeler teşkilata yansıdı,
Kim daha fazla Devlet Bahçeli taraftarı, kim fazla Tuğrul Türkeş veya Ramiz Ongun taraftarı kavgası başladı ve sonunda birçok arkadaşımız teşkilatlardan elini eteğini çekti.
Sonra neler oldu?
Eskiden olmayanlar oldu, sosyal hizmet derneği olan teşkilatlar, Türk kültür derneği olan teşkilatlar MHP’nin yan kuruluşu gibi çalışmaya başladı.
Türk Federasyon yöneticilerine sorulan Avrupa Birliği için ne düşünüyorsunuz sorularına;
Avrupa’da yaşayan yönetici şu cevabı vererek; 'MHP ve Devlet Bahçeli ne düşünüyorsa biz de aynı düşüncedeyiz' diyerek yanlış bir tavır ortaya koymuştur..
Halbuki Avrupa Birliği sınırları içerisinde yaşayan ve birçoğu Alman vatandaşı olan arkadaşların yanlış yorumları, Avrupalıların eline koz veriyordu...
Almanya’da bulunan Anayasayı Koruma Daire Başkanlığı (VERFASSUNG SCHUTZ) bütün bu olayları takip ettiğinden, her yıl yayınlanan sakıncalı teşkilatlar listesine Türk Federasyonu da maalesef (?) koymaktadır.
Tabii ki Türk Federasyon teşkilatları ile birlikte Ülkücü Hareketin Avrupa’daki temsilcileridir ve Başbuğ’un emanetidir, buna kimse itiraz edemez. Fakat bulundukları ülkenin kurallarına uymak zorundadır.
Mahkemelere verilen tüzüklerinde ne Ülkü Ocakları ne de MHP yazarken, aleni olarak Türkiye siyaseti ile iç içe çıkan yazı ve fotoğraflar Avrupalı makamlara koz vermektedir.
Teşkilatlarına Türkiye’nin Cumhurbaşkanının resmini asıyorsa, kendisine teşkilat açma ve onu koruma izni veren ülkenin Cumhurbaşkanının resmini ve o ülkenin bayrağını da sahiplenmek durumundadır.
AKP’nin 18 yıllık iktidarı Avrupa’da yaşayan ve dernekçilik yapan insanlara ve teşkilatlara zarar vermiştir.
Bir dahaki yazıda onları ve Avrupa’daki teşkilatları yazmaya devam edeceğim.
Habib Yalçın