Başlarken;
"Çünkü bu yol kutludur gider Tanrı Dağı'na"
Atsız Ata
Merhaba, bu aralar hem şahsi gündemim hem memleket gündemi çok yoğun olduğundan mütevellit yazı yazmaya çok vakit ayıramadım.
Yan binada yaşayan komşum Hüseyin Şengül'ün (Hüseyin Amca merhaba) kitabını inceleyip bir analiz yazısı yazmam da gerekiyor, kendisinin sert bir eleştiriye ihtiyacı var kanaatindeyim.
Ancak onu biraz daha ileri bir tarihe alıp Şehr-i İstanbul ile ilgili Sayın Ekrem İmamoğlu'na bir açık mektup yazmaya karar verdim. Vatandaş dertli, vatandaş şikayetçi; o zaman ben de onların dertlerini kendi fikirsel yaklaşımımla dile getirmek zaruriyeti hissediyorum.
Başlıyoruz
* * *
Değerli Okuyucu hayatımın önemli bir bölümünde Beylikdüzü Bizimkent Sitesi'nde yaşadım.
Halen temel ikametim Bizimkent Sitesi'ndedir.
Ailem, dostlarım , akrabalarım, arkadaşlarım hem sitemizde hem de Beylikdüzü'nde büyük bir aile gibiyiz.
Elbette herkes her konuda aynı fikri savunmuyor, elbette herkes aynı siyasi görüşten değil ya da aynı bakış açısını paylaşmıyor.
Zaten aileyi temel perspektiften ele aldığımız zaman genellikle böyle bir sonuç ortaya çıkıyor..
Ailenin yapı taşlarında herkesin bire bir aynı bakış açısında olması gibi bir zaruriyet yoktur.
Böyle olunması arzu edilir ancak bu yaklaşımın pratikte çoğu zaman karşılığını bulmadığı görülmüştür.
Peki, o zaman aileyi rasyonel zeminde incelemek gerekirse "Aile" mevcudiyetini nasıl sürdürebilir?
Bu suali kime yöneltsek muhtemelen bir söylevi olacaktır. Saygı ve sevgi ile başlayan tumturaklı cümleler kurabilirler.
Ancak gereğinden fazla haksızlık edildiğini düşündüğüm bir kavram var...
Anlayış...
İsterseniz bu kavramı biraz daha somutlaştıralım...
* * *
Geçtiğimiz gün dostlarla evimin arkasındaki parka akşam oturmasına çıkmaya karar verdik.
Ben 20 yıl önce de o parkta oturuyordum, 20 yıl geçti yine o parkta oturuyorum.
Sohbet etmeye çok uygun yeşillikler içerisinde bir alan sağ olsun görevli arkadaşlar, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz ellerinden geldikçe temiz tutmaya çalışıyorlar.
Yeterli mi?
Elbette değil...
İşin içinde bir de oraya oturan vatandaşlar faktörü var...
Parka oturmaya çıktığımızda telefonumu bankın üzerine bıraktım.
Hemen yakınımda değerli bir mini market (bakkal) var.
Akgül Market. (Bu Bir Viral Reklam Değildir)
Orayı da çok değerli dostlar işletiyorlar.
(Hasan ve Tuncay'a selamlar)
Bir gün yolunuz Beylikdüzü'ne düşerse gidin oraya selamımı söyleyin, benden bir içecek için, hesabıma yazdırın.
Param varsa öderim, param yoksa da olana kadar beklerler.
Sitemizin içerisinde biraz yürüyüş yapıp gidin Sera Market'in oraya oturun. Yine bir içecek içip yorgunluğunuzu atın.
Dede Emrah'ın hesabına yazdırmanızda yine bir sakınca yok.
Onlarla da güven ve samimiyete dayalı bir dostluğumuz var.
Biz böyle güven dolu bir anlayış, sevgi ve saygı çerçevesinde bir hayat sürmenin bilinciyle yaşamaya gayret ediyoruz.
Mamafih biz her ne kadar güven içerisinde bir yaşam sürmeye gayret etsek de takdir edersiniz ki hayat pek arzuladığımız şekilde devam etmiyor.
Neyse...
Telefonu bankın üzerine bıraktım dedim ya telefon banktan kaydı ve arkadaki sarmaşıklara düştü...
Üç kişi sarmaşıklar içerisinde telefonu zor bulduk.
Sarmaşıklar o kadar birbirlerine kenetlenmişler ki içerisinde envai çeşit çöp birikmiş.
Size küçük bir mesele gibi gelebilir. Ancak küçük meseleler büyük meseleleri doğurmaya haizdir.
O gece bu duruma biraz sinirlendiğimi söyleyebilirim.
Mesele aklıma yer etti...
Ertesi sabah dışarı çıktığımda yine sitede turlarken aklıma bu husus geldi, bu sarmaşığı kim temizleyecek?
Konuyu zihnen değerlendirdiğimde birinin bu iş için büyük bir adım atması gerektiğine karar verdim, iş başa düştü kabilinden aldım elime bir çelik cop giriştim mevsim temizliğine...
Sarmaşığa vura vura, çardağı sallaya sallaya sarmaşığı açtım. (Kamera kayıtlarında mevcuttur arzu eden gelip inceleyebilir ya da çevre esnafla konuşabilirler)
Tabii insanlar başta biraz ürktü ama Dede Emrah Birgül ile henüz tanışmadıysanız ilk görüşte ürkmeniz olasıdır...
İşlemi bitirdikten sonra parkta yanılmıyorsam dedesi olan beyefendi ile sallanan sevimli bir kız çocuğuna ''Bebeğin beşiği çamdan'' isimli nenni-türküyü seslendirdim.
Sanırım temizli gürültüsü nedeniyle çıkan o gürültünün bir nebze de olsa giderilmesini sağladım bu vesileyle.
Açıkçası sesim de pek güzeldir ne yalan söyleyeyim.
Beylikdüzü'nde sahne almışlığım da vardır gençlikte...
(Bu da bir viral reklam değildir ancak tekliflere açığım)
Bu temizlik işleminin ardından arkadaşlar gerekli işlemleri gerçekleştirip oraya temizlemişlerdir diye ümit ediyorum. (Mustafa Abi o işi bir halledelelim)
* * *
Gelelim bugüne yani 22.09.2020
Ben obezite rahatsızlığıyla mücadele ediyorum geçen sene en son 201 küsürleri gördüm tartıda.
Doktorlar bu kiloların ameliyatsız verilemeyeceğini söylemişler arkamdan...
Şu an için 40 kg'a yakınını kendim verdim... Bu saatten sonra işlemleri hızlandırmayı düşünüyorum
(Ehemmiyetle bu konunun üstünde duracağım)
Ameliyata henüz gerek duymuyorum fakat kilo verdikten sonra deri sarkmaları yaşanabiliyor, belki o konuda kendimi Türk hekimlerine emanet edebilirim.
Küçükçekmece, Cennet Mahallesi, Özel Doğan Sağlık Grubu'nun sahibi Doktor Doğan Birgül, amcamdır.
Bir sağlık probleminiz olduğunda gidin selamımı söyleyin, size özel bir indirim uygulayacaktır diye düşünüyorum. (Amca merhaba)
Ancak şunu da unutmayın orası bir sağlık kurumu Tanrı'nın evi eeğil.
Orada doğum yapıp evladınızın neşesini yaşayabileceğiniz gibi bir yakınınızı kaybedip bunun elemini de yaşayabilirsiniz.
Hayat böyle bir realite.
Sağlıkçılara şiddet haberleri beni ve dostlarımı çok rahatsız ediyor.
Yapmamanızı hususiyetle tavsiye ederim, çok değerli sağlıkçı yakınlarıma ise hastalara karşı biraz daha anlayışlı olmalarını rica ederim.
Eğer her acı yaşadığımızda, her kayıp ve üzüntümüzde yanlış işlere başvurursak hayatımız bir karanlıktan ibaret olur kanaatindeyim.
* * *
Bugün uzayan saç sakal meselemi halletmek için bir berber arayışıyla düştüm Bizimkent'in yollarına...Sabah suyumu bizim marketten (bakkaldan) aldığım gibi önce Refik'in Dükkana baktım. Refik ziyadesiyle ehlikeyf bir adam olduğu için dükkanı kapalıydı.
Yürüyüşümü aşağı doğru sürdürdüm.
Sitede bakım çalışmaları var sağ olsun görevli arkadaşlar beni yönlendirdi yıllardır uğramadığım Mehmet'in dükkanına gittim. Mehmet Suriye Türkmenlerinden. Aslen Türkiye Cumhuriyeti doğumlu. Yıllar yıllar önce tekrar ülkemize gelmiş, hoş gelmiş.
Çok çalışkan bir genç adam. Ben yıllar önce gittiğimde orada çalışıyordu. Şimdi dükkanı satın almış işleri büyütmüş. (İşin Rast Gitsin Kardeşim)
Orada sohbet ederken yine aynı dertler, aynı konular, vesaire.
Ben de dedim hazır konu bize bu kadar gelmiş oturayım yazayım...
Nedir bu Şehr-i İstanbul'un meselesi?
* * *
Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu;
İkimiz de Beylikdüzü'nde yıllarca yaşamış iki insanız.
Kuzeniniz Halil çok değer verdiğim dostum Akın Çetiner'in ablası Meliha Abla ile evli.
Düğünde siz de vardınız, bakın kısmet oldu bir yazıda yine bu isimler buluştu...
Ben iyi bir şeyler yapmaya, iyi bir şeyler üretmeye gayret eden bir insanım.
Ancak hayat bizi her hareketiyle aksi yöne doğru çekiyor.
Ülkemizde yaşanan hukuksuzluk, adaletsizlik, cinayetler, tecavüzler ve vahşet içimizde ortaya çıkmaya hazır bir Canavarla yaşamamıza neden oluyor. Bu Canavar iyilere değil, kötülere karşı bir Canavar elbette.
Ancak bu Milletin evlatları hayatta kalmak için Canavarlaşmak zorunda kalıyorlarsa bunu toplumdaki tüm önemli figürlerin bir düşünmesi gerekir.
(Değerli Dostum Bahadırhan Dinçaslan'a selam ederim bu canavar kelamını sıklıkla o kullanır)
Ben tüm hayatım boyunca yanlış olduğunu düşündüğüm her konuda kendimi olayların içinde buldum. Haksızlıklara tahammül etmeyi sevmiyorum.
Bugün Şehr-i İstanbul belaların, kazaların ve cinayetlerin cirit attığı bir yer haline geldiyse elbette nizam ve intizam içerisinde hareket etmemiz gerekmektedir kanaatindeyim.
Eskiden İstanbul çok mu nizam içindeydi? Elbette her dönem belirli problemler vardı ancak eskiden kural ve kaidelere büyük bir nebze daha fazla uyuluyordu.
Herkesin sınırları, alanları, çizgileri ve farklı anlayışlara saygıları biraz daha fazlaydı.
Büyüklerimiz buna racon da derler. Ben de büyüklerimizin izinden gitmekte bir beis görmüyorum.
Şehrimizin temizliğine çok daha fazla özen göstermeliyiz.
Her taşın altı, her ağacın kovuğu, her tuvaletin sifon haznesinin içi, parklardaki bankların araları, trafoların kenarları, halı saha ve tenis kortlarının kuytu köşeleri büyük bir titizlikle temiz hale getirilmeli.
Aksi takdirde ailesiyle yürüyüş yapmaya çıkmış bir aile, köpeğini gezdiren genç bir kadın, top oynayan çocuklar, boya yapan gençler, ülkemize gelen turistler, kısacası insanoğlu her an büyük bir tehlikeyle karşı karşıya gelebilir.
Ülkemiz son yıllarda kontrolsüz bir şekilde göç aldı. Bu artık kentimizin de doğrudan ilgilendiği bir gerçeklik, fakat artık bu konuda neler yapabiliriz hem milletle hem devletle nasıl doğru bir iletişim kurabiliriz , nasıl çözümler üretebiliriz yaklaşımıyla konuyu elmalıyız diye düşünüyorum.
23.09.2020'den devam.
Bu sabah yine yürüyüşe çıktığımda esnaf sohbetlerimde aynı sıkıntıların aynı konuların konuşulduğunu gördüm.
Yine Bizimkent'in içerisinde turlarken ayak sağlığı ile ilgili bir bakım yaptırmam gerektiği için Mehmet'i aradım o da beni, Pınar isminde bir hanımefendiye yönlendirdi.
Sitemize daha yeni taşınmış pırıl pırıl bir el, ayak sağlığı bakım merkezi var. Bir yazımda seni de anacağım demiştim bu yazıya kısmet oldu. (İşin rast gitsin Torunum)
Ayak sağlığımıza kavuştuktan sonra çeşitli işlemler yaptırmak için kardeşim Emre Veli Birgül ile yola koyuldum. Trafik İstanbul'un büyük bir sıkıntısı bu bir realite ancak bugünlerde insanlar birbirine daha öfkeli gözlerle bakıyor ve tahammülsüzlük had safhada. Sürekli bir kavga ve gürültü hali, insanlar öfkeli, öfkelerini boşaltacak yer arıyorlar.
Şehrimizde çok güzel spor alanları var ancak spor alanları olmasının yanında spor eğitmenlerine daha çok kadro ayrılırsa insanların doğru ve sağlıklı bir şekilde spor yapabilmeleri yararlı olacaktır düşüncesindeyim.
Sporun yanı sıra beslenme uzmanlarıyla millet sağlığı için sokak toplantıları düzenlenirse milletimizin sağlıklı yaşaması için önemli bir adım atılmış olacaktır.
Akşamüstü kardeşimin evini ziyaret ettim, sağ olsunlar eşi Meltem ile beni çok güzel ağırladılar.
Yemek yerken bir şey dikkatimi çekti evlerinin hemen yan tarafındaki boş arazi çöp dolu, sanırım bir şahıs arazisi olduğu için oranın temizliği Belediyemiz tarafından yapılmıyor.
Bunlar ne ilçemize ne de ülkemize yakışan görüntüler, bu tarz boş arazilerin çöplüğe dönüşmemesi için bir göz atmakta fayda var.
* * *
Milletimizin önemli bir bölümünün ruhsal yapısı içinde bulunduğumuz kaotik dönemden ötürü oldukça buhranlı ve hezeyanlı kanaatindeyim.
Psikologlar, psikiyatristler, PDR'ciler ve bu alanda yoğunlaşmış kişiler eşliğinde 'sokak seminerleri' düzenlenebilir.
Bunun yanı sıra çocuklar için her ilçede masal ve şarkı akşamları düzenlenebilir, bunlar küçük gözüken ancak faydalı adımlar olacaktır.
23.09.2020
Saat 22:55
Aslında anlatacak çok şey var fakat hem yarın bir yolculuğa çıkacağım hem de daha uzun tutarak okuyucularımızın gözlerini yormayalım.
İşin özü şudur ki Ekrem Ağabey;
Coğrafyamız acı, keder, kavga ve öfke ile yoğrulmuş bir coğrafya...
Özellikle ülkemizin yaşadığı olaylar hepimizin malumu. Eğer böyle giderse büyük bir kaos bizi bekliyor.
Ben dostlarım, ailem, sevenlerim, sevdiklerim her zaman, her koşul ve her mücadelede yanınızda olmak isteriz.
Ben ve benim gibi düşünenler bu ülkeyi tecavüzcülerin arkasında duranlara yem etmemeye and içmiş insanlarız.
Ancak adımlarımızı daha doğru atmaya özen gösterelim Ekrem Ağabey...
Siz bulunduğunuz makam gereği birçok kişi ile irtibat ve samimiyet kurmak durumunda kalıyorsunuz bunu çok iyi anlıyorum fakat bu bazen istenmeyen kırgınlıkların doğmasına vesile olabiliyor.
Bir gün sizinle sohbet edersek bu konuları daha ayrıntılı konuşabiliriz diye düşünüyorum.
Son olarak;
Siz Şehr-i İstanbul'un Belediye Başkanı ve dahi büyük Türk milletinin bir evladı olarak tüm çalışmaları titizlikle gözden geçirmeli ve tedbirleri muhakkak arttırmalısınız kanaatindeyim.
Gerekirse her taşın altına bakalım, her sokağı gezelim, herkesle görüşelim...
Ancak İstanbul'u ruhsuzlara teslim etmeyelim.
Ne dersiniz Ekrem Ağabey?
En içten saygılarımla...
Emrah Birgül
24.09.2020
12:02
İstanbul, Beylikdüzü, Bizimkent...
Not: Bu yazıyı yazmamda katkısı olan tüm insanlara ve sohbetlere gönülden teşekkürlerimle...
Kaynak: Hayat