Türkiye Cumhuriyeti tansiyonu yüksek bir seçim sürecini tamamladı. İttifaklar, itiraflar ve iftiralarla örülü ülke siyasetimizin içerisinde samimiyetle ülkesi adına bir şeyleri değiştirmeye çalışan bir avuç değerli siyaset insanı dışında rant ve talanın düzeni varlığını sürdürmeye devam ederken, siyasi roller ve ülke geleceği anksiyetesi milletimizin üzerine bir lanet bulut gibi çöktü.
Bir kesim ''ben demiştim'' diye neredeyse dağa taşa yazma telaşında, başka bir kesim ülkeden çıkış yollarını arıyor, bir kısım ise artık hakim irade belli oldu o cenaha nasıl yanaşabilirim kaygısında bu üç kesimin yanında bir de dördüncü kesim var ki bu ülkenin aydınlık geleceği o zihniyetin payidarlığıyla bahtiyar olma şerefine nail olacaktır düşüncesindeyim.
Dördüncü kesimin yapması gerekenlere girmeden önce yalın bir dille diğer üç kesimi kısaca değerlendirmek isterim
"Ben Demiştim!"
Bir şeylerin gelecek ihtimalini önceden kestirmek normal şartlar altında doğru bir entelektüel altyapıya, stratejik düşünme yeteneğine, dozunda empati duygusuna, konu hakkında ciddi ''okuma'' yapmaya ve bu minvalde birçok çalışmaya dayanır. Ancak seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçilemeyeceğini düşünmek çok büyük bir öngörü değildir. Bunu bile bile Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vermek ise eldeki tüm imkanların değerlendirilmesini sağlamak adına yapılan bir çalışmadır, evet ben demiştim diyebilirsiniz ama altın yapmanın formülünü bulmuş simyacı gibi sürekli bunu söylemeniz oldukça çiğ duruyor.
"Ben Bu Ülkeden Gitmenin Yollarını Arıyorum!"
İnsanların temel yaşam motivasyonlarıyla ve ülke genelindeki mutsuz, umutsuz havanın da etkisiyle memleketlerini terk etme düşüncelerini anlayabiliyorum ancak bu ülkenin ve aziz milletimizin geleceği kendi kendine inşaa edilmeyecek. Bugün refah seviyesine, yaşam koşullarına imrenilen ülkelerin, milletlerin tarihinde daima mücadele, ter ve kan dönemleri olmuştur.
Gitmek zorunda olsanız dahi emek ve gönül bağını koparmamak büyük ehemmiyet teşkil ediyor. Bir dönem Avrupa'nın Almanya başta olmak üzere birçok ülkesine çalışmaya gitmiş vatandaşlarımızın yaptıkları faaliyetler Türkiye Cumhuriyeti'ne doğrudan büyük katkılar sağlamıştır. Bu sebeple nerede olunursa olunsun milletimizin ve devletimizin geleceği hakkında çalışmalar yürütülmesi gerekli düşüncesindeyim.
"Bundan Sonra Ben de Reisçiyim"
Bu haykırışta bulunanlar ikiye ayrılıyor hayatlarında mevcut hükümetten başka bir yönetim kadrosu görmemiş umutsuz gençler, bir de acaba bize de bir rant kapısı gelir mi düşüncesinde olanlar. İki kesim de bariz bir şekilde kendi kaoslarını yaratıyorlar. Umutsuz gençler için gerekenleri zaten yazının ilerleyen bölümlerinde açıklayacağım, rantçı tayfaya ise bir gazetede yayınlanabilecek şeyler söylemeyeceğim için o konuya girmiyorum.
Başlıkta yer alan ve aslında bu yazının temel meselesi olan yani memleketin geleceği için neler yapabiliriz, mücadele zeminini hangi düzlemde sürdürmeliyiz kaygısında olan bizler neler yapmalıyız?
Elbette ben bir Türk Milliyetçisi olarak konuyu kendi ideolojik fikri zeminimde ele alacağım, bununla beraber yazımın doğru amaca hizmet etmesi için fazla teorik bilgiye girmeden maddeler halinde önermelerle zihinlerde yer alan soru işaretlerine katkıda bulunmaya çalışacağım.
Türk Milliyetçileri Şimdi Ne Yapmalı?
Ülkemizde partili siyasetin ne kadar kirlilik içerisinde olabileceğini biliyoruz, partili siyaset zorunluluğunuz elbette yok ancak bu demek değil ki parti siyaseti tamamen terkedilmelidir. Partilerde göreviniz varsa ve görev almayı düşünüyorsanız kendi psikolojinizi ve serencamınızı bozmayacak şekilde mücadeleyi sürdürmelisiniz. Unutmamanız gereken, siyasi partiler daha uzunca bir dönem hayallerinizdeki kıvama oturmayabilir bu demek değil ki o alanları boş bırakmalısınız, aksine hayal kırıklığına uğramayacağınız ve her şeye hazırlıklı bir şekilde siyasi arenadaki çalışmalarınızı sürdürmeniz makul, ilkeli isimlerimizin aktif politikada duruşlarını göstermeleri gelecek dönemde milletimizin ve fikriyatımızın hayrınadır.
Sivil toplumda Türk milliyetçileri kendilerini aktif bir şekilde ifade etmek zorundadır. Bu konuda samimi bulduğunuz çalışmalara katılım sağlamalı, destek olmalı, eksik bulduğunuz konular varsa o konular üzerinde çalışmalar başlatmaktan çekinmemelisiniz. Siz bir işaret fişeği yaktığınız zaman sizinle beraber hareket etmek isteyen insanları göreceksiniz.
Birden bire büyük kitlelere ulaşmayı beklemeyin. Emek harcamaktan çekinmeyin; toplumumuzda yer alan bizden farklı fikriyatların hangi alanlarda nasıl çalışmalar yaptıklarını gözlemleyerek bu konudaki eksiklikleri keşfedebilirsiniz. Makulün birleştirici gücünü kullanın. Türk milliyetçiliğinin gerektirdiği tavizsiz duruşunuzu bozmadan lakin asla üstenci olmamaya gayret ederek insanları anlamaya çalışın. Bu konuda ''makul'' konusunu şöyle örneklendirmek isterim;
Kadın haklarının Türk milliyetçisi çizgide ele alınması için Türk milliyetçisi kadınlarımızın başarılı oluşumlar kurması gerekmekte ancak bunu yaparken zihnini yitirmiş radikal batı feminizmini örnek alma lüksünüz ancak huzurlu elegant habitatlarınızda mümkün. Bu ülkede her mücadele kadın-erkek omuz omuza verilmiştir, kaldı ki geldiğimiz noktada en çok omuz omuza vermemiz gereken günlerin içinden geçiyoruz. Bu yüzden mücadele makul bir zeminde topyekun gerçekleştirilmeli.
Yukarıdaki verdiğim örneği toplumda verilecek her mücadele için düşünebilirsiniz:
Türk milliyetçilerinin nüfuz etmediği ''tek bir alan'' bile kalmamak zorunda!
Türklerin en başarılı olduğu alanların başında ''teşkilatlanma'' kültürünün geldiğini unutmayın.
Psikolojik ve fiziksel sağlığınız için elinizdeki imkanları en verimli şekilde kullanarak kendinizi geliştirin. Bir Türk milliyetçisi entelektüel olduğu kadar demir bir yumruğa da sahip olmalıdır.
Mücadele sporlarıyla ilgilenin mental dengenizi korumak için gerekiyorsa terapi almaktan çekinmeyin. Ancak gerizekalılar ve kaypaklar ülkenin bu halindeyken yüzde yüz mutlu olabilirler.
Düşünen insanların bu koşullarda çeşitli sıkıntılar yaşaması çok doğaldır, kendinizi yalnız hissetmeyin.
Kendi güvenlik tedbirlerinizi alın. Devletin sizlere sunmuş olduğu bireysel silahlanma ölçütünde ve muhakkak eğitimini de alarak bireysel savunma tedbirlerinizi alın. Ülkede Ortadoğu'dan gelme milyonlarca ne idüğü belirsiz insan varken, Taliban ülkesindeki ne kadar zararlı yapı varsa ülkeye yığmışken, işinizi şansa bırakmayın. Henüz ışınlanma teknolojisi olmadığı için gerçekleşebilecek bir olay anında kendinizi savunmak zorunda kalacaksınız, yasaların size verdiği hakları ''incelikle'' kullanın.
Sosyal medyada örgütlenin, sosyal medyada kendi fikirdaşlarınızla hareket edin, sosyal medyayı inceleyin ama hayatınızın merkezine almayın, hayatın merkezinin sokakta olduğunu unutmayın, sokakta olun, insanların arasına karışın, fikirlerinizi paylaşın, fikirlerini alın.
Burada önemli bir hususun altını çizmek isterim, uzun süredir kontrolsüz sığınmacı akışını engellemek için çalışma yürütüyoruz ancak mevcut hükümet politikaları gereği bu konuda bir gelişme kaydedemedik.
Peki nasıl stratejiler geliştirebilirz?
Onlar yokmuş gibi davranarak, ya da kendi güvenli alanlarınızda kalarak bu konunun çözümüne doğrudan bir katkıda bulunamazsınız. Gelecekte gerçekleşebilecek gelişmelere karşı onları inceleyin, herhangi bir yasadışı ya da Türk milletinin zararına olabilecek faaliyetleri olup, olmadığını gözlemleyin.
Dükkanınıza geliyorlar, iş yerinizdeler, spor salonunuzdalar ve şu anki imkan dahilinde bir şey yapamıyorsunuz biliyorum o zaman bunu avantaja çevirin. Sizler, Türk milliyetçileri bu ülkenin geleceğisiniz. Madem onlar size geliyor ve hükümet bu konuda zaafiyet içerisinde, siz zaafiyet gösteren olmayın, sohbet edin iletişim kurun ne yaptıklarını öğrenin.
Unutmayın hükümetler gelip geçidir. Baki olan binlerce yıllık kadim Türk milletinin aydınlık yarınlarına olan yılmaz inancımızdır!
Kendi aranızda ticari faaliyetleri geliştirin, Türk milliyetçilerinin geleceğinde en önemli konulardan biri iktisadi kalkınmamızdır. İlk tercihiniz her zaman Türk milliyetçisi esnaf, Türk milliyetçisi medya, Türk milliyetçisi müteşebbis olsun. Kimsenin bize ekonomik olarak bir vaadi olamaz kendi toprağımızda da kimseden bir şey beklemeyiz. Biz Türk'üz hakkımızı olanı almakla marufuz.
Aile kurun. Türk milliyetçileri Türk toplumunun kültürel ve sosyal yaşamını sağlıklı bir zemine çekmek zorundadır. Kimsenin kuralları koymasına müsaade etmeyeceğiz burası bizim toprağımız. Maddi ve manevi olarak durumunuzun elverdiğince fazla evlatlarınızın olmasını temenni ederim.
Türk milletinin geleceğini bu milletin çalışkan Türk evlatlarının kuracağını asla unutmayın...
* * *
Listeyi uzatmak mümkün, bu konu hakkında yeni yazılar da hazırlayacağım için şimdilik burada sonlandırıyorum.
Türk milliyetçilerinin kuracağı onurlu ve şerefli gelecek için kan, ter, gözyaşı ve ömürlerini feda eden aziz milletimin her bir kahramanına saygıyla...