Biz Türkçüler adalet mekanizmasının tözünü Bekenbey ile öğrendik, ne kutlu varlıklardır bu fikriyatın izinde yürüyenler...
* * *
Cinayetler, tecavüzler, katliamlar, işkenceler ve aklınıza gelebilecek tüm ''karanlık'' olaylar sürekli gerçekleşiyor.
Dünya kurulduğundan beri bu mesele böyle.
Peki, suç kavramının tözüne gerçekçi bir gözle yaklaşmazsak bu suçların etkinliğini nasıl azaltabiliriz ki?
İşte bu yazıda büyük kitlelerin nefret ettiği ancak azımsanamayacak bir kitlenin de hayranı olduğu bir suç tarikatı liderinin hayatını işleyeceğim: Charles Miller Manson.
* * *
Charles Manson, Amerika Birleşik Devletleri'nde Ohio Eyaleti'nin Cincinati kentinde 12 Kasım 1934 tarihinde dünyaya gelmiştir.
Bu tarz suçlu karakterlerin ağırlıklı olarak çocukluk travmaları geçirdikleri bilim dünyasında sıkça karşımıza çıkan bir gerçek. Manson ise daha doğar doğmaz bu süreci yaşamaya başlamış. 16 yaşında bir hayat kadının oğlu olarak dünyaya gelmiş olması ve kendisinin aktardığı ifadeye göre çocukluk yıllarında annesinin kendisini bir sürahi bira karşılığında takas etmek istediğini söylemesi gibi faktörler zaten ileride oluşturacağı suç karakterinin alt yapısının hazırlanmasına vesile olmuş.
Yalnız bırakılmış, sağlıklı bir iletişim kurulmamış ve ailesi tarafından yok sayılmış bir karakterin suça bulaşmama imkanı çok zordur kanaatindeyim.
Onunla doğru iletişim kurmayan annesinin cezaevine girmesi süreciyle hayatta kalabilmek için hırsızlık yapmaya başlayan Manson, bir süre sonra tutuklanarak cezaevine konulmuş.
Elbette hapishane hayatı da kolay geçmemiş. Hapishanede başka bir mahkum tarafından bıçaklanma tehdidiyle tecavüze uğramasının ardından şartlı tahliye ile serbest bırakılmış.
Bu karakterin gelişimdeki ikinci aşamayı simgeler. Zaten psikosomatik bozuklukları olan bir karakter, hapishanede yaşadıklarının ardından bireysel bütünlüğüne travmaların bir yenisini daha eklemiş bulunmaktadır.
Şunu unutmamalıyız, ıslah etmesi için kurulan cezaevleri suç potansiyeli yüksek kişiler için bir nevi yüksek öğrenim kurumu görevi görmektedir. Çünkü içerde kendisi gibi suç potansiyeli yüksek kişileri gören suçlu burada kendisini eğitmekte aynı zamanda kendine yeni bağlantılar kazanabilmektedir.
Manson bu gerçekliği lehine kullanarak tüm suçlu, suç potansiyeli olan kişileri bir araya getirmiş bunun yanı sıra karakter olarak bir yapıya ait olmak isteyen muhtemelen yine çocukluk travmalı zayıf karakterli kişileri de etrafına toplayarak onlara bir ''aile'' yaratmıştır.
Üstelik bu yarattığı yapı sadece eğitimsiz bedbaht kimselerden de oluşmuyordu. Üniversite öğrencileri de onun kurduğu bu şeytani tarikata katılmıştı.
Burada ''Güç'' kavramı meseleye giriyor, insanlar katıldıkları gücün kontrolüne girmeye müsait varlıklardır. Eğer bu güç iyiyse çevresini iyiye sürükleyebilir ancak kötüyse işte o zaman dünya kirlenmeye başlar.
Kadın satıcılığı, uyuşturucu ticareti, sahtecilik gibi suçlar başta olmak üzere tekrar cezaevine giren Manson buradan kendine yeni yetenekler edinmiş olarak, üstelik gitar çalmayı da öğrenmiş bir halde, 1967 yılında tekrar kalabalıklara karışır.
O dönemin dünyada en popüler yaşam akımlarından biri olan Hippi kültüründeki gençleri etkileyerek çekim alanına çekerken bir yandan da San Fransisco'nun çeşitli yerlerinde sokak müzisyenliği yaparak hem ailesini genişletir hem de ilgiyi üzerine toplar.
Sanat toplumları oluşturan temel kollardan biridir. Sanatla toplumu aydınlığa kavuşturmada mesafe katedebilirsiniz.
Oysa bu örnekte sanatın karanlığa katkısını görmekteyiz.
Devam eden süreçte geçmişinden beri içinde olduğu uyuşturucu madde kullanımın had safhaya ulaşması ile yeni bir dönem açılır. Lsd başta olmak üzere birçok uyuşturucu maddenin etkisinde uzun zamanlar geçiren Charles Manson, ailesiyle birlikte bir otobüsle okullar arasında müzik yapmaya da başlamıştır.
Katıldıkları bir konserde aldığı maddenin etkisiyle kendini çarmıha gerilmiş İsa olarak gördüğünü söyleyen Manson artık işin içine kutsalları da katarak karanlıklar yolundaki macerasına yeni bir boyut kazandırmıştır.
Sene 1968'i gösterirken artık kendisinin Mesih ile Şeytanın bir bedende buluşmuş hali olduğu safsatasını iddia etmektedir.
Bu saatten sonra devreye bir doktrin girmesi gerekir. Dünya doktrinlerle şekillendirilir, bu doğru ancak sahte doktrinler bize sadece zarar vadederler.
Bu tarz karanlıkların etrafına doluşan güç bağımlısı kişiler ise bu doktrinler için ne gerekiyorsa her şeyi yapmak için hazırdırlar.
Charles Manson'ın savı, düşüncesi ya da doktrini ise ''Helter Skalter'' projesidir.
Helter Skalter aslında meşhur müzik topluluğu The Beatles'ın bir şarkısının adıdır.
Karanlığını yaymak için yine sanattan yardım alan Manson ülkede büyük bir savaş yaşanacağı ve bu savaşın sonunda siyahların beyazları yok edeceği paranoyasıyla insanları etkiler ve kendine bağlı olan güçleri katliam için harekete geçirir.
Yönetmen Roman Polanski'nin evine giren Manson ailesi mensupları, Amerika Birleşik Devletleri'nin gözde sosyetesinin uğrak yeri olan Beverly Hills'teki bu görkemli evde büyük bir katliam yaparlar.
Katliamda Polanski evde yoktur. Doğuma az bir süresi kalmış olan sekiz buçuk aylık hamile eşi Sharon Tate, arkadaşları Jay Sebring, Abigail Folger, Voytek Frykowski ve o sırada orada bulunan muhtemelen bir şey satmak için görevli olan 18 yaşındaki genci de öldürürler. Bu iğrençlik yetmezmiş gibi Sharon Tate'in karnını deşerek ölü bebeği de dışarı çıkartırlar.
Bu katliamın ardından bu sapkın yapının müridleri kurbanların kanlarıyla duvara DOMUZ gibi sözcükler yazmışlardır.
Eşi ve çocukları katledilen Roman Polanski'nin psikolojisi bozulmuş ve Tanrı inancını yitirdiği açıklamasında bulunmuştur.
Sözde Mesih bir insanın en yakınlarını, üstüne bir de inandığı Tanrı'yı elinden almıştır...
Sonraki yıllarda Polanski 13 yaşında bir kıza tecavüz iğrençliği konusuyla gündeme gelmiştir ki, bu sebepten Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nden ihraç edilmiştir.
Size bu satırları yazdığım sırada öğrendiğim bilgilere göre Akademi'den ihraç edilmesine açtığı karşı davayı 26 Ağustos itibarı ile kaybetmiştir.
Bu katliam ile ilgili enteresan bir söylence ise katliamı yapanların Polanski'nin yönettiği Rosemary's Baby adlı korku filminden etkilendikleridir.
* * *
Cinayetler çözülemeyecek gibi dururken katillerden Susan Atkins araba hırsızlığından dolayı hapse girmesinin ardından içeridekilere üstünlük sağlamak adına ve muhtemelen bozulan psikolojisinin de etkisiyle cinayeti kendisinin işlediğini itiraf etmiş, ardından yapılan araştırmalarla Manson Suç Tarikatı çökertilmiştir.
Yapılan dosya incelemeleri sonucunda Charles Manson'ın tam emin olunmamakla birlikte 35 kişinin ölümüne neden olduğu açıklanmıştır.
Bu olayların ardından büyük kitleler dehşete kapıldığı gibi hiç azımsanmayacak sayıda kalabalıklar da bu psikopat katile hayran olmuşlardır.
Meşhur Müzisyen Brian Hugh Werner kendisine sahne ismi yaratırken iki isimden ilham almıştır.
Marilyn Monroe'nun Marilyn'i ve Charles Manson'ın soyadını alan ünlü yıldız, Marilyn Manson olarak dünya çapında birçok müzik dizi ve film projesinde yer almıştır.
Charles Manson için birçok destekleyici eser üretilmiştir.
Tüm bunların yanı sıra işin en özel yanı Charles Manson hiçbir cinayet için kendi ellerini kirletmemiştir.
Her zaman insanları yönlendirmiş ve hiçkimseyi öldürmeyen bir seri katil kimliği oluşturmuştur.
19 Kasım 2017 tarihinde 83 yaşında ölen Charles, arkasında birçok soru işareti bırakmıştır.
Charles Manson'un dünyayı etkisi altına alan Hippilik akımının sona ermesi için CIA tarafından işkence ve uyuşturucuya maruz bırakılarak zihni dengesinin bozulduğu, bu sebeple bu yola girdiği konusunda söylenceleri internetten bulabilirsiniz.
İlginçtir Hippi bir katil portresinin ortaya çıkması, dönemin Hippilik akımının güç kaybetmesinde etkili olmuştur diyebilirim.
Şimdi gelelim meselenin özüne... Suçlular muhtemelen bir zamanın mağdurları...
Peki mağdur suçlu, suçlu mağdur ise nasıl bir yaklaşım geliştirmeli sizce?
En içten sevgi ve saygılarımla.
Emrah Birgül
Kaynaklar:
Nesrin Bayraktar; Charles Manson Kimdir? Ünlü Seri Katilin Hayatı ve Hakkındaki Bilgiler
Çeşitli internet araştırmaları