Merhaba, uzun zamandır siz değerli TamgaTürk okuyucuları için her ne kadar istesem de doğru zamanı ayırıp bir yazı kaleme alamamıştım.
Son dönemlerde gördüğüm zaruriyet sebebiyle ve çeşitli zorunlu kişisel nedenlerden ötürü, bir süre web mecrası ile pek ilgilenemeyeceğimden ötürü bu yazıyı yayınlamak istedim.
Aslında bu yazıda okuyacaklarınız yeni şeyler değil onu şimdiden belirteyim. TamgaTürk okurlarının en baştan beri bildiği gerçekler ancak kısa bir yazıyla derli, toplu olarak meramımı anlatmak istedim.
Mevcut iktidara ve sisteme muhalif milliyetçilerin toplantılarının sonucu kuruldu TamgaTürk, benim de TamgaTürk yazarları arasında dahil olmam bir süre sonrasına rastlar. Kurucu, imtiyaz sahibimiz Bahadırhan Dinçaslan'la dostluğumuz daha eskiye dayanır, sivri dilli, inandığı doğrultuda giden bir yazar, bir iletişimcidir. Ekonomik, siyasal ve toplumsal temsiliyette kaplayabileceği alanın çeyreğine bu sebeple ulaşmamış, ulaşamayacağını bilerek tavrını korumuştur.
Aslında Bahadırhan'ın bu tavrı TamgaTürk yazarlarının genel yaklaşım ve tavırlarının onun karakterinde bütünleşmiş halidir. Bildiğiniz gibi TamgaTürk şiar olarak Milliyetçi duruş sergileyen bir yapı. Türkiye'de milli duruş sergilemek yerine, sergiliyormuş gibi yapan bir tavır takınırsanız, istediğiniz birçok şeyi elde edebilecek alanlara sahip olma şansınız çok olası. Ancak -mış gibi yapmak, taviz vermek zorundasınız aksi takdirde hakkınızla ulaşmak istediğiniz kapılar dahi size kapanacaktır.
TamgaTürk kurulduğundan bu yana ve hatta daha öncesinde de çevresinde bulunan destekçileri, yazarları milliyetçiliklerini sürdürdükleri toplumun birçok kesiminden hakaret, sınırı olmayan eleştiri almış, hatta daha ileri boyutlarda ve ciddi sorunlar yaşayan bir çevreyi barındırmıştır.
Kimsenin çıkarlarına denk düşmek gibi bir denklem içerisinde olmayıp, kendi inandığı doğrultuda hareket eden insanlar bizim ülkemizde daima bu duruma düşmüşlerdir. Belki birçok kurumdan, medyadan insanın bu duruma düştüğünü örnek gösterebiliriz, ancak TamgaTürk'ün farkı yazarlarından ve destekleyici okurlarından başka kimsesinin olmamasıdır. Elbette bu az bir şey değil ve ben hepsiyle şahsım adına gurur duyuyorum.
Ancak bugün adını bilmediğiniz ölçüde küçük gözüken derneklerin dahi arkalarında beklemediğiniz boyutta holdingler, onları destekleyen yapılanmalar çıktığını görebiliyoruz. Oysa böyle bir şey TamgaTürk için geçerli değil, üstelik böyle bir hava varmış, karanlık güçler tarafından destekleniyormuş gibi bir algı yaratılmaya çalışıldığını sürekli görebiliyoruz. Bu da normal sürekli çeşitli odaklarla ilişki halinde olan ya da olmak isteyen yapılar, herkesi kendi düzlemlerinde bir çaba içerisinde görür, bazen de olmadıklarını bile bile böyle bir hava yaratmak için ellerinden geleni yaparlar.
Kişisel sebeplerle bir süre çok fazla sosyal medyada yer almayacağımı yukarda belirtmiştim sadece 2 gün Twitter’a girmeyince bile yine TamgaTürk çevresi ekseninde bir tartışma gördüm, TamgaTürk'ün eski editörlerinden sevgili Muhammed Akif hedef tahtasındaydı bu sefer, haksız ithamlar, seviyesiz cümleler, hedef göstermeler... Muhammed Akif güçlü bir insandır, haklı mücadelesini çekinmeden verebilecek bir adamdır, kaldı ki her TamgaTürk yazarı çeşitli sebeplerle haksız suçlamalara maruz kalma namzetidir.
Tüm bunlarla beraber özeleştiri yapmak gerekirse yapısal olarak bizlerin de çok sert tepkiler verdiği durumlar olmuştur, olmaktadır. Bu doğru bir tavır olmayabilir ama size çok basit bir örnekle nedenini açıklayacağım, bir dönem Osman Pamukoğlu siyasi arenada boy gösterdiği günlerde çok fazla TV ekranlarına çıkabiliyordu. Ancak çıktığı programlarda hep şu manzarayı görüyordum. Akademisyenler, STK gönüllüleri, siyasiler tarafından sinirlendirilen özünde iyi şeyler anlatmak isteyen ama gayet kibar bir üslupla onun söylediğinden çok daha sert cevaplar aldığı için kendini savunmak adına öfkesine yenik düşen bir parti lideri. Bu devam ettikçe Osman Pamukoğlu'nun siyasi arenada geri plana çekilmek zorunda kalacağını görüyordum. Çünkü bir kişinin yüksek perdeden ettiği sert sözlerin yansıması maalesef çok daha çabuk bir geri dönüş alır. Oysa karşı taraf sakin bir üslupla ama çok sert sözleri kelimelerin u dönüşlü sığınaklarında gezdirerek kurduklarında o geri dönüşü almaz aksine ne kadar beyefendi-hanımefendi konuşuyor üslubunu görür. (Bunun aksini siyasi arenada görmek mümkün tabi eğer vekil aşamasına kadar çıkabildiyseniz orada da masaya yumruğu vurmanız beklenir, aslında işin doğrusu vekilin ağır tartışmalardan uzak durması, gazeteci ve yazarların daha sert bir üslubu yazabilmesiyse de ülkemiz dinamikleri birçok alanda olduğu gibi bu alanda da tersine işlemektedir.)
Ben şahsım adına mantıklı düşünerek ve değerli dostlarımın da dostane yaklaşımlarıyla sert üslubumu hep yontmaya çalıştım, ancak öyle saçmalıklarla karşılaştım ki döndük dolaştık en başa geri geldik. Ancak zaruri internet kullanım süresini azaltma dönemim sona erip tekrar aktif bir şekilde çalışmalarıma döndükten sonra bu konuya artık daha çok dikkat edeceğimi bu yazı vesilesiyle belirtmek isterim. Üstelik umuyorum çalışmaları daha kapsamlı bir alanda sürdüreceğim.
Velhasıl kelam yazıyı fazla uzatmadan meramımı anlatarak bitirmek isterim. TamgaTürk sadece bir internet gazetesi, internet medyası değildir. TamgaTürk güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti'nin ve güçlü bir Türk Dünyası'nın sağlıklı bir dünya üzerinde yaşaması için mücadele edenlerin yapısıdır.
Ben bu yapının editörüyle, yazarıyla, okuyucusu ve destekçileriyle her ferdine elimden geldiğince dostluğumla yaklaşırım, bu insanlar iyi insanlar...
Beni, bizi, TamgaTürk'ü sevmeyebilirsiniz. Ancak bu memleket ile ilgili olumlu düşünceleriniz varsa, en azından gösterilen çabaya saygı duymanızı dilerim.
En yakın zamanda görüşmek dileğiyle...