Türkiye’de ısıtılıp ısıtılıp tekrar sofraya getirilen en önemli gündemlerden biri ana dilde eğitim meselesidir. Tabi ki bunu talep edenler Avrupa’dan ana dil kavramından kuvvetle muhtemel bihaber şekilde hak talep ediyorlardır. Çünkü Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye nazaran çok daha ırkçı bir yapıda olduğu ortadadır. Hatta şöyle ki özellikle Fransa gibi bir örnek önünüzdeyse Türkiye’de ırkçılığın ‘’ı’’sından dahi söz edemezsiniz. Mesela İspanya örneğinden hareket edelim…
İspanya’da özerk devlet statüsünde bulunan Katalonya’da resmi dil önce Katalanca ardından da İspanyolcadır. Katalonya’daki tabelalarda dahi önce Katalanca yazmakta ardından İspanyolcası verilmektedir. Fakat Katalanların bu özerk devlet statüleri ve dil konusundaki inatları Katalanlar için ciddi bir sorun teşkil etmiştir. Üstelik Katalancanın bağımsız bir dil olmayıp esasında Fransızca, Portekizce ve İtalyancadan müşterek bir dil olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Eveti Katalonya’da hayatta kalmak istiyorsanız bu dil sizin için hayatidir fakat ya iyi bir eğitim alarak Madrid’de ya da diğer Avrupa ülkelerinde çalışmak istiyorsanız? İşte o zaman durum farklılaşıyor.
Çünkü Katalonya’da Katalanca eğitim alan pek çok Katalan’ın en büyük şikayeti öğrendikleri dillerinin dünyada herhangi bir karşılığı olmamasıdır. Hatta İspanya’nın en büyük şirketlerinin dil kriterleri içerisinde dahi yer almamaktadır. Eğer Madrid’de üst düzey bir görev almak ya da Avrupa’da iyi bir yerde çalışmak arzusundaysanız vazgeçmeniz gereken yegane unsur da ana diliniz olan Katalancadır. Hâlbuki Katalan çocukları bu dili öğrenmek için çaba sarf etmiş ve bu dili konuşabilmek için ciddi bir mücadele vermişlerdir. Bu mücadele neticesinde özerk Katalonya’da kendi dillerini öğrenmişler lakin ikinci sınıf vatandaş olmuşlardır. İspanya’nın en zengin aileleri çocuklarına İspanyolcanın yanında İngilizce ve Fransızca gibi diller öğretiyor çocuklarının dünya vatandaşı olabilmesi için uğraşıyorlarken üstelik Katalonya’daki zengin aileler de çocuklarına daha kolay iş bulabilmeleri ve Avrupa vatandaşı olabilmeleri için İspanyolcanın yanında Fransızca ve Almanca dil eğitimi verdirmektedir.
Peki, burada sorun nerededir? Sorun yoksul ailelerdedir. İşte adaletsizlik burada kopuyor. Katalonya’nın yoksul aile çocukları okul sıralarında yalnızca Katalanca eğitim görüyor ve bu sebeple ne Avrupa’da ne de Madrid’de hiçbir şekilde çalışamıyorlar. Yoksulluğun neticesi olarak Katalonya’dan dışarı çıkamıyorlar ve adeta ‘’ikinci sınıf’’ vatandaş muamelesi görüyorlar. Halbuki Katalonya’da resmi dil İspanyolca olsaydı bu çocuklar çok daha iyi ve eşit şartlarda eğitim alabilecek ve İspanya’da diledikleri kadar yükselebileceklerdi.
Şimdi bu açıdan Türkiye’ye yaklaşmak istiyorum.
Kürtçe halihazırda resmi bir alfabesi dahi olmayan üstelik Vanlı ile Adıyamanlının, Hakkarili ile Batmanlının konuştuklarında anlaşamadıkları bir dildir. Bu bir ağız farklılığı değildir. Ağız farklılığını ayırt edebilmenin en kolay yolu müşterek bir alfabenin olmasıdır. Alfabenin olmadığı yerde ağız farklılıkları anlaşılamaz. Birden çok alfabenin varlığını kabul ettiğiniz takdirde bu daha da büyük bir soruna yol açmaktadır. Çünkü Kürtlerin kabul ettiği Bedirhan ya da Sorani alfabeleri farklı özelliklere sahip ve farklı coğrafyalarda konuşulmaktadır.
Peki, bütün bunlara rağmen Kürtçe ana dilde eğitim olsa nasıl olur?
Kürtçe ana dilde eğitim alan bir öğrenci üniversite sınavına hangi alfabeye göre belirlenen Kürtçe soru bankası ile hazırlanacak? Diyelim hazırlandı. Bu öğrenci aldığı Kürtçe ana dilde eğitim neticesinde Türkiye’deki üst düzey kurum ve kuruluşlarda çalışabilecek mi?
Türkiye’de pek çok aile, çocuklarına küçük yaşta İngilizce eğitimi aldırmak için canla başla çalışıyor hatta adeta Türkçeden vazgeçecek düzeye geliyorlar. Daha geçenlerde YÖK dahi yabancı dilde yazılan tezleri kabul edeceğini duyurmadı mı? Mevcut şartlarda Kürtçe ana dilde eğitim alan bir öğrenci sizce Türkiye’nin özellikle de dünyanın ne kadar gerisinde kalır? HDP’li vekillerin çocukları Avrupa’da eğitim alırken yoksul Kürt vatandaşlarımızın çocukları aldıkları Kürtçe ana dilde eğitim sebebiyle adeta ‘’ikinci sınıf’’ vatandaş konumunda olmazlar mı? Üstelik bu duruma kendi istek ve arzuları neticesinde gelmiş sayılmazlar mı? Evinde elbette konuş, ailenden ana dilini öğren ve unutma. Bu, bambaşka bir şeydir fakat Kürtçe eğitim alarak kendini geri plana attırmak bambaşka bir şeydir. Üstelik sosyal medyanın etkisiyle şu anda Türkiye’de Doğu’dan Batı’ya tüm gençler neredeyse düzgün bir diksiyonla konuşmaktadır. Çünkü YouTube ya da Twitch gibi pek çok uygulamadan binlerce kişiyi takip etmekte ve onların dilini kuşanmaktadırlar. Durum böyleyken Kürtçe ana dilde eğitimi HDP’nin vekilleri varlıklı kesime mensup oldukları için istemekte haklılar ama ya yoksul kesim? Çocuklarının dezavantajlı şekilde zaman kaybetmesi mantıklı mıdır?
Evet Sevgili Dostlar, ana dilde eğitim HDP tarafından Kürt vatandaşlarını ‘’ikinci sınıf’’ vatandaş yapma operasyonudur. Kendi çocuklarını mal, mülk ve şatafat içerisinde büyüten bu zihniyet Kürt çocuklarını Kürtçe ile eğiterek adeta geri planda tutmayı istemektedir. Çünkü bu şekilde Kürt çocuklarını daha rahat konsolide edebilecekler ve daha kolay kandırabileceklerdir. Ana dilde eğitim meselesine tersten baktığımızda burada Kürtlerin daha uyanık olması gerekmektedir.
Bir bakıma HDP’nin ana dilde egitim talebi, hitap ettikleri kitlenin mağduriyetleri üzerinden yaptıkları suistimal siyasetini devam ettirebilmenin bir diger ayağıdır.