Neredeyse üç ay olmuş Tamga'ya yazmayalı. Okuyorum gerçi arkadaşların yazdıklarını ama yazamadım vakitsizlikten. Vakitsizliğim son birkaç aydır yurt içi ve yurt dışı ticari aktivitelerimizin yoğunluğundan kaynaklanıyor çoğunlukla, bir de son hâlini vermeye çalıştığım iki farklı kitap çalışmam var, bu da bayağı vakit alıyor. Her neyse işte bahaneler, bahaneler...
Bakıyorum neler olmuş bu arada. Ümit Özdağ 89 gündür tutuklu. Ekrem İmamoğlu'nun üniversite diplomasını iptal etmişler. Ardından, bir sonraki seçimdeki muhtemel cumhurbaşkanı olması öngörülen Ekrem Bey’i ve İBB yöneticilerini de tutuklamışlar. Onlar da 31 gündür tutuklu. Sokaklarda olaylar olmuş. Memleketin birçok yerinde kürdistan bayrağı açılmış ama kimse müdahale etmemiş. Gençler sokağa dökülmüş. Bunun nedenleriyle ilgili faydalı verileri barındıran bir raporu da Toplum Çalışmaları Enstitüsü'nün internet sitesinde bulabilirsiniz.
Başka ne olmuş diye bakıyorum. Çin ve ABD karşılıklı ticaret savaşlarına devam ediyor. Beklenmedik bir şey değil. Güney Kıbrıs Rum tarafında Türklere karşı bir örgüt kurulmuş. Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan AB ile anlaşma imzalamış ve Güney Kıbrıs’a elçilik açmışlar. Milliyetçi duygularla bakınca hamaset yapasım geliyor ama kıymeti yok. Trump kendinden beklendiği gibi garip hareketler yapmış. Bir damat kaynanasını hamile bırakmış. Daha çok şey olmuş vallahi, bizim memlekette gündem takibi yapmak çok zor. Neyse, olan olmuş bakalım neticeleri ne olacak.
Hafta sonu akşam, biraz yorgunluğumu alsın, kafa dinleyeyim diye yüzmeye gittim. Ardından da saunaya girdim. Kimse yoktu ilk başta. Sonra ihtiyar bir adam geldi, ardından da iki genç. Bunlar birbirini tanıyınca sohbete başladılar. İhtiyar abinin adı Lütfullah, “62 yaşındayım ben,” dedi. Anladığım kadarıyla sanayici. Genç sandığım adamlardan biri 50 yaşında çıktı, kendine bakıyor belli ki. Onun adı da Murat, o da belli ki tüccar. İsimleri de sordum tabii, uydurma değil hani, bilesiniz. Neyse, sohbet koyulaştı. Lütfullah abi, “Çok çalışmak lazım, yatarak olmaz,” falan gibisinden tavsiyeler verirken bir anda dedi ki: “Biz ahlakı kaybettik, imanın şartlarını bilmemiz lazım, yoksa memleket düzelmez.”
Kendi kendime düşündüm, imanın şartları nelerdi diye. Allah’a iman, meleklere iman, kitaplara iman, peygamberlere iman, ahirete iman, kader ve kazaya iman. Eee, tamam biliyorum da ne alakası var diye aklımdan geçirirken Murat abi, “Ne alakası var abi? Din bilmekle ahlak aynı şey mi?” diye patlatıverdi. Lütfullah abi, “Yani değil tabii ama falan filan” diye lafı dolandırırken bir anda, “Ben inanıyorum, Reis halledecek, düzeltecek memleketi” dedi.
Tamam dedim, oldu. Reis düzeltecek memleketi. Bu arada ben sadece dinliyorum. Bir anda konuya giresim geldi. “Nasıl düzeltecek sence abi, son gelişmeleri takip ediyorsun değil mi?” diye sordum. Gelen cevap süper, beni aşırı derecede tatmin etti.
Lütfullah abi cevaben dedi ki: “Biz Türkiye’de neler gördük. Darbeler, kuyruklar, sefillikler. Devletin bir aklı var, bizim bilmediğimiz, göremediğimiz planları var. Göreceksin bak, neler olacak.”
Mantıklı şekilde düşünebilen her birey gibi ben de bu cevaptan sonra sustum ve konuşmayı kendi açımdan noktaladım. Üzücü olan şey, ihtiyarların siyaseti doğru okumaktan çok uzak olması. Matrix evreninin Kurtlar Vadisi yamasında yaşıyor gibiler. Benim yaşantımın kısa bir anına denk gelen Lütfullah abi, konuşmasının bir kenarında eskiden MHP’li, sonra da AK Partili olduğunu söyledi. Belli ki aslında kendini milliyetçi olarak tanımlıyor. Bu milliyetçilik kavramını biraz süzgeçten geçirmek lazım bizim memlekette. Aynı toprakta milliyetçi olduğunu söyleyen birbirinden farklı 50 çeşit arketip var. Neyse, biz yine Atatürk’ün yolundan gidelim. En sağlıklısı o gibi duruyor.
Buraya bir de not bırakarak bitireyim: Yeni çağ, kendini okuyabilen milletlerin liderlik edeceği bir çağ olacaktır.
Timuçin Koray Güzelderen
Kutuplaştırmalardan uzak ve şeffaf yapılan böyle yorumlara ve araştırmalara daha çok ihtiyaç olduğu bu zamanlarda çok güzel bir yazıyla karşı karşıyız. kaleminize sağlık.
Herkesin bildiği ama kimsenin “bilmediği” konuları dile getirdiniz yine
Koray bey elinize sağlık, bu tarz konuların sık sık dile getirilmesi gerekiyor.
Hızla değişen Türkiye gündeminde bir çok insanın dikkat etmediği bir konu olan 60 yaş ve üstü vatandaşların, aslında ülkeye ne kadar zararı olabileceğinin vurgulanması hoş bir detay olmuş. Kaleminize sağlık Koray bey.
Yine gündemi ve hatırlanması gerekenleri okuduğumuz güzel bir yazı. Elinize sağlık.
başımıza ne geliyorsa hep emeklilerden geliyor zaten. herkesin buna benzer yaşadığı bir hikaye vardır. 60-70 yaşındaki adamların artık siyaseti bırakması lazım. hatta emeklilerin seçme ve seçilme hakkı bile tartışılmalı. sonuçta sadece emekli maaşının yatmasını bekleyen bir güruh bu. neyi seçiyorsun yada seçiliyorsun. bırak bu işleri. birde hep aynı demagoji; cebindeki telefonu çıkart, biz un şeker sıraları bekledik, yok 80 ler de biz neler yaşadık. Biride bunlara demeliki ; yahu yaşadınızda kime ne faydası oldu. ülkeyi 2 adım ilerimi götürdünüz. yazdıkça ihtiyarlara karşı sinirleniyorum ya.
Koray abi saygılar. Ekonomi yatırım konulu program çekiyordunuz. Semir abi ayrılınca videolar kesildi. Yeniden bir program mı yapsanız. Tabiki Bahadırhan abiyi hergün ekranda izliyoruz ama başka konseptlerde olunca kanal daha dolu dolu oluyor.
Genellikle Tamgatürk teki tüm köşeleri okurum, sizi bayadır göremiyorduk hoşgeldiniz tekrar. Yazınızın içerisinde geçen olayı ben kendi hayatımda da yaşıyorum. Ne babama ne kayınpedere anlatamıyorum memleketin durumunu. Hatta chp başa gelirse şöyle böyle olur diyerek oy toplayıp, chp'nin yapacağını söyledikleri şeyleri kendileri yapıyorlar diye de anlatıyorum. Ama nafile. Belli bir yaşın üzerindekilerin söylemleri değişmiyor. Zaten dinlemiyorlar. 40 yıl öncede takılı kalmışlar. Bunu derinlemesine değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.