Dijital yapay zeka asistanları neredeyse bir çılgınlık, bir furia halini aldı. Yapay zekanın insanları işsiz bırakacağı, insanların yaptığı birçok işi yapacağı konuşuluyor. Hakiki anlamda bir yapay zekanın bu söylenenleri yapabileceği muhakkak. Fakat piyasaya sürülen LLM programlarının henüz “zeka” sözcüğünün tam manasıyla hakkını veren birer yapay zeka olduklarını düşünmüyorum. Bu yolda çığır açtıkları hakikat, fakat insan zekası hala birçok alanda daha isabetli sonuçlar veriyor; LLM asistanları ise zeka açısından değil, işlemci hızı açısından faydalı oluyorlar. Yani elindeki işe hakim, o işin detaylarını ve mücavir konularını bilen bir insan, LLM kullandığında çok daha hızlı ve verimli çalışabiliyor – fakat tersi mümkün değil. Yani LLM işin asıl yüklenicisi olup insana has kabiliyetlerin daha verimli olduğu alanlarda insanları asistan olarak kullanamaz. Oysa hakiki bir yapay zekanın bunu yapabilmesi gerekirdi – nasıl daha bilgili/tecrübeli/zengin/vb. insanlar diğer insanları asistan olarak kullanabiliyorlarsa.
Niyetin LLM programlarını eleştirmek değil, bu alanda hala okuyorum ve programlama hususunda pek kültürüm olmadığından anlama sürecim oldukça yavaş gidiyor. Öte yandan, mesleki açıdan bu programları kullanmaya çalışıyorum. Çoğuna aboneliğimi iptal ettim zira insandan daha verimsizlerdi ve bir süre sonra gerçekten “sapıtmaya” başlıyorlardı. Fakat halen kullandığım bir adedi var, özellikle literatür tarama, kaynağını hatırlayamadığım alıntıları, motifleri vb. sorup kaynağını “birlikte bulma” gibi işlerde faydalı olduğundan ChatGPT kullanıyorum. Ancak bu işte de çok iyi olduğu söylenemez, sadece benim yapabildiğimden daha hızlı tarama yapıyor ve basit Google aramasına kıyasla, alıntıyı yanlış hatırlasam bile daha “eğitimli” bir tahmin yapabildiğinden benim verdiğim bağlamın da dışına çıkarak daha isabetli sonuçlar getiriyor.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada girdiğim bir etkileşim, yapay zekanın sanat alanındaki marifetlerine dair düşünmeme neden oldu. Meşhur Carmina Burana’dan Alte Clamat Epicurus dizesi ile başlayan eseri paylaşmıştım. (Bu eser, yine meşhur Palastinelied şarkısının melodisiyle okunmak üzere dönemin imam-hatip öğrencileri tarafından yazılmış.) Bir dostumuz yapay zekaya çevirtmişti. Maalesef gönderisi silinmiş, ama çeviri kötüydü. Yapay zeka kadar hızlı olmasa da, birkaç dakika içinde ben de bir çeviri yaptım. Kıtanın Latince orijinali şöyle:
Alte clamat Epicurus:
venter satur est securus.
venter deus meus erit.
talem deum gula querit,
cuius templum est coquina,
in qua redolent divina.
Gönderilen yapay zeka çevirisini beğenmeyince benim yaptığım çeviri şöyle:
Epikür buyurdu mağrur:
Eminim, karnım doludur
Göbeğim benim mabudum
Tanrıma ayş u nuş sundum
Tapınağım mutfaktır
İlahi kokacaktır.
Latince bilmiyorum, fakat epey merakım var. Basit cümleleri zaman zaman anlayabiliyorum o kadar. Çeviri için, internette bulduğum İngilizce çeviriden faydalandım, yani çevirinin çevirisini yaptım esasen. Fakat metin zaten çok karmaşık değil, bu yüzden güzel bir örnek seçtiğimi düşünüyorum, anlayıp kıyas yapabildiğim dil olan İngilizceye aktarıldığında büyük kayıp yaşamıyoruz. Dostumuzun gönderisi silindiği için, ChatGPT 4o programına “vezni ve kafiyeyi koruyarak bu kıtayı Türkçeye çevir” komutu verdim. (Bu yazı boyunca bahsedeceğim komutların hepsinde İngilizceyi kullandım, yani ChatGPT ile İngilizce etkileşim kuruyorum.) Şöyle bir sonuç çıkardı:
Eski çağırır Epikuros:
Doyan mide huzur bulur.
Mideme tanrım derim,
Böyle tanrıyı ararım,
Tapınağı mutfaktır,
İlahi kokular saçar.
Eski ifadesini muhtemelen kafası karışınca Almancadan iktibas etti. Ne vezin ne kafiye var diye azarladığımda, ancak şu kadar düzeltebildi:
Eski çağırır Epikuros:
Doyan mide korkusuz.
Mideme tanrım derim,
Böyle tanrıyı severim.
Tapınağı mutfakta,
İlahi koku havada.
Google Translate isimli ücretsiz web uygulamasında kafiyeyi ve vezni koru deme şansımız yok ama kıyas için ona yaptırdığım çeviriyi de koyuyorum:
Epikuros yüksek sesle haykırır:
Tok bir mide emniyettir.
Karnım benim tanrım olacak.
Oburluk böyle bir tanrı arar,
Mutfak kimin tapınağıdır?
İçinde ilahi şeylerin koktuğu.
Bu çeviri serüveninden sonra daha ötesini düşündüm: Yapay zeka ile şiir yazmak. Şiirin kendisini yazamayacağına emin olmuştum, fakat yukarıda bahsettiğim gibi, bir şair, mesela, yapay zekayı asistan olarak kullanarak basit bir genel kültür dağarcığının ötesinde bilmediği bir dilde şiir yazabilir miydi?
Bu deneme için yine aynı eserin etrafında dönmeye karar verdim. Aynı ölçü ve kafiye şemasıyla, yukarıdaki kıtaya bir kuzgunun ağzından nazire yazacaktım. İlk dizeyi kendim yazdım:
Alte clamat niger corvus:
Bu dizeyi yazarken ChatGPT’ye yalnızca, normalde “corvus niger” olması gerektiğinden şüphelendiğim için “niger corvus kullanımı doğru mudur?” diye sordum. Evet, kuzgunun karalığını vurgulamak istersen yapabilirsin ve şairane olur dedi. Dizenin Türkçe anlamı: Haykırdı siyah kuzgun.
Benim Türk zihnim hece veznine göre işlediği için 8’li ölçüyü esas aldım ve aabbcc şeklindeki kafiye örgüsüne uydum. Akabinde ChatGPT’ye doğrudan “Latince ‘Epicurus’u dinlemeyin’ cümlesini nasıl söylerim?” diye sordum. "Noli Epicurum audire." cevabını verdi. “Bu cümleyi Epicurus ile bitirmek mümkün mü?” dedim, “Noli audire Epicurum” önerdi. “Tam olarak, çekimsiz şekilde, Epicurus sözcüğüyle bitmeli” dediğimde "Noli audire, Epicure." dedi. Fakat yılmadım. Cümleyi değiştirdim, “Epicurus hatalıydı” cümlesinin nasıl kurulacağını sordum. “Epicurus erravit.", “Epicurus peccavit” ve “Falsus erat Epicurus” alternatiflerini verdi. Peccaviti “Peccavimus!” çıkışından ötürü daha çok beğensem de Falsus erat Epicurus’ta karar kıldım. Yalnızca, kısıtlı Latince bilgimle, “neden Falsus est Epicurus değil de Falsus erat Epicurus?” diye sordum ve geçmişte yaşanan bir olay için erat çekimini kullanmam gerektiğine ikna etti. İkinci dize böyle çıktı, Türkçesi "Epikür yanılmıştı":
Falsus erat Epicurus.
Üçüncü dize, orijinal müellifin dolu midesinden memnuniyet duymasıyla istihza etmeliydi. Kuzgun gibi leşle beslenen canlılar, ölen hayvanın karnındaki bakteriler gaz ürettiği ve bu gaz bir süre sonra hayvanın karnını patlattığı için, ekseriyetle karnından yemeye başlarlar. Bu yüzden “Senin karnın yakında benimkini dolduracak” (your belly will fill mine soon) ifadesinin Latincesini sordum. “Venter tuus mox meum implebit.” cevabı aldım. Fakat uzundu. “Daha şairane söyle” komutu verdiğimde, “Mox venter tuus meum replebit.” dedi. Kelime kelime analizini verdi. Mox, yani “yakında” ifadesinin fazlalık olduğuna karar verdim. "Karnın benimkini şişirecek" anlamıyla üçüncü dizede karar kıldım:
Venter tuus meum replebit
Dördüncü dizede orijinal müellifin mutfaktan gelen kokular imgesine çatmalıydım. ChatGPT’ye “kokun dayanılmaz olduğunda” (When your stench becomes unbearable) cümlesinin Latincesini sordum. “Cum odor tuus intolerabilis fit." dedi, üstelik kafiyeyi koru komutunu vermememe rağmen, belki tesadüf belki kasten, kafiyeli biten bir cümle önermişti. Bu defa doğrudan dizeyi yazdırmak istedim, “hece sayısını 8’de tut, fit kelimesiyle bitmesini temin et, anlamı koru, dizeyi yaz” dedim. Gravis sıfatını kullanmayı kendisi önerdi. "Kokun ağırlaştığında", dördüncü dize böyle çıktı:
Cum gravis odor tuus fit.
Sona yaklaşmaya başladık. “Ki bu beni hakiki tanrı yapar” (which makes me the true god) dizesini Latince söylemesini istedim. “Quod me deum verum facit.” dizesini önerdi. Neden facit kelimesi ile bittiğini sordum. Latince sözdizimine böyle uygun olduğunu söyledi ve kafası biraz karıştı: Quod me deum verum facit standart versiyon, ama daha şairane söylemek istersen Quod me deum verum facit diyebilirsin dedi, aynı dizeyi iki kere önerdi. Farklı bir kafiye kullanmak istediğimden, “verum” (hakiki) sözcüğü ile bitirmesini söyledim. Quod me deum facit verum dizesini yarattı. Burada şüpheye düştüm, dedim ki şu an İngilizce düşünüyorum. Cum ve quod sözcükleri, İngilizce when ve which sözcüklerinde olduğu gibi iki yan cümleyi bağlar mı diye sordum, bağladığını söyledi. "Ki bu beni hakiki tanrı yapar", beşinci dize tamam oldu:
Quod me deum facit verum
Sona gelmiştik, orijinal müellifin tanrısı mutfaktaydı. Benim kuzgun tanrım gamlı bir mabette olmalı dedim, “gamlı mabedimde” (in my gloomy temple) ifadesini sordum. "In templo meo obscuro dedi. Sonra, mutfak ifadesine gönderme yapmam gerektiğini düşündüm ve değiştirdim. “Viran olmuş mutfağında” (in your ruined kitchen) dizesini sordum. In culina tua ruina dedi. -um hecesi ile bitsin ve istersen viran olmuş ifadesinden başka bir sıfat kullanabilirsin dedim. In culina tua lacertum önerdi, laserasyon ifadesinden bildiğim ve yırtılma anlamına geldiğini tahmin ettiğim sözcüğü beğenmedim. Tam olarak -rum hecesi ile bitsin dedim. In culina tua casurum dizesini önerdi. Hece sayısını sordum, dokuz dedi, sekize düşürmesini söyledim. In tua culina casurum dedi, bunda da dokuz hece var deyince özür dileyerek In culina tua casum dizesini önerdi. Fakat bu defa da -rum ile bitmiyordu. Buna mukabil In tua casura culinarum dizesini önerdi. Bu defa belki de mutfak (culina) sözcüğünden vazgeçmek ve belki başka zaman kipi (gelecek vb.) kullanmak gerektiğini söyledim. Şaşırtıcı bir marifetle focus, yani ocak sözcüğünü önerdi. In foco tuo casurum dizesini yarattı. “Yıkılacak ocağında” anlamına geldiğini söyledi. Kısıtlı bilgimle emin olamadım, bu dize gerçekten bu anlama mı geliyor diye sorduğumda haklısın bozuk oldu, In foco tuo casuro olmalıydı dedi. -rum hecesiyle bitmediğini söylediğimde In tectum tuum casurum dizesini önerdi. Git gide boğuluyor gibiydik. Bu defa focus sözcüğündeki çekimi değiştirerek ablatif yerine akuzatif çekim yapabileceğimizi söyledim. In focum tuum casurum dizesini üretti, dedi ki “yıkılmaya yüz tutmuş ocağında” anlamına geliyor. Bunun doğru olduğuna ikna olmadım ama benim zihnimdeki alternatifler de kısıtlı Latince bilgimin sonuna geldiğimden tükenmişti, doğru kabul ettim. Sonuçta birlikte yazdığımız şiir şu oldu:
Alte clamat niger corvus
Falsus erat Epicurus
Venter tuus meum replebit
Cum gravis odor tuus fit
Quod me deum facit verum
In focum tuum casurum.
Şimdi bu metin üzerine söylemek istediğim birkaç şey var. Birincisi, muhtemelen Latincesi isabetli değil, özellikle son dizenin sorunlu olduğuna eminim. Basit ve doğrusal anlamlı cümleler kurarken çevirileri isabetli olsa da sanat yapmaya kalktığımızda çoğu zaman başarısız oluyor. İkincisi, bildiğim dilde şiir yazdığımda ben böyle yazmıyorum – yani önce kafamdan şekil şartlarını çıkarıp sadık kalarak, rastgele dizeler üretip onların vezne yahut kafiyeye sadık kalıp kalmadığını kontrol eden bir algoritmayla çalışmıyorum. Üçüncüsü, iyi bir şair (bu konuda hiç mütevazı olmam) rehberliğinde, epey müdahale yapılarak dahi olsa, ortaya şiir çıkaramıyor. Ama şunu da görmek lazım, birkaç kelime ve biraz genel kültür dağarcığı dışında Latinceyle alakası olmayan bendenize, en azından yüzeysel olarak Latince bir şiiri “andıran” bir metin yazdırabildi. Bu “andıran” ifadesi önemli, yapay zeka denen programlar henüz zeki değiller, yalnızca insan üretimi motiflerin anahatlarını, “arketipleri”ni çıkarıp onları andıran görseller, metinler, sesler çıkarabiliyorlar. Fakat insan zihninin otantik üretimindeki süreci aynen simüle edemedikleri için, insanın zekasıyla eşdeğer derinlikte içerik yaratamıyorlar.
Fakat günümüz insanı zaten otantiğin, estetiğin, kıymetin peşine değil de, “andıran” illüzyonların peşine düşmeyi sevdiği için, LLM programları onları tatmin edecektir. Gerçek insanı? Hiç sanmıyorum.
Bahadırhan Dinçaslan
Kendi dilinizde şiir yazarken nasıl çalışıyorsunuz? Vezin, kafiye, anlam yahut genel şablonu belirleyip birine öncelik vererek mi, yoksa anadilde yazmak biraz daha otomatize bir süreç mi?