24.10.2019 yılında Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı, 29 Eylül 2024 Pazar günü ilk defa uygulanacak. Bilmeyenler için;
Mevcut hukukçuların mesleki yeterliliğini eksik bulan Adalet Bakanlığı, baroları dışlayarak ÖSYM tarafından hazırlattığı 100 soruluk bir test sınavından 70 barajını geçenleri Avukatlık stajına kabul edecek ve hakim-savcı olmak isteyen adayları da bu sınavdan geçmeleri koşuluyla hakim-savcılık sınavlarına tâbi kılacak. Hakim ve savcılık sınavından başarıyla geçenler içinse ayrıca mülakat ve bu mülakatı da başarıyla (torpilsiz) geçmeleri koşuluyla 3 yıllık bir staja tâbi tutacaklar. Öncelikle bu hengâmenin içinden sıyrılarak öğrencilik ve meslek hayatında yaşanan bazı sorunlara değinmek ve akabinde Adalet Bakanlığı’nın kayıtsız şartsız cevap vermesi gereken soruları sormak durumundayım.
Hukuk öğrencilerinin pek çoğu fakülte hayatında birtakım Avukatlık Bürolarında çalışarak tecrübe edinmektedirler. Bu tecrübe, asgari ücretin 1/4’ini alan stajyer avukatların aldığı maaşın yine 1/4’i oranında para alarak yahut da sadece yol ve yemek masrafları karşılanarak edinilmektedir. Ezcümle, hukukun teorisi ve pratiği arasındaki dengesizliği görmek için tecrübe arayan öğrenciler, ilk evvela bu hüsranla karşılaşırlar.
Adliyelerdeki vaziyet, değil hukuk öğrencileri, avukatlar için bile aşılmaz bir liyakatsizlik ve ahlaksızlığın baş mümessili olmuştur. Savcı ve hakimlerin avukatlata yaptığı aşağılayıcı muameleleri, keyfine göre dosyayı incelemekten men etmeleri; icra memurlarının burunlarından kıl aldırmamaları ve personellerin haciz sırasında yemek ve yol paralarını avukatlara ödetmeleri; avukatların saatlerce duruşma sırası beklemeleri ve “somut bir delile dayanmasa da dosya kapsamından suçlu olduğu anlaşılmıştır” minvalindeki kararlara maruz kalmaları ve ilâh…
Bu ahval içerisinde tecrübe edinmek isteyen hukuk öğrencilerinin durumunu anlamak pek güç değil. Hatta anlamamak ahmaklık derecesinde bir vaziyet.
4 yıl boyunca geceli gündüzlü mesaileriyle, ailelerinin umudunu yerine getirmek için canhıraş gayretlerle mezun olmaya hak kazanan öğrencilerin ise (HMGS uygulamasının öncesinde) staj koşulları içler acısı…
Misal vermek gerekirse… Tıp Fakültesi veya Eczacılık Fakültesi öğrencilerinin intörn (yani stajyerlik) dönemlerinde KYK ve burs imkanlarından yararlanmalarına karşılık hukuk öğrencilerinin avukatlık stajında kendi göbek bağını kendisi kesmek suretiyle yalnız ve biçare bırakılmaları diyebilirim.
Mevcut yetersizliklerin Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ile aşılabileceğini düşünen Adalet Bakanlığı’nın, adeta kör ve sağır kaldığı bu hususlar, sınavı başarıyla geçen mezunların da kaderi ne yazık ki.
Bir vakitler Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı süresini, kanunla anayasaya istisna getirerek uzatan yönetim anlayışı, bu kokuşmuş sisteme onlarca hukuk fakültesi açarak destek olmuş ve neticesinde kendi hatalarının bedelini yine adaletin müstakbel temsilcilerine yüklemiştir.
Bugün ÖSYM gibi bir kurumun ellerine bırakılan adaletin mümessilleri, ezberci bir zihniyette ivme kazanmakta gecikmeyecektir. Bu ezberci zihniyetin kurbanlarının, birtakım yöntemlerle ezberlediği bu bilgilerin sahada uygulanmadığını göreceklerinden kuşku duymamak gerekir. İdare’nin 30 gün içerisinde iddiaya cevap verme zorunluluğu mesela… Hangi idare bugün bu kurala riayet etmektedir? İleri gidecek olursak biraz, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer almamasına rağmen Twitter’da alınan binlerce etkileşim, bir insanın tutuklanması veya salıverilmesine; bir kurumun ipinin çekilip çekilmemesine karar vermektedir.
Bunun gibi binlerce örneği sayabilecek avukat ve savcılarımız mevcuttur. Cesareti olan yüksek yargı mensuplarımız, (bağımsız!) HSK tarafından görevlerinden alınmakta gecikmemektedir.
Ülkedeki çürümüş adalet sisteminin Ankara’ya yapılacak en büyük adliyede ve Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nda şifa bulacağına inanan Adalet Bakanlığı ise burnunun dikine gitmekte pek ısrarcı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise yine kör ve yine sağır.
Esasında sorulması gereken onlarca soru arasından birkaçına burada yer vererek hukuki ve vicdani vazifemi yerine getirmeyi kendime borç biliyorum:
1- 2019’da haberi verilen ve “Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve bu husustaki detayların bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikte belirleneceği” belirtilen sözümona hükmün detayları neden öğrencilerin mezuniyetine 1 ay vakit kala damdan düşer gibi yayımlanmıştır?
2- Uygulamada hiçbir karşılığı olmayan hükümler, neden “yeterlilik” mevkiine çıkarılmış ve ezberci bir metodla hareket eden ÖSYM’nin eline verilmiştir?
3- Barolar’a bu hususta neden söz hakkı tanınmamıştır?
4- Avukatlık stajına kabul için ön koşul olan 100 soruluk bu sınavda Avukatlık Hukuku’na neden 4 soru ayrılmıştır?
5- Mezunların bu sınavı geçememeleri durumunda, onlara neden eğitim fakültesi, tıp fakültesi ve eczacılık fakültesi mezunlarında olduğu gibi çalışma sahası bırakılmamıştır?
6- Fakülte hayatı boyunca ezberci zihniyetten uzak bir eğitim gören mezunlar, neden pörsümüş adalet teorilerini ezberlemek zorunda bırakılmıştır?
7- Çalışma ve özlük hakları hususu neden düzenlenmemiştir?
Emin olmak gerekir ki, Adalet Bakanı başta olmak üzere, mevcut hukukçuların çoğunu bu sınava tâbi tutsak 70 barajını aşamayacağı apaçık bir hakikattir.
Peki öyleyse soruyorum (soruyoruz):
Bacakları sallanan bir adalet sisteminin içerisinde öğrenciliğinden bugüne değin ailesiyle beraber ter döken ve aldığı eğitimle asla mütenasip olmayan bir sınava tabi tutulan, sınavı geçse bile “hayatta kalmaya çalışmak” gibi bir vaziyetin ortasına düşürülen, sınavı geçememe durumunda ise statüsüz bir hukuk mezunu olmaya mahkum binlerce insanın kaderini “hukuki yeterlilik” adı altında bir köhne karanlığa atıvermek, merak etmekteyiz ki hangi adaletin geleceğini teminat altına almaktadır?
Adalet (!) Bakanlığı’na arz olunur.
Mehmet Can Kuyucu
Bir avukat olarak tespitleriniz doğru ulaştığınız netice yanlış. Apartman üniversitelerinden mezun uyduruk sınavı gecemeyecek kapasitede bircok mezun bukunmakta. Avukatlik kanunundan sorulan soru sayisi ile ne alakasi var 8 olunca mi tatmin olacaksiniz 15 olunca mi. Birakin hukuk bilgisini hukukta istinaf ve temyiz sürelerini bilmeyen bircok cocuk var. Ayrica madem osymnin ezberci sistemine karsisin 150.000 ile girdigi fakulteye de osym sinavina girerek kabul gorulmuyor mu hukuk mezunlari. Zaten yetkin ve iyi bir universitede "dirsek curuten"arkadaslar icin bu sinavlar çerezdir.
bir avukatın bilgisizliği avukatın kendisini ilgilendiren bir problemdir. bu problemi siz niye bu kadar ciddiye alıyorsunuz. avukat devlet kademesinde çalışma anlayışında değil. bir şey bilmiyorsa bu onun iş yapma konusunda dezavantajı olur. bu olay seni bu kadar gerdiğine göre kimse avukat olmasın derdindesin.
Çok doğru bir tespit.katiliyorum size.emin olun bu sınava giren kazanan ve kazanmayan herkesin görüşleri sizle aynıdır.bu sınavlara ayrıca muhalefet partileri de yeterince ses çıkarmadığı için onlarda kınıyorum. Benim çocuğum bu sınavda başarısız olursa ne yapacak.ayrica avukat olmak istiyor ve bildiğim kadarıyla avukatlık ta özel yani sınavda başarılı olursa devlet onları işede almayacak .bütün meslek gruplarında kpss yi kazanamayanlar özelde çalışıyor Neden hukuk mezunlarına uygulanmıyor.
2 baroların kurulmasına ne için izin verildi baroların Bunu hesap etmesi gerekirdi geçmişteki gibi soru çalmalar olursa ne yapacaksınız Bence Barolar kendilerine Kriter belirlemeli isteyen de kendi düşüncesine uygun baroya kayıt olmalıydı O sınav doğru olmadı