Bir süre içimi yakan ama hiç anlamadığım konulardan bahsettiğim yazılar yazdım, siyaset konusunda en nazik tabiriyle naif, saf ve iyi niyetli haykırışlarımı en azından Midas’ın kuyusuna değil yazıya dökmüş olmaktan memnunum. Şimdi sıra bildiğim konularda, geçen hafta Kendo’dan bahsettim, bir hoca olmasam da 1. Dan seviyesinde olduğum için en azından bununla ilgili gerçek deneyimlere dayanan bir şeyler yazmaya hakkım var sanırım. Uzman olduğum ikinci konu da evden çalışmak, yaklaşık 2007’den bu yana sürekli olmasa da çoğunlukla evden çalışan bir çevirmenim. Özellikle İstanbul trafiği nedeniyle metropol insanlarından “Oh, sen rahatsın vallahi!” gibisinden tepkiler alsam da, mesela Ürgüp’te yaşadığım dönemde hiç de özenilen bir çalışma biçimi değildi çevremdekilere göre evden çalışmak.
Şimdi evden çalışmanın geçici olarak zorunlu olması nedeniyle bir sürü insan benim başlangıçta çektiğim zorlukları çekecek, belki bir kısmı da evden çalışmayı sevecek. Kendine göre avantajları ve dezavantajları var evden çalışmanın, ayrıca bazı kişilik tiplerine uygunken bazılarına uygun değil. Bu geçici dönemi en az zararla atlatmak için işte size birkaç öneri:
1. Standart Öneriler Doğru düzgün, omurganızı yormayacak biçimde oturun. Bol su için. Arada kalkın yürüyün. Abur cubur yemeyin. Kahve içmeyi abartmayın. Biliyorsunuz işte, doktor abiler ve ablalar işin bu kısmını anlatıyor hep. Sağlığınıza dikkat edin kısaca.
2. Televizyonu Kapatın Eğer bir kuruyemişçi değilseniz televizyon seyredecek vaktiniz yoktur. Yirmi birinci yüzyıl patronları öyle bir vakit bırakmaz insana. “Ben gözümün ucuyla bakıyorum” yok, “Hatta bakmıyorum, seyrediyorum” yasak, “Ama Müge Anlı…” evet çok ilginç ama o programın hedef kitlesi de siz değilsiniz. Sabah 9’da kapanacak o televizyon, akşam 18:00’e kadar açmak yok. Hayır, Netflix falan da yok. Youtube mu? Ama ben ne söylüyorum bir saattir?!
3. Ev Ahalisine Karşı Sert Olun Bu ister evdeki kedi, isterse de “Hadi bizi arabayla Müzeyyen Teyzenlere götür beş dakikacık” diyen anneniz olsun, herkes size mesai saatlerinde bulaşmaması gerektiğini öğrensin. Diş gösterin, hırlayın, gerekirse kavga edin, duygu sömürüsü yapın. Mesai saatlerinde dokunulmaz olun!
4. İçinizdeki Proje Yöneticisini Uyandırın Evde başınızda patron, amir, şef, direktör, yönetmen olmayacak. Telefonla on dakikada bir aransanız bile telefonu pijamayla açabilir, kısmen de olsa işleri bildiğiniz gibi yapabilirsiniz. Erteleyebilir, üşenebilir, kanepede 5 dakika kestirebilir, daha da kötüsü işleri şişirebilirsiniz. Buna kimse engel olamaz, evinde çalıştığı için herkes yaklaşık aynı durumda olacağından göze batmazsınız bile. Bir iki gün bunun keyfini çıkarın çok istiyorsanız, sonra kendinizi yönetmeye başlayın. İşleri listeleyin, belirli tarihler ve saatler koyup bitirmeye odaklanın. İşleri zamanında ve düzgün bitiren, disiplinli, bir kişilik de olsa bir ekibi yönetebilen biri olarak parlamaya başlarsanız kariyeriniz yükselişe geçer, benden söylemesi…
5. Hayır, Gece Olmaz “Dur bankadaki işleri halledeyim” ya da “Arkadaşlarla öğlen yemeğine gideyim” gibi bahanelerle başlayan işleri erteleme ve geceye bırakma alışkanlığı, “günün 24 saati benim nasıl olsa” rahatlığıyla birleşince çok tehlikeli bir yola girilir. Benim gibi çeviri yapıyor olsanız bile (bizim telefonumuz günde 1-2 defadan fazla çalmaz) gündüz diğer ıvır zıvırla ilgilenip gece çalışmak çok zordur; uyku düzeni bozulur, gerçek dünyadan kopmaya başlarsınız, gece yapılan işler genelde bir-an-önce-bitsin diye yapılır, iş arkadaşlarınız kendi özel hayatlarıyla meşgul olduğu veya UYUDUĞU için kimseden yardım alamazsınız. Ayrıca kabul edin ki artık sınava çalışmayı son geceye bırakan 16 yaşındaki o liseli değilsiniz, bedeniniz buna 1-2 günden fazla dayanmaz. Kısacası işleri akşama, geceye ertelemeyin, mesai saatlerine uyun. İstisnai durumlar haftada bir defayı geçerse tehlikeli.
6. Kendinize Ev İşi Çıkarmayın Siz evde yokken o bulaşıklar öğlen yıkanmıyordu, o dolabın kapağı da aylardır yamuk. Şimdi hazır evdesiniz, işten de canınız sıkıldı diye evdeki ıvır zıvır işlere yönelmeyin, onlarla oyalanıp mesaiden yemeyin.
7. Öğlen Uykusu Hah, buna karşı değilim işte. Evden çalışmanın en tatlı yanı, öğlen veya akşamüstü uykusudur. Evde yemek işini 15 dakikada halledersiniz, öğlen arasından kalan 45 dakikanızı uyuyarak, uyuklayarak, sadece uzanarak geçirmenize kimse engel olamaz, olmamalıdır. Ben genelde yemek üstüne değil, 15:00 gibi uzanırım, uyuyup kalmamak için saati kurar yatarım, azıcık hayallere dalarım, müzik dinlerim, gözlerimi dinlendiririm. Siz de yapın, oh!
8. Kimseye Sarmayın Eskiden sabah bagel ve latte aldığınız baristayla (poğaçacı bey mi deseydim?!) başlayan sosyal etkileşiminiz güvenlik görevlisiyle, iş arkadaşlarıyla, gelip giden müşteri ve tedarikçilerle, astlarla ve üstlerle birleşip onlarca kişiye ulaşıyordu. Şimdi ev ahalisi, varsa kapıcı, hadi arada bakkal. Bu sosyal yoksunluğu telafi etmek için sosyal medyaya lütfen abanmayın. Sürekli mesajlaşma, seri layklama, stalk faaliyetlerini durdurun (ya da normal düzeyinde tutun), yeni arkadaşlar, yeni heyecanlar, merakla beklenecek etkileşimler için çabalamayın. Herkesin işi gücü var, sizin de öyle.
9. Dışarı Çıkma Fırsatlarını Kaçırmayın Evde yaşamak, trafiğe günün 2-3 saatini gömmemek çok güzel, biliyorum. Ama evden de çıkmak lazım (babaanne modu gibi geliyor size ama doğru). Akşamları arkadaşlarınızla buluşun, isterseniz çıkıp ufak yürüyüşler yapın ve stoklamak için marketlerde makarna ve tuvalet kağıdı arayın, hafta sonu mutlaka ev dışı aktiviteler planlayın. Orta vadede yalnızlık kimseye iyi gelmez, önce melankoli, sonra depresyon gelebilir.
10. Bütçenizi Yönetin Benzin parasından, dışarıda öğle yemeklerinden, sabah kahvesinden vazgeçtim, bir sürü para bana kaldı diye düşünüyorsanız yeniden düşünün. Evde olduğunuz için cebinizde kalan parayı hemen harcamaya başlamayın, çevrimiçi alışveriş sitelerinden uzak durun. Çünkü emin olun evde de öngöremeyeceğiniz masraflar çıkacak. Diyelim ki o masraflar çıkmadı, ay sonunda fazladan biraz paranız kalsın, evde çalışma uzarsa düzgün bir çalışma koltuğu alırsınız!
Erkin Çam