"Evet dostlar! Bizim, öncelikle ve behemehâl buna ihtiyacımız var: Özeleştiri!
Ciddî, seviyeli, hâlis niyetli; ama sert öz-eleştiriler!
Bu, bir metodoloji problemidir ve dahi
bilmek mecbûriyetindeyiz ki 'hakîkate ulaşmak için metod gerektir'."
Durmuş Hocaoğlu
Eleştiri Geleneği
Türk milliyetçiliği fikriyatı tarih boyunca pek çok ilim, fikir ve siyaset adamı çıkarmıştır. Buna mukabil size dört isim saysam ve bu dört ismi Türkiye'deki bütün Türk milliyetçileri sevmelidir desem hangi isimleri sayarım? Hemen belirteyim: Tabii ki Atatürk, Ziya Gökalp, Atsız Beğ, Başbuğ Türkeş. Tabii ki daha pek çok isim sayılabilir fakat ben en genel ve en tanınmış dört ismi saymak istedim. Pekala bu isimlerden herhangi birini sevmeyenin Türkçülüğü hakkında ne düşünürsünüz? Linç eder, Türkçülükten aforoz eder misiniz? Çünkü malumunuzdur, Türk milliyetçiliği fikriyatı, bünyesinde hemen hepsine muhalif Türkçü isimler de bulundurdu. Fakat bu karşıtlık fikren bir karşıtlıktı. Ziya Gökalp ve Erol Güngör örneğinde olduğu gibi. Ya da Atsız Beğ ile Başbuğ Türkeş’in anlaşamadığı zamanlar da oldu. Ulu Öndere ağza alınmayacak sözler söyleyen Türkçüleri de biliyoruz! Hülasası biz Türkçüler en bilinen ve en mühim dört Türkçü sayıyoruz ama bu dört ismi bile bütün Türkçüler olarak sahiplenemiyor, pek çok fraksiyona ayrılıyoruz. Enverciler, Güngörcüler, Atsızcılar, Türkeşciler ve daha niceleri gibi birçok gruplar mevcut. Böylesine farklılıkları olan bir harekette gelişmesi gereken en mühim kavram mutlaka eleştiridir. En mühim isimlerinde bile ortak bir birliktelik sağlanamıyorsa bari linç etmeden sohbet edelim ki eleştiri geleneğimiz gelişsin. Fakat Nevzat Kösoğlu tartışmaları bize yine henüz eleştiremeyecek kadar olgunlaşamadığımızı gösterdi.
Linç Kültürü
Twitter’da ve Facebook’ta Nevzat Kösoğlu’na dair: "Samimiyetle soruyorum: Nevzat Kösoğlu kitaplarının tamamını hiç yazılmadı saysak Türk milliyetçiliği fikri manada ne kaybeder? Ben cevap vereyim hiçbir şey kaybetmez. Hatta Türk milliyetçiliği Said Nursi güzellemelerinden kurtulur. Sorsanız büyük mütefekkir ve aydın derler" bir eleştiri yazdım. Bu yazıyı yazana kadar camianın en büyük kutsallarından birinin Nevzat Kösoğlu olduğunu bilmiyordum.
Bir kişiyi beğenmemek benim en doğal hakkım. Onu büyük bir mütefekkir olarak görmemek, eleştirmek en doğal hakkım. Son derece basit olan bu mevzu birilerini oldukça rahatsız etti ve başta Efendi Barutçu olmak üzere pek çok kişi sağ olsun kendince hakaretlerde bulundu. Eleştiri değil hakaret diyorum çünkü ben bir Türk milliyetçisi olarak böyle yorumları okudukça içler acısı halimizi gördüm. Arzu edenler Twitter hesabımdan camiamızın sözde fikir adamlarının yorumlarını okuyabilir(!). Sonsuz sürüp giden demagojilerle beraber yoğun hamaset dolu cümleler okudum. Yaşımdan tutunuz yedi ceddime kadar cehaletle yargılandım. Yalnızca Fatih Akman kardeşim dışında eserler odaklı eleştiri sunan başka kimseyi görmedim. Bu vesileyle ona düşüncelerinden ötürü teşekkür ediyorum.
Nevzat Kösoğlu ve Said Nursi
Ben bir Türkçüyüm, dolayısıyla ben bir Nurculuk düşmanıyım. Sizler nasıl eleştirip sorular yönelttiyseniz şimdi de ben sizlere sorular yöneltiyorum: 1964 yılında "Nurculuk Denen Sayıklama" makalesini yazan Türkçü Atsız Beğ'den 1999 yılında "Said Nursi" kitabı çıkaran Türkçü Nevzat Kösoğlu'na nasıl evrildik? Türkçülüğün tekamülünde mi yoksa beslenilen kaynaklarda mı sorun meydana geldi? Ben Nurculuğa yaptığı güzellemeler sebebiyle Nevzat Bey’i eleştirdiğimde beni ihanetle suçlayanlara soruyorum: Nevzat Bey bu kitabı yayımladığında kaçınız Nevzat Bey’e "Atsız’a ihanet ediyorsunuz" dedi? Siz de mi Nurcu idiniz? Yoksa Türkçülüğün en yüksek mertebesinde bulunan Nevzat Bey’den Said Nursi kitabını imzalı edinip bir de fotoğraf mı çekildiniz? Said Nursi hakkındaki eserinde "Onun kişiliğinin de bir örnek insan olarak bilinmesi ve yeni nesillere anlatılması gerekir" diyen ve "Türk milleti içinden başlayarak Müslümanların îmanını yenilemeye çalışan, yâni bir îman müceddidi" diyerek güzellediği Said Nursi’yi kendi dönemindeki Türkçü gençlere de anlatmış ve aşılamıştır. Türk’ün imanını yenilemek Said Nursi’ye mi kalmıştır? Türkçüler daima Pir-i Türkistan Ahmed Yesevi’nin yolundadır. Nevzat Kösoğlu’nun böylesine Said Nursi seviciliğine karşı benim safım ise rahmetli Necip Hablemitoğlu’nun yanıdır. Hablemitoğlu henüz yaşarken Kösoğlu’na yazdığı mektupta Kösoğlu’na "Bugüne kadar kendini milliyetçi, hatta kimilerine göre Türkçü olarak yutturmuş olan Nevzat Kösoğlu…" diyerek başlıyor. Tarih Necip Hablemitoğlu’nu haklı çıkarırken şahsım ise Kösoğlu eleştirisinde bulunduğum için linç ediliyorum. Ayrıca özellikle tavsiyemdir: Osman Çakır’ın Kösoğlu ile yaptığı söyleşiden oluşan Hatıralar Yahut Bir Vatan Kurtarma Hikayesi isimli kitabında Kösoğlu Bey’in söylemlerini dikkatle altını çizerek okuyunuz. Ne demek istediğimi anlayacaksınız… Farkında iseniz ben fikri boyutlarından bahsediyorum. Eleştirdiğim yazımda da Nevzat Kösoğlu’nun kişiliği, şahsı ve duruşu değil eserleri odaklı eleştiride bulundum.
Gerek 12 Eylül Mahkemelerindeki duruşu ya da Mamak’ta vermiş olduğu mücadele tabii ki her Türk milliyetçisi için değerlidir. Lakin söz konusu meselemiz eserleri ise bu bambaşka bir şeydir ve sonuna kadar eleştirilebilir.
Kültür ve Medeniyet Kavramları
Türk düşüncesinde kültür ve medeniyet kavramları denildiğinde çok güzel bir silsilemiz vardır: Ziya Gökalp, Mümtaz Turhan, Osman Turan ve Erol Güngör kültür-medeniyet mefhumları üzerine eleştirel geleneği sürdürüp katkı sağlayarak bir sonrakine taşımışlardır. Benim kanaatimce bu gelenekte Nevzat Bey’in söylemleri geçmişin tekrarı olmaktan öteye gidememiştir. Erol Güngör’den sonra bu geleneği sürdürdüğüne inandığım en önemli mütefekkirimiz ise kuşkusuz Yılmaz Özakpınar Bey’dir. Yılmaz Özakpınar’ın eserlerine baktığınızda dahi bir eseri dışında kültür ve medeniyet kavramlarına dair yazmış olduğu hiçbir bölümde Nevzat Kösoğlu’nun bu kavramlara bakışını ele almamıştır.
Yılmaz Özakpınar, yalnızca Kültür ve Medeniyet Üzerine Denemeler kitabında bahsetmiş ve orada da Nevzat Bey’i tenkit etmiştir. Eğer siz bu silsilenin hepsini okumadı iseniz tabii ki "Nevzat Kösoğlu’nun medeniyete bakışı çok önemlidir" gibi bir cümle kurabilirsiniz. Meselemiz kültür ve medeniyet olmadığı için bu konuyu detaylı aktarmayacağım. Yine de birkaç örnek cümlesini aktarayım: "Milli kimliği, milli kültür oluşturur." "Türk milleti, İslam medeniyeti dairesinde ele alınmalıdır." "Türk milleti tarihin hiçbir döneminde sömürge olmadığı için, Türk milliyetçiliği de kimseyi ötekileştirmemiştir, bu yönüyle Batı’daki nasyonalizmle eş anlamlı değildir." Cümlelerinden herhangi birini ilk defa Kösoğlu’ndan okudu iseniz zaten siz bu silsileyi okumamışsınız demektir. Özellikle Erol Güngör’ün Türk Kültürü ve Milliyetçilik eserine baktığınızda hemen hemen aynı tarz cümleleri göreceksiniz.
Bu arada bir açıklama getireyim: Ben asla ve kat’a Nevzat Bey çalmıştır, demiyorum. Yalnızca söylemlerinin kendi dönemindeki ve evvelindeki şahsiyetlerle benzer olduğunu belirtiyorum. Etkilenmiş yahut aynı kanaatte olabilir. Fakat benim meselem ise: "Yahu rahmetli Nevzat Kösoğlu Bey bu eserleri yazmasaydı bizler Türk milliyetçiliğinde bugün şunları şunları asla öğrenemeyecektik" diyebileceğimiz bir katkısının olmadığını düşünmemdir. Var ise lütfen nezaket çerçevesinde belirtiniz.
Sonuç
Biz Türkçü aydınlardan, büyüklerden Türk’ün gören gözü duyan kulağı olmalarını beklemekteyiz. Biz gençleri uyarsınlar ve yönlendirsinler. Fakat bunları daima Türklüğün menfaatini göz önünde tutarak gerçekleştirsinler ki yarın bir gün bu gençlerle karşı karşıya kalmasınlar. Şahsımı eleştiren özellikle büyükler, Nevzat Bey ile kişisel dostluklarından ötürü cephe alıyorlar. Unutmayınız ki Türk milliyetçiliği sizin kişisel dostluklarınızdan daha büyüktür. Fikirleri için öldürülen Necip Hablemitoğlu da susabilirdi. Fakat yaşamı uğruna hakikati haykırdı. Türk milliyetçileri daha evvel de belirttiğim gibi Türk’ün gören gözü duyan kulağıdır. Geçmişte yanlış söylemlerde bulunanlar nasıl bugün eleştiriliyorsa bugün yanlış söylemlerde bulunanlar da hem bugün hem de ileride eleştiriye tabi olacaklardır.
M. Esad Kıraç