Başta Twitter olmak üzere sosyal ve geleneksel medyada Türk Hava Kurumunun uçaklarına dair tartışmaları görmüşsünüzdür. Bu tartışmaları tetikleyen gazeteci, siyasetçi ve bürokratları izledik. Son olarak bir twitter kullanıcısı; “THK’da olan uçaklar CL-215 CL 215 Piston motorlu 1960 model. Artık uçamaz” diye bir twit atınca şaşırdım. Doğrusu mantıksız bir ifade olarak değerlendirdim ama bu ifade doğru olabilir miydi? 1960 model uçaklar özellikle piston motorlu uçaklar işgörmez araçlar mıydı? Kısa bir araştırma yapıp konuyu değerlendirmek istedim. Tahmin ediyorum konunun meraklıları da dahil olmak üzere birçok okuyucu için faydalı veriler paylaşmış olacağım.
Öncelikle vatandaşın yazdığı şu yargı cümlesini, yazanın uzmanlığını denkleme katmadan bir inceleyelim: “THK’da olan uçaklar CL-215 CL 215 Piston motorlu 1960 model. Artık uçamaz”. Vatandaşın düşüncesine göre 1960 model uçaklar uçamaz. Yine vatandaşa göre piston motorlu uçaklar uçamaz...
Özellikle havacılığa ilgi duyan herkes, bu kadar keskin bir değerlendirmenin doğru olmadığını bilir. Zaten genel olarak herhangi bir konuda bu kadar keskin ifadeler ileri sürmek günümüzde makul insanlar tarafından hoş karşılanmaz. Özellikle konunun uzmanı olmadığı halde siyasi saiklerle muğlak iddiaları propaganda maksadıyla ileri sürenler, günün sonunda korumak istedikleri cepheye veya siyasi mevkiye zarar verirler. Bunun da ötesinde Türk örf ve adetlerine göre, insanların bilmediği konular hakkında bu kadar kesin hükümler vermesi ayıptır. Bu girizgahtan sonra konuya dönersek ve bir anlığına üst perdeden ileri sürülen 1960’lı yıllardan kalma hava araçlarının uçamayacağını iddia eden savlara katılsak bile bunu bir şekilde test etmek ve doğrulamak uygun olacaktır. O halde ABD gibi havacılığın kitabını yazan ve ekonomisi gelişmiş bir ülkeye bakalım ve gerçekten de 60’lı yılların teknolojisinin ve piston motorların havacılıktan kazınıp kazınmadığına ve 2021 itibariyle uçup uçmadıklarına bir bakalım.
ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA) her yıl şeffaf bir şekilde tüm verilerini yayınlar. Bu veriler o kadar detaylıdır ki veri bilimcileri için adeta çölde bir vaha gibidir. Kısaca kıymetli analizler yapmaya yetecek kadar dataylı verilerdir bunlar. Şimdi bu verilere bir bakalım. Yayınlanan son veritabanı 2020 tarihinden, ve buna göre:
- ABD’de genel havacılık çerçevesinde kayıtlı toplam hava aracı sayısı: 287.984 adet ancak bu hava araçlarının bir kısmı finansal yaptırım (icra, el koyma), kontrol-muayene ve bakım eksikliği gibi nedenlerle, bir kısmı da sertifikalandırma sürecinde olduğu için güncel bir uçuşa elverişlilik sertifikasına sahip değil.
- Toplam 287.984 kayıtlı hava aracından, legal ve teknik yeterlilikleri sağlayarak uçuşa elverişli olan ve uçuşuna izin verilen hava araçlarının sayısı: 267.022 adet.
- ABD Federal Havacılık İdaresince legal ve teknik anlamda uçuşa elverişli olarak değerlendirilen 267.022 adet hava aracından 255.101 tanesi, döner kanat(helikopter) ve tek ve çok motorlu sabit kanatlı(uçak) hava aracı olarak tasnif edilmiş durumda.
- Bu 255.101 adet helikopter ve uçağın bir kısmı özellikli ve kısıtlı uçuş iznine sahip. Bazısının uçuş koşulları kısıtlandırılmış, bazıları deneysel ve bilimsel maksatla uçabiliyor, bazısının her uçuşu ayrıca izne ve planlamaya tabi. Bu kısıtlamalara ve ikincil izinlere tabi olmayan normal uçabilir helikopter ve uçak sayısı: 163.011 adet.
- Bu 163.011 adet uçak ve helikopter, FAA tarafından standart, standart normal, standart genel maksat, standart ulaşım, standart akrobatik sertifikalarıyla uçuşa elverişli olarak sınıflandırıldıkları geçerli ve güncel bir sertifikaya sahip. Bu 163.011 sayısına ulaşana kadar, balonları, ultralightları, planörleri, motorlu paraşütleri, hava gözlem, keşif...vd maksatlı uçakları ve helikopterleri çıkardık.
Devam edelim ve bakalım. Gerçekten de 1960 Model Uçaklar Uçamaz mı? Piston Motorlu Uçaklar Uçamaz mı?
- FAA lisanslı 163.011 uçak ve helikopterden üretim yılı 1969 ve öncesi olan uçak ve helikopter sayısı: 61.541 adet.
- 1969 Öncesi üretilmiş olan ve hali hazırda havacılığın anavatanı ABD idarelerince uçuşa elverişli olarak görülen 61.541 adet uçağın tam olarak 59.959 adedi piston motorlu...
Yani kısaca özetlersek; tüm kuralların kanla yazıldığı havacılıkta ve havacılığın anavatanı olan ABD’de 1969 yılından önce üretilmiş olan ve piston motorla uçan tam 59.959 adet hava aracı bulunmaktadır. Sadece bu veriye göre bile 60’lı yıllardan kalma piston motorlu uçakların uçamaz olduğunu ileri sürmek abesle iştigal etmektir.
Dünya, kaynakları kıt ve insan hayatını zorlaştıran unsurlarla doludur. Dolayısıyla yer altı zenginlikleri veya ileri teknoloji sayesinde müreffeh bir toplum meydana getiren ülkeler bile sahip oldukları uçakları modernize ederek, büyük yenilemelere giderek kullanmaya devam etmektedir. Verimlilik ve etkinlik üzerine kurulu olan bu ülkeler ülkemiz için de örnek olmalıdır.
Diğer yandan 1960 model olması, bir uçağı, uçuşa elverişsiz bir hale getiriyorsa Türk Hava Kuvvetlerinin kapısına kilit vurmamız gerekir zira özellikle lojistik omurgası başta olmak üzere modern Türk Hava Kuvvetleri, birçok emsali gibi 60'lı-70'li yıllardan söze başlar. Misal Cumhurbaşkanımızın yurtdışı gezilerinde de kullanılmış olan C-130 kargo uçaklarımızın geneli 1960’lı yıllardan kalmadır. Hatta fotoğraftaki uçağımızın fabrikadan çıkış tarihi 1957’dir.
Şimdi sıkı durun, Hava Kuvvetlerimizin muharip ana unsuru olan F-16 uçaklarının tarihine göz atarsanız, bu uçağın ilk uçuşunu 1974 yılında yaptığını görürüz. Eğer "60 model uçaklar uçamaz" iddiası doğruysa F-16'larımız, hayatlarının son 10 yılına girmiş demektir. F-16'larımızın tarihinin 70'lere dayandığını öğrenmek canınızı sıktıysa, uçurduğumuz F-4'lerin kaç model olduğunu öğrenmek bile istemezsiniz lakin tüm bunlar gerçekte canımızı sıkmamalı; bakım ve modernizasyon, havacılığın asli unsurlarındandır ve birçok alanda olduğu gibi havacılıkta da "Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur" atasözümüz gerçekleri yansıtmaktadır. Hava araçları, dünyanın her yerinde, en iyi bakım gören ve iyileştirmelere maruz kalan teknolojik araçlardır. Uyuşturucu tüccarlarının bile uyuşturucu kaçakçılığında kullandıkları uçakları sık sık teknolojik ve mekanik iyileştirmelere uğrar. Bir uyuşturucu tüccarı, sahip olduğu uçakları iyileştirebilecek ve geliştirebilecek vizyona sahipse aynı vizyonu kamu idarecilerinden, seçilmiş ve atanmış yöneticilerden beklemek, her vatansever için bir görevdir. Yangınla mücadele uçaklarına dönersek şunu da hatırlamak gerekir ki TAI gibi güzide havacılık kuruluşlarımızın, geçmişte yangın söndürme uçakları ve modernizasyonu üzerine çalışmaları olduğu da bilinmektedir.
Sonuç olarak THK'nın elindeki CL-215'lerin, makul bir bakım ve geliştirme neticesinde ülkemizin yangınla mücadele filosuna katılabileceğine inanıyorum. Elindeki kaynakları kısıtlı olan, tasarrufa ve verimliliğe önem vermesi gereken bir ülkeyiz. Türk milletine hizmet etmek isteyenlerden, CL-215’ler de dahil olmak üzere her kaynağımızı etkin bir şekilde kullanmasını beklememiz, makul ve doğru bir beklentidir. Kaldı ki insan yaşamının ve doğanın korunması, kamu hizmetlilerinin asli görevleri arasındadır.
İdare ettiği savaş uçağı arızalandığında kendisine iletilen uçaktan ayrıl emrine karşılık, telsizden “Yetimin hakkıyla alınan uçağı terkedemem, Uçağı kurtarmaya çalışacağım.” diyerek hayatını feda etmekten çekinmeyen Türk pilotlarını hatırlarsak, faaliyete geçebilecek olan yangınla mücadele uçaklarının güneş altında yattığını görmek, Türk milleti için bir üzüntü kaynağıdır. Vatandaşa hizmet, kamu malının korunması ve iyileştirilmesinden geçer.
Refik Işık