Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Gençlerin alacağı ilk sıfır otomobilde ÖTV sıfırlanacak" vaadinin röntgeni.
Giriş
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 4 Eylül 2021 tarihinde evinin mutfağından seslendiği videoda gençlere yönelik vaatlerini sıralarken, tek seferlik ÖTV’siz araba, telefon ve oyun konsolu gibi sözler verdi ve iktidara geldiklerinde ilk altı ayda yapılacak 6 ilgi çekici vaat sıraladı. Makalede, bu vaatlerin birincisi olan "ilk telefon ve oyun konsolu alımlarında ÖTV kaldırılacak" politikası hayata geçirildiğinde sonuçları ne olur? sorusuna cevap aranacaktır. Değerlendirmenin sonucunda, siyasi parti liderlerinin kulağa hoş gelen politik vaatlerinin maliyetlerine ve sonuçlarına dair eleştirel bir bakış açısı örneği sunulmuş olacaktır.
Makaleye geçmeden önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gençlere yönelik vaatlerini aşağıdaki adresten izleyebilirsiniz.
Genel Değerlendirme
İlk yazıda Sn Kılıçdaroğlu’nun video mesajı, siyasal iletişim penceresinden değerlendirilerek, siyasi partilerin politikalarının kamuoyu önünde tartışılmasının Türk milletine kazandıracağı faydalar ifade edilmişti. Eleştiri mekanizmasının en faydalı, en verimli ve en beğenilen politikaları ortaya çıkarma potansiyeli vardır ve ilerleyen satırlarda Sn. Kılıçdaroğlu’nun videosundaki altıncı vaadi bu çerçevede değerlendirilecektir. Elbette her görüş gibi burada paylaşılan tüm değerlendirmeler de eleştiriye açıktır ve milletimizin esenliği için muhakkak eleştirilmelidir.
O halde buyrun, Kılıçdaroğlu’nun gençlerin gönlünü ve zihnini kazanmayı amaçlayan bir diğer vaadini değerlendirmeye başlayalım:
Evvela bir siyasi partinin genel başkanının, gençlerin otomobil taleplerini ve otomobillere dair hislerini anlama gayretini takdir etmek gerekir zira ülkemizdeki fertlerin en büyük dertlerinden biri de yeteri kadar ulaşım imkan ve kabiliyetine sahip olamamalarıdır. Sosyal ve ekonomik faaliyetlerin tamamının vatandaşların ulaşım imkanlarıyla alakalı olduğu düşünülürse otomobil sahipliğine dair vaatler, ülkemizi temelden değiştirebilecek kadar önemli bir sosyoekonomik politika olarak değerlendirilmelidir. Gününün 4 saatini toplu taşıma aracında çarçur eden dar gelirli vatandaş da, arabası olmadığı için hiçbir sosyal etkinliğe katılamayan aileler de, küçük işletmesini büyütmek için otomobil almak isteyen ama buna bütçesi yetmeyen esnaf ve girişimciler de otomobil sahipliği oranlarının artmasını sağlayacak bir politika önerisinden doğrudan etkilenmektedir. Türk kamuoyu, özellikle 2020’den itibaren otomobil sahibi olamamasıyla ilgili oldukça hassaslaşarak, bu konuda kayda değer refleksler göstermiştir. Türk milleti, sosyal medyada yabancı ülkelerdeki otomobil fiyatlarını paylaşan kullanıcılarla birlikte ABD ve Avrupa ülkelerinden video içerik üreten bloggerler sayesinde hükümetin yüksek vergi politikalarına karşı muhalif refleksler göstermektedir. Siyasi partilerin tamamı, Türk milletinin otomobil sahipliği konusundaki düşüncelerini anlamak için gayret etmelidir. Bu konuda adım atan siyasi partiler, seçmenlerin büyük bir bölümünün gönlünü ve zihnini kazanma fırsatına sahip olacaktır.
2020'den İtibaren Neler Oldu?
Türk milleti, dünyanın geri kalanı gibi 2020 yılında karşı karşıya kaldığı Kovid-19 salgını neticesinde birçok alışkanlığını gözden geçirerek, davranışlarında büyük bir değişikliğe gitti. Özellikle salgın hastalıkların gündemde olduğu bu dönemde, toplu taşıma araçlarını kullanmanın beraberinde getirdiği sağlık riskleri ve bunların insan yaşamına yönelik tehdidi, kamuoyu tarafından takip edildi. Vatandaşların hayatta kalma refleksinin ve sağlık tehditlerini bertaraf etme içgüdülerinin bir neticesi olarak otomobillere olan talep ülkemizde de arttı. Aynı dönemde Türk Lirasının değer kaybetmesinin yanı sıra, hükümetin otomobiller üzerindeki ÖTV’yi yükseltmesi neticesinde yeni otomobil fiyatları, Türk milletinin alım gücünün ötesine geçti. Vatandaşların kendi canlarının derdine düştüğü ve bu sebeple otomobil almaya çalıştığı bir dönemde hükümetin ÖTV kararıyla sırtlarından vurulan vatandaşların otomobil talebi ikinci el otomobil pazarına kayınca pazardaki kullanılmış veya yeni tüm otomobillerin fiyatları dramatik bir şekilde yükseldi.
Bugün, 2019 yılına kadar büyükşehirlerin yollarında artık görülmeyen eski model araçlar yeniden büyükşehirlerin caddelerinde görülmeye başladı. Konuyla ilginenler, bu araçların dar gelirli vatandaşlar tarafından küçük şehirlerden ve kırsal bölgelerden alınarak büyük şehirlere getirildiğini ifade ediyorlar.
Otomobil Sahipliği Oranları Neden Önemlidir?
Özgürlük hissiyatı, fertlerin ve ülkelerin kaderini belirleyen önemli bir dinamiktir. Kalkınmanın ve ilerlemenin temelinde de bu hissiyata rastlamak mümkündür. Batılı demokrasilerde ve müreffeh toplumlardaki fertlerin kendisini özgür ve huzurlu hissetmesinin bir sebebi de otomobil sahipliğinde aranmalıdır. Dikkat çekici bazı araştırmalardan elde edilen veriler sayesinde, otomobil sahipliğinin bireylere ve topluma sağladığı ekonomik, sosyal ve psikolojik faydalar gözlemlenmiştir. Fertlerin mobilites geliştikçe, bireysel huzur, mutluluk, ekonomik hareketlilik ve doğal olarak kişi başı gelir de artmaktadır. Dolayısıyla milleti zenginleştirmenin bir yolu da onu statik(durağan) bir halden çıkararak dinamik(mobil ve hareketli) bir hale getirmektir. Bu sebeple vatandaşları otomobil sahibi yapmak, birçok kamu politikasının anahtar hedeflerinden biridir.
Araba sahipliğinin etkilerini araştıran ve bunun için Çin’den veri toplayarak sonuçlarını paylaşan bir makalede; araba sahibi olmanın, yaşam tatmini, sosyal mevki, özgürlük hissiyatı ve stres gibi değişkenler üzerindeki etkileri ölçülmüştür. Bu çalışmada ileri sürülen verilere göre;
- Toplu taşımada geçirilen süre bireysel huzuru etkilemektedir. Toplu taşımada geçirilen vakit; hayata ilişkin tatmin duygusunu ve huzuru düşürürken, olumsuz hisleri de artırmaktadır.
- Araba sahibi olanların hayata ilişkin genel memnuniyeti, arabası olmayanlardan çok daha yüksektir.
Araba sahibi olmanın ekonomik etkilerinin çok önemli olduğunu ve özellikle istihdama ilişkin sonuçlarını araştıran bir başka çalışmaya göre:
- Araba sahibi olmak, iş bulma olasılığını ve çalışma saatlerini(gelirlerini) artırma fırsatını iki kat artırmaktadır.
- Hayatını sosyal yardım ve destekler sayesinde ancak idame ettirebilenlerin araba sahibi olduktan sonra iş buldukları ve yardım programlarından çıkarak kendi kendilerine yeten bir hayat inşa edebildikleri tespit edilmiştir.
Yukarıdaki değerlendirmelerin neticesinde vatandaşların ulaşım imkan ve kabiliyetlerinin artırılmasının neden önemli olduğunu görebiliyoruz. Bu denklemde, Sn Kılıçdaroğlu’nun "Gençlerin alacağı ilk sıfır otomobilde ÖTV sıfırlanacak" politikası, ümit edilen faydayı sağlayabilir mi? Küçük bir kesim için cevap; "evet" ancak milletin büyük bir kısmı için cevap; "hayır".
VI. Vaat: "Gençlerin alacağı ilk sıfır otomobilde ÖTV sıfırlanacak"
Sn. Kılıçdaroğlu, bu vaadiyle ancak düzenli bir geliri olan ve bunun yanında finansal bir birikime de sahip olan küçük bir azınlığın otomobil sahibi olmasını sağlayabilir. Geri kalan gençler ise bu haklarını kuvvetle muhtemel eş, dost, akraba veya otomobil ticaretiyle uğraşanlara devredecektir. Daha önce defalarca görüldüğü üzere, ülkemizde dar bir kesime verilen ayrıcalıklı haklar daima istismar edilmiş ve piyasada haksız rekabet gibi zararlı sonuçlar meydana getirmiştir. Bununla birlikte ayrıcalıklı haklar, haksız ve vergisiz kazanç kapısı haline de gelmiştir. Dolayısıyla bu politika önerisinin iyi niyetlerle ortaya çıkmış olduğu anlaşılsa bile üzerinde yeterli çalışma yapılmadığı görülmektedir.
Eğer yetersiz ve faydasız olarak görülebilecek olan bu politikanın mimar kadrosuna yukarıdaki tespitler ve eleştiriler iletilse, "İkincil mevzuatlarla beraber, ötv’siz araba alan gençlerin, bu arabalarını belirli bir süre satması, devretmesi ve kiralaması engellenebilir" gibi bir savla kendisini ve politika önerisini savunmak zorunda kalacaktır. Bu tür ikincil regülasyonlar hem modern kamu yönetim ilkelerine aykırıdır hem de bu regülasyonların piyasa ve gerçek hayat koşullarında uygulanması mümkün değildir. Zaten daha temelde, vatandaşlar arasında ayrıcalık ve eşitsizlik ortaya çıkaran bu politikanın, anayasamızın eşitlik ilkesiyle de ters düştüğü ortadadır. Bir kısım vatandaşa tanınacak bir hak, açıkca vatandaşlar arasında eşitsizlik yaratacaktır. Bu koşullar altında CHP yönetiminin bu politika vaadini revize etmesi ve otomobillerin maliyetini anlamlı bir biçimde ve herkes için indirecek bir vergi politikası inşa etmesi doğru olacaktır. Ülke yönetmeye aday olan siyasi partilerin, müreffeh bir ülke meydana getirmek için tüm vatandaşları kapsayacak politikalar inşa etmesi beklenmektedir.
Türk Milletinin Alım Gücü
Yukarıda ÖTV indirimine gitmenin veya ÖTV’nin tamamen kaldırılmasının tüm vatandaşları kapsamasının doğru bir politika olacağı ifade edildi. Peki ÖTV tamamen ortadan kaldırılsa, Türk milletinin otomobil sahipliği oranları yeterli seviyede yükselir mi? Bu soruyu yanıtlamak için kişi başı ortalama gelire, vatandaşlarımızın alım gücüne ve mevcut otomobil fiyatlarına bakmamız gerekir. Bugün(2021 Ekim itibariyle) yerli üretim sedan otomobillerden benzinli ve manuel bir araç modeli, kampanyalı olarak 157.900 liraya satılmaktadır. Bu otomobil için ÖTV tamamen kaldırıldığında fiyat etiketi 108.500 TL olacaktır. Türk milletinin büyük bir bölümü asgari ücret ile çalışırken, ekonomi sınıfından düşük konfor ve güvenlik donanımlı bir otomobil için 38 aylık asgari ücrete denk gelen bu fiyat etiketi, vatandaşın alım gücünü aşmaktadır. Vatandaşlarına saygı gösteren hükümetlerin görev aldığı gelişmiş ve müreffeh ülkelerde, vatandaşların yaklaşık 10 asgari ücret ile sıfır otomobil sahibi olabildiklerini görmek mümkündür. O halde Türk milletinin alım gücüne uygun bir şekilde otomobil sahibi olabilmesi için ikinci el otomobil ithalatı üzerindeki yasakların kaldırılması yönünde bir adım atılması da uygun olacaktır.
Milletimiz, otomobil sahipliğinde Avrupa’nın oldukça gerisindedir. AB genelinde her bin kişiden 530’u otomobil sahibiyken, ülkemizdeki her bin kişinin yalnızca 151’inde otomobil bulunmaktadır. Haliyle Türk vatandaşlarının ulaşım imkan ve kabiliyeti AB’nin ancak üçte biri seviyesindedir. Türk milletini otomobil sahibi yaparak sosyal ve ekonomik hayatı canlandırmak isteyen hükümetler, Avrupa ve ABD’de serbest olan kullanılmış otomobil ithal etme özgürlüğünü Türk milletine de sağlamalıdır. Avrupa’da birkaç bin euro fiyat etiketiyle satılan otomobiller, ülkemizde 100 bin lira fiyat etiketiyle satılan birçok otomobilden daha genç, daha konforlu ve daha yüksek güvenlik donanımına sahiptir.
Son Değerlendirme
Hükümetler için hedef; üretim ekonomisinde gelişmiş, vatandaşların sosyalleşebildiği müreffeh bir ülke meydana getirmekse bunun yolu, vatandaşları otomobil sahibi yapmaktan geçmektedir. Bu açıdan Sn. Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin hassasiyetleri doğru olmakla birlikte vaat olarak ileri sürülen politika, yetersizdir ancak yukarıda açıklanan öneriler vasıtasıyla bu politika geliştirilebilir. Her şeye rağmen vatandaşın ulaşım ihtiyacına ilgi gösteren tüm politikalar takdir edilmelidir. Bu yolla İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, DEVA Partisi gibi muhalif partiler ve hatta AKP hükümetini oluşturan AKP, MHP, BBP gibi siyasi partiler de Türk milletinin ihtiyaçlarına kulak verebilir.
Refik Işık
Yasama Bilimleri ve Siyasal temsil Uzmanı