Giriş
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 4 Eylül 2021 tarihinde evinin mutfağından seslendiği videoda gençlere yönelik vaatlerini sıralarken, tek seferlik ÖTV’siz araba, telefon ve oyun konsolu gibi sözler verdi ve iktidara geldiklerinde ilk altı ayda yapılacak 6 ilgi çekici vaat sıraladı. Makalede, bu vaatlerin birincisi olan "ilk telefon ve oyun konsolu alımlarında ÖTV kaldırılacak" politikası hayata geçirildiğinde sonuçları ne olur? sorusuna cevap aranacaktır. Değerlendirmenin sonucunda, siyasi parti liderlerinin kulağa hoş gelen politik vaatlerinin maliyetlerine ve sonuçlarına dair eleştirel bir bakış açısı örneği sunulmuş olacaktır.
Makaleye geçmeden önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gençlere yönelik vaatlerini aşağıdaki adresten izleyebilirsiniz.
Genel Değerlendirme
Sn Kılıçdaroğlu’nun video mesajına siyasal iletişim penceresinden bakıldığında, mütevazı bir mutfakta kaydedilen bu videonun, samimi ve içten bir mesaj vermek isteyen Kılıçdaroğlu’nun mesajlarını güçlendirdiğini söyleyebiliriz. Sn. Kılıçdaroğlu’ndan sonra diğer siyasi parti liderlerinin de bu topa girmelerini ve gençlere hitap etme yarışına katılmalarını bekleyebiliriz. Seçim atmosferinde olduğumuz bu günlerde, gençler başta olmak üzere tüm seçmenler, elle tutulur ve gözle görülür politika önerileri duymak isteyecektir. Hedef ve projeleri kamuoyu önünde tartışmak, medeni ve gelişmiş ülkelerin siyasetçilerinin genel bir karakteridir ve nihayet 2021-2022 itibariyle ülkemizdeki siyasetçilerin de bu yönde kendilerini ifade etmelerini izlemek memnuniyet verici. Bilindiği üzere kamuoyu önünde yürütülen tartışmalar, genel kamu çıkarlarına ulaşmak için izlenmesi gereken politikaların belirlenmesine ve bir konsensüs oluşmasına da yardımcı olacaktır. Eleştiri mekanizmasının en faydalı, en verimli ve en beğenilen politikaları ortaya çıkarma potansiyeli vardır ve ilerleyen satırlarda Sn. Kılıçdaroğlu’nun ilk vaadi bu çerçevede değerlendirilecektir. Elbette her görüş gibi burada paylaşılan tüm değerlendirmeler de eleştiriye açıktır ve milletimizin esenliği için muhakkak eleştirilmelidir. O halde buyrun, Kılaçdaroğlu’nun gençlerin gönlünü ve zihnini kazanmayı amaçlayan ilk vaadini değerlendirmeye başlayalım:
1. Vaat: Gençlerin ilk telefon ve oyun konsolu alımlarında ÖTV kaldırılacak.
Akıllı telefon ve oyun konsollarının, her yaştan günümüz insanları için temel birer ihtiyaç olduğu artık kabul edilmelidir. Bu teknolojik araçlara erişimde imtiyaz yaratmak veya bu cihazların özel tüketim malzemesi oldukları yanılgısına kapılarak vergi eklemek suretiyle maliyetlerini artırmak, çağımıza uygun bir politika değildir. Bilindiği üzere Türk Lirası 2015 yılında dramatik bir şekilde değer kaybetmeye başladı ve izleyen yıllar boyunca bu değer kaybetme süreci tersine çevirilemedi.
Döviz karşısında Türk Lirasının değer kaybı, 2021 Ekim ilk haftası itibariyle tarihi zirvelerine ulaştı. Yüksek kurlar, geride kalan 6 yıl boyunca fertlerin teknolojik ihtiyaç harcamalarını etkiledi. Oyun konsolları, oyun ekipmanları ve oyunların kendileri, Türk milletinin eriyen bütçesi sebebiyle alım gücü sınırlarını aştı. Eşzamanlı olarak akıllı telefonlar da yüksek kurlardan olumsuz etkilendi. Bununla birlikte hem telefonlara hem oyun konsollarına eklenen ekstra gümrük vergileri neticesinde Türk milleti 2016 yılından sonra çıkan birçok teknolojik araç ve gerece erişemez bir hale geldi. Bu çerçevede, son 6 yılda her yaştan Türk gencinin, hükümetlerin ekonomi politikalarına bizzat yaşayarak şahit olduğu söylenebilir. Bu süre zarfında Türk gençleri oyun endüstrisine yabancılaşırken, her bir ekonomik gelişmeyi ve hükümetlerin ekonomiye dair her bir kararını da yakından hissetti. Öyle ki ülkemizde gençler oyun oynamaktan ziyade, video paylaşım sitelerinde oyun oynayan yabancı oyuncuları izler hale geldiler.
AKP hükümeti her ne kadar yakın bir zaman önce e-spor açılımları yapsa ve parti genel merkezinde oyun turnuvaları organize etse de son 6 yıldır her Türk genci, AKP hükümetlerinin vergi politikalarını ve ekonomi performansını ağır bir şekilde sorgulamaktadır.
Bilindiği üzere bilgisayar ve oyun teknolojileri, 1990’lı yıllardan itibaren ivme kaybetmeden büyük bir hızla ilerlemektedir. Bu hıza ayak uyduramayan ülkelerin, sosyo-ekonomik tabirle orta gelir tuzağından kurtulamadıklarını ve toplumlarını geliştiremediğini izliyoruz. Tek seferlik ÖTV indirimi vaadini değerlendirirken, vatandaşların ortalama 3 yılda bir telefonlarını, 5 yılda bir oyun konsollarını ve bilgisayarlarını değiştirdiğini anlamamız gerekiyor. Özellikle bu değişimin keyfi olmadığını ve zaruri bir ihtiyaç olduğunu da bilmek zorundayız. Vatandaşlarını yeni teknolojiyle buluşturamayan ülkelerin, eski dünyaya ait hizmet işlerine, verimsiz veya yıkıcı zirai tekniklere, niteliksiz madencilik işlerine, ham madde ve ara malı üretimi gibi çoğu zaman katma değer üretmekte zorlanan faaliyetlere mahkum olduğunu biliyoruz. Bu çerçevede teknolojiye erişimin kısıtlı olduğu ülkelerden ne yazılım devleri, ne inovasyon yapabilen öncü sanayiciler, ne de oyun stüdyoları çıkıyor. Geleneksel üretim ekonomileri içinde debelenen toplumlarda, haliyle kişi başı gelir artışı ve sermaye birikimi de sağlanamıyor. Bugün yüzyıllık uluslararası endüstri şirketlerinin pazar değerleri, yazılım şirketlerinin ve oyun yapımcılarının arkasında kalıyor. Geleceği inşa edebilen, ekonomik ve sosyal refah meydana getirebilen ülkelerde, telefon, oyun konsolu ve bilgisayar gibi teknolojik araç ve gereçlerin tamamının, olağan dışı vergilere tabi tutulmadan vatandaşların alım gücünün içinde yer alması sağlanıyor. Artık şunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz ki gelişmiş ülkelerden birisi, 90’lı yıllar boyunca her gencine yalnızca bir bilgisayar için vergi istisnası hakkı tanısaydı ve vatandaşların geri kalanı yüksek vergiler altında ezilmeye devam etseydi, bugün o gelişmiş ülkelerde faaliyet gösteren yazılım devlerinden ve oyun stüdyolarından bazıları hiç kurulamazdı. Dolayısıyla şimşek hızıyla ilerleyen teknolojiler söz konusu olduğunda, tek seferlik vergi istisnası gibi bir politikanın, çağın şartlarıyla uyuştuğunu söylemek imkansızdır. Üstelik gençlerin tek seferlik bir vergi istisnasına tav olacaklarını hatta bunu oy verme davranışlarına yansıtacaklarını beklemek, güncel siyasi dinamiklerin ve Türk gençlerinin yeterince anlaşılamadığına işaret eder.
Yukarıdaki değerlendirmenin ışığında "Telefon ve oyun konsollarında tek seferlik ÖTV istisnası önerisi hangi düşünce tarzının politikası olabilir?" Sorusu aklınıza gelmiş olabilir. Milletin ve çağın gerçekleriyle örtüşmeyen, gençleri yeterince anlamayan bu öneri, hangi profildeki danışmanın veya genel başkan yardımcısının önerisi olabilir? diye merak ediyor olabilirsiniz. Yasama danışmanı olarak meclis koridarlarında geçirdiğim zaman süresince birçok siyasetçi ve bürokrat üzerinde gözlem yapma şansım oldu. Kamuoyuna sunulan herhangi bir siyasi demecin ve politika önerisinin, hangi fikir dünyasından, hangi parti içi yetkililerden, hangi kurumsal kültürlerin ve hangi iş çevrelerinin düşünce deseninden etkilendiğini okumanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Bu çerçevede "tek seferlik ÖTV’siz telefon ve oyun konsolu" vaadinden ağır bir bürokrat kokusu almak işten bile değildir. Bilindiği gibi devlet kurumlarının koridorlarında, vatandaşların harcamalarına ve hür iradelerine müdahale etmekte beis görmeyen, vatandaşlardan hastalık derecesinde vergi toplama arzusunda olan ve bu esnada küçük küçük ayrıcalıklar meydana getirmeye istekli müdahaleci bir düşünce yapısı bulunmaktadır. Çılgınca vergi toplamak isteyen kamu hizmetlilerinden bir kısmı, emekliliklerine müteakip siyasi partilerin yönetim kadrolarına gelmektedir. Siyasi parti liderleri, vatandaşların neyi ne kadar tüketmesi gerektiğine müdahale etmeyi doğal gören bu emekli bürokratlara dikkatle yaklaşmalıdır aksi halde göz açıp kapayıncaya kadar 21. Yüzyıl seçmenini açık farkla kaçırabilirler. 21. Yüzyılda seçkinci ve müdahaleci maliye politikaları ve vergi planlamaları, birçok genç nezdinde zehirli bir yılan gibi görülmektedir. Bu çerçevede -Tek seferlik ÖTV’siz telefon ve oyun konsolu- fikrini, gençlerin zihnini ve gönlünü kazanabilecek bir vaat olarak görmek mümkün değildir. Bununla birlikte tek seferlik olmak üzere gençlere sunulan bu hakkın ticari anlamda istismar edileceğini ve bazı ailelerin, çocuklarına sunulan bu hakkı para karşılığı devredeceğini söylemek de doğru olacaktır. Çocuğuna sunulan tek seferlik ÖTV’siz telefon ve oyun konsolu hakkını istismar eden ve bu hakkı tüccarlara satan ebeveynlerin davranışlarının travma yaratacak olan sonuçlarını ve meydana gelecek olan piyasa düzensizliklerini de ayrıca akılda tutmak gerekecektir. Ülkemizde bu tür hastalıklı imtiyazların meydana getirdiği birçok problem yaşanmaktadır. Ayrıcalıklı haklar, istismar ve haksızlıkları da beraberinde getirmektedir.
Örneğin yurtdışında görevlendirilen memurların, vergi, fon ve harçlardan muaf olacak şekilde silah ithal etme hakları bulunmaktadır. Memurların bir kısmı, bu ayrıcalıklı haklarını birkaç bin dolar karşılığında yurtiçinde pazara çıkarmakta ve ticarete konu etmek üzere devretmektedir. İmtiyazlı bir sınıf yaratan bu mevzuat, yürürlüğe girdiği günden itibaren memurlara haksız ve vergisiz bir kazanç kapısı haline gelmiştir. İşte silah örneğinden de görüleceği üzere; imtiyaz yaratan tüm haklar, kamu vicdanına, adalete ve piyasaya tepeden tırnağa zararlı sonuçlar doğurmaktadır.
Son Değerlendirme
Uzaktan eğitim gibi günümüz ihtiyaçları da denkleme dahil edildiğinde, teknolojik araç ve gereçlerin önemi anlaşılacaktır. Bir oyun konsolu yalnızca boş zamanların eğlence aracı değildir; fertlerin yaratıcıllığını besleyen oyun konsolları sayesinde, Türk vatandaşları içinde bulunduğu çağın şartlarını anlama fırsatına da erişmektedir. Bu çerçevede, telefon ve oyun konsolu gibi teknolojik araçları temel bir ihtiyaç olarak kabul etmek ve vatandaşlar arasında ayrım gözetmeksizin bu araçları vergi yüklerinden komple arındırmak, Türk milletinin çıkarları için daha uygun bir politika tercihi olacaktır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu vesilesiyle, gençlerin gönlünü ve zihnini kazanmak için mesai harcayan tüm siyasetçileri samimiyetle takdir ettiğimi son olarak ifade etmek isterim. Siyasi liderlerin, başta y ve z kuşaklarına kulak vermesinin zamanı gelmişti. Umuyorum ki Kılıçdaroğlu’ndan sonra diğer siyasi liderlerin de gençlerin hassasiyetlerine ve beklentilerine ilişkin elle tutulur, gözle görülür vaatlerini duyma şansımız olur.
Sonraki yazıda, Sn. Kılıçdaroğlu’nun altıncı vaadi olan "Gençlerin alacağı ilk sıfır otomobilde ÖTV sıfırlanacak" politikasını değerlendireceğim.
Refik IŞIK
Yasama Bilimleri ve Siyasal Temsil Uzmanı