Üzerimizde sonsuz kudreti olup da bize güzel ya da iyi olan her şeyi yavaş yavaş unutturan bir şey ya da bir güç olabilir mi dünya üzerinde? Olabiliyormuş meğer. Hep birlikte toplum olarak balık hafızalı olma yolunda hızla ilerliyoruz. Herkes her şeyi ne kadar çabuk unutursa o kadar çabuk huzur buluyor. Cinayet, tecavüz, istismar ve hırsızlık kadar hızlı unutulan bir başka şey de verilen sözler. Kimse verdiği sözü umursamıyor. Yalandan kaçınmıyor. Alenen çıkarı peşinden koşuyor ve bunların her birini çok kısa sürelerde yapıyor. Bir düşünme ya da pişmanlık payı kadar süre geçmiyor aralarından. Üzerimizdeki bu kudretli varlık, bize bunu neden yapıyor? İradenin işlevi çöpe mi atıldı artık? Herkes verilen ömrün sonunda soğuk kış günlerindeki şömineler gibi cayır cayır yanacaksa neden diğer tarafta şarap nehirleri vadedildi insanoğluna? Artık bir insanda çok sayıda iyi niyet ama çok az iyi eylem bulmak ne acı ne sefilce bir şeydir. Bu ne türden bir acizliktir? Kudretli yaratıcımız neden en iyi sanat eserine bunu yapmaktadır? Cevapsız sorular ne bu günümüzü ne de yarınımızı kurtarma konusunda işe yaramayacağı için bu soruların cevaplarını bulmaya odaklanmak belki de yapılabilecekler arasında en iyisi. Tabi buna müsaade edilirse…
En büyük tehlike, günahtır. En çok özendirilen de yine günahtır. Öncelik büyük bir karar vermekten geçer. Karar çok önemlidir. Verilen karar, her şeyin ilk belirleyicisi olacaktır. En nihayetinde, kararın baş düşmanı da korkaklıktır. Korkaklık, kararın yaşama biçiminizle uyumunu bozmak üzere sürekli işbaşındadır. Kararınızla korkaklığınız arasında güçsüzlük gösterdiğiniz an kaybedersiniz. Böylesi güçsüz olmak Tanrı’nın seçimi midir? Yaratıcının bize layık gördüğü bu mudur?
Korkaklık, kesinlikle hiçbir zaman kendini açığa vurmaz. Öyle büyük ve dikkat çekici gürültüler koparmaz. Son derece gizli saklı ve sessizdir, sinsidir. Diğer yandan her şeye rağmen diğer bütün tutkuları kendine bağlamada da son derece ustadır. Bunun en açık sebebi de korkaklığın çok rahat bir şey olması ve diğer tutkularla ilişki kurmaya duyduğu hevesidir. Tutkularınıza nasıl arkadaşlık edeceğini çok iyi bilir. Korkaklığın en korktuğu şey de karardır. Bu sebeple de en sevdiği değişkeni seçer bulur ve onunla ortaklık kurar. Zamanın koltuk değneği gibidir korkaklık. Birlikte acele etmemek adına "Bugün değil yarın," demeye daima bir sebep bulurlar. Oysa göklerde olduğu söylenen Tanrı der ki: "Bugün yap.” Karar buna uymak istese de korkaklık aksini savunur durmadan. Zamanla birlikte yapar baskıyı. Köşeye sıkıştırmaya çalışır insanı. Korkaklık her daim geri durmayı seçer. Tek ve nihai amacı, bizi engellemektir.
İnsan bunca değişken arasında seçim yapmak için debelenip dururken Tanrı sorar; "Sen, mutsuz insan. Neden daha iyi olan yolu seçmedin?" Kendisinin neden hep kötü tarafı süsleyip püslediği konusuna asla değinmez. Neden hep kötülerin kazandığı bir dünya sunduğunun açıklamasını yapmaz. Hep öte dünyaya ertelenen bir hesaplaşma vardır. Tanrı, acı ve ıstırapla geçen ömürlerin sonunda kısacık bir mutluluk ânı ile susturur insanoğlunu. Onunla yetinmesini bekler. Sonsuz iyi olandan bu denli dehşet veren bir kötülük nasıl çıkar? Hakkını savunanın yolları kapanırken hak yiyenin neredeyse sonsuz kaynakla yoluna devam etmesi adil midir sizce? Peki karar ne olmalıdır? Bitmez tükenmez bir eziyete boyun eğmek ve tek olan ömrünü kötülerin ayakları altında ezilerek geçirmek mi yoksa kötüye uyup kendi hayatını rahat ve özgür yaşamak mı? Birçok insan bu tercihi yapamadan sefil olurken birçoğu da düzene uyum sağlamak adına ikinci seçeneği tercih ediyorsa suç insanda mıdır gerçekten?
Tanrı ne vadeder? Bu dünyadaki zamanını iyi bir insan olarak geçirenlerin gideceği sonsuz güzellikteki yeri, cenneti. Yani Tanrı bir insandan ne ister? İyi bir insan olmasını. Peki kimsenin iyi olmadığı ve iyi olmayanların iyi olanlara yaşam hakkı tanımadığı bir yerde Tanrı’nın isteği ya da vaadi ne işe yarar? Bosna’da insanlar acımasızca katledilirken, Uygurlara hiçbir koşulda yaşam hakkı verilmezken, acıyıp ülkene aldıkların kızlarına tecavüz edip halkını gasp ederken Tanrı nerede? Taraf tutmayan biri için fazla taraflı değil mi bu olanlar? Korunacak bir değer olursa korumak için canını verirsin ama aynı yolda yürüdüklerin değerlerini katlederse ne için savaşır insan?
Karar, korkaklık, irade, iyi, kötü, cehennem, dünya ve yaşamak… Bu sarmalın içinde sınava tabi tutulan deney hayvanlarıysak eğer neden en üstün yaratık diyor Tanrı insana? Bu denli üstünsek neden kolay olmuyor iyi olmak? Zoru seçmenin ve başarmanın hazzı diyorsanız da önce aynaya bakın, bakalım siz zorun hazzını mı yoksa iyi ve güzel olanın hazzını mı tercih ediyorsunuz. Sonra tekrar görüşelim. Ne dersiniz?