Balzac/Kâşifin Acısı (öykü): İster keşiş olsun, ister bir mahpus, ister bir günahkar ya da alçak, serseri, insanoğlunun ilk düşüncesi, yazgısını paylaşan bir arkadaşının olmasıdır.
Neden bu alıntıyı yaptım? Balzac, bu sözü söylerken kişilerin fert fert bir başkasına ihtiyacı olduğunu ve insanın en tabii eğiliminin bu olduğunu vurguluyor, bu doğru. Erich Fromm ise buna ek olarak yalnızlığın, kişiyi şizofreniye bile sürükleyebileceğinden bahsediyor. Bunların devamı olarak da Harrari ise “Sapiens” adlı eserinde, bir toplulukta yüz elliye sayı ulaştığında gruplaşmaların olduğunu kaydediyor.
Marx’ın dediği üzere de tarih sınıfların mücadelesinden değil de milletlerin mücadelesinden ibaret olduğu gerçeği de göz önüne alındığında “Neden Milliyetçiyiz?” sorusu anlam kazanıyor. Cevap da “Kendimi muhafaza için. İnsan olmak için. Şizofreni olmamak için.”
Bu alıntı ve açıklamalardan sonra şu yorumu yapabilirim aslında: İnsanın ilk düşüncesinin yazgısını paylaşacağı bir arkadaşının olması gerekliliğini reddeden grubun insan olmadığı… Ali Şeriati, “insan, ben seçtim diyebilen ve seçmeyebilecekken seçen kimsedir” derken bunu kast ediyor aslında. Tabiat kanunlarının şaşmazlığı ve muhakeme usulü, “Hayır ben bunu reddediyorum.” diyen herkesin elinden insanlık namını almaktadır. Erich Fromm'un deyimiyle de yalnızlıktan daha keyif alınabileceğini söyleyenler şizofrenden başkası olamazlar. Yüz elli kişilik fertler topluluğunun doğal bir hareketle gruplaşması da “Biz gruplaşmıyoruz.” diyenleri sürü kavramına dahil etmektedir hatta sürü bile grubu ifade ettiğinden sürüleşememektedirler bile. Bir ek daha getirip atıf bombardımanını güçlendireyim: “Herkes bir gruba dahildir. Hiçbir gruba dahil değilim diyenler de, bir gruba dahil olmayanlar grubuna dahildir.” diyor Mustafa Islamoğlu. Öyleyse soruyorum:
“Hiçbir Gruba Dahil Olmayanlar Grubu” paradoksu kabul görüyor da, tabii bir mantık ve içgüdü terkibinin dışavurumu olan milliyetçilik neden kabul görmüyor? Cevap: Çünkü popüler kültür bunu istemiyor. Twitter aleminden dışlanırsın, arkadaş grubunda iteklenirsin diyor. Halbuki Milliyetçi Kongre Derneği’nin ilk kongresinde Emir Abbas Gürbüz’ün ifade ettiği üzere, mesele kan feda etmeye gelince “Türk milliyetçileri kanlarıyla her pisliği temizliyor.”
Biz, çatışkılar tarihinden ibaret olan dünya tarihinde aynı dili, dini ve mensubiyeti paylaşıyorsak bizim kanımızda milliyet teessüs etmemiş midir? Hatta devlet veya kurumlar eliyle aktifleştirilen millet olma hali ise (M. B. Dinçaslan), neden el yordamıyla bile algılanamayan bir olgu haline dönüşüyor? Cevap bellidir: AKP iktidarının mikro hale getirmeye muvaffak olduğu muhalefet, her mikronun mitoz bölünmeyle bir başkasını doğurduğu sonsuz helezonlar arasından asla müşterek bir ses çıkaramamakta ve bu mitozların en büyüğü olan CHP Kürtçülük propagandası gütmektedir. Sen de dahil olacaksın, yoksa dışlanırsın. Sürüden dışlanmak terimi herhalde en güzel açık hava tımarhanesi olan Türkiye’ye yakışıyor böylece.
Bunca durumun ortaya çıkışı da haliyle itekleme kanunu gereği tersinden Türk milliyetçiliğini doğuruyor. Bunca yıllık laik hegemonya, İslamcılık misyonunu göğe çıkardı ve AKP iktidarını doğurdu. Aynı şeyi bugün AKP ve mikro haldeki ve asla bir araya gelemeyen muhalefet oluşturuyor. Bunun tersten iteklemesiyle Türk milliyetçiliği, en meşru ve en muasır fikir kıymetini kazanıyor. Tarihten bugüne değin “Yemen: Türk mezarı, Anadolu: Garip Türk’ün anavatanı” denilerek baskılanan bu fikriyatın bugün doğal bir tepkime olarak ortaya çıkması herhalde yadsınmamalı.
Burada muhalefet kadar yandaşların da suçu var ilaveten. Yusuf Akçura’nın Saldırgan ve Savunucu Türkçülük dediği kavramlardan saldırgan olanları, bugün milliyetçiliğin yüz karası konumuna gelmiştir. İşte bu sebeple “Temiz Türkler” manifestosuyla yola çıkan bir ekip “Neden Milliyetçiyiz?” Sorusuna en kısa böyle cevap veriyor.
Hatta daha ileri giderek de soruyor: “Siz neden değilsiniz?”
Mehmet Can KUYUCU
normal bir otomobil, normal bir evin hayal oldığu memlekette artık milliyetçi duygularım kalmadı, hele ki bu halimizde en güçlü milliyetçinin payı olduğunu düşününce