1970’li yıllar gerek dünya gerekse ülkemiz açısından kriz ve karışıklıklar ile dolu yıllar olmuştur. ABD ile Rusya arasında yaşanan Soğuk Savaş, İsrail ile Araplar arasında yaşanan savaş ve akabinde dünyayı etkisi altına alan petrol krizi bu dönemin başı çeken küresel olaylarıdır. Bir gelişmenin sonucu diğer bir gelişmenin nedeni olmuş ve 1973 yılında küresel petrol krizi patlak vermiştir. Bu yazımızda 1973 yılında yaşanan petrol krizinin nedenine ve sonrasında yaşanan gelişmelere değinip, petrol fiyatlarında yaşanan dalgalanmayı açıklamaya çalışacağız.
1970 yılında kadar ABD, parasını altın karşılığında basan tek ülkeydi ve diğer ülkelerde ellerinde bulundurdukları dolar rezervi kadar para basma hakkına sahipti. Dolaylı olarak tüm ülkeler ABD’nin elinde bulundurduğu altın rezervine göre para basabiliyordu. Para arzını kontrol altına almaya çalışan bu sistem 1944 Bretton Woods Anlaşması çerçevesinde kabul edilmiş ve 15 Ağustos 1971 yılına kadar uygulanabilirliğini sürdürmüştür. Bu tarihten itibaren ABD doların altın değişim standardından çıkararak doları dalgalanmaya bıraktı. Böylece dünya para sistemi birden karşılıksız kalmış oldu ve diğer gelişmiş ülkelerde ABD’nin almış olduğu bu kararı takip etti. Karşılıksız kalan para piyasasında ülkeler rezervlerini arttırmak istedi ve karşılıksız olarak kolayca para basmaya başladılar. Bunun neticesinde başta dolar olmak üzere diğer tüm para birimleri müthiş derecede değer kaybetmeye başladı.
Petrol fiyatları da dolara bağlı olduğundan bu değer kaybı petrol fiyatlarına da yansıdı ve üretici ülkelerin inanılmaz boyutlarda gelir kaybı yaşamasına neden oldu. Petrol üreticisi ülkeler bu değer kaybının önüne geçmek için petrolün dolar yerine altına bağlanmasına karar verdi. Bu kararın alınmasının ardından petrol fiyatları hızlı bir yükselişe geçti. 1970 yılının başında petrolün varil fiyatı 3 dolar iken 1974 yılının başında bu rakam 12 dolara kadar çıktı.
6 Ekim 1973 tarihinde İsrail ile Arap devletleri arasında Yom Kippur savaşı başlamış ve bölge iyiden iyiye kaynayan kazana dönmüştür. OPEC; kendilerinden ham petrol alan batılı ülkelerin, bu petrolü işleyip nihai ürün haline getirip kendilerine 100 katı kar ile sattığını görmüş ve ham petrolün varil fiyatının arttırma kararı almıştır. Tüm bunlara tuz biber olurcasına ABD Yom Kippur savaşında İsrail’e askeri yardım yapma kararı aldı, OPEC de yapılan bu hamleye karşılık olarak petrol ihracatını durdurdu ve Batılı Devletler başta olmak üzere Japonya’ya petrol ambargosu başlatma kararı aldı. OPEC ambargo kararına ilaveten petrol arzını düşürme kararı almış ve bu durumun sonucunda petrolün varil fiyatı akıl almaz derecede artmıştır. Bretton Woods anlaşmasının geçerliliğini kaybetmesiyle zorda olan küresel para sistemi, OPEC’in almış olduğu ambargo kararı neticesinde iyice zor duruma girmiş ve tüm dünyayı etkisi altına alan Küresel Petrol Krizi böylece başlamış oldu.
Alınan bu ambargo kararı gelişmekte olan ekonomileri büyük oranda etkilemiş ve bu ülkelerin büyüme rakamlarını aşağı yöne çekmiştir. Bu süreçte OPEC ülkelerine petrol gelirleri akmış ve bu ülkeler büyük bir refah artışı yaşamıştır. Öte yandan batılı ülkelerde büyük bir kaos ve tedirginlik hakimdir. ABD’de petrolü galon fiyatı Mayıs 1973’te 38.5 sentten Haziran 1974’te 55.1 sente kadar çıkmıştır. Bu süreçte New York Borsası 97 milyar dolar değer kaybetmiş, İngiltere’de petrol krizi kaynaklı hükümet değişikliği yaşanmıştır.
Yaşanılan petrol krizi sonucunda batılı ülkeler alternatif enerji kaynaklarına yönelmeye başlamış ve bunun sonucu olarak rüzgar, güneş, kömür ve nükleer gibi bir takım enerji alternatifleri üzerinde yoğunlaşmışlardır. Dünya da petrole bağımlılığı azaltmak amacıyla kampanyalar düzenlenmeye başlanmış hatta krizin en şiddetli yaşandığı 1973 ve 1974 yıllarında araçlarda hız limiti belirlenmiş, limite uymayan araç kullanıcılarına ağır cezalar kesilmiştir.
OPEC ülkelerinden başka diğer petrol ihracatçısı ülkeler büyük gelir artışı sağlamışlar ve ülkelerindeki döviz girişi büyük miktarda artmıştır. Bu ülkelerden en çok fayda sağlayanı Rusya ve Kanada olmuş bu sayede savunma harcamalarına büyük oranda pay ayırmışlardır.
Yaşanılan bu acı dolu deneyimin son bulmasından sonra başta ABD, Batılı Devletler ve Japonya açıktan desteklemiş oldukları İsrail’e karşı ihtiyatlı davranmaya başlamış, siyasi eğilimlerini Arap Devletlerinden yana değiştirme yoluna gitmişlerdir. Uzun dönemde batılı devletlerin alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi fayda vermiş ve bu devletlerin Arap Devletlerine olan bağımlılığının azalmasına yol açmıştır. Batılı Devletlerin artan enerji kaynağı ihtiyacı ve Arap devletlerinin artan güvenlik endişesi karşılıklı ilişkinin boyutuna zaman içerisinde farklı anlam katmış ve OPEC’in eski önemini kaybetmesine yol açmıştır.
Barış Yüksel