Milliyetçi Kongre Derneği’nin ilk buluşması 14 Ekim 2023 tarihinde Ankara’da güzel bir salonda gerçekleştirildi. Bazılarıyla tanışma ve konuşma şansı da bulduğum birbirinden değerli birçok insan katıldı. Sn. Bahadırhan Dinçaslan, TamgaTürk kitlesinin ne kadar A sınıf bir kitle olduğunu, yaptığı kimi anketlerde ve buluşmalarda ortalama eğitim düzeyinin yüksek lisans çıktığını devamlı olarak söyler. Adeta bunu kanıtlayan bir kitle vardı, herkes özenle seçilmiş gibiydi. Kongreden ayrılırken çok mutlu ayrıldım. Çünkü bu kitle birçok güzel şeye muktedir. Ortada açığa çıkmış/çıkmamış bir sürü potansiyel, bir sürü yetenek var. Ancak tüm bunlar rahat etmemizi, derin bir nefes almamızı sağlamamalı. Çünkü yetenekler, muhtemeller, ihtimaller başarılı olmak için yeterli değil.
Bir örnekle bakalım. Yüksek IQ’ya sahip çocuklar üzerinde dünyanın neredeyse hemen her ülkesinde akademisyenler çeşitli araştırmalar yapar. Bunların birçok örneği internette bulunabilir. Eğer bu araştırmaların “Yetişkinlik Evresi” bölümlerine odaklanırsanız ilginç bir şey gözünüze batmaya başlar. Evet bu çocuklar bilim dallarında, yahut matematikte, belki fizikte hayatlarının her döneminde yaşıtlarına göre genellikle başarılı olurlar ancak, işler yetişkinlik döneminde yavaş yavaş değişmeye başlar. Bu yüksek IQ’ya sahip insanların arasında elbette başarılı olan birçok insan olur, ancak aralarında işsizleri, devletten sosyal yardım alanları, girdiği hiçbir işte başarılı olamayanları, ömrünü bir kanepenin üzerinde geçirenleri, en yakın dostu televizyonları olanları, artık konuşacak bir şeyi olmayanları, konuşsa da bir dinleyenleri olmayanları da görürsünüz. Bu zekâları, yetenekleri, potansiyelleri onları başarılı kılmamıştır. Önemli bir parçaları hep eksiktir. Görünen o ki o eksik parça zoru seçmek, zordan kaçmamaktır. Dert sahibi olmaktan kaçmamak, çalışmaktan yorulmamaktır. Başarı yolda ısrar etmekten geçiyor.
Milliyetçi Kongre Derneği’nin de bulunduğu noktayı tam olarak bu yüksek zekalı çocukların yetişkinliğe adım attığı an olarak görüyorum. Elbette tanıştığım ve gördüğüm bu kıymetli insanlar elbette kongreye bir zoru seçerek geldi. Donanımlarıyla, bildikleriyle ve yapabilecekleri ile elinde iktidar ve güç barındıranların yanında ne mevkiler elde ederler tahmin etmek zor değil. Ancak inandıkları değerler uğruna zoru seçiyorlar. O ilk adımı atıyorlar. Ama hayat bize sürekli ve sürekli olarak gösteriyor ki, yola adım atmak yeterli değil, yolda ısrar edeceğiz. Yoksa bu dünyada ne ateşler yandı, ama söndükleri yeri bile kimse görmedi.
Hani İsmet Paşa, Kazım Karabekir’e diyor ya:
“Paşam kurtuluş mücadelesi hayal, seninle 50’şer lira koyalım, Eskişehir yakınlarında bir çiftlik alıp ziraat işine girelim.”
Bu bir kolay yol. Kolay belki de her gün aklımıza girmeye çalışıyor. Evet bu örnekteki kolay yol, bu dertten, çalışmaktan, sıkıntıdan kaçış yolu sonunda seçiliyor mu? Seçilmiyor. Ama bazen işin başında, bazen yarı yolda, kolay yol bizi yoklar. Bu fizyolojik bir gerçeğimiz, beyin rahat etmek, yorulmamak ister. Eğer ona iş yaptırmak, başarılı olmak istiyorsak onu zorlarız.
Hani şair diyor ya:
Kahraman evlatları, ey kutlu diyarların!
Aldanmayın düşmanın sözüne, ipeğine.
Yumuşak dilleri bile çatallıdır onların,
Yumuşak kelepçeler takarlar bileğine.
Rahattır özelliği en büyük zindanların!
Ey yiğit evlatları, çileli diyarların!
Bir potansiyel doğuyor. Yeni bir dünya yaklaşıyor. Milliyetçilik artık derinlerden değil, göstere göstere dünyanın efendisi olmaya geliyor. Bu dünya için ne kadar geçerliyse, Türkiye için de o kadar geçerli. Gelecek, milliyetçilik ile başka bir ideolojinin arasında iktidar kavgası içinde olmayacak. İktidar kavgası, milliyetçiliğin fraksiyonları arasında yaşanacak. Ülkemizde görünen ise, garip, ucube sentezcilerle, akılcı ve laik milliyetçilerin iktidar yarışıdır.
Hep söz almak istedik, hep karar vermek istedik, göz ardı edilmemek, sesimizi duyurmak istedik. Siz de hep böyle hissettiniz, biliyorum. İşte, saygıdeğer TamgaTürk ailesi ve partisi fark etmeksizin emek veren ve derneğe katılan değerli insanlar bu geleceğin adımını attılar.
Artık elimizi taşın altına koyalım. Bu sefer daha çok çalışan, hayalleri daha büyük olan, sıkılmayan, aklının bir köşesinde koca bir ülkeyi yönetmeyi hak ettiğini ve bunu istediğini düşünen biz olalım. Bu sefer yola çıkmış olmakla yetinen biz olmayalım. Konuşmacı olarak panele katılan Sn. Caner Öztürk’ün dediği gibi, bu sefer “Birbirimizi sevelim.”
Eğer bu özel kitle rahatı seçmezse, önü açıktır. Ben sefer falan bilmiyorum, zaferle mükellefiz.