Bilindiği üzere hastanede nöbetler hafta içi 16 saat ve hafta sonu 24 saat olacak şekilde tutulmaktadır.Nöbet ertesi izin doktorların asistanlık sürecinde (Asistan Hekimlik; Tıp fakültesinden mezun olup, tıpta uzmanlık sınavını kazanıp, ihtisas yaptığı üç ile beş yıl arasında değişken sürede olan, diğer bölümlerin yüksek lisans sonrası, doktora sürecine denk gelen dönemdir.) genel olarak problem yaşadığı bir konudur.
Normal şartlar altında nöbet bitimi sonrası, istirahat için hastaneden ayrılmak gerekirken, asistan hekimler hastanede mesaiye devam etmektedr. Özellikle bazı cerrahi branşlarda yeni başlayan asistan hekimlere ayda 14 nöbet yazılıp, aylık 432 saat mesai yapmaktaydılar. Üstelik kanunen herhangi bir kişi 130 saatin üzerinde nöbet tutamaz diye madde vardır. 168 saat gün içi mesai ve 130 saat nöbet mesaisi eklendiğinde 300 saat mesainin üzerindeki herhangi bir nöbeti ücretsiz olarak tutmuş oluyordunuz. Türkiye'deki çoğu branşa 10 nöbetle başlandığı için genel olarak 360 saat aylık mesai yapılmış olunuyordu. Binlerce doktor her ay, 60 saat devlet adına ücretsiz çalışıyordu.
Beyaz Reform’dan sonra asistan hekimler nöbet ertesi izin kullanacak ve maksimum 8 nöbet tutacak denildi fakat Türkiye'deki özellikle cerrahi branşların çoğu, bu kurala Sağlık Bakanlığı'ndan resmi yazı gelmesine rağmen uymadı.
Nöbet ertesi izin olmamasının ne demek olduğunu size daha detaylı izah edeyim. Ayda 8 tane nöbetinizin olup izin kullanamadığınızı bir örnekle anlatalım. Pazartesi nöbetçisiniz, hastaneye sabah 8'de geliyorsunuz, 17'de mesai bitiyor. Siz saat 17'den ertesi Salı günü sabah 8'e kadar nöbet tutuyorsunuz. Sonra Salı sabahı hastaneden ayrılmanız gerekirken salı günü tekrar mesaiye devam edip, Salı günü saat 17'de mesaiden ayrılıyorsunuz. 33 saatiniz hastanede geçiyor ve Çarsamba sabah 8'de tekrar hastaneye geliyorsunuz. 8 nöbetin illa ki bir tanesi art arda denk geldiği için, Çarsamba tekrar nöbetçiyseniz, Perşembe akşam 17 de hastaneden ayrılmış oluyorsunuz. Pazartesi hastaneye girip Perşembe çıkmış gibi oluyorsunuz, yani 89 saatin 66'sını hastanede geçirmiş oluyorsunuz.
Bu şekilde bir çalışmayı Afrika’daki sömürge işçileri bile yapmıyordur.
Binlerce hekim hem bu şekilde çalışıyor hem de ücretini alamıyor hem de kendisine çok az vakit ayırdığı için ya depresyona giriyor ya da istifa ediyor. Halka bakan yönü ise kalp damar cerrahisi, beyin ve sinir cerrahisi ve göğüs cerrahisi branşlarına neredeyse asistan hekimler başvurmadığı için, ileride bu alanlarda çok ciddi doktor sıkıntısı yaşanacaktır. Birçok hekim, bu branşları sevse bile, nöbet ertesi izin genelde uygulanmadığından tercih etmemektedir. Kadrolar boş kalmaktadır.
Sağlık Bakanlığı tarafından nöbet ertesi izin uygulanacak denilmesine rağmen, birçok üniversite, Türkiye genelinde hala uygulamamaktadır. Tıpta Uzmanlık ve Etik Kurulu (TUEK) ise denetleme görevini yapmamaktadır. Asistanlar eğer nöbet ertesi çalışmaya itiraz ederlerse, akademisyenler tarafından ameliyat yaptırmama gibi, eğitimlerini aksatmak şeklinde mobbinglere maruz kalmaktadır. Eğer TUEK’e itiraz ederler ise ya ihtisas sürelerini uzatmakla ya da istifaya zorlamakla tehdit ediliyorlar. Anabilim dalı başkanları ile görüşüldüğünde asistan sayısı yetersiz olduğu için izin vermediklerini iddia ediyorlar.
Yöneticilik sadece sorunları dile getirmek değildir, uygulanabilir çözüm önerileri de sunmaktır. TUEK senede iki kez herhangi bir şikayet olmaksızın, Türkiye'deki tüm eğitim araştırma hastanelerini ve üniversiteleri denetlemelidir. Eğer yeterli sayıda asistan yoksa, ilgili branşın akademisyenleri ÖSYM’ye yeterli sayıda kontenjan talebinde bulunmalıdır. Nöbet ertesi izin insani ve anayasal bir hak olduğu için bunu engelleyenler hakkında işlemler başlatılmalıdır. Ayrıca yeri gelmişken nöbet ücretleri 58-64 TL arasında değişmektedir. İcap nöbeti ise 25 TL'dir. İşçilerin nöbet ücreti 120 TL'dir. İşçi kardeşlerimiz daha da fazlasını hakediyor. Onlara bir sözümüz yok, sözümüz sistemedir. Hekimler şu an işçilerin yarısı kadar ücret almaktadır. Bu adaletsizlik çok ciddi ekonomik sorunlara ve akıl mantık kurallarına uymamaktadır. Hekimin hakkı sürekli elinden alınmaktadır. Bir abimin bana güzel bir nasihatı vardır, "Bu devletin sana ne ilk ne de son borçlanması olacak" demişti. Normalde vatandaşlar devlete borçlanırken, devlet hekimlere asistanlık sürecinde hesaplamalara göre milyonlarca Türk Lirası borçlanmaktadır. Bu adaletsizliğin çözümü ise her mesleğe aradaki oranlar korunacak şekilde iyileştirmeler yapmaktır. Yetkilileri vazifesini yapmaya davet ediyorum.
Dr. Ali Erol
Hekimsen Sendikası Güney Marmara Şube Başkanı