Kemal Kılıçdaroğlu, “Ne Batı ne Doğu, bu Türk'ün Yolu.” başlığıyla “hayatımın en büyük projesi” diyerek Türk Dünyası’na dair bir vizyon paylaştı. Türk Dünyası’nın bütün bölgelerini tanıyıp hepsinin çıkar, kaygı ve hakikatlerinin toplam bileşkesine göre yayın yapan TamgaTürk’te bu çıkışı değerlendirmemek elbette olmazdı.
Evvela olumlu kısımlardan başlayalım. Adaylık için dayatma politikasına başladığı andan şimdiye dek Türk milliyetçilerinin kaygı ve taleplerini hiç umursamadığını gösteren Kılıçdaroğlu’nun “hayatımın en büyük projesi” diyerek böyle bir vizyondan bahsetmesi Türk milliyetçiliği için her türlü kazanımdır. Yapması, yapmaması, samimi olup olmaması önemli değil – demek “Türk Dünyası”na dair talep yeterince kalabalık ve bunu öncelik olarak gören bir kitle tarafından dile getiriliyor ki, gündeme alınıyor.
Proje anonsunda kullanılan dil de güzel. Kılıçdaroğlu tuhaf bir adam, zannediyorum epey beceriksiz ve eğitimsiz bir danışman sürüsüyle çevrili. Sıradan bir iş adamını büyük iş adamı zannedip görüşebiliyor. Böyle bir ortamda “Türkistan”, “Türk Dünyası” gibi doğru ifadelerle açıklama yapmış olması benim için epey şaşırtıcı oldu. Bu işte rol oynayan danışmanı tebrik etmek lazım – ekmeğini hak eden ender CHP çalışanlarından.
Şimdi sorunlu meselelere gelelim. Evvela, Türk Dünyası’nın “Çin’e bağlanmak” gibi bir sorunu yoktur. Türkiye’yi ve Türk Dünyası’nın kalanını Çin’e daha sıkı bağlarla bağlamak, kolonileşmelerinin önünü açmaktır. Türk Dünyası’nın jeopolitiğine dair birazcık çalışan herkes bilir ki, Kırgızistan başta olmak üzere Türk Dünyası pazarları Çin ürünlerinin, finansmanının ve enerjisinin istilası altındadır – iş adamı ve işçi istilası da başlamıştır. Üstelik bütün dünyanın Çin’e yaptırım için hazırlandığı bir planda, Türkiye’nin çıkarı, Çin’in tecrit edilmesindedir. Zira Türkiye Çin’e mal satan bir ülke değil – Türk Dünyası için de bu geçerli. Tam aksine, Çin malları Türkiye’de yerli üreticiyle rekabete girişiyor. Türkiye’nin “Avrupa’nın Çin’i olma” vizyonu her ne kadar yeterli değilse de makul ve kısa vadede ekonomik sorunlarımızı çözmeye namzet bir vizyon olabilir. Ancak Türkiye ile Çin arasında ticareti kolaylaştıracak bir hamlede kazanan Çin olacaktır. Çin’e ne satacağız?
Bir diğer husus İran. CHP’de İran yanlısı birçok isim aktif; meselemiz bu olmadığından tek tek sayıp dökmeyeceğim. İran ve Ermenistan, Türk Dünyası’nın birlikteliği önünde en büyük iki engel ve iki müttefiktir. Karabağ meselesinde açıkça Ermeni tezlerine destek veren kurmaylar, İran yanlısı vekiller ve kalemşorlarla bu iş ne kadar mümkün? İran’ın mezkur projeden çıkarı yoktur – kendi enerji ihracını bütün yaptırımlara rağmen Hürmüz üzerinden yapabiliyor, neden rakiplerine hareket alanı sağlasın? İran’daki müstebit rejimi yıkacağız ve Türklerin müstakilliğini, en azından muhtariyetini sağlayacağız lafı olmadan, mesela, böyle bir proje “bir uçak yapsak da her özelliği olsa keşke” demekten öte değildir. Elbette bir Cumhurbaşkanı adayı doğrudan bu lafı edemez, ancak ima edebilir, bu meselenin farkında olduğunu gösterebilir. Farkında değil, bu ciddi bir sorun.
Meselemiz burada derinleşiyor işte. Turancılık basit bir iş değil, bir temenniden ibaret de değil. (Lütfen bkz: Seküler Milliyetçilik – 21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Teorisi / Turancılık bölümü) Ciddi bir iştir. Uluslararası ilişkiler, ekonomi, strateji bilmek gerektirir. Dileyerek olsa, 10 yılı aşkın süredir yoldaşlık ettiğim Turancı dostlarımın her gece rakı masalarında okudukları türküler ve şiirler bütün sorunları çözmeye gücü yetecek kadar samimi ve hevesliydi. Olmadı – ancak gerçekçi bir strateji dahilinde mücadele edince oluyor. Çin’in Tek Kuşak projesini biraz değiştirip görüntüde güzel, içerikte boş bir üslupla sunmak samimi bir hamle değil bu yüzden – Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetmeye namzet bir insan içini doldurmalıydı. CHP sitesinde şimdiye kadar bu konu hiç geçmemiş; özellikle baktım Enerji ve Altyapı Projeleri için vizyon metni yayımlamışlar fakat sadece bir kere Türkmenistan gazı geçiyor, o da yine beylik bir lafla ve Türk Dünyası’yla alakasız bir meselede.
Hal böyleyken, Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı Türk milliyetçiliğinin belirleyici olduğunu göstermesi bakımından önemli ve güzeldir. Ancak içerik olarak bomboş laflardan ibaret; arkasının ve altının dolu olmadığını görüyor, doldurulmayacağını da biliyoruz. Bir Turancı, bu çıkıştan hareketle Kılıçdaroğlu’na oy verir mi? Vermemeli. Ancak bir adaya oy vermek için tek gerekçe bu değildir. Arzu ettiğimiz tipte bir aday yoksa, seçildiği takdirde kazanımlarımızı bir tık olsun artıracak adayı seçmek de doğrudur. Bu bakımdan Kılıçdaroğlu’na bir alay orangutan mitingde insan taşlayamasın diye oy verilebilir. Kılıçdaroğlu üzerinde Türk milliyetçisi taleplerin tesir sahibi olduğunu görmek de iyidir. Ancak Kılıçdaroğlu’ndan bir “bozkurt” çıkarmak, şaka yollu bile olsa, Türk milliyetçisinin yapacağı iş değil.
Çünkü bizi bir kavga bekliyor. Kim kazanırsa kazansın, vereceğimiz kavgaya odaklanmalıyız. Bu kavga, Türk milliyetçiliğini ortaksız büyüyerek, borçsuz güçlenerek iktidara taşıma kavgasıdır. Başkalarının kavgasında kimin kazandığı da bu yüzden bizi ilgilendirir: Polonya, Avusturya ve Osmanlı savaşırken din kardeşine destek vermişti. Viyana’da bu yardımla bizi bozguna uğratan Avusturya’nın ilk işi de Polonya’yı işgal etmek olmuştu. Hakiki ve samimi Türk milliyetçilerinin gayretiyle toplumsallaşan taleplerimizi gütmek için bizden görünerek vatan, millet edebiyatı yapan Cumhur isimli şer ortaklığına destek verirsek, Polonya oluruz vesselam.
Bahadırhan Dinçaslan
abi.. harikasın ya...
Ustad, sosyal medya kullanımyorum, senin Twitter profilini Browser uzerindne takip ediyorum. Sana buradan ulaşmak istedim. Seni abartılı buluyordum seçim sonrası hemen ertesi gün muhalefete başlama hususunda. Ama insanların gerçek karakteri zor zamanda belli olur. KK, Oktroller seçimi kazanmak için ahlaksız bir yöntem olan şantajı kullandılar. Yarın öbür gün biz Milliyetçiler için korktum açıkçası. O yüzden hakkını helal et, sen abartmiyormussun. Biz her zaman ahlaklı ve karakterli kalalım, Troll ve isimsiz siyasetimiz olmasın. Ben milliyetçi muhafazakar birisiyim, ama seni karakterin ve ilkeli duruşunu çok seviyorum. Allah'a emanet olasın...
Çok iyiydi Bahadırhan Bey, sağ olun, var olun
Abi, son video ve bu yazı için teşekkür ederim. Yurt gezilerinde görüşmek dileğiyle. Seçimi kim kazanırsa kazansın, ertesi gün zorlu bir maraton başlıyor bizim için. Tayyip kaybederse artık bize “AKP’ye çalışıyorsunuz” iftirası atamazlar diye düşünüyordum. Ama son günlerde Oktrollerce İnce’ye yapılan ve FETÖcüler destekli şantajları görünce biraz irkildim abi. Seçimi kaybetse muhalefet biz çıkıp KK’ya kızarmayacak mıyız? Bizim AKP gibi bir medyamız da yok, iyi ki siz varsınız. Ama ağzımızı açsak Alevi düşmanı, AKPlisin yani, oluyoruz. Bazen bütün bu her şeyi bırakıp yurtdışına yerleşesim var, çünkü çok toksik bir ortam burası. Hiçbir şeyi akılcı, reel düzlemde konuşamıyoruz. Trollerce sürekli linçler yaptırılıyor. Haklısın abi, biz ismimizle olmaya diretelim, Trollük sona ersin, videoda söylediğin bu şey çok önemli idi. Bir de SJW tehlikesini ben de görüyorum, bir yorumcu o zaviyeden yazmış, komik geldi argümanları. Ben seçim sonrasını Türkçüler için her ihtimalde çok zor görüyorum.
Bahadırhan Ağabeyim, çok güzel yazı, çok faydalı oldu benim için. Teşekkür ederim. Arda Bey, size hiçbir cevap yazmayacağım. Ama eğer KK kaybederse adaylığını kumar gibi dayatması vd. hepsini bangır bangır konuşacağız. Ve o kaybedilen seçim akşamı siz görün Orta Anadolulu aile çocuğu diye küçümsediğiniz Bahadırhan abimizi; size, sizin gibilere, KK'ya, Oktroller'e, HDPlilere, AKP eskilerine... Atsız Ata'nın Hasan Ali Yücel'e yazdığı tipte bir şiir yazacak da yazacak... :))
B) Erdoğan'dan kurtulmak amacıyla oluşan büyük blokta oyu en fazla olan, yani en büyük iki parti CHP ve HDP/YSP'dir. İkisi de sol görüşlü ve sizin gibi etnik milliyetçi değiller. Çağdaş dünya ile entegre siyasi oluşumlar. C) LGBT ve Queer, Vegan, Feminizm, hayvan hakları, diğer ırklardan insanlara bakış açısı... ve birçok konudaki görüşleriniz affedersiniz ama çağdışı ve korkunç. AKP ve Erdoğan'dan kurtulduktan sonra sizi çağdaş dünyadaki özgürlükler hakkında bir eğitime tabi tutmamız şart. Yada çağdaş dünyanın dışında kalmayı tercih edeceksiniz, çünkü birçok aşırılığınız kabul edilemez. Bir rica: Lütfen seçim bitene kadar HDP/YSP ve diğer konularda sivrilik yapmayın, seçimden sonra görüşürüz. Meral Akşener masadan kalktıktan sonra tekrar masaya dönme sebebi partisinin büyük oy ve üye kaybetmesiydi, yani kendiniz için döndünüz. Çünkü gerçek gücünüzün abarttığınız kadar olmadığını siz de biliyorsunuz. Bir bardak suda fırtına koparıp aydın insan Kemal Bey'e seçim kaybettirmeyin.
Aktroller ile Oktroller arasında bir fark olmadığını gösteren bir yorum. Bir de uzman gibi asıp kesmişsiniz. Bahadırhan ağabey, eğer sizin ergenliğiniz yüzünden seçim bir kaybedilsin, size nasıl Orta Anadolu ve Orta Dünya karışımı yazılar yazacak, o zaman görün :)) Valla iflah olmazsınız, bu nasıl kafa ya...
Sonuç olarak, tedip edici üsten bir dil kullanarak kibir kulenizden bize didaktik üslupla konuşmak ve bizden HDP ve diğer konularla ilgili sizin tabirinizle sivrilik yapmamayı rica etmek yerine, bizi yok saymadan ülkemizin bütünlüğü ve huzuru için çalışan Türk milliyetçilerinin, Türkçülerin sesine kulak vermenizi öneririm. Bizler, aydınlık bir Türkiye'nin geleceği için mücadele ediyoruz ve aydın dediğiniz insanın bizi linçletmesini, genel başkan yardımcıları aracılığı ile kendi adaylığını kabul etmeyenleri çirkin bir ajitasyon ve iftira olarak Alevi düşmanı ilan etmesini unutmadık. Kusura bakmayın, biz kazanabilen aday istedik. O ise takım oyunu sevdiği için değil, çok becerikli olmadığı için süreki paslı oynayan futbolcu gibi rakibi, kaleciyi zayıf gördüğü anda maçı tehlikeye atarak uzaktan kaleye şut çekti. Ancak takımda topa çok sağlam vuran futbolcular vardı halbuki ve bunu erdem kisvesinde yaptı(bkz.nefsine hakim aday) Sözün özü Kılıçdaroğlu kaybederse biz değil, siz sorumlusunuz.
3- Yaşım genç, ama siz çözüm sürecinde RTE ve AKPliler ile kameraya gülümserken, el ele iken bizim abilerimiz Erdoğan ve AKP'ye en ağır şekilde muhalefet ediyordu. CHP, HDP, sol kendi başına bu ülkede neyi kazanabildi? Bir bakın şu yazıya, cevap net: https://www.tamgaturk.com/yazarlar/kocafurkan-dincaslan/kilicdaroglu-iyi-parti-olmadan-secim-kazanabilir-mi/17468/ Türkiye'nin bütünlüğü ve huzuru için çalışan Türk milliyetçilerinin desteği olmadan hiçbir seçim kazanamaz, bizi yok sayamazsınız. 4- LGBT, Vegan, Feminizm... diğer konularda, herkesin Woke Culture mensupları gibi düşünmesi, onların görüşlerine katılması veya size saygı göstermesi gerekmez. Türk milliyetçileri olarak, toplumun değerlerini, Türk ailesini ve kültürünü korumaya önem veririz. Evet, toplumu idealize etmiyoruz, eksikleri geliştirmek istiyoruz. Ancak çağdaş dünya sizin tekelinizde değil, ki gelişen yaşamın dışında kalma isteğimiz yoktur, ama kendi değerlerimize ve Türk kültürüne saygı gösterilmesini bekleriz.
Sayın Arda Bey, Eleştirilerinize karşı bir Türkçü olarak görüşlerimi belirtmek isterim. İfade özgürlüğüne saygı duyarım, ancak sizin yazınızda dile getirdiğiniz bazı noktaları asla kabul etmiyorum. Sizin gibi birkaç yorumda yazacağım: 1- Bahadırhan ağabeyin Orta Anadolulu olduğunu söylemenizde bir istihza sezdim. Bunun çok çirkin olduğunu belirtmek isterim. Bilmiyorum hangi şartlarda hayata hazırlandınız, ama Bahadırhan ağabey maddi imkanları çok zengin olmayan bir ailenin çocuğu olarak hayat mücadelesini kendisi vermiş. Evet, Kayserili size göre muhafazakar bir ailenin çocuğu. Ama eğitim ve dünyayı tanıma olarak sizden eksiği yok, fazlası yoktur, diye inanıyorum. 2- Türk milliyetçiliği, Türkçülüğün cumhuriyetin kuruluşundaki önemi ve Türkiye'deki siyasi eğilim ile ilgili görüşleriniz, Türkçülüğü ve Türkçüleri anlamadığınızı gösteriyor. HDP'nin Türkiye'nin 3. büyük partisi olması, onlara bölücülük ve Cumhuriyetimizin bütünlüğüne zarar veren siyaset yapma ruhsatı vermez.
Sayın Bahadır Bey, İnternette yazınızı tesadüfen gördüm ve okumaya karar verdim. Bu yorumum eleştirel bir bakış açısıyla yazılacak, umarım yayınlanır. Ben çağdaş, seküler ve eğitimli bir aile ortamında büyüdüm, anladığım kadarıyla siz ise Orta Anadolulu bir ailenin çocuğusunuz. Farklılıkların güzelliğine inanırım. Şimdi kısa ve öz tarzda eleştirilerime geçmek istiyorum, karakter sınırından ötürü böleceğim: A) Türk milliyetçiliğini Türkiye'deki en büyük siyasi güç gibi gösteren yorumlarınız ve aşırı özgüveniniz şaşırtıcı. Sürekli eleştirdiğiniz HDP/YSP, bugün Türkiye'nin en büyük üçüncü partisi ve Türk seçmenlerden de oy alıyor. Kılıçdaroğlu seçimi kazandıktan sonra önemli ve kilit bir parti konumunda olacak. Milyonlarca insanın oyunu alan bir parti saygıyı hak ediyor. Yaptığınız hakaret dolu ve ayrımcı muamele, ırkçılık bir tarafa milyonlarca seçmenin iradesine saygısızlık niteliğinde.
Abiciğim bu ne güzel yazı böyle, yine bizi aydınlattın. Bana da içerik olarak çok boş geldi. Bir de milliyetçi olmak oy için bozkurt işareti yapıp başka yerde zafer işareti yapmak hiç değildir. Milliyetçi olmak milliyetçi bir düşünce yapısı ve eylem biçimidir, milliyetçi bir gündemdir. Bu maalesef Kılıçdaroğlu'nda da yok Erdoğan'da da. Abi, Sinan Oğan hakkındaki çekincelerini daha detaylı açıklayabilir misin, çünkü ben ilk turda ona oy vereceğim. İkinci tura kalırsa oy vermem gibi... Parlamento seçimlerinde dediğin gibi yapacağım, kendi seçim bölgemde İYİ Parti adayları güzel gözüktü gözüme. KK de kazansa RTE de kazansa seçimden sonra büyük bir mücadele bizi bekliyor Türk milliyetçileri olarak
Bahadırhan Üstad son yayınında söylemek istemediği bazı şeyler de olduğunu, zamanla anlaşılacağını, söyledi. Ben de bilmiyorum. Bir de az bir oyla fazla bir pazarlık imkanımız olmadığını söyledi. Üstada saygı duymakla beraber ben yine de Oğan’a vereceğim oyumu ilk turda, ikinci tura kalamaz, zaten. İkinci turda El Classico’yu televizyondan izleyen kişi gibi olacağım, oy vermem. Kim kazandırsa kazansın, ertesi gün bizim için zorlu bir süreç başlayacak…
Bahadırhan abiciğim teşekkürler yazı için. Bir tarafta malum kişi, yandaşları ve AKTROLLleri; diğer tarafta kendisinin adaylığına gayet rasyonel gerekçelerle karşı çıkanları susturmak için en rezil yöntemlerle, bel altı vuruşlarla saldıran CHP ve OKTROLLleri; diğer tarafta Bahadırhan abim senin dediğin ve altına imzamızı atacağımız gerekçelerle Sinan Oğan ve Zafer Partililer... Bir de utanmadan bizi Natoculukla, YATAcılıkla suçluyorlar. YATA'da görev almak suç değildir, bilakis bizim orada güzel bir temsil yapmamız ne güzeldir. Bu AKPlilerin medeni dünyada bize yaraşan bir temsilden uzaklıkları maalesef CHP&Oktroller ve Zafer Partililer'de de var. İyi Parti'ye vereceğim parlamento seçimlerinde oyumu. Başkanlık için ya boş vereceğim yada milliyetçilerin sözünü dinlesinler, siyasetlerini ona göre şekillendirsinler diye birinci turda Oğan'a vereceğim kendisini sevmesem de. Ama HDP 3. gözüküyor anketlerde, onlara el bebek yapılsın istemiyorum, bizim de sözümüz dinlensin...
Iyi ki varsın Bahadırhan Üstad. Aklıma direkt Faşist İran rejimi mevzusu gelmişti, bir kimse de bahsetmedi mi, hayırdır demedi mi, diye düşündüm. İyi ki varsın, şu da var: Kılıçdaroğlu'nun adaylığı dayatıldı. Eğer 2014 Ekmeleddin faciasında adam gibi tavır konulsa idi şimdi bambaşka bir düzlemde olacaktık, ama "oyun büyük yeğen" diyen AKPli dayılardan farkı olmayan Oktroller çok çirkin şekilde ve gayriahlaki şekilde KK'nın adaylığını dayattığı. Şimdi bizim için şöyle bir durum var: Kılıçdaroğlu da kazansa Tayyip E. de kazansa mücadeleye devam. Ama bizi şuan Tayyip E.'yi sevmediğimiz için KK ile beraber, eğer KK kaybederse kaybedenler listesine yazacaklar. Hatta bazı Oktroller bizi bile suçlayabilir, zira sorumluluk kültüru yok. Burada bizim kendimizi düşünmemiz lazım, çünkü biz Türkçülerin görüşü alınmadı. KK kaybederse biz nasıl başımızı dik tutabilirizin tedbirini almalıyız. Özellikle Tayyip E. ilk turda kazanırsa hazırlıksız yakalanmayalım. Biz uyarmıştık, diyebilelim.
Üstad, ben şimdiden herkese Kılıçdaroğlu'na oy vermeyeceğimi, bu seçim sonrası oluşan meclisin uzun soluklu olmayacağını, seçimden sonra kim kazanırsa kazansın daha Türkçü bir Türkiye için ölümüne mücade edeceğimi söylüyorum. Etrafımdaki herkes biliyor, seçimden sonra kafam rahat. Bahadırhan abimin de bir hareket yapmasını bekliyorum seçim sonrası, onun bir sözü ile on binler Ankara'ya akarız. Seninle yüz yüze de tanışmak isterim...
Kısa, öz, harika. Mesele budur.