AKP-MHP işbirliği, Türkiye’yi yeni bir çözüm sürecine götürecek. Türk kimliği yine saldırılara uğrayacak, PKK’nın terör örgütü olmadığı yazılıp çizilecek, Kürt milliyetçilerinin talepleri insan hakları ve demokrasinin gereği olarak takdim edilirken, buna itiraz eden aklı başında insanlar hapse atılacaklar, dışlanacaklar, linç edilecekler.
Bu sürece hazırlıklı olmak ve bir plan ortaya koymak Türk milliyetçileri için mecburidir. AKP’nin daha önceki kampanyasından bildiğimiz üzere, bir çözüm süreci hamlesi, en başta psikolojik bir harekattır. Dolayısıyla, bir propaganda kampanyasıdır. Propagandaya karşı koyma tekniklerine bakmak, kendi propagandamızı yapmak ve AKP propagandasının tesirini en aza indirmek için çareler aramamız gerekiyor. Türk milliyetçisi camianın katkılarıyla bir yol haritasına dönmesi için bir rehber hazırladım – bu rehberin geliştirilmesi, önerdiği teknik ve taktiklerin çeşitlendirilmesi ve en etkili uygulamalarının yaratılması şarttır. Bu rehberi kullanan dostlarımızın katkılarını beklerken, bu haliyle de birbiriyle doğrudan ilişki içerisine girmeseler de bireysel yaşamlarında çözüm sürecine direniş noktaları oluşturmaya kararlı Türk milliyetçilerinin faydalanacağını ümit ediyorum.
Bendeniz iletişimciyim, bunun eğitimini aldım. Beni küçük yaştan itibaren ücretsiz okutan milletime borcumu bu zaviyeden ödemek istiyorum. Dolayısıyla aşağıdaki rehber, iletişim açısından ele alınmıştır. Yeni çözüm sürecine direnç ve direniş ağı yaratmak isteyen bütün Türk milliyetçilerine de çağrı yapıyor, benzer rehberler hazırlamaya davet ediyorum. Nitelikli rehber ve fikirler için Milliyetçi Kongre Derneği’nin ve TamgaTürk’ün destek vermeye ilkesel olarak hazır olduğunu ilan ediyorum.
1. Düşmanı kendin tanımla
Bilindiği üzere Kürtçü hareket kendisine has bir marka stratejisi güdüyor. KCK, TAK, HDP, DEM, KONGRA-GEL gibi “marka”lar yaratıyor. Bu markaları yaratmasındaki maksat, “ürün markası” yöntemini kullanan dev şirketlerinkine benzerdir. Geniş bir pazara hitap etmek isteyen Unilever yahut Procter&Gamble gibi şirketler, ana markalarını bütün ürünlere yansıtmazlar. Zira söz gelimi kadın hijyen ürünü Orkid’i üreten P&G, aynı zamanda erkek tıraş bıçağı ürünü Gilette markasının da sahibidir. Orkid için yaptığı reklamlar, Gilette müşterilerine hitap etmez – hatta marka kadın algılandığı için uzaklaşmalarına neden olur. Bu yüzden her ürününü ayrı markalar ve bu markalar için reklamlar yaratır; P&G ana markasına dair reklam asla göremezsiniz. Ana şirket farklı pazarlara uygun markalar sayesinde çok çeşitli profillerde (kadın, erkek, yaşlı, genç, fakir, zengin) müşteriler kazanır.
Bu yöntem aynı zamanda bir markanın başına gelebilecek olumsuz vakaların diğerlerini etkilemesinin de önüne geçer. Bir şampuan ürününün, söz gelimi, kanser yaptığı ortaya çıksa da o ürün farklı bir marka adıyla bilindiği için diğer markalar bu olumsuz imajdan etkilenmezler. Yahut daha fakir bir segmente hitap eden markaları, zengin segmentlere hitap eden markalardan ayrıştığı için, olumsuz bir imaj markanın üzerine yapışmaz.
PKK’nın rastgele harflere basar gibi türettiği marka mimarisinin nedeni budur. Mesela en menfur ve tepki çeken saldırıları TAK üstlenir. PKK ise bu markayla ilgisi yokmuş gibi davranır. Örgüte sempatizanlar yaratma görevi Kampüs Cadıları gibi sevimli suret takınmış markalara aittir; bu sempatizanlar akabinde YJA isimli bir diğer “ürün markası”nın hedefi olur, teröriste dönüştürülürler.
AKP’nin PKK çizgisini sevimli göstermeye çalışacağı bu yeni süreçte, Türk milliyetçilerinin düşmanın kendi tercih ettiği marka mimarisine uymak yerine düşman için arzu ettikleri terimi kullanmaları en doğrusudur. PKK ile ilintili bütün “ürün markaları”nın PKK olarak anılması şarttır. Kampüs Cadıları üniversitelerde eylem yaptıklarında “PKK sempatizanları eylem yaptı”, durmadan isim değiştirerek olumsuz imajından kurtulmaya çalışan HADEP isimli siyasi uzantı grup konuşmasında bir laf ettiğinde “PKK sempatizanları mecliste konuştu” demek şarttır.
Bürokraside, medyada, akademide bu yeni kampanyaya destek verecek isimlerin de yasalar çerçevesinde suç teşkil etmeyecek çizgide “PKK sempatizanı” olarak adlandırılmaları gerekir. Bu sayede halkın kolektif hafızasında olumsuz kodlanan PKK’nın sair pazarlama ve propaganda yöntemleri ile AKP desteği sayesinde imaj değişikliğine gidebilmesinin, “gri alanlar”da acabalar yaratıp bir kısım insanları ikna etmesinin önüne geçilecektir.
2. Gri alan yoktur
“Akil Adamlar” gibi süreçlerden hatırladığımız üzere AKP, Türk karşıtı yeni kampanyasının kabul görebilmesi için gri alanları kullanacaktır. Doğrudan PKK ile bağı olmayan insanları sair kisve ve gerekçelerle arzu ettiği doğrultuda konuşturacaktır. Argümanların kabul görmesini sağlamak için, mesela, doğrudan Kürt ifadesi bile kullanılmayacak, dolaylı örneklerle halkın “Kürtlerin zavallı hali”ni anlaması ve empati yapması için zemin hazırlanacaktır.
Bu gri alanı kabul etmek, AKP propagandasının başarılı olması için en uygun zeminin meşruiyetini kabul etmektir. Bu bakımdan gri alanda konuşan herkesin doğrudan PKK sempatizanı olarak adlandırılıp PKK ile ilişkilendirilmesi şarttır. Özellikle imaj ve itibarı üzerinden para kazanan yahut siyaset arzulayan insanların yalnız sosyal medyada değil, kalıcı mecralarda PKK ile ilişkilendirilmiş haberlerinin çıkması en büyük korkularıdır. Çözüm sürecinin taktik ve stratejik hedeflerine ilişkin en ufak fayda sağlayacak demeç verenin yoğun bir içerik bombardımanıyla PKK ile ilişkilendirilmesi şarttır. AKP’nin PKK lehine bir yönelim için kullanacağı gri alan ortadan kaldırılmalı, beyaz “çözüm süreci karşıtlığı”, siyah “PKK mensupluğu” olacak şekilde bir dayatma dili kullanılmalıdır.
3. Kişiselleştir
AKP’liler büyük bir devlet aparatının sahibi olarak, onun gölgesindeki anonimliklerine güvendikleri için çok cesur davranıyor ve skandallara imza atabiliyorlar. Ancak şahsen hedef alındıklarında çok korkaklar zira dahil oldukları güruh için onlar da en az bizim kadar önemsizler; faydasız yahut zarar verir bir hale geldikleri düşünüldüğünde anında dışlanıyor ve ortada bırakılıyorlar. Bu bakımdan çözüm süreci kapsamında hukuka ve Türk Milleti’nin çıkarlarına aykırı kararlara imza atan bürokrat ve yargı mensuplarının yasalar elverdiği ölçüde ŞAHSEN haberleştirilmesi, gündeme getirilmesi şarttır. Söz gelimi mahkeme kararları Türk hukukuna göre alenidir, o kararı alan hakimlerin, soruşturma açan yahut açtırmayan savcıların, Kürtçü militanların eylemlerini kolaylaştırıcı tedbirler alan mülki idare amirlerinin isimlerinin -yasalar çerçevesinde- her türlü haberin asıl ağırlık merkezi olması, devletin anonimliğine sığınan her bürokratın üzerine spot ışığının dönmesi ve o ışığın altında kendisini yalnız ve her an kapı dışarı edilebilir hissetmesi gerekiyor.
4. Hatırlat - Basitleştir
Erdoğan’ın birkaç ayda bir değişen tutumunu dahi sorgulamayan yığınların marazı, hafızasızlıklarıdır. Ortalama vatandaşın bir ülkede yaşanan her gelişmeyi aklında tutarak hareket etmesi beklenemez – bu yüzden bu maraz yalnız Türkiye’ye has değil, bütün dünyada “hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” vecizesine ilham verecek kadar yaygındır.
Çözüm süreci boyunca yaşanan bütün trajediler, skandallar, krizler indekslenmeli ve sürekli olarak gündemde tutulmalıdır. Yalnız sosyal medyada değil; otobüs durakları, kampüsler, bekleme alanları gibi yerler afişlerle, stickerlarla donatılmalı ve yaşananlar hatırlatılmalıdır.
Bu hatırlatma eylemi basitleştirmeyi de mutlaka içermek zorundadır zira çok kısa bir dikkat aralığında insanların karşısına çıktıklarında mesajı geçirmeleri gerekir. Mesela Fırat Çakıroğlu’nun katledilmesi anlatılırken “PKK’lılar okumaya gönderdiğin çocuğunu öldürecekler” ifadesi kullanılmalıdır. Olayların şüphe, tarafgirlik, ikilem gibi duygular yaratabilecek detayları kullanılmamalı, yalnız çözüm sürecinin vereceği zararlar vurgulanıp bu zararların mağduru olma korkusu tetiklenmelidir.
5. İkonlar yarat
Hatırlatma eylemi yeni ikonlar yaratmaya mecburdur. İnsanlar uzun bir süre maruz kaldıkları mesajlara dair aldırmazlık geliştirirler; çok güzel olsa da bir kokuyu bir süre sonra almamaya başlamamıza benzer şekilde. Bu yüzden vaktiyle öne çıkmış olayları hatırlatmanın yanında, o dönemde yeterince ses getirmemiş fakat büyük tepki çekmesi beklenen motifler tespit edilmeli, yeni ikonlara dönüştürülmelidir.
Bir örnek olarak, MHP-AKP işbirliğinde zayıf halka MHP tabanı olacağından, çözüm süreci döneminde ülkü ocaklı gençleri duvar dibine dizip hareketler eden emniyet amirinin görüntüsü ve aynı emniyet amirinin daha sonra FETÖcü çıktığı bilgisi dolaşıma sokulmalıdır.
6. Ritüeller yarat
Propaganda ritüelle birleştiğinde en etkili halini kazanır. Söz gelimi Naziler bu yüzden iyi kurgulanmış gösterilerle toplantılarını başlatır, az sonra konuşulacak sözlerin etkisini maksimuma çıkarmak için kitleyi hazırlarlardı. Etkileyici bir askeri geçit resminden sonra zafere dair nutuk dinlemek, yolda görülen bir bilboardda zafer vaadi görmekten daha ikna edicidir.
AKP karşısında muhalif düşünen vatandaşların en büyük sorunları kendilerini yalnız hissetmeleri ve bu yüzden cesaretlerinin kırılmasıdır. Bu yüzden yaratılacak ritüellerin asıl hedefinin bu kitleye “yalnız değilsin” mesajı vermek olması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin, kolay anlaşılan ve “bu yeni çözüm sürecine karşıyım” anlamına gelen bir el hareketi, kıyafetlerde bu anlama gelen bir değişiklik yahut takılan bir takı – bu insanların çevrelerinde kendileri gibi düşünen başkaları da olduğunu görmesine sebep olacak, onları cesaretlendirecektir. Diyelim ki sol yakaya siyah bir şerit takmayı bir ritüel olarak belirledik, bu şeritleri diğer insanların üzerinde ve başka alanlarda görmeye başlayanların direnç ağına katılma istekleri artacak ve kendilerini büyük, kalabalık bir yapının parçası olarak hissedeceklerdir.
7. Filibuster
ABD’de sıkça kullanılan bir terim olan filibuster, yasanın tanımladığı yahut muallak bıraktığı hak ve yetkileri kullanarak meclislerin işlemesini engelleme eylemidir. Söz gelimi konuşma süresi sınırlaması yoksa konuşmacılar saatlerce konuşarak karşı oldukları bir kararın geçmesini engelleyebilirler.
Türkiye’de her vatandaşın CİMER’e yazma, savcılığa şikayette bulunma gibi hakları vardır. Terör örgütü lehine propaganda yapan her gerçek ve tüzel kişiliğe dair binlerce şikayetin, suç duyurusunun ilgili makamlara ulaşması ve bu makamları işlemez hale getirecek kadar yoğun bir iş yüküne sebep olması etkili bir propaganda yöntemidir. Bu kamuoyu nezdinde çok görünür olmasa da, muhatap olan bürokratların zihinlerinde bir çekince yaratacak ve terör örgütünü destekleyici faaliyetlere girişirken daha çekingen olacaklardır.
Bahadırhan Dinçaslan
Yazınızı dikkatlice okudum, eleştirilerimi yazıyorum, yayınlamanız umuduyla: Yazı boyunca toplumdaki farklılıkların görmezden gelinmesi, toplumun kutuplaştırılması, ya ak ya kara şeklinde Nazi Almanyası'nda Goebbels'ın yapacağı tarzda bir propaganda yöntemi tavsiye edilmiş. Bu ırkçı kafa yapısı ancak AKP'ye alan açar, çünkü rasyonel, itidalli bir Kürt bile şu tabloda birçok zaman yok sayılıyor. "Ya AKP o kadar kötü değilmiş aslında, beterin de beteri varmış!" dedirtmek ve insanları AKP'ye yönlendirmek amaçlı mı kaleme alındı yazı, bilmiyorum. Ekrem İmamoğlu'na ceza verilmesinin konuşulduğu bu günlerde bu yazının yazılması dikkatimi çekti, sanki birileri düğmeye basmış ve AKP'ye tepkili milyonları ırkçı marjinal Türkçü görüşlerden ötürü soğutmaya ve muhalefeti bölmeye çalışıyor. Bu sayede AKP, MHP koalisyonu daha az kötü görülecek ve tekrar iktidar olabilecek. Ucuz bir senaryo gibi geliyor bana. AKP ile beraber kaybedeceksiniz.
STK görünümlü yan kuruluşların, yazılı görsel medyadaki uzantılarının teşhirinin de ihmal edilmemesi kanaatindeyim. Ek'teki iki kaynak başka ülkelere ilişkin olmakla birlikte, ülkemizde yapılanlara ilişkin de somut veriler içermektedir. Yöntemleri bilmek kuşkusuz daha hazırlıklı deyim yerindeyse 'uyanık' olmayı sağlayacaktır. https://www.kitapyurdu.com/kitap/parayi-verdi-dudugu-caldi-cia-ve-kulturel-soguk-savas/60050.html?srsltid=AfmBOor7j2MTWgE0h1gYb3ha2-KLlMPpgS6TWrIM7IzuAzUcp46UbqCC https://www.kitapyurdu.com/kitap/satilmis-gazeteciler/364321.html?srsltid=AfmBOooaklk431No5Daxo3-qz4lO65Ty3poaZ8AbhuU5tUJplw6LkM7B
Naçizane tavsiyem, kişiselleştirme yönteminin bilhassa Anayasaya Mahkemesi üyelerine uygulanmasıdır. Bu şahıslar yıllardır Anayasayı kasten yanlış uygulayarak silahlı terör örgütüne yardım (TCK m.314/4) ve vatana ihanet (AY m.66/4) niteliğinde kararlara imza atıyorlar. Daha dün yayınladıkları bir kararda "Biji Serok Apo" ve "PKK Halktır, Halk Burada" sloganlarını ifade hürriyeti kapsamında değerlendirmişler. Bu kararları veren adamların kimlikleri belli fakat şahsen üzerlerine gidilmiyor. Şahsen üzerlerine gidilmediği içindir ki mütecavizlikte ısrar edecek cüreti kendilerinde bulabiliyorlar. Bu cüretin kırılabilmesi için ilgili mahkeme üyelerinin, ihlal ettikleri normlarla ilişkilendirilerek ve kesinlikle fotoğrafları teşhir edilerek haberleştirilmelerinde büyük yarar olduğu kanaatindeyim.
Uzun yollar. Son bir kez denenecek elbet. Ancak eninde sonunda en kısa yola geleceğiz.
ülkeye bak ya full body girmeden önce eddie hall'dan motivasyon ve gerekli bilgileri alır gibi pkk ve çözüm süreci motivasyonu alıyoruz JAUWDIAJWDIHAD