İYİ Parti toparlanmalı mı sorusu, esasen başlıktaki soruya mukaddemdir. Bu soruya cevabım şerhli de olsa evet – zira AKP-MHP şer ittifakının doğal sınırlarına ulaşmış ve menfur hamleleriyle her geçen gün marjinalleşen sol üzerinden kurumsal muhalefeti dinlene dinlene döverek pervasız siyaset yapabildiği bir Türkiye beni korkutuyor. Türkiye’ye milliyetçi temsil üstlenebilmiş ve dolayısıyla milliyetçiliğin kalkan işlevini kullanabilen bir muhalif aktör lazımdır. Üstelik bu aktörün müstakil olması da lazımdır ki, tam olarak bu yüzden kıyasıya eleştirdiğim İYİ Parti’ye dişimi sıkarak da olsa destek veriyorum: CHP’den uzaklaşma ve müstakilleşme kararı doğrudur.
Yine tam olarak bu yüzden İYİ Parti’de bir kıyamet koptu. Masa’dan kalkma-oturma süreçlerinde işaretlerini veren kırılma yaşandı. Bu hale nasıl gelindi? İYİ Parti siyaseti yanlış insanlarla yaptı. Zira partiler birbirleriyle yakınlaşırlar, uzaklaşırlar. Bu hallerde ortak kazanımlar ve kayıplar söz konusu olur. İYİ Parti, kazanım yarattığı senaryolarda siyaset heveslilerini mıknatıs gibi çekti. Bu insanlar eliyle de ortak kazanımlar bir anda kişisel kazanımlara ve “ekip ağları”na dönüştü. Belediyelerle, basınla, CHP ile çıkar ortaklıkları kuruldu. Yakınlaşmanın kazanımı, yani, partinin değil şahısların hanesine yazıldı. Bu süreçte parti ve lider de kendisini kuran iradeyi ve sosyolojiyi unuttu.
Bunu ne zaman dile getirsem, Akşener’e hakaret ettiğim, hatta küfrettiğim dedikoduları dolaşıyor ve sözümü ciddiye alan İYİ Partililerle arama duvar örülüyor ama güneş balçıkla sıvanmaz: Akşener yanlış tercihler yaptı. Bunu partiden istifasını çoktan vermiş ve Akşener Masa’dan kalktığında partililerinden daha fazla savunup CHP’lilerin saldırılarına maruz kalmış biri olarak söylüyorum. Fakat zikrettiğim yanlış tercihlerin yarattığı ortamda, eleştirinin siyasetin doğasında olduğu ve korumacı bir işlev taşıdığı görünmez hale geliyor da, yalnız olumsuz bir içeriğin dile getirildiği göze batıyor. Bu yalnız benim için geçerli değil – İYİ Parti’nin bu hale gelmesine neden olan “kötü insan” çarkı “iyi niyetli Temiz Türkler”in hepsini partiden uzaklaştırdı. Kötü paranın iyi parayı kovması gibi, ahlaksız insan mert insanı kovdu – kovamadığını sindirdi. Bir teşbihle anlatacak olursak, Türkmen isyankardır ama devşirme kahpedir. Eski atasözümüzün dediği gibi, “kul yağı, it börü.” Akşener, isyankar Türkmen ruhuyla uğraşmak yerine devşirmeci kolaylığı seçti ve bedelini ödedi.
Akşener’e hak ettiği eleştiriyi yönelttikten sonra duruma bakmak lazım – neler oluyor? Yakınlaşmadan doğan menfaati parti hanesine değil, şahıs hanesine yazanların çarkı bozuluyor. Değindiğim gibi, işaretleri 3-6 Mart arasında görmüştük. Muhalif kitlelere maraba muamelesi yapan ağaların, onlar üzerinden beslenen küçük olsun benim olsuncuların ve inşa ettikleri medya atmosferinin ne kadar çirkinleşebileceğini görmüştük. Şimdi bütün güçleriyle yükleniyorlar. Bir yandan, mesela, Kılıçdaroğlu’nun imzaladığı protokol paylaşılıyor ve CHP’de hizipçilik yapabilecek bakiyeler bunun üzerinden linçlenerek hizaya getiriliyor, diğer yandan Mansur Yavaş’la iltisaklı figürler istifa ederek İYİ Parti’nin zayıflamasını, halihazırda karışık olan seçmen zihninin iyice bulanarak -Kılıçdaroğlu’nun son anda dayatma operasyonuna benzer biçimde- yerel seçime girmesini hedefliyorlar. Son olarak milletvekili listelerinden doğan haklı rahatsızlığın yarattığı tepki, parayla ilgili makamlara gelmiş insanlara yönelik sorgular artınca karşılıklı salvolar ve suçlamalarla “skandal”a dönüşüyor.
Şöyle düşününce, partide “kayıt dışı para döndüğü”ne dair bugün (23 Kasım 2023) ortaya Ümit Dikbayır tarafından rakam verilerek atılan tek somut iddia, kişi başı 200.000 TL’lik bir meblağın 7-8 kişilik bir “kampanya ekibi”ne dağıtıldığı iddiası. Biz TamgaTürk olarak bu çarkın dışında olsak da(tam olarak bu yüzden her ay kapanma tehlikesi yaşıyoruz) geleneksel ve sosyal medya aktörü çevremizden biliyoruz ki bir seçim döneminde bu meblağlar cepten düşecek bozukluktur. Yani ortada iddia edildiği gibi büyük ve organize bir suç, yani kayıt dışı para trafiği varsa, verilen tek somut sayı iddianın ciddiyetine gölge düşürüyor. Üstelik aktörler -her iki tarafta da- hep geçmişte yaşanan işleri gündeme getiriyorlar. Ümit Özdağ’ın istifa ettiğinde, o zamana kadar hiç ses çıkarmadığı meseleleri bahane etmesi gibi. (Görüşüp çözemeyeceğime inandığım ilk sıkıntıda istifa eden birisi olarak bu konuda herkesi eleştirme hakkını kendimde görüyorum. Tuhaftır ki, bugün Özdağ ile siyaset yapan bir ağabey, o sıralar saatlerce dil dökmüş, istifamı geri aldırmaya çalışmıştı.) Bütün bunları düşününce, her iki tarafın da uzun süredir (ki Dikbayır da 3 Mart’ta farklı düşünen tarafta olduğunu doğruladı) var olan bir kırılma üzerinden silahlandığını, malzeme biriktirdiğini ve nihayet bunları kullanmaya başladığını söyleyebiliriz. Bu da, bütün tarafların asıl maksadıyla, sunduğu gerekçe ve kisve arasında ciddi bir makas olduğunu ispatlıyor, öyleyse aktörlerin iddiaları üzerinden bu meseleyi analiz etmek anlamsızdır.
Bu mesele, kırılmanın ekseni, gerekçeleri ve muhtemel sonuçları üzerinden ele alınmak zorundadır. İYİ Parti nasıl toparlanır sorusunun ilk cevabı da budur. Bir süredir devam eden siyaset yapış tarzı, meselelerin enfekte olmasının baş sebebidir. CHP’den uzaklaşma ve müstakil adaylarla yeni bir siyaset alanı yaratma projesi, İYİ Parti’yi eleştiren bendenizi dahi yumuşatmış ve yeniden dikkat kesilmeme neden olmuşken, bu tarzın gölgesinde bırakıldı. Süreç figürler ve imalarla bambaşka bir hale sokuldu – bunda elbette “muhalif medya çarkı”nın kah açıkça hayasız, kah örtülü operasyonlarına karşılık verme refleksi de rol oynadı. Son tahlilde İYİ Parti, uzun süredir yaptığı en iyi işi, attığı en iyi adımı kimseye anlatamıyor. Sorun tam olarak bu, İYİ Parti ve Akşener bu tuzağa düşüyorlar.
İlk olarak yapılması gereken, CHP-Mansur Yavaş-Ekrem İmamoğlu üçgeninden doğan operasyona karşı bağışıklık kazanmaktır, karşılık vermek değil. Eski bir Çin stratejisi, “kaplanı dağdan indir” der. Yandaş medya haricinde ciddiye alınır okur kitlesi olan HER medya kuruluşu, bir şekilde CHP ile maddi ilişki halindedir. (Tabii ki TamgaTürk hariç. Bizim onda birimiz kadar okunan blogvari kuruluşların aldıkları paralar can sıkıcıdır, paylaşmıyorum.) Arzu ettikleri zemine çekilen bir tartışma, İYİ Parti’nin asıl ve önemli ideolojik argümanlarını gölgeleyecektir. Bu bağlamda, Oktay Vural gibi taraf olmamış ve vakur görüntüsüyle bu işleve yakışacak figürlerin, Tolga Akalın gibi en başından beri üçüncü yol diye ısrar eden ve ideolojik gerekçeleri temellendiren aktörlerin öne çıkması ve İYİ Parti’nin bu yeni stratejisinin gerekçelerini anlatması gerekiyor. Bunun seçmene ulaşması meselesi, partinin önündeki en çetin problem. Fakat unutulmamalı ki, nasıl CHP operasyonu muhalefeti zedelemek adına AKP medyasında kendisine yer buluyorsa, CHP’yi doğrudan hedef alan argümanlar da aynı şekilde yer bulacak ve yayılacaktır.
İkincisi, partinin bu zorlu süreçte yumuşak karnı olacak herkese yol vermek yahut bu yeni süreçte geri planda kalma disiplini getirmektir. İYİ Parti aleyhine işleyen bütün odakların elinde -maalesef- oldukça güçlü argümanlar var. Partinin şimdiye kadarki konumlandırma sorununun da başlıca nedeni olan bu isimlere dair argümanlar, zihin bulandıran operasyonlarla birlikte epey etkili oluyorlar. Parti kendisini epey zorlayacak bir sürece girerken zaaf barındıramaz.
Seçilen yol artık popülist ve kolaycı bir yol değil. Dolayısıyla zorluğu epey yoğun olacak. Çetin sınamalar yaşayacak. Bu süreçte partinin bir tür “testudo” oluşturabilmesi, disiplinli bir şekilde her bileşenin kendiyle birlikte yanındakini koruyabilmesi lazım. Şunu söyleyebilirim ki bunu milliyetçi ideolojiyle başaran bir İYİ Parti, yerel seçimde %5 bile alsa, uzun vadede iktidarı elde eder. Zira Türkiye’de artık milliyetçi iktidarın vakti gelmiştir. Sosyoloji, hürriyetçi, evrensel değerlerle uyumlu, seküler bir Türk milliyetçiliğinden yanadır, rüzgar buradan esiyor. Bunun için, uzun süredir dile getirdiğim gibi, İYİ Parti’nin yatay “marka genişletmesi” değil, dikey “hat genişlemesi” yapması, mevziinde derinleşmesi, tahkim etmesi lazım.
Bu tahkimata yönelik hamleler yapılır ve gerekçeler anlatılırsa, İYİ Parti kaybettiği yığınları toparlamaya başlayacaktır. Yazımı bitirirken söylemeliyim ki İYİ Parti’nin en güzel özelliklerinden birisi, tabandan tepki geldi mi hatadan dönmesiydi. Bir süredir bunu görmüyorduk. Akşener’in bir bir saydığımız hatalarından dönmesi, bu bakımdan güzeldir. Üstelik, girişte açıkladığım sebepten ötürü, İYİ Parti kayıtsız kalınamayacak, kötülüğü istenmeyecek bir kıymettir. Bu kıymeti var eden Akşener de öyle. Mevcut çizgisinde durduğu ve bu yeni stratejinin ideolojik gerekçelerini -özlediğimiz gibi- milliyetçi referanslarla açıkladığı sürece önünde durmaya, ona gelen saldırılara göğüs germeye ve kavga vermeye hazırım.
Zira on yıl sonra Türk milliyetçisi siyaset yapabilmemiz için bugün bu zorlu süreçte tarihi sınavı alnımızın akıyla vermemiz gerekiyor.
Bahadırhan Dinçaslan
Bahadırhan Baba, kusura bakma bu yazı biraz hayalkırıklığı oldu benim adıma. Temiz Türkler dedin hep, şimdi bize şaibeli işler ile tam da anılırken bir partiyi yüksek seviyede destekle diyorsun, beni şaşırttın. Olmadı baba. Bilmem yayınlar mısınız, ama oku isterim yorumumu
Reis, analiz güzel. Açıkladığın sebeplere - daha fazlasinin oldugunu dusunmekle beraber - katılıyorum, gelecek projeksiyonunu ben de temenni ediyorum. Ama 2 problem var: 1. İdealist olacaksak; butun bu hatalarin sonunda lider diyet odemeyecek mi? Odemeyen liderin ne inandırıcılığı kalır? Belki de son 2 yillik muhalefet surecini yonetemeyen Aksener'i - cok fena iletisim ve taktik hatalariyla - vatandas niye takip etsin? Bunlari da gectim laik evrensel milliyetci damarda baska lider yok mu? 2. Biraz da gercekci olursak, iyip sinei millete hangi kanalla donecek? Medya kurumu yok, kapi kapi dolasip milleti ikna edecek kadrolari yok, milletin kisa yoldan takip edecegi (imamoglu gibi) imaj calismasi yok. Neyle kimle anlatacak kendini? Evet, laik evrensel milliyetci damar burada kalir, ama (sanki) iyip ve diger milliyetci partiler eriye eriye 1 2 secime yok olur gider. Bu sosyolojiyi bu kadar hata yapan yolunu kimligini bulamayan bu partilere heba mi edecegiz?
Yazıyı sabah okudum. Çok şaşırdım. Fevri bir şeyler yazmayayım diye arabada arkadaşım sesli okudu, dinledik, yorum yaptık. Benzer “hisler” içindeydik: neden bu merhamet? Neden “iyi parti cezalandırılmasın ki?” Temiz Türkleri teneke bağlayıp kovan bir ekibe bu sempati neden? Bir sene boyunca “ezeli mağlup (KK)”a karşı açıktan tavır almamış ve tavırsızlığı nedeniyle bizi “yurdunu” terk etmek zorunda hissettirmiş birisini(Akşener) Bahadırhan gibi benim “son umut” olarak gördüğüm birisi nasıl bağrına basar ya? Bahadırhan’dan yörük keskinliği bekliyordum. Bu bağlamdaki merhametten maraz doğar kardeşim. Yaa sokak köpekleri sorununu “bile” sorun edinmeyen bir ağ (parti değil) hangi derde derman olacak Umay aşkına Bahadırhan? Bir sene boyunca sömürge valisi Babacan’a tek kelime edemeden bir sene boyunca evrak imzalayarak muhalefet yaptığını sanan birisine bu sempati neden kardeşim? Evet, “ohal” şartlarında parti kurarak büyük bir babayiğitlik gösterdi. Sırf bu babayiğitlik bile çok büyük bir minnet duygusu var. Ama o kadar. Gerçekten o kadarmış, maalesef, hayıflanarak ve dahi gahirlenerek. Bu son seçimde Akşener’in milletvekili “tercihleri” bile senin bu “şövalyece” tavrının karşılıksız kalacağını gösteriyor kardeşim. Seni biz herkese “makul bir mesafede ve fakat çok da etkili” olduğun için sevdik kardeşim. Buraya kadar “hisli” ve/veya histerik gelmiş olabilir, bu yorum, okuyana. Uzun uzun argüman dizecek enerjimin de kalmadığını söylemek isterim. Olmadı bu, olmadı kardeşim.
Akşener Türk milliyetçiliği ile alakası olmayan bahadır erdem salim enserioglu ve bilumum gereksiz sadece para ve çıkar peşinde koşan iş adamlarıni partiye doldurduğu için önce bir eleştiri vermesi lazım. Ondan sonra cihan paçacı gibi artık devri geçmiş hala CHP'ye yanlamayi savunan insanları ya partiden atmalı ya da haddini bildirmeli. Bunlar yapıldıktan sonra artık partide para ve çıkar değil liyakatli ve Türk milliyetçisi insanlar öne çıkarılmalı. Aksi halde Akşener lütfen bir daha ağzına ittihatçı sloganları almasın. İyi parti şu anda siyasi olarak aynı iyi aldığı MHP'den çok zayıf bu kabul edilemez. İyi parti Gerekirse yüzde 5 oy alsın ama artık bir karakteri olsun. Belediye başkan adaylarını en küçük Mezra da dahil olmak üzere ün ve para üzerine değil Türk milliyetçiliği üzerinden dagitsin. Bunları son 2 seçimde iyi partiye oy veren bir Türk milliyetçisi olarak yazıyorum..
Son iki paragrafa sonuna kadar katılıyorum. Dik dursunlar, enfeksiyonu acilen temizlesinler, yıpratmak için konuşanların ağzına sakız vermesinler. Kolaylıkla atlatılır bunlar...