Türkiye’nin bütün meselelerinin gelip dayandığı kök mesele, Tayyip Erdoğan’ı gönderme meselesidir. Bundan daha öncelikli hesabı olan okurlar için bu yazı anlamsız olacaktır, bu cümleden sonra okumalarına gerek yok.
Meral Akşener, kendisine oy verenlerin arzusu ve talebi doğrultusunda gerekeni yaptı ve kişisel hırslarını Türkiye’nin selametinden önde tutanlara rest çekti. Bu rest çekişin ne anlama geldiğini anlamak, destekleyip desteklememek arasında kalmış okur için önemlidir. Bu anlama sürecine hızlıca örgütlenen bir tantanayla ket vurmaya çalışan bir sosyal medya ağı ve medya var – üstelik AKP’den de destek görüyor. Bu yüzden bu kısa analizin gerekli olduğu kanaatine vardım.
Evvela söylemek gerekir ki Kılıçdaroğlu kesinlikle kazanamıyor. İlk turda kaybediyor – kamuoyunu etkilemek için masa başında hazırlanan anketleri değil, iki cenahın aktörlerinin hakikati görmek için yaptırdığı anketlerin bir kısmını gözüyle görmüş birisi olarak söylüyorum bunu. Elimizde böyle bir veri olmasaydı bile, yıllardır iktidarda olmadığı halde İstanbul’dan Iğdır’a bütün kentlerimizde “enflasyonun sorumlusu Kılıçdaroğlu’dur” zırvasının çok kolay tuttuğunu görüyoruz. Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye böyle bir alerji var. Ben bu alerjiden elbette memnun değilim ve bu alerjiyi yayan merkezin ahlaksızlık ettiğini düşünüyorum. Ancak böyle bir hakikat var – üstelik matematiğin en basit hali bize bu alerjik seçmenin oyunu almak gerektiğini gösteriyor. (Kılıçdaroğlu'nun mevcut beceriksizliği de bu engeli asla aşamayacağını gösteriyor.) Oyunun ne olduğu belli olan partilerin (CHP, SP, İYİ Parti) toplamı, cumhurbaşkanlığı için yeter sayısına ulaşmıyor. Yeni kurulan partilerinse liderlerinin partilerinden kovalandığı günlerde olduğu gibi AKP camiasında yaprak dahi kımıldatmadığı açık. Öyleyse, anket görmesek dahi Kılıçdaroğlu’nun peşinen kaybedeceğini söylemek çok kolaydır.
Üstelik, yine anketlerde gördüğümüz üzere hem İmamoğlu, hem Yavaş Erdoğan karşısında kazanıyorlar. Üstelik İYİ Parti’nin 6’lı Masa’nın gündemine sunduğu öneri bu: Hep birlikte anket yapıp partililerimizi ve kamuoyunu yoklayalım, çıkan sonuca göre aday belirleyelim. Kılıçdaroğlu ve şeriklerinin buna yanaşmaması, kaybedeceklerini bildiklerinden başka ne ile açıklanabilir?
Şu halde, muhalefetin bütün renklerini barındıran bir büyük ittifak, yanlış ortak adayla seçime giderse topyekun kaybedecektir. Erdoğan bunları yendiğinde, tek bir çuvala koyup hepsini birden yenmiş olacaktır. Bunun ardından oluşacak tabloyu hayal edebiliyor musunuz? Bu suça ortak olan hiçbir parti, hiçbir siyasi akım bir daha kafasını kaldıramaz, belini doğrultamaz. Ülke, 2000’lerin başında gördüğümüz gibi cılız muhalefet ve azgın iktidar tablosunu uzunca bir süre daha devam ettirir. İslamcılık paradigma iflası yaşıyor derken, rönesans yaşar. Bu arada devlet korumasına alınmış çeteler adam öldürmeye, kaçırmaya, muhalif dövmeye, uyuşturucu satmaya, ihaleye fesat karıştırmaya devam ederler.
Akşener’in ve dolayısıyla İYİ Parti’nin hamlesi, ilk etapta böyle bir sonuç doğurdu: Artık bunun olmama ihtimali var. Seçimin 2. tura kalması kesin gibi; İYİ Parti Kılıçdaroğlu’ndan başka aday gösterdiğinde, bu aday “seçilecek aday” olmasa bile matematik olarak seçim ikinci tura kalacaktır. Zira siyasette “Senin 10 oyun, benim 20 oyum var, birleşelim 30 olsun” senaryosu mümkün olmuyor. Birleşince aşağı yukarı 25 oluyor, her iki taraf da kayıplar veriyor. Fakat İYİ Parti’nin müstakil aday gösterdiği senaryoda, CHP ve Kılıçdaroğlu’na oy vermeyecekler rahatça oy verebilirler. Sandığa gitmeyecekler sandığa çekilirler. Bu da hayatidir: Seçimin kazanılması için AKP ve MHP’den oy koparmak gerekiyor. İYİ Parti bunu başarabilecek yegane parti. Üstelik MHP Sinan Ateş suikastından deprem sonrası sergilediği davranışların yarattığı antipatiye uzanan bir süreçte ciddi kan kaybetti. Eski bir Çin stratejisi, “yanan evi yağmala” der; Cumhur İttifakı’nın evi yanarken yağmalamak yerine çatlasan %30 edecek bir mahallede top çevirmek akıl dışıdır.
Bu hamlenin bir diğer neticesi, HDP’nin domuz işlevli kullanılmasını engellemektir. Anlatmayı en sevdiğim mesellerdendir, Ömer Seyfettin Tuhaf Bir Zulüm hikayesinde işler: Bulgar komitacılar Türkleri silahla yurtlarından atamamışlardır da, akıllı bir komitacı Türk köylerine domuz salmayı akıl eder. Köylerine domuz giren Türkler, “buranın toprağı lanetlendi” diyerek terk ederler, Bulgaristan’ın Bulgarlaşmasına kendi tabuları nedeniyle istemeden yardım ederler. HDP, Türk Milleti için böyle bir işlev görüyor. AKP tarafından salındığı her yerde, oradaki Türk’ü uzaklaştırıyor. Seçim zamanında İYİ Parti hitap ettiği kitleyi HDP’yi savunarak mı edecek? HDP’lilerin hevesli ve itici açıklamaları bu safhada bile ayyuka çıkmışken, seçim zamanı boş mu duracaklardı? Bu söylemle aynı çizgiye hem muhalefet, hem iktidar eliyle çerçevelenerek oturtulan bir İYİ Parti kaç oy alacaktı? Ondan kaçan oylar nereye gidecekti?
Bu işin bir diğer sonucu da, HDP’nin muhalefette kalmaya zorlanması. Mevcut partiler içinde AKP ile birlikte proje geliştirme mazisi olan iki parti, MHP ve HDP. AKP kan kaybeden ortağının faydadan çok zararını tespit ettiği her an HDP ile yeni bir açılım sürecine girebilirdi. CHP-HDP birlikteliğinden doğacak sinerji, Türkiye’deki sınırlı solu ve Kürtçü hareketi bloklaştırıp Erdoğan’ın karşısında konumlanmaya zorlayacaktır. Bu ittifak kazanamaz, ancak seçimin 2. Tura kalması için hayatidir.
Pekala ne olur? Belediye Başkanları milletin sesine kulak verip çağrıya icabet ederlerse, İYİ Parti birinci parti olur. Seçim mutlaka 2. Tura kalır. 2. Turda herkes boyunun ölçüsünü almış olacağı için ittifaklar daha rasyonel biçimde kurulur, tavizler ve uzlaşmalar ayakları yere basan bir zeminde belirlenir.
Başkanlar bu çağrıya icabet etmezlerse, İYİ Parti’nin yapması gereken partili olmayan, milliyetçi kimliği haiz ancak muhafazakar kesimin de, sosyal demokrat kesimin de alerji duymadığı bir aday belirlemek. Partili kimliği olan bir aday, mevcut hamlenin Türkiye’nin istikbali için yapıldığı gerçeğine gölge düşürür ve aleyhte kullanılır. (Böyle algılansa bile, tek adaylı senaryoya nazaran fazladan alınacak küçük bir yüzde seçimi ikinci tura götürecektir.) Ancak belirttiğim özellikleri taşıyan bir adayın, çağrıya icabet edilmemesi halinde “kazanacak aday” olma zarureti yoktur. İYİ Parti’nin böyle bir senaryoda %15 alarak kalıcılığını ve büyüme potansiyelini sağlam bir şekilde ispatlayacağını öngörüyorum. Oluşacak tabloda bu defa Erdoğan kanadı da İYİ Parti ile uzlaşmanın yolunu arayacaktır. İYİ Parti bu senaryoda MHP’yi yok edip Erdoğan’ın yeni ortağı olmayı seçebilir ya da Kılıçdaroğlu’nu terbiye edip Türkiye’yi rahatlatacak geçici merkez sol-milliyetçi koalisyonunun temelini atabilir.
Bu yüzden CHP’nin bundan sonraki diline çok dikkat etmesi gerekiyor. Kulak asmadığı milletin sesiydi, siyaseti tepeye çöreklenmiş bir avuç simsarın çıkarlarına göre yapmayı tercih etti. Ancak İYİ Parti’nin “demos”a başvuran hamlesi bu mekaniği bozdu. Eğer bu hamle aldığı riske değen bir kazanımla sonuçlanırsa, CHP “tıpış tıpış” İYİ Parti’ye gelecektir. İYİ Parti’ye eleştirilerim olsa da, muhalif Türk milliyetçiliğinin “Almanya yenilince biz de yenilmiş sayıldık” türünden bir hikayeden kesinlikle kaçınması lazımdı ve İYİ Parti istese de, istemese de muhalif Türk milliyetçiliğinin adresidir. Bu hikayeden kaçınmamızı sağladığı için Meral Akşener’e teşekkürü bir borç bilirim.
M. Bahadırhan Dinçaslan
Bahadırhan Bey, emeğiniz için teşekkür ederim. CHP ve Kılıçdaroğlu seçimi kazanamayacaktı, İYİP ses çıkarmasa zarar görecekti. Ancak şimdi CHPlilerin kullanabileceği bir koz var: “Akşener fitne soktuğu, muhalefet saflarındaki birliği bozduğu ve muhalefete inancı zayıflattığı için kazanamadık, o Erdoğan’a çalıştı.” Emin olun, bu beceriksizler sorumluluğu üstlerinden atmak için bunu kullanacaktır. Bu iddiaya karşı nasıl bir argüman oluşturulabilir? İskender hocayı mı tarif ettiniz?..
Şunu söyleyebilirim ki bu Kılıçdaroğlu bile Erdoğan’ın ortağı olur ama Akşener olmaz.
"Oluşacak tabloda bu defa Erdoğan kanadı da İYİ Parti ile uzlaşmanın yolunu arayacaktır. İYİ Parti bu senaryoda MHP’yi yok edip Erdoğan’ın yeni ortağı olmak..." Kabus senaryosu bu. Geriye kalan bölüm için ellerinize sağlık.