Meral Akşener'in Masa'dan kalkışı riskli bir hamleydi; ben bu hamlenin çok daha evvelden yapılması gerektiğini savunuyordum. Geç kalmasıyla eleştirilebilir zira geciktikçe arz ettiği risk arttı. Masa, AKP eskileriyle AKP'den oy çalabileceğini zanneden ve fena halde yanılan Kılıçdaroğlu'nun adaylığı için kurguladığı basit bir aparttan öte değildi. Yapısal olarak en çok Sovyetler Birliği'nin BM temsiline benziyordu: Rusya'nın emperyal projesinden öte olmayan sözde birlik, BM'de daha fazla oy hakkı sahibi olmak için Ukrayna ve Belarusya'nın oy hakkı kazanmasını temin etmişti. Hiçbir şekilde özerkliği olmayan bu ülkeler, sırf Rusya daha kalabalık görünebilsin ve yüzeysel de olsa farklı ülkelerin desteğini alabildiği propagandasını yapsın diye oy hakkına kavuşmuştu.
Fakat hamle bir kere yapıldı, Rubicon geçildi, zarlar atıldı. Bu noktadan sonra İYİ Parti'nin yapacakları, bir parti olarak kalıcılığını ve Akşener'in siyasi bir aktör olarak tarihin kayıtlarına nasıl geçeceğini belirleyecek. Üstelik, her ne kadar partiyi bu misyonu tam üstlenmemekle eleştirsem de, muhalif Türk milliyetçiliği kendisini bu partide manifesto ediyor. Şahsen en çok bunu önemsiyorum: İYİ Parti'nin takip eden hamleleri muhalif Türk milliyetçiliğinin müstakil ve Türkiye için çözüm önerileri olan bir akım olup olmadığını da ispatlayacak.
Pekala bu hamleler ne olmalı? Evvela, 2 belediye başkanının Akşener'in çağrısına hayır demesinden sonra, "kazanacak aday" vurgusu anlamsız hale gelmiştir. Zira Masa'dan kalkış, kazanacak adayın gösterilmesini temin edecek son ve en radikal hamleydi. Bu hamleden sonra bile Kılıçdaroğlu'nun geri adım atmaması yahut belediye başkanlarının beklenen cesareti göstermemesi, vurguyu artık bağlamın dışına çıkarmıştır. Bundan sonrası için mesele, gerçeği tespit edip doğru öneriyi sunma becerisi olduğunu ispatlayan İYİ Parti'nin, bu ispatın yarattığı sempatiyi ne kadar siyasi kazanıma dönüştürebileceğidir. Bu meselenin bileşenlerinden biri de, muhalif çizgide kalmak ve muhalefete fayda sağlamak: İYİ Parti bu çıkışıyla Kılıçdaroğlu alerjisi sebebiyle (ve AKP döküntüleri bir avuç kifayetsiz muhteristen ötesi olmadığı, halkta zerre karşılık bulmadıkları için) muhalefete yanaşamayan kitlelerin oyunu kazanabilir. Bunu başarırsa, toplamda muhalefete faydalı olacaktır: Kazanacak aday vurgusunun da rasyonel temeli budur. Cumhurbaşkanı seçilebilmek için AKP ve MHP seçmenindne oy kazanmak gerekiyor ve Kılıçdaroğlu bunu yapabilecek birisi değil. Ancak doğru adayla İYİ Parti bunu başarabilir.
Pekala doğru adayı belirlerken hangi kriterleri gündeme almalıyız? Adayın AKP ve MHP seçmeninden oy kazanabilecek ancak "beri saflarda" alerji yaratmayacak olması lazım. Bu türden anlarda insanlar isimlerinin popülaritesini artırmak için dedikodular çıkarırlar; İnce senaryosu da buna benziyor. İnce, Kılıçdaroğlu'ndan bıkmış CHP'li ve solcu seçmenin "nihayet cümle kurabilen, enerjisi yüksek bir hatip" sevinciyle solun ve sola yakın merkezin tamamını birleştirip oyunu aldı (Kürtçüler hariç) ve akabinde müthiş bir şekilde çuvalladı ve gözden düştü. Tabanı yok, doğal seçmeni diyebileceğimiz kitle çok küçük ve hele İYİ Parti sebebiyle CHP seçmeninde partiyi koruma dürtüleri tahrik edilmişken ve Kılıçdaroğlu'nun adaylığı her halükarda birleşme temayülü yaratacakken tamamen yalnız bir adamdır. İnce'nin aday olmasıyla Babacan'ın aday olması arasında işlevsel olarak hiçbir fark yok. Üstelik, İnce'nin İYİ Parti adayı yapılması, ancak CHP seçmenine hitap edecek - CHP seçmeninden oy kazanmanın siyaseten bir anlamı yok. Hatta maksat bu idiyse, Masa içinde kalıp içeriden oyarak çok daha geniş bir kesimi "çalmak" mümkün olabilirdi. Hedef, başta değindiğim gibi Cumhur İttifakı'ndan oy kazanmak olmalı. Buna hizmet etmeyen her hamle, Akşener'in altını oyacak ve hareketini anlamsızlaştırıp muzır algılanmasına neden olacaktır.
Akşener'in adaylığı senaryosu ise, akla en yatkın senaryo gibi dursa da, çıkışın yalnız kişisel hırs uğruna yapıldığı intibaını uyandıracaktır. (AKP ve CHP kontrolündeki medya da bunu epey gündemde tutacaktır.) Tamamıyla Kılıçdaroğlu'nun kişisel hırsları uğruna ülkeyi kurban etme cürmüne karşı yapılan bir hamlenin ifade ettiği bütün siyasi değer yok edilecektir. İYİ Parti içinden çıkarılabilecek diğer adaylar için de bunu bir nebze düşük dozla olsa da söylemek mümkün.
Şu halde en doğru aday tipi, MHP kökenli ancak sosyal demokratların tepki duymadığı, sivri söylemleri olmayan, çatırdayan MHP'de seçmenin güven hissini okşayacak, AKP'den kopanların Erdoğan tarafından sürekli kaşınan nevrotik korkularını tetiklemeyen bir tiptir. Böyle biri var mı? Böyle biri, yaklaşık 8 yıl önce Akşener'di. Akşener kadar gündemde ve gösterişli olmasa da böyle birkaç kişi var.
Bu senaryoda ne olur? İYİ Parti, 6'lı masanın ortak aday Kılıçdaroğlu senaryosunda alabileceği oyun oranından fazla oyun toplam muhalif kanada gelmesini sağlar. Seçimin 2. tura kalmasını garantiler ki, Akşener'in hamlesini bu yüzden destekledim: Kılıçdaroğlu ilk turda yenilip başımızı kaldıramayacak hale gelmemizi garanti ediyordu. Bu senaryo ayrıca meclis çoğunluğunun muhalefete geçmesinin de garantisidir. 2. turda İYİ Parti mecliste çok daha etkin yer alan, seçimin belirleyicisi aktör olarak daha etkili pazarlık yapar ve istediği adayı seçtirir. Erdoğan'ın gitmesiyle fay hatlarından birkaç parçaya bölünecek Cumhur İttifakı seçmeninin en büyük payını alır. Bir parti olarak kalıcı olur.
Belirlediği aday, bu senaryoda, muhtemelen kazanacak aday olmayacak. Kazandıracak aday olacak. Tabii siyasette her an her şey değişebilir; örneğin depremi hiçkimse beklemiyordu - afet yöneticileri bile. İYİ Parti'nin adayı medya aktörlerinden destek bulunursa bir anda kendisini Erdoğan'ın asıl rakibi olarak dahi bulabilir. Her şey, ilk defa Erdoğan ve AKP ile bağları ciddi anlamda çatırdamış sağ seçmenin, onu sömüren çeteyle rabıtasını kırmaktan geçiyor. Bunun en doğru yöntemi, iki belediye başkanından birini aday yapmaktı. En doğruyu seçemiyorsak, getirisi en fazla olan senaryoyu seçmek gerekiyor.
M. Bahadırhan Dinçaslan
2. turda İYİ Parti mecliste çok daha etkin yer alan, seçimin belirleyicisi aktör olarak daha etkili pazarlık yapar ve istediği adayı seçtirir mi? Kaç aday var? Erdoğan ve Kılıçdaroğlu. Peki, Kılıçdaroğlu için kendi kitlesini aleyhte bilediği halde nasıl destek çağrısında bulunacak. İYİP önünde bir seçenek var. Erdoğan ile yeni MHP rolü oynamak. Belki iyileştirilmiş başkanlık sistemine geçilir. Ona da karar verme konusunda inisiyatif tam olarak Erdoğanda değil ama bu İYİP kaynaklı değil. Erdoğan yeni bir ortağa muhtaç çökmüş siyasal muhalefet tarafından artık kontrol edilemez toplumsal muhalefet Erdoğan'ı tedirgin eder.
Genç bir delikanlı varmış, zengin, yakışıklı ve temiz kalpli. Onun evlenmek istediğini bilen bir kişi, bir kızdan bahsetmiş. Delikanlı ona özellikle “huyunu ve yüzünü beğeneyim yeter, maddi durumu önemli değil, ben zenginim çok şükür” demiş. Gel zaman kız ile delikanlı buluşmuşlar, görüşmüşler, vakitler geçirmişler. Delikanlı kızın hep hal ve tavırlarını hem de fiziğini beğenmemiş. Onu kırmamak için de kıza nazikçe “elektrik tutmadı, kalbimde bir meyil oluşmadı” demiş. Kız da gidip bunu kendilerini tanıştıran kişiye anlatmış. O kişi ne dese beğenirsiniz: “Fakir diye beğenmedi, küçümsedi”. Delikanlı yeminler etti ise de muhatap evlilik ille de olsun diye bir kılıf bulmuş. Hatta demişler ki, “beğenmediğini söyleme, yoksa evlendiğimizde mutsuz olursunuz”. Delikanlı demiş ki, “beğenmedi isem neden evleneyim?”. Delikanlının ablası bu hadiseler yaşanırken sessiz kalmış, sonunda patlayıp kardeşini savunmuş. Ve bütün kabak ablaya patlamış. Alevi kimliğini istismar da bu hesap…
Bahadırhan Bey, ikinci tura kendi adayları kalsın, oylar Akşener cephesinin adayına gitmesin diye ABB'deki CHP kökenli üyelerin istifası vd. birçok itibarsızlaştırma yapılıyor. Bu saatten sonra CHP sürekli kapı arkasında ince ince İYİP'i doğrayıp, gücünü azaltıp kamera önünde İYİP tabanının oyunu kazanacak şeyler yapabilir. Yani planları galiba İYİP'i parti olarak gömüp helvasını yapıp helvasını İYİP seçmenine satıp para kazanmak metafor doğru ise... Tedbir nasıl alınabilir buna karşı?..