"… ve Milliyetçilik" şeklindeki başlığın kalıbına bakıp bir Muhammed Bahadırhan Dinçaslan yazısı sanmayınız, bu bir mizah yazısı da değildir.
Ergenlik yıllarımda Ziraat Y. Mühendisi olan babamla milliyetçilik üzerine yaptığımız bir sohbette, babamın bana 'etnisite nedir'i ve 'etnisitelerin nasıl bir milleti oluşturacağını' izah etmek için meyve ağaçlarından ve onların aşılanmalarıyla ortaya çıkan birlikten, çeşitlilikten ve güzelliklerden örnekler vermesi (aynı elma ağacına armut ve erik aşılamak gibi) ve benim domates ile ilgili bir belgeseli izlerken bunları hatırlamam bu yazıyı yazmama sebep oldu.
Domates hakkında bazı bilgileri paylaştıkça milliyetçilikle ilgili kurduğum bağlara göndermeler yapacağım, lütfen sizde okurken kronolojik olarak düşünmeye çalışın.
Domates 500 yıl önce süs bitkisi olarak eski kıtaya geldi; bugün 10.000 çeşidi var, 400 mineral içeriyor. Sosyolojide millet teorileri genellikle milletlerin ortaya çıktıkları zamanlara göre tasnif edilmektedir. Millet kavramı ilk olarak aynı dili konuşanları tarif ediyordu, sonra aynı dili konuşan aynı dine inananları, sonra da zamanla daha karmaşık kültürel öğeleri de kapsamaya başladı. Mahallemizdeki marketin reyonlarında bile farklı boylardaki ve renklerdeki domatesleri düşünün.
Çok çeşitli domates olmasının faydaları da çok; kimisi kurutmaya uygun, kimisinin şeker oranı yüksek, kimi ince kabuklu nakliyesi zor, kimi salçalık, kimi ketçaplık... Çeşitliliğin getirdiği biyolojik farklılıklar konu insan olunca farklı çağrışımlar ve kötü tecrübeleri içerdiği için hemen geçiverelim.
Avrupa Birliği 5 çeşit domatesin yetiştirilmesini destekliyor. AB standartlama işini seviyor ama domatesin buna pek uyacağını sanmıyorum. Milliyetçilikte Almanların ırka dayanması, Fransızların etnik azınlık yoktur sadece Fransız halkı vardır yaklaşımı gibi farklı görüşler hep olacaktır. Milliyetçilik inşa etmeye ve gelişmeye devam edecektir.
Lezzet anlayışımız anne karnında annemizin sevdiği domatese göre şekilleniyor. Hep söylenir ya, çocukluğumuzun domateslerinin tadı kalmadı, diye. Ben bunu çocukluğumuzda dilimizin ve damağımızın tazeliğine, o lezzetle yeni tanışmış olmasına bağlıyordum. Meğer anne karnında şekilleniyormuş; çok iyi izah ettiler, inandım, yeni bir bakış açısı kazandım. Milliyetçilik de anadan doğma kazanılır, biraz fıtrat işidir derim.
Çinliler domatesi pek tüketmiyorlar ama Uygur bölgesinde bolca yetiştiriyorlar. Dünyaya 30 milyon ton Çin ketçabı satılıyor. Milliyetçilik biraz da milletler arası rekabet içerir, abartılırsa emperyalizme kayar. Domatesin eski dünyaya yayılması ekonomik bir değer haline gelmesi emperyalist Çin devletinin önemli bir üretim kalemi haline gelmesine de sebep olmuştur.
Muhammed Bahadırhan Dinçaslan; “… ve Milliyetçilik” yazılarında haklı, elimizde şablon olsun... Domatese, doğalgaza, davula da düdüğe de böyle bakmakta fayda var.
M. Hakan Ünser