Bir.
Türk Ocakları'nda siyasi partiler söz konusu olduğunda en sık duyduğumuz şey Türk Ocakları’nın fırka siyasetinin dışında olduğuydu. Bu sebepten Cumhur İttifakı öncesinin MHP’sine dahi her zaman bir mesafe olduğunu biliyoruz. Sonrasında ise Zafer Partisi’ne ve İYİ Parti’ye de aynı mesafeyi gözlemliyoruz. Ancak, geçmişte – her ne kadar cumhurbaşkanı olması nedeniyle olumlanmaya çalışılsa da – Abdullah Gül’ün, bugünlerde Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu’nun Türk Ocakları kürsülerinde boy göstermesi Türk Ocağı’nın tutarsız görünmesine yol açtı. Maddi destek, İBB ile işbirliği gibi sunulan gerekçeler Türk Ocakları'nın "Her parayı verenin PR yapabildiği, büyük bedellerle inşa edilen markasını kullanabileceği" bir kurum olduğu algısını yarattı. İstanbul Şube Başkanı Cezmi Bayram Türk Ocakları’nın misyonlarından birinin "Kötü kadını yola getirmek" gibi çirkin bir fahişe iması yaptı mesela ama açılış konuşmalarında Türk milliyetçiliğine dair bir şey göremedik. Şöyle düşünüyorum Ümit Özdağ, Türk Ocakları kürsüsünden göç sorununu konuşabilse güzel olmaz mıydı, İYİ Parti’de ekonomi alanında kalender birçok isim var onlara mikrofon uzatılamaz mıydı, gençlik meselelerinde Türk milliyetçisi gençlerin bizzat dertlerini paylaşabileceği bir organizasyon yapılamaz mıydı?
İki.
Türkiye’deki pek çok STK olduğunu iddia eden yapı gibi Türk Ocakları'nın da sivil toplum kuruluşu olmadığını düşünüyorum. Bildiğiniz üzere ingilizcesi Non governmental organizations yani kaba bir çeviriyle hükümet dışı organizasyon olmak kriterlerini sağlayamıyor . Şeffaflık yok, katılımcılık yok, devletten bağımsız olmak yok. Devletle, hükümetle, kamu kaynaklarını kullanan diğer kurumlarla bu kadar içli dışlı yapıların bizim adımıza söyleyecek sözleri, bizleri tatmin edebilecek niteliği olduğuna inanmıyorum.
Üç.
Türk Ocakları’na bu eleştiriler yöneltildiğinde özellikle tavır sahibi gençlere gelecek tepkiler az çok belli. 3 sene önce 30eksi isimli bir platformda 30 yaş altı gençlerin Türk Ocakları’na dair eleştirdiğimizdeki reaksiyonlarla bire bir aynı. "Türk Ocağı’nı dışarıdan eleştirmek olmaz." Bu arkadaşlara benim için gram önemli olmasa da vaktiyle Türk Ocakları Genel Merkez Gençlik Kolları’nda yöneticilik yaptığımı hatırlatarak ekleyeyim, Türk milliyetçiliğini temsil iddiasındaki her kurumu Türk milliyetçileri içinde olsun ya da olmasın eleştirebilir. STK olmak iddiasındaki bir kurumu da her vatandaş eleştirebilir. Kurumlara düşen eleştirilere kulak asmak, vatandaş bizim hakkımızda niye böyle düşünüyor diye sorgulamak olmalı, sürekli karşıtlarını yaftalamak değil. Nitekim mevzubahis sempozyumdan bir gün önce bakın bu görüntülere mahal vermeyelim dediğimizde genel merkezdeki genç kişilerden gördüğümüz canhıraş bu etkinliği savunmakken, bir gün sonra da bu etkinliği düzenleyenler görevden alınınca bu sefer görevden almaya alkış tutmaları oldu. Bu konudaki yorumu sizlere bırakıyorum. Namuslu, fikrinin peşinde olan güzide az sayıda arkadaşımızı tenzih ederek söylüyorum lütfen onlar üzerine alınmasın. "Türk Ocaklı genç" dediğimizde akıllara ağdalı cümle kurmayı ve kendi kurgusunu güçlendiren kitaplardan birkaçını devirmeyi, üzerine bir şey koyamayıp da otuz senelik klişe anlatıları sürdürmeyi entelektüellik sanan bir tip canlanıyor. Bir çoğunun kafasında da amiyane tabirle oradaki networkle "akademisyenlik kovalamak" var.
Dört.
Türk Ocakları’nın ismini, mazisini, logosunu çıkardığımızda geriye pek bir şey kalmadığını ısrarla vurgulamak istiyorum. Aynı kadronun başka bir kurumsal kimlikle ortaya çıkması durumunda aynı etkiyi yaratamayacağı kabulünüz ise aynı fikirdeyiz demektir. Türk Ocağı’nı Türk Ocağı yapanlar kurucu iradeye sahip, yenilikler üretebilen isimlerdi. Kitle psikolojisine dair çalışanlar daha iyi bilir şimdilerde bir tatmin aracı. Halısahada başarılı bir futbol kulübünün formasının giyince kendini kaliteli topçu sanmakla aynı temele dayanan bir psikoloji.
Beş.
Tartışmalara dahil olan Devlet Bahçeli’nin derdi milliyetçiliği pazarlamada tek kuvvet olmak istemesi. Biz Karl Marx’ın sözüne atıf yapılmasını kötülemiyoruz, biz partimizin arka bahçesini kuvvetlendirmek amacıyla nutuk atmıyoruz. Bizim olayları başka bir cepheden irdelediğimizin açık olduğunu düşünüyorum.
Alperen İnce
Alperen İnce