Türkiye yine yoğun bir gündemle haftanın sonuna geldi. Türk milletinin esasında tek gündemi geçim sıkıntısı. Ancak bunun yanında önemli gelişmeler de yaşanıyor. Yoğun Türkiye gündeminde geçen hafta gözden kaçırmış olabileceğiniz köşe yazarlarını sizin için derledik.
Ne kadar mümkün olur bilinmez ama yine de keyifli okumalar diliyoruz.
Kocafurkan Dinçaslan
TamgaTürk yazarı Kocafurkan Dinçaslan bu hafta Lozan Antlaşması 2023’te sona eriyor tartışmalarına net bir yanıt verdi.
“Lozan Antlaşması 2023'te Bitiyor mu?” başlığını kullanan Dinçaslan şu ifadeleri kullandı:
“Yok!
***
Bitmiyor...”
Mehmet Faraç
Yeniçağ yazarı Mehmet Faraç, bu hafta “Atatürkçülük ödülünü kim reddetti?..” başlıklı yazısında ilginç bir iddiaya yer verdi. Faraç, Biontech aşısının mucitleri Özlem Türeci ve Uğur Şahin’in Atatürkçülük ödülünü reddettiklerini öne sürdü.
Faraç şu ifadeleri kullandı:
"Hiç kuşkusuz bu isimler içinde, "bu ödülü Atatürk'e borçluyum" diyerek, Nobel madalyasını Anıtkabir'e teslim eden Aziz Sancar gibilerin olması nasıl gerçekse, bir de gizlenen skandal var ki, Atatürkçülük ödülü önerilen ya da verilen isimlerin Atatürk'le ilgisinin soruşturulmadığının kanıtı!..
Örneğin; Koronaya karşı ürettikleri aşı nedeniyle dünyaca ünlenince, kamuoyunun büyük ilgi ve destek gösterdiği Türk bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci, "yılın Atatürkçüsü" ödülünü reddetmişler...
ADD yönetimi ile BioNTech firması arasında, bu konudaki yazışmalar keşke açıklansa da, Türk halkı red gerekçesini öğrenebilse!..
Ne dedi acaba BioNTech, "bu tür ödülleri sadece bilimsel kuruluşlar üzerinden kabul ediyoruz" mu dedi?..
"Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Beni benimsemek isteyenler, akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar" diyen Atatürk gibi bir deha adına verilecek ödülün reddedilmesinin, bir bilim kuruluşu açısından ne gerekçesi olabilir acaba?..
Selanik'teki Atatürk Evi'nin anı defterine, "Atatürk modern Avrupa'nın öncü liderlerinden biri olarak özgür düşünce ve bilimin, insanlık için taşıdıkları temel değeri anladı. 'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir' şeklindeki bilge sözüne tamamen katılıyoruz" ifadelerini yazan Türeci ve Şahin; Müjdat Gezen'in cemaatten geçmişte ödül almasından rahatsız oldular da, törende yan yana gelmekten mi kaçındılar, yoksa işe siyaset de karışacağı kaygısıyla, "prensip kararı" ile mi ödülü reddettiler?
Bilinen bir şey var ki; iki Türk bilim insanının yılın Atatürkçüsü ödülünü reddetmesi üzerine, ADD yönetimi, "bilim kategorisi"ni ödül listesinden çıkartmak zorunda kalmış..."
İsmail Saymaz
Halk TV yazarı İsmail Saymaz bu haftaki kaleme aldığı “Kara parayı bayrakla örtemezsiniz!” başlıklı yazısında Kıbrıs’ta suikasta uğrayan Halil Falyalı’nın cenazesindeki tepki çeken detaylara yer verdi.
Falyalı’nın cenazesine KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve birçok siyasetçi katıldı. “Bu yüzden Kumyalı Camisi'nde cenaze namazı kılınan, Falyalı'nın kendisinden çok, KKTC'nin bağımsız bir cumhuriyet ve hukuk devleti olduğu iddiasıydı.” diyen Saymaz, adı uyuşturucu kaçakçılığı ve yasa dışı bahisle anılan Falyalı’nın tabutuna mübarek Türk Bayrağının serilmesine tepki gösterdi.
Saymaz şu ifadeleri kullandı:
"Dün Falyalı'ya devlet töreni yapmakla kalınmadı.
Tabuta KKTC ve Türk bayrakları serildi.
KKTC'deki Bayrak Yasası'nın sekizinci maddesinde bayrağın "Başbakanlıkça uygun görülecek sivil kişilerin tabutlarına" serilebileceği hükmü yer alıyor. Başbakan Sucuoğlu, cenazeye katıldığına göre kendi ülkesinin bayrağının Falyalı'nın tabununa serilmesini uygun buluyordur.
Ancak...
Türk Bayrağı Tüzüğü'nün 21. maddesinde kimlerin tabutuna bayrağın serileceği belli.
Cumhurbaşkanları, TSK ve Emniyet mensupları, gaziler, milletvekilleri...
Başka?
Yüksek yargıçlar, hakim savcılar, öğretim üyeleri, okul müdürleri, devlet sanatçıları...
Devlet madalyası sahipleri, milli sporcular, Basın Şeref Kartı sahipleri...
Falyalı'nın mesleği ne?
Casino'cu.
Sanal bahis baronu.
ABD'de uyuşturucu ticareti ve kara paradan yargılanıyor.
Peker, Falyalı hakkında "Ortadoğu'nun uyuşturucu baronu" diyor.
Türkiye'de adı, yasadışı bahis soruşturmalarında geçiyor.
Falyalı, bu vasıflarından hangisi ile tabutunun üzerine KKTC ve Türk bayraklarının örtülmesini hak etti? Bayrağımız sanal bahis ve uyuşturucu ticaretini örtmek ve kara parayı aklamak için kullanılamaz.
Bayrağımızı kirletemezsiniz."
Fatih Altaylı
Habertürk yazarı Fatih Altaylı bu hafta “Hangisine güleyim” başlığıyla kaleme aldığı yazısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olacağı iddialarına ilişkin değerlendirmelerini yazdı. İYİ Parti içerisinde bu iddialardan duyulan rahatsızlıklar yaşandığını belirten Altaylı, bu yüzden ittifakın dahi bozulabileceğini iddia etti.
Altaylı şu ifadeleri kullandı:
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı gibi davranmaya başlaması sonrasında Millet İttifakı’nın diğer unsurlarının bu tavra ilişkin nasıl bir “tavır” alacağı epeydir gündemi meşgul ediyor.
Her kafadan farklı bir ses çıkıyor.
Herkes kendi kaynağına göre bir şey söylüyor.
Özellikle İyi Parti’nin tutumu merak edildiği için kimileri “İyi parti destekliyor” diye yazıyor, kimileri” İyi Parti desteklemiyor” diye.
Şimdi de “İyi Parti ve Saadet, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekliyor ama DEVA ve Gelecek karşı çıkıyor” diye bir hava yayılıyor.
Günü geldiğinde kim kimi destekler, kim aday olur bilemem ama mevcut durumda ortada ne aday var ne de destek.
Üç gün önce, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık açıklaması gibi algılanan Erdoğan’a yönelik “Çık karşıma” meydan okumasından hemen sonra Kemal Bey, Meral Akşener’i arayarak “Müsaitseniz size uğramak istiyorum” dedi.
Kemal Bey’in amacı yaptığı açıklamanın ne anlama geldiğini Meral Hanım’a birinci ağızdan anlatmaktı. Adaylık açıklaması gibi algılanıp ittifakın zarar görmesini engelleme amacındaydı.
Hemen buluştular ve konuştular.
Detay bilmem mümkün değil ama Kemal Bey’in bunun bir adaylık açıklaması olmadığını söylediğini biliyorum.
Kemal Bey’in yakasındaki CHP rozetini çıkarıp, Türk Bayrağı rozetini taktığı günden bu yana İyi Parti’de bir rahatsızlık olduğunu da.
İyi Parti’deki pek çok isim CHP liderinin kendilerini bir “fait accompli” ile karşı karşıya bıraktığını düşünüyor ve bundan rahatsızlık duyuyor.
Burada iki tür tutum var.
Bir grup Kemal Bey’in adaylığına karşı değil ama bunun tek taraflı olarak, ittifak içinde konuşulmadan dayatılmasından rahatsız.
Diğer grup ise Kemal Kılıçdaroğlu ismini adaylık için doğru bulmuyor.
Ancak her ikisi de sonuçta aynı kapıya çıkıyor.
Meral Akşener de bunu biliyor ama Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı da nezaketi elden bırakmıyor.
Benim gördüğüm şudur.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı İyi Parti’de de, ittifakın olası diğer bileşenlerinde de kabul görmüş değil.
Hatta daha ileri giderek böyle bir adaylığın ittifakı bozma olasılığı da çok yüksek.
Barış Terkoğlu
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu “Sen misin Erdoğan’ın sözünü dinleyen” başlıklı yazısında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yardımcıları hakkında FETÖ ihbarı yapan bir vatandaşın başına gelenleri aktardı. Vatandaş’ın 10 ay hapis cezası aldığını belirten Terkoğlu, “Evet, Cumhurbaşkanı’nın sözünü dinleyip Hulusi Akar’a ihbarda bulunan vatandaş başını belaya soktu.” dedi.
Terkoğlu şu ifadeleri kullandı:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan’a inanmıştı. Kulaklarıyla duymuştu şu sözlerini:
“Hepinize sesleniyorum; nerede, bildiğiniz, bulduğunuz bir FETÖ terör örgütü mensubu varsa, bunu bizlere muhakkak bildireceksiniz. Eğer bildirmiyorsanız, sorumlusunuz. Siz hangi mahallede kim var, bunları gayet iyi bilirsiniz. Bulacaksınız, biz de araştıracağız, inceleyeceğiz, hukuk içinde gereğini de yapacağız. Bu bir vatanseverlik borcudur.”
Sonra gazetelerden öğrendi ki Erdoğan’ın bu çağrısı üzerine MİT ve Emniyet “FETÖ’cüyü ihbar et” hattı dahi kurdu.
Cesaretini topladı, oturdu bilgisayarın başına, başladı yazmaya:
“Sayın Bakanım Hulusi Akar...
Konu: Alpaslan Kavaklıoğlu ve FETÖ ilişkisi...”
O mektubun öyküsünü anlatacağım ama önce...
Yazdım: Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın şu an görevde olan iki bakan yardımcısı, yani Şuay Alpay ve Alpaslan Kavaklıoğlu hakkında FETÖ ile bağı olduklarına dair şüpheler vardı.
Hulusi Akar’ın dört bakan yardımcısı bulunuyor. Diğer ikisine, Muhsin Dere’ye ve Yunus Emre Karaosmanoğlu’na dair iddiaları da gazetemizde okudunuz. Barış Terkoğlu’na konuşan emekli Askeri Hâkim Ahmet Zeki Üçok birinin ByLock kullanıcısı, diğerinin ise ABD Büyükelçiliği’nin güvenilir kaynaklarından olduğunu ileri sürdü.
Büyük bir skandaldı bu. 15 Temmuz’da Genelkurmay’daki yardımcıları FETÖ’cü çıkan Hulusi Akar’ın bakanlık koltuğundaki yardımcıları da FETÖ suçlamasıyla karşı karşıyaydı."
Şeref Oğuz
Dünya Gazetesi yazarı Şeref Oğuz “Kura el freni nereye kadar” başlıklı yazısında döviz kurunu düşürmek için yapılanları eleştirdi. “Hangi maliyetle kaç balata daha yakacağız” diye soran Oğuz, “Doları 6,85 TL’de 75 gün tutmanın maliyeti bize 140 milyar $’a patlamıştı. Peki ya şimdiki kur istikrarının (!) maliyeti?” dedi.
Oğuz şu ifadeleri kullandı:
"Mayıs’tan bu yana faizi 500 baz puan indirerek tetiklenen kur, 20 Aralık’ta 18 lirayı aşınca, Kur Korumalı Mevduat (KKM) icat ettik. Şapkadan çıkardığımız tavşan, mevduat sahibine ilginç geldi ki bir gecede dolar 11 liralara iniverdi. Yetmedi, KKM faizi %17 ile kurdan korunaklı hale getirildi.
KUR NEDEN 13-14 BANDINDA SABİTLENDİ?
Hükümetin kafasında bir 13-14 lira bandı var. Neden bu aralık seçildi? Belki de dış ticaret için hesap edilmiş optimizasyondur. Nitekim geçen yıl 14 lirayı her aşma teşebbüsünde 5 kez Merkez Bankası müdahalesi gördük. İşe yaramayınca KKM, işyerlerine ve yurtdışına doğru genişletildi.
Anlaşılan Cumhurbaşkanı’nın “düşük faiz yüksek kur” dediği yeni ekonomi stratejinde düşük faiz derken tek hane kıyıları, yüksek kur derken “o kadar da yüksek kur değil” kastediliyormuş. Faizde indirim molası da bu niyetin dışavurumu gibi… Tek haneyi bulsun, yeter. Ama dolar 14 lirayı aşmasın.
ALINAN TEDBİRLER NEDEN YETERLİ OLMAYACAK?
1-Enflasyon varken kuru tutmak teoride olsa bile pratikte pek mümkün değil.
2-Emtia fiyatları küresel arenada yükselmeye devam ediyor
3-Dünyadaki enflasyon dalgası bizi de etkiliyor.
4-Yetmezmiş gibi FED’in faiz artışı da Mart’tan itibaren “faiz ithalatı” baskısı oluşturacak.
5-Oyun sürecinde kural değiştirilmez. Sürekli kural değiştirirsen piyasa oyuncuları sana güvenmez."
Tolga Şardan
T24 yazarı Tolga Şardan "Boynuz Kulağı Geçti" başlıklı yazısında Kıbrıs'ta suikasta uğrayan Halil Falyalı ile ilgili sorulara yer verdi.
Şardan şu ifadeleri kullandı.
Bilindiği üzere, Falyalı sadece Türkiye ve Kıbrıs değil, Balkanlar ve Avrupa'da yasa dışı bahis organizasyonlarını yönetiyordu.
Falyalı aynı süreçte, ABD'nin uyuşturucu kaçaklığından kırmızı bültenle aradığı bir suçluydu.
Bu noktada akıllara şu soru geliyor kaçınılmaz olarak:
"Bütün dünyada aradığı herhangi bir suçluyu istediği yerde, istediği zaman, istediği biçimde yakalayan / yakalatan ABD, -her ne kadar son dönemde fikir ayrılığı yaşasa da- müttefiki İngiltere'nin etkili olduğu Kıbrıs'ta Falyalı'yı yakalamıyor ya da yakalatamıyor!"
Oysa Türkiye'de son derece rahat hareket eden ancak ABD'ce aranan Sezgin Baran Korkmaz'ın, ABD'nin verdiği bilgilerle Avusturya'da yakalandığını anımsatayım.
Böyle pek çok örnek var geçmişte.
ABD, istese Falyalı'yı İngiltere gözetiminde başka ülkeye çekip yakalatabilirdi. Ama nedense yapmadı!
Bu kararda Falyalı'nın yerelde kalmayıp uluslararası alanda kimlik sahibi olmasının önemine dikkat etmek gerek.
Örneğin, Sedat Peker'in iddialarında geçen uluslararası kokain kaçakçılığının Doğu Akdeniz bölümünde Falyalı'nın adı geçiyor. Falyalı bu işleri tek başına mı yapıyor?
Elbette hayır. Kokainin yola çıkışından sonra Kıbrıs'a gelişinden ve bölgede dağıtımından sorumlu olan Falyalı, Rusya'nın denetimindeki Suriye'nin Lazkiye Limanı üzerinden uyuşturucu sevkiyatında kimlerle çalışıyordu acaba?
Sadece yasa dışı kumar parasının aklanmasından mı sorumluydu?
Uluslararası uyuşturucu kaçakçılığında kimlerle paydaştı?
KKTC'de olduğu gibi Türkiye'de de siyasi bağlantıları var mıydı? Eldeki kayıt dışı paranın yasa dışı bahis üzerinden sisteme girmesi için birilerine destek verdi mi? Özellikle 2020'nin son aylarında.
Falyalı'nın yerine sisteme kim sokulacak?
Soruların yanıtları önemli. İşte bu nedenle Falyalı'nın sistemde yer alması önemliydi.
Falyalı'nın sistemden çıkarılmasıyla artık uluslararası kara paranın dengesi değişecek. Yeni figür ya da figürler sisteme girecek.
Kardeşi Hüsnü Falyalı var. Ancak, kardeş Falyalı ağabeyini yerine geçebilecek mi yakında göreceğiz.
Sisteme gireceklere göre cinayetin fotoğrafının okunması daha kolay olacak!