Siz bu yazıyı okurken birileri diğerini öldürüyor, tecavüz ediyor, saklamak için gömüyor ya da parçalıyor. Günümüzde sayısı yok denecek kadar az olsa da birileri öldürdüğü insanın etini tavaya atmış üzerine kekik serpiyor. Canınızın emniyette olduğu her ana sevinmeniz gereken dünya ne yazık ki pembe rüyaların çok uzağında. Zira hayat yolculuğunun içinde suça konu olabilecek her şey var. Kimileri kanunlarla maddi olarak cezalandırılırken kimileri de diğer kurallarla manevi olarak hüküm yiyor. Suç işleyenler hem toplum tarafından hem de hukuk tarafından izole ediliyor. Bununla birlikte bazı insanlar zarara uğramamaları için kendilerinden uzaklaştırılan insanlara ilgi duyabiliyor. Suçluların hayatını araştırmak, dava dosyaları okumak, otopsi raporlarına göz gezdirmek ya da polisiye romanlara merak sarmak normal kabul edebileceğimiz şeyler. Fakat suçlulara ilgi duymak, âşık olmak ya da onlarla ilişki yaşamayı istemek pek de normal değil.
Hibristofiliya (hybristophilia) suç işleyenlere karşı duyulan aşka yahut cinsel alakaya verilen bir isim. Sık rastlanmıyor çünkü herkes normal olarak suçlulardan ya korkuyor ya da onlara karşı his beslemiyor. Daha önceki yazılarımızda suçlu ve mağdur arasında yaşanan ilişkilere değinmiştik. Bunlardan biri Stockholm Sendromu’ydu. Yani mağdurların bir süre sonra faillere duyduğu aşktı. Tam tersi ise Lima Sendromu’ydu. Hatta çok sayıda mağdurun bu sendrom sayesinde kurtulduğunu belirtmiştik. Ancak her ikisi de olursa buna popüler kültürde Bonnie & Clyde Sendromu deniyor. İşte hibristofiliya aslında bunun bilimsel adı. Sebepleri konusundaki tartışma hâlen sona ermedi. Psikolojide fanatizmin bir göstergesi, düşük benlik, zayıf karakterlerin güçlü karakterlerle yaşama tutunma refleksinin etkisiyle olduğu düşünülüyor. Medya sektörü içindekiler ise; suçlunun kötü şöhretinden faydalanma ve medyanın ilgisini çekme amacı taşıdığı konusunda hemfikir.
Son zamanlarda bir orta yol bulunmuş gibi. İnsanların suçlulara karşı ilgi duyması; onları iyileştirebileceğine inanmak, onunla birlikte olduğunda kendisine zarar vermeyeceğini bilmek ve hiçbir sorumluluk almadan yaşayabilmekten kaynaklanır. Şahsi düşüncem ise; bu ilginin evrimsel biyolojiden kaynaklandığıdır. Çünkü üremek isteyen bireyler yeri geldiğinde tehlikeyi göze alabilen, nispeten yabancı ve alanında kuvvetli insanları tercih ederler. Tehlikeli olan biri çevresini korkutur. Bu insanlar da sevdiklerini korur. İşte bundan yola çıkan mağdurlar ya da olaydan bağımsız insanlar suçlulara ilgi duyabilirler. Ünlü katiller Charles Manson ve Richard Ramírez hayranları olan insanlardı. Halbuki biri grubuyla beraber otuz beş kişiyi öldürmüş diğeri ise on dört kişinin katili olmuştu. Bu iki seri katilin hayatlarını on kişiden fazla insanı öldüren seri katilleri konu edineceğimiz 10+ isimli dizimizde detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Bu arada 80 yaşındaki Charles Manson’ın 27 yaşındaki Elaine isimli kızla ilişki yaşadığını, evlenme kararı aldıklarını belirtmeden geçmeyelim. Ancak kız bir gün öldükten sonra Manson’ın bedenini ele geçirmek için evlenmek istediğini ağzından kaçırınca ayrıldılar.
Bu durumla ilgili yaşanmış belki de en ilginç hadise Toby Dorr isimli bir kadının başına geldi. O yıllarda biriyle evliydi ve adı Toby Young’tı. Emekli olduktan sonra meşgale arayan Toby bir süre sonra hayvanları sahiplendirme işine kendisini adadı. Zamanla bu işi ilerletti ve Kansas’daki hapishanede bulunan mahkumlar ile hayvanları buluşturmaya başladı. Birçok mahkûmun kedi ve köpeklerle vakit geçirirken suçlarından azade görünen hâli insanları etkilemişti. Uzun yıllardır çok tartışılan, suçluların rehabilite edilebileceği yönündeki kanaate büyük katkı sunmuştu. Hapishaneye kedi köpek taşıdığı o günlerde bir mahkûm dikkatini çekti. John Manard’tı adı, 27 yaşında, kızıl saçlı, sakallı, uzun boylu, dövmeli, fit ve yakışıklı bir adamdı. Nedendir bilinmez kötü durumdaki tüm hayvanlar ona karşı çok uysaldı. John da epey yetenekliydi, otuza yakın köpeği eğitmeyi başarmıştı. Tabii bu esnada Toby’nin gönlünü çalmayı da. Bir gün kendisinden neredeyse yirmi yaş büyük kadına dönüp âşık olduğunu söyledi. Toby de bugünü beklemişçesine karşılık verdi.
Bu aşkın imkansızlığını aşmak için el ele verdiler. John hapishaneden kaçmayı kafasına koymuştu. Neredeyse 10 yıldır buradaydı. Küçük bir hırsızlık yapmaya çalışmış, kendilerine müdahale eden ev sahibini öldürdüğü için müebbet hapis cezası almıştı. Ancak hapishaneden kaçmak öyle kolay değildi. Hem çok yüksek bir meblağ lazımdı hem de içerideki adamları atlatmak gerekiyordu. Bu yüzden gardiyana para yedirerek köpek kutusu içine koydukları adamı kaçırmayı başardılar. El ele tutuşan sevgililer Toby’nin köpek logolu aracına binerek uzaklaştılar. Buraya kadar her şey akıllıcaydı. Lakin hapishane sayımında John eksik çıkmış, Toby evdeki tüm parasını almış ve kocasından habersiz evden kaçmıştı. Toby’nin kocası eşi için kayıp ihbarı verince olay ortaya çıktı. Polis gittikleri adreslerden birinde kadının aracını buldu. Kovalamaca 12 gün sürdü ve sonunda ikisi de yakalandı. John bu sefer daha yüksek güvenlikli bir hapishaneye alındı. Toby de suçlunun kaçmasına yardım etmekten dolayı yargılandı ve tutuklanarak cezaevine gönderildi. Hapishaneden çıktıktan 27 ay sonra bu sefer de başka birine âşık oldu ve onunla evlendi. Kendi adına açtığı sitesinden hâlen mahkumiyetin bir adaletsizlik olduğunu söylüyor ve en ufak bir pişmanlık belirtisi göstermiyor. Peki halk arasındaki tabirle biraz ayran gönüllü olan bu hanımla iş birliği yapan John Manard’a ne oldu derseniz müebbet hapsin üzerine bir 10 yıl daha eklendi ve şartlı tahliye hakkını kaybetti. Gardiyan ise hiçbir şey olmamışçasına görevine devam etti ve ceza almadı. Devlet yine kendi çocuklarını koruma yolunu tercih etmişti. Bu durum yalnızca ABD’de değil ne yazık ki dünyanın çeşitli ülkelerinde gözlemleniyor.
Bir diğer ilginç vak’a ise sosyal medyanın hukuka kötü yönde müdahalesini ortaya çıkaracak cinsten. Cameron Herrin isminde bir genç 2018 yılında arkadaşlarıyla birlikte yarış yaparken anne ile kızına çarptı ve öldürdü. Kazanın gerçekleştiği Bayshore bulvarı yayaların kullandığı ve sıklıkla yürüyüş yaptığı bir yerdi. Bu yüzden Herrin neredeyse yüzde yüz suçlu kabul edildi. 18 yıldan 30 yıla kadar yargılandı ve 24 yıl hapse mahkûm oldu. 2022 yılında yapılan itiraz da reddedildi. İşin tuhaf tarafı işte tam da burada başlıyor. Suçu işleyen üç kişiden biri olan Herrin için sosyal medyada kampanya başlatıldı. Sırf yakışıklı olmasından ötürü suçlunun genç olduğu ve küçük bir dikkatsizlik sebebiyle onları öldürdüğünü savundular. Halbuki suçu işleyenler üç kişiydi ama diğer iki kişi kimsenin umurunda değildi. Ayrıca Herrin’in yayaların sık kullandığı yolda hız sınırını neredeyse iki kat aşması da önemsenmiyordu. Hayranları kendisini çeşitli hesaplar üzerinden aklamaya devam ediyor. Kaza sonrası ambulans çağırdığı için iyi niyetli olduğunu ve isteyerek bunu yapmadığını belirtiyorlar. Herrin tutukluluk durumunda bir değişiklik yaşanmadığı ya da yeniden yargılanmadığı koşulda kırklı yaşlarının başında serbest kalacak.
Daha önceki yazılarımızda olduğu gibi bu yazımızda da ülkemizden bir örnek vermekte fayda var. Biliyorsunuz, Ümitcan Uygun isminde bir genç Aleyna Çakır (Sema Esen) isimli bir kızı öldürdüğü iddiasıyla ülke gündemine oturmuştu. Daha önce kıza şiddet gösterdiği, uyuşturucu madde etkisinde bulunduğu, seks ticareti yaptığı ve çeşitli derin ağları olduğu yönünde kanaat uyandıran çok sayıda görsel ve yazılı deliller açığa çıktı. Başta intihar olarak raporlanan Aleyna Çakır’ın ölümü şüpheli olunca polis devreye girdi. Ümitcan Uygun’un annesi Gülay Uygun olayların üzerinden kısa bir zaman geçmeden tenha bir arazide ölü bulundu. Elinde poşetleri vardı, vurulmuştu ve intihar mektubuna rastlandı. Bu olay insanları epey meraklandırsa da başsavcılığın verdiği kararın ardından yapılan otopsi sonucunda şüphe götürmeyecek şekilde kendini öldürdüğü raporu verildi. Çünkü her iki elinde de ateşlemeye dair bulgular tespit edildi. Çoğu insan buna inanmadı, kadının cebren kendisini vurduğunu düşündü. Ümitcan Uygun’un birbirini tutmayan ifadeleri nedeniyle soruşturma onun üzerinde yoğunlaştı. Son vaziyet nedir derseniz, Ümitcan Uygun kızın hayatını kaybetmesine neden olacak şekilde darp uyguladığı için 10 yıl hapse mahkûm edildi. Birkaç ay sonra yapılan itirazlarla süre 4 yıl 10 aya düşürüldü. Sosyal medyada ise Ümitcan Uygun’a hayran bir kitle mevcut. Onu takdir eden, yakışıklı bulan hatta suçlarına iştirak etmek isteyenler bile bulunuyor. Katilin yaptıklarını tasvip etmeyen ancak ofansif mizaha meraklı olanların cümleleri sebebiyle mağdurlar ve destekçileri epey öfkeli.
Hibristofiliye hep örnek verilen bir diğer aşk vak’ası ise Ted Bundy ile Carole Ann Boone ilişkisidir. Ancak örnek neredeyse her yönüyle yanlış diyebiliriz. Çünkü suçlulara ilgi duyan hibristofiller onların suçlu olduğunu bilerek âşık olurlar. Carole ise Ted’in kesinlikle suçlu olduğuna inanmamıştı. Tüm iddiaların yalan olduğunu ve ona iftira atıldığını düşünüyordu. Kadınlara bu kadar kibar davranan, hukuk bilen, nerede ne konuşacağına dikkat eden ve nispeten hassas görünen bu adamın katil olma ihtimali kimselerin aklına gelmemişti.
Halbuki Ted Bundy yakalanana kadar itiraf ettiği 30, kanıt bulunamadığı için baş şüpheli olduğu 36’dan fazla cinayetten yargılanıyordu. Suçlarını ikrar edinceye kadar onunla yol yürüyen hatta ondan bir çocuk yapan Carole her şey kanıtlanınca sevdiği adamdan uzaklaştı. Çocuğunu da alıp bulunduğu şehirden ayrıldı ve sırra kadem bastı. Bununla birlikte Ted Bundy’ye âşık olan tek kadın Carole demek zor. Çünkü sayısız hibristofil ona karşı boş değildi. Aşk mektupları, kartpostallar ve fotoğraflarla açıkça duygularını belli ediyorlardı. Bu durum eşcinsel bir seri katil olan Jeffrey Dahmer’de de görüldü. Kendisine âşık olan kadınlar vardı ve sürekli olarak ona para, kartpostal, mektup ve dergi gönderiyorlardı. Ted Bundy kendisine gelen hediyeler ve kötü şöhreti ile hapishane yaşamı boyunca epey rahat etti. Bununla birlikte suçlarından dolayı ona karşı aşırı nefret duyan insanlar da vardı. İki grup arasında nedendir bilinmez bir gerilim de söz konusuydu. Bu durum seri katil idam edilinceye kadar sürdü. Ted Bundy bağlandığı elektrikli sandalyenin düğmesine basan kadın celladın yüzünü görmemişti. Vücudundan akım geçerken başı düştüğü esnada iki bini aşkın insan sevinçle dans ediyordu. Carole Ann Boone ise 2018 yılında kaldığı huzurevinde septisemi nedeniyle hayatını kaybetti.
Bir sonraki yazımızın konusu, cinsel açlığın insanı hiç istemediği yerlere sürüklediği Nemfomani üzerine olacak.